Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

Binasını Kuyumculara Kiraya Veren Gazetecilik…

Günde onca çocuğun tacize uğradığı, bir o kadarının tecavüz ile karşı karşıya olduğu hatta mahalle baskısı dolaysıyla yaşananların saklandığı ülkem de Ferdi Tayfur’un ‘hainsin’ şarkısı eşliğinde zar zor yürüyen Bahçeli’nin günlerdir haberini yapan meslektaşlarımın da içinde olduğu okur/yazar’ın yaşananlara göz ucuyla bakıp, geçtiği ve balık hafızası ile unuttuğu gerçek gündemlerden biride tutuklu gazetecilerdir.

Aylardır neden tutuklu olduğu ve niye mahkemeye çıkarılmadığı sorulmayan, yazılmayan, haber olarak verilmeyen Huda Kaya gibi Anayasa ve AİHM’in ‘bırakın’ kararlarına rağmen yıllardır cezaevlerinde tutulan eş başkanların yanında milletvekili, belediye başkanları ve bir o kadar aydının atıldığı cezaevlerinde yaşananların da gündeme gelmediği ülkemde bu yönde yazılan, çizilenlerde görmezden gelinen önemli konuların başında gelmekte.
İşte bunlardan biri olan ve yaşanan ekonomik krizin onları da etkilediği ve bu nedenle İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan cemiyet binalarının hemen hemen her bölümünün kuyumculara kiraya verildiği gazetecilerin yaşadığı zorlukları anlatan ama gazetecilerin bile Devlet Bahçeli’ye enerji vermeye çalışan Ferdi Tayfur’un şarkısı kadar ilgilenmedikleri onca önemli haber ve röportajın yayınlandığı Birgün Gazetesi ile bu gazeteye benzer birçok duyarlı gazete ve derginin de en az satanlar listesinde yer alması da anlatmak istediğimizi de acı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ve biz günlük, göz ucu ile takip edip, ‘Vağ, vağ’ deyip, kısa sürede unuttuğumuz haber, röportajlardan biri.. Ve ‘Baaa uzun yazılmış’ denilip, okunmayacağını bile bile yeniden yayınladığım o yazı ve bizlerin göremedikleri…
Çünkü cemiyet binasını kiraya vermek zorunda kalan ve insanların ekonomik durumundan çok borsa ile ilgilenen kuyumcuların olduğu aynı yerde gazetecilik örgütünün yapıldığı bu ülkenin gerçek gündeminin nasıl olup saklandığını anlatır, aşağıda ki güncelliğini kayıp etmeyen ve ülkemde hemen her gün aynı röportaj, haberlerin yapıldığı ama çokta görünüp, okunmadığı O haber ve röportaj…

**Gazetecilik suç değildir..
Cumhuriyet Gazetesi’nin eski yazar ve çalışanlarının cezaevine girmesine dönük tepkiler sürüyor. Meslek örgütleri “Bu ayıba son verin” dedi. Dava avukatları hukuksuz cezaların sona ermesini istedi
Cumhuriyet Gazetesi eski çalışanları için yeniden cezaevi sürecinin başlaması tepkileri de beraberinde getirdi. Hapis cezaları onanan Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara, Önder Çelik ve Emre İper istinaf mahkemesinin kesinleşme kararı üzerine Kocaeli Adliyesi’nden Kandıra Cezaevi’ne götürüldü.
Karara göre, Güray Öz, Önder Çelik, Musa Kart, Hakan Kara ve Mustafa Kemal Güngör 1 yıl 23 gün, Emre İper 7 ay 14 gün, Bülent Utku 1 yıl 7 ay 20 gün cezaevinde kalacak. Kadri Gürsel’in ise tutuklu olduğu süre göz önünde bulundurulduğunda cezaevinde kalması gerekmiyor.
Bavullarıyla beraber adliyeye giden gazetecilere aileleri ve dostları eşlik etti. Söz konusu isimler cezaevine girmeden önce duygularını paylaştı. Karikatürist Musa Kart, “Birkaç gündür iyi kalpli ve duyarlı insanlar yaşadıklarımızı özetliyor. Yumruk atanlar serbest, karikatürist ve gazeteciler cezaevinde. Gazetecilerin cezaevi kapılarında açıklama yapmadığı günlerde buluşmak dileğiyle, hoşça kalın” dedi.

‘TÜRKİYE CEZAEVLERİYLE YÖNETİLİYOR’
Dava avukatı Tora Pekin, yargı sürecini BirGün’e değerlendirdi:
“İstinaf Mahkemesi’nin verdiği usulsüz kararı düzeltmekle ilgili umudumuz vardı ancak mahkeme, gerekçe bile göstermeden itirazımızı reddetti. 18 Şubat’tan beri bekliyorduk kararın infazını. Arkadaşlarımız hazırlıklıydılar ancak haksız bir durumla karşı karşıyalar. Hala infaz durdurma kararı bekliyoruz, gerekli başvuruları yaptık. İtirazlarımız gereği İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nden infazın durdurulmasını bekliyoruz. Çok açık bir şekilde adil yargılanma hakkını ihlal ve mahkemeye erişim hakkına aykırı bir durum var. Aynı dosyadaki sanıkların durumu eşitlik ilkesine aykırı bir durum içerisindedir. Bu sürecin sonunda Anayasa Mahkemesi’nden ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden ihlal kararının çıkması neredeyse kesindir. Yargıtay’ın da bunları gözetip bir karar vermesi gerekir. Hele ki istinaf mahkemesi dosyayı hiçbir şekilde incelemedi, hukuka uygun davranmadı. Artık cezaeviyle gözdağı politikasından vazgeçilmeli, haksız tutuklamalar, haksız cezalar sona ermeli. Türkiye’nin cezaeviyle yönetilmesi ülkenin toplumsal barışını tamamen parçalayan bir konu, bundan vazgeçilmelidir.”

MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN AÇIKLAMA
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de karara tepki göstererek şu açıklamayı yaptı: “Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, ‘Aynı fiille ilgili bir ceza istinafta kesinleşiyor, diğerine temyiz yolu açık. Kendi sistemi içinde çözülmesi ya da Yargıtay’a gitmesi yönünde kanun boyutuyla bir düzenlemeye ihtiyaç var mı değerlendiriyoruz’ demiştir.
Meslektaşlarımızın Kandıra Cezaevi’ne girdiği gün yapılan Anayasa Mahkemesi’nin 57. Kuruluş Yıldönümü törenlerinde Gül söz konusu çalışmaların halen sürmekte olduğunu söylemiş, bir sonuca varılamamış olmasının nedenlerini açıklamamıştır. TGC hukuk alanında yaratılan bu kargaşaya dikkat çeker ve haksız yere hapis yatmak zorunda olan meslektaşlarımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını talep eder.” Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, “Türkiye tutuklu gazeteci ayıbından kurtulması gerekiyor. Cumhuriyet çalışanları da dahil Türkiye’de cezaevlerinde bulunan 142 meslektaşımız bir önce serbest bırakılmalıdır. Baskıyla, tutuklama ile Türkiye’de gazeteciliğin bitirilemeyeceğini herkes anlamalıdır” dedi.

‘MUHALİFLİK İDDİASI OLAN GAZETECİLERİ KONUŞALIM’
Cumhuriyet davasından yedi yıl altı ay hapis cezası alan HDP milletvekili, gazeteci Ahmet Şık, yaşananları BirGün’e anlattı:
“Cumhuriyet davasında yaşananları ve ortaya çıkan sonucu hukuk normlarıyla değerlendirmeyi abes buluyorum. Çünkü hukuki bir süreçten bahsetmek mümkün değil. Daha önce Gülen Cemaati’ne secde eden yargı, şimdi AKP ve Erdoğan’a secde ediyor. Gülen Cemaati’nin yarattığı tehlikeye yıllardır dikkat çekenler, Gülen Cemaati’nin propagandasını yapmakla suçlanıyor. Cumhuriyet gazetesinde aradığınız örgüt siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor. Cumhuriyet gazetesi davasının bir kumpas olduğu herkesin ortak görüşü. Ancak dava özelinde şunu söylemek gerekir: Bu davada, Cumhuriyet gazetesinin yönetimine şu an çöreklenmiş olanlar başta olmak üzere bazı medya çalışanlarının tutumunu ve suç ortaklığını hatırlatmalıyız. Bu davanın özü, gazete içi bir iktidar savaşında taraflardan birinin iktidara suç ortaklığı yaparak mesleki faaliyetleri yargının konusu haline getirmesiydi. Buna çeşitli siyasi anlamlar yüklemeyi doğru bulmuyorum. Oda TV davasında yargılanırken Gülen Cemaati ve iktidar medyasının üstlendiği tetikçi rolünü bu davada Cumhuriyet gazetesinin mevcut yönetimi yaptı. O dönem Oda TV davasında karşı çıkanlar buna neden şimdi karşı çıkmıyor? Hatta kumpasla hapis yattıktan sonra gazeteden ayrılmak zorunda kalanların boşalttığı görevlere ve köşelere koşturarak giden ve hiçbir şey olmamış gibi davrananları da konuşalım.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER