Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yardım severlerden Göle’ye sıcak yuva..

YAZIYORSAM SEBEBİ VAR/Fakir Yılmaz
**KA AKIL?!.

Sabah uyandığımda açtığım telefonuma gelen onca mesajların arasında bana gönderilen bir yazıyı okuyunca aklıma whatsapp durumunda İsrail’in Filistin’de değil, Filistinin dünyaca tanınan yönetiminin bile taraf olmadığı, eleştirdiği, destek vermediği Gazze’de yaptıklarını paylaşan benim gibi Kürt olan meslektaşım Murat Genç geldi.
Karadeniz’de bulunan ve o bölgenin yanı sıra ülkenin bir çok yerini gezip, haber yapan, gönlü Gazzelilerin yanında olan bu meslektaşım gibi insanların Ortadoğu ve İslam dünyasında yaşananları ne kadar algıladığını da anlatan yazıyı okuduğumda mühürlü oteli açan ama yönetiminde olduğu Ardahan Üniversitesinin Vakfına olan 50 bin liralık aidatlarını ödemeyen Ensar Öğüt’te aklıma geldi.
Çünkü 3 dönem milletvekilliği yaptığı Ardahan’da mevcut belediye başkanı, kendisi gibi üç dönem vekillik yapan Saffet Kaya gibi hala Ardahan’da bir evi olmayan ama yıllar sonrada olsa kendisini üç kez milletvekili seçen Ardahan’a bir yatırım yapan ama bu yatırımın etrafında bulunan evleri, ahırları ve hazineye ait arazilere de göz diktiğini yazdığım için aramızın açıldığı Öğüt benle küsmeden önce yaptığı bir konuşmada yazılarımın çok uzun olduğunu ve okumaya erindiğini söylüyordu.
Öğüt’ün bana dediği ve dertlendiği uzun yazışlarımdan birine benzeyen aşağıdaki yazıyı köşeme alırsam yine uzun bir yazı olacak ve ‘acaba kaç kişi okur?’ diye düşünürken bir kişide okusa anlasa oda iyi diyerek erinmeden bir kez daha okuduğum yazıyı köşeme misafir etmeyi daha uygun buldum.
Çünkü bu ülkede birçok okumayanın okuyanlar gibi prof. kesilip, akıl verdiğini bilen bir gazeteci olarak aşağıda ki yazıyı bana gönderen ve ‘bu yazıya ‘Ka Akıl’ başlığını koymanı isterim’ derken olur ya okuyanların bile aşağıda ki yazıyı anlayıp, anlamayacaklarını da soruyor, sorguluyordu.
Evet, sizden ricam o ki benim bir kaç kez okuyup, bir kez de sesli dinlediğim aşağıdaki yazıyı sizin de ‘erinmeden’ okumanızı rica ederken, bu ülkede gerçekleri yazanların, konuşanların ne kadar anlaşıldığını da düşünmenizi isterim.
Çünkü daha yeni biten onca kitap fuarında kitap yazdıklarını yazar olduklarını ileri sürenlerle bu yazıyı yazanların arasındaki farklılığı da akıl terazinize koyup, ölçmenizi ve bu ülkede hatta dünya da gerçekleri anlatanların ya hapislere ya da mezarlara gönderildikten sonra anlaşıldıkları hatta Nazım gibi sonradan şiirlerinin okunur olduğunu da biliyorum.
Evet, bana göre Ortadoğu Nutku olarak tarihe geçecek olan aşağıdaki yazıyı okumanızı ve bir de bu yönde Ortadoğu’ya bakmanızı önemle rica ederken yazının kime ait olduğunu da onu meclise davet eden ama gazetecinin sorduğu soruya kızıp, gazeteciliği bırakmasını öneren Sayın Bahçeli’ye sorun..
İşte o yazı ve sizin yorumunuzla, bölgede yaşananlara bakışınız..
Arap ulus-devletleri ve İsrail’in kurgulanışı..
İsrail’in kuruluş ve ilanı sıradan bir olay değildir. İsrail bölgede hegemonik rol oynayan en son güçler olan Osmanlı İmparatorluğu ve İran Şahlığının bağımlı minimalist ulus-devletlere dönüştürülmelerinden doğan iktidar boşluğunu dolduran kapitalist modernite hegemonyacılığının çekirdek hegemon gücü olarak doğmuştur. İsrail’in çekirdek bir hegemon güç olarak kurgulanışı çok önemli bir husustur. Bu demektir ki, bölgedeki diğer ulus-devletler hegemon güç olan İsrail’in varlığını tanıdıkça meşru kabul edilecekler, tanımamaları halinde savaşlarla hizaya getirilinceye kadar yıpratılarak tanıyacak hale getirileceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti, Mısır, Ürdün ve bazı Körfez ülkeleri İsrail’i ilk tanıyanlardan oldukları için meşru birer ulus-devlet olarak kabul edilip sistem içine alınmışlardır. Geriye kalanlarıyla İsrail ve müttefikleri ile diğer ülkelerle birlikte savaş devam etmektedir. Filistin sorunu çerçevesinde Araplarla, Körfez sorunu ve diğer İslâm ülkeleriyle yürütülen savaşlar, çatışmalar İsrail’in bölgedeki hegemonik varlığıyla yakından bağlantılıdır. İsrail’in hegemonyası tanınıncaya kadar bu çatışma, komplo, suikast ve savaşlar devam edecektir.
Kapitalist modernitenin Ortadoğu’daki hegemonik kurgulanışını doğru kavramadıkça, neden yirmi iki Arap ulus-devletinin inşa edildiğini de doğru kavrayamayız. Ulus-devletçi küçük-burjuva bağımsızlıkçılığının sağ-sol, dinci-mezhepçi, etnikçi ve kavmiyetçi tarih yorumlarıyla Ortadoğu’da kurgulanan kapitalist modernite doğru çözümlenemez. Bu bağlamda Arap sorununun gerçeklikte olduğu gibi kavranması (tıpkı Türkiye Cumhuriyeti ve diğer Türki cumhuriyet ve toplulukların sorunlarının doğru kavranmasında olduğu gibi), öncelikle kapitalist modernite hegemonyacılığının Ortadoğu’daki kurgulanışı ve tesis edilmesinin doğru kavranmasını gerektirir. Kendi başına filan ‘ulus-devletin şanlı kuruluşu’ gibi gerçeklerle alay eden tarih ve toplum zihniyetleriyle hiçbir devlet ve toplum sorunu kavranamaz. Dolayısıyla Arap sorunu sadece İsrail ile ilgili bir sorun olmadığı gibi, bir Filistin-İsrail sorununa da indirgenemez. Arap toplumlarının yaşadığı en derin birincil sorun, öncelikle Arapların yirmi iki ulus-devletçiğe bölünmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yirmi iki devlet kapitalist modernitenin kolektif ajan örgütü olmaktan öteye bir rol oynayamaz. Varlıkları Arap halkları açısından en temel sorundur. Bu bağlamda Arap sorunu bölgede kapitalist modernitenin kurgulanışı ve tesisiyle ilgili bir sorundur. Ancak bu kapsamda, yani kapitalist modernitenin bölgedeki hegemonik gücü olarak İsrail ile ilgili bir sorunları olabilir.
Fakat unutmayalım ki, İsrail’i inşa eden güçlerle yirmi iki Arap-ulus-devletini inşa eden güçler aynıdır. Dolayısıyla İsrail’le ilişkileri ve çelişkileri kamuflaj niteliği taşır. Özde onlar da aynı hegemonik sistemi paylaştıkları için, bu çelişkiler güçlü olsa bile, ancak kapitalist modernitenin dışına çıkmaya cesaret ettiklerinde anlam taşıyabilir. Hem aynı kapitalist modernite hegemonyası içinde kalacaksın, hem de İsrail’i tanımayacaksın! Maskeli, sahte diplomasi işte bu gerçeği inkâr etmekten kaynaklanmaktadır. İster radikal İslâm, ister Ilımlı İslâm, ister Şia İslâm’ı olsun, kapitalist modernite yerine ikame edilmek istenen bütün İslâmî milliyetçi yaklaşımlar koca bir sahtekârlıktan ibarettir. Çünkü bu İslâmcılık 19. yüzyılın başından itibaren kapitalist modernitenin hegemonyasında gelişen bir milliyetçilik türevi olup, İslâm uygarlığıyla da ilişkisi olmayan, kapitalizmin Ortadoğu’daki İslâm ülkelerine özgü bir ideolojik aracıdır. Son 200 yıldaki siyasal İslâmcılıklar, kapitalist hegemonyanın maskeli ajanları olmaktan öteye bir rol oynayamazlar. Çünkü kapitalist modernite bağlamında böyle kurgulanıp harekete geçirilmişlerdir. Zaten son 200 yılda Ortadoğu’daki ulusal ve toplumsal sorunları daha da derinleştirmekten öteye rol oynayamamaları bu gerçekliği doğrular. Komünalizmin, demokratik ulusalcılığın önündeki temel ideolojik ve politik engellerdir. Kültürel İslâm farklı bir konu olup, bu İslâm’ı gelenek bağlamında savunma ve sahip çıkmanın anlamlı ve pozitif bir yönü vardır.
Eğer kapitalist modernite bağlamını aşamazsa, Arap-İsrail ve Filistin-İsrail çatışmaları kedi ile fare arasındaki kavgaya benzemekten kurtulamaz. Sonuçta ortaya çıkan, yaklaşık 100 yıldır bütün Arap halklarının yaşam enerjisinin sonucu önceden belli olan bu çatışmalarla heba edilmesidir. Bu çatışmalar icat edilmeseydi, sadece petrol gelirleri üzerinde on tane Japonya bedelinde bir Arabistan söz konusu olabilecekti. Bu saptamadan çıkan en önemli sonuç, Ortadoğu’daki ulus-devlet sistematiğinin iddia edildiği gibi temel ulusal ve toplumsal sorunların çözüm kaynağı olmadığı, tersine sorunları geliştirmenin, ağırlaştırmanın, derinleştirmenin ve içinden çıkılmaz hale getirmenin kaynağı durumunda olduğudur. Ulus-devlet sorun çözmez, sorun üretir. Daha da ötesi, aynı sistem sadece Ortadoğu devletlerini değil, toplumlarını da güçleri tükeninceye kadar birbirleriyle çatıştırarak tüketmenin aracıdır. Irak gerçeği bu tespiti gayet iyi doğrulamaktadır. Burada sorumluluğu tümüyle kapitalist moderniteye yıkamayız. Sorun çözücü ve kurtuluşçu olarak ortaya çıkan İslâmcı ve solcu (reel sosyalist) ideolojiler ve politik organizasyonlarda en az kapitalist modernitenin taşıyıcı unsurları (Jön Türk, Jön Kürt, Jön Arap, Jön Fars) kadar sorumludur. Yaklaşık 100 yıldır halklarına önerdikleri hiçbir yöntem ve program başarılı olmadığı gibi, bunlar kapitalist modernitenin bölgesel inşasına hizmet etmekten ve bu temelde kullanılmaktan öteye rol oynayamamışlardır. Arap ulus-devletçi ideolojiler ve politik örgütlenmeler bağlamında da bu gerçekliklerin rolünü inkâr edemeyiz.
Arap sorunları da Türk, Türkiye sorunları gibi çözülmez sorunlar değildir. Burada sorunlar iki ana eksen üzerinde çözümlenmeye ve çözülmeye çalışılmaktadır: Birinci eksen, aynı sistem içinde kendi devlet ve toplum paylarını arttırarak, bunun için güdümlü çatışmalar yaratarak sonuç almaya dayanmaktadır. Filistin Kurtuluş Örgütü de dahil, Arap ulus-devletlerinin son 50 yıldır denedikleri çatışma yöntemiyle varmak istedikleri sonuç budur. Mısır ile varılan Camp David benzeri anlaşmalarla bu eksen er ya da geç tamamlanmak istenecektir. Fakat bu yol Arap toplumsal sorunlarını daha da ağırlaştırmaktan ve radikal çözümlere zorlamaktan öteye bir anlam ifade etmez. Bu yol petrole dayalı Arap oligarşik ulus-devletçilerini tatmin edebilir; ama halklarının çok derin olan ekonomik ve demokratik taleplerini asla karşılayamaz. Arap halklarının tarih boyunca dağ gibi birikmiş ekonomik ve demokratik sorunları vardır. Kapitalist modernitenin uydusu olan Arap ulus-devletleri bu sorunları çözmek bir yana, çözümün adını bile ağızlarına almak istemezler. Sürekli ağırlaştırılarak, sahte dinci ve mezhepçi çatışmalarla gizlenerek sorunlar öyle bir noktaya doğru evrilmektedir ki, ya Irak örneğinde görüldüğü gibi sonuna kadar çözülme, dağılma ve çatışmalara götürmekte, ya da köklü ekonomik, sosyal, kültürel ve demokratik ulusal çözümler istemektedir.
Arap sorunlarının çözümünde ikinci ana eksen ancak kapitalist modernitenin aşılması temelinde söz konusu olabilir. Burada sistemden kopuş söz konusudur. İslâmî radikalizmin veya siyasi İslâm’ın alternatif modernite teşkil edemeyeceğini çok iyi bilmek gerekir. İslâm kültür olarak ancak kapitalist moderniteye alternatif bir modernite yaşamında rol oynayabilir. Tüm Ortadoğu halklarının tarihsel ve toplumsal gerçekliklerine uygun modernite paradigması Arap halkları için de en güçlü ve doğru seçenektir. Halklar için alternatif modernite, kapitalist moderniteye karşı hep mücadele içinde olmuş, demokratik ulus, sosyalist, ekolojist, feminist ve kültürel hareketlerin bütünlüğünden oluşan demokratik modernitedir.
Arap sorunları bağlamında ikinci önemdeki sorunlar demeti İsrail’in varlığıyla bağlantılıdır. Arap milliyetçiliği, İslâmcılığı ve ulus-devletçiliğinin İsrail’e bakışı bizzat İsrail-Yahudi ideolojisinin hegemonyasınca güdümlenmiştir; İsrail-Yahudi ideolojisi ve devleti tarafından çizilen sınırların içinde kalmaktadır. Aynı modernite içinde kaldıkça, küçük bir nüfusu bulunan İsrail hegemonyasının oyuncağı olmaktan öteye rol ifade edemez. İsrail’in kendisi de kendi icadı olan kapitalist modernitenin tutsağı olmaktan kurtulamaz. Arap denizinin ortasında kendisini her an boğmaya hazır güçlerin varlığını çevresinde hissettikçe, İsrail, atom da dahil, teknolojik silah üstünlüğü ile kendini savunmaktan asla geri kalmayacaktır. İsrail ya kendi hegemonyasında kendisiyle barışmış bir Ortadoğu ulus-devlet dengesini yaratacaktır ki, anlatmaya çalıştığımız nedenlerle bunun ne kadar güç olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır; ya da kendi var ettiği sistemin tutsaklığından kurtulmak istiyorsa, kapitalist modernitenin aşılmasını göze almak durumundadır. Demokratik modernite Ortadoğu cangılında sadece Yahudi sorunu için değil, etrafı kendi yarattığı milliyetçi ve dinci canavarlıklarla kuşatılmış İsrail devlet sorunu için de kalıcı çözüm yolunu oluşturan seçenek konumundadır.
Evet, bu yazının anlattıklarını anlayacak ‘bir akıl var mı acaba?’ dedirten bir bakışı anlamayanlara denecek tek şey, Ka Akıl?’ yani ‘Hani akıl?’ dır..

EHLİYETİNİZİ ALMAK İÇİN ÖNCE BİZE ULAŞIN 

TAY SÜRÜCÜ KURSLARI

Veysel Karatay 0 532 324 02 35

Yardım severlerden Göle’ye sıcak yuva..

YAZMIZŞTIK, YAPILDI..
ayın grubumuz Amiral gazetesi Kuzey Doğu Anadolu gazetesinin aylar önce yazıp, gündeme getirdiği 2. hayvan barınağı hayvan severlerin katkısıyla Ardahan’ın Göle ilçesinde yapılıp, hizmete açıldı.

Yaklaşan kış öncesi bir yanda kendi hazırlıklarını, diğer yandan cadde ve sokaklarda bulunan belediyelerden olan Göle Belediyesinin çağrısına cevap veren hayırsever ve hayvan sever iş insanları sayesinde Ardahan’dan sonra Göle’ye de hayvan barınağı yapıldı.
AK Partili Belediye Başkanı Faruk Köksoy’un döneminde Ardahan merkezde yapılan hayvan barınağının benzeri ve biraz daha moderni yapılan açılışla sokak hayvanlarının hizmetine girdi.

CHP’li Göle Belediye Başkanı Gökhan Budak’ın hayvan barınağının önüne astığı levha ile teşekkür ettiği Fahri Altun, Ümit Kara, Öner Aras, Turgay Yılmaz, Selçuk Polat, Aydın Karaday, Taner Topaloğlu, Levent Karadoğan, Bülent Akyıldırım, Özgür Soner Kaya, Cafer Yıldırım, Alihan Akkoç, Melahat Akkoç, Berfin Altürk, Erkan Ekilsin, Bülent Yılmaz, Metin Polat, Deniz Akkoç, Oktay Özakdağ, Levent Şiracı, İsrafil Sipor, Bülent Samancı, Emirhan Akkoç, Kubilay Aras, Zafer Aras ve Selma Yildirim’ın katkı sunduğu Göle Hayvan Barınağı yaklaşık bin sokak hayvanının barınacağı bir alan olurken içinde hayvan ameliyathanesi ve hayvanlarla ilgilenecek biri veteriner hekim toplamda 4 personelin hizmet vereceği alan bulunmakta.

TABELELAR DA ŞAŞIRIP, SAPIKLAŞTI!

Başta köy ve tarihi yollarda olmak üzere kenti saran yollarda yön gösteren bakımsız, kırılmış, paslanmış, bükülmüş olan ‘yol gösteren levalar’ a bir yenisi eklendi.
Kars’a, Erzurum’a ve Artvin’e giden yollarının yanı sıra Gürcistan ve Ermenistan’a açılan Çıldır Aktaş Gümrük kapısına giden yolun üzerinde bulunan Eski Beyrahatun köyünün levhası gibi anlamları da değişen bölgedeki yol levhalarından sorumlu kurumlar aynı yolların bakımını da yapamadıkları bir yazı geride bırakırken yaklaşan kışla birlikte yağacak karların temizliği esnasında olanları da kıracak gibi görünmekte.

“TEMİZ YURT ESENYURT” SEFERBERLİĞİ BAŞLIYOR

22 Ekim 2024 Tarihli Haber

Esenyurt’ta “Bütünleşik Kent Temizliği” hareketi start alıyor. Esenyurt Belediyesi ve Esenyurt Kaymakamlığının ortaklaşa başlattığı program ile meydanlar, caddeler, sokaklar temizlenip yıkanarak hijyenik hale getirilecek. İsrafın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, oluşan atık miktarlarının azaltılması ve geri dönüşümün sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesi amacıyla başlatılan seferberlik ile vatandaşların ve çocukların bilinçlendirilmesi amaçlanıyor.
Esenyurt Belediyesinin, Esenyurt Kaymakamlığı ile planladığı “Temiz Yurt, Esenyurt” seferberliği başlıyor. İlçede 6 ay boyunca her gün düzenlenecek etkinliklerde, yapılacak çalışmalar ile yaşanan çevre sorunlarının çözüme kavuşturulması ve farkındalık yaratılması hedefleniyor. Temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir kent oluşturmak amacıyla lansmanı yapılacak programa kentte faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşu, siyasi partiler, il dernekleri ve eğitim kurumları destek verecek.


İlçe genelinde yaşanan çevre sorunlarının çözüme kavuşturulması noktasında her gün bir çalışmanın yer alacağı programın ilk adımında vatandaşların çöplerini ayrıştırması, çevrenin temiz tutulması ve sürdürülebilir bir kent yaşamının oluşturulması amaçlanıyor.
Uzun vadede sıfır atık uygulama çalışmalarının da yer alacağı programda israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, oluşan atık miktarının azaltılması, etkin toplama sistemlerinin kurulması ve atıkların geri dönüştürülmesinin sağlanması konuları yer alıyor.

BELEDİYENİN TEMİZLİK FİLOSU
SİL BAŞTAN YENİLENDİ
Vatandaşların sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşaması için ilk olarak temizlik filosunu yenileyen Esenyurt Belediyesi, 114 yeni çöp toplama aracını ilçeye kazandırdı.
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer öncülüğünde başlatılan çalışma ile 61 evsel atık toplama aracı, 10 mekanik süpürge aracı, 8 arazöz kamyon, 10 damperli kamyon, 10 çift kabin kamyonet, 3 konteyner yıkama aracı, 2 afiş sökme ve halı yıkama aracı, 2 iş makinesi, 11 denetim aracı gibi çok sayıda araç temizlik filosuna eklendi.


Ekiplerin gece gündüz demeden 24 saat esasına uygun olarak çalıştığı kentte tonlarca atığın toplanacağı ve ayrıştırılacağı bir çöp toplama istasyonunun da inşaatı tamamlanarak ilçeye kazandırıldı.

Büyük kardeş, küçük kardeşlere belediyeciliği anlatacak..

11 Ekim 2024 Tarihli Haber

‘Kent uzlaşması’ çatısı altında aday gösterilen ve Esenyurt halkının büyük desteği ve onayı seçildiği günden bugüne kendisinde beklenin üzerinde bir performans ortaya koyan İstanbul’un 39 ilçesinin en büyüğü İBB’de diğer belediyelere çalışmaları hakkında bilgi verecek.
Prof. Dr. Ahmet Özer’in İstanbul’un en büyük ilçesi olarak metropolün içinde adeta bir metropol olan Esenyurt’un Belediye Başkanı olmasından bu yana geçen zaman içinde yapılan olağanüstü çalışmalarının sırlarının anlatılacağı İBB Meclisinde İmamoğlu’nun da olması bekleniyor. 

“Belediyenin Kasasından 1 Lira Harcanmadı”

İBB’de yapacağı konuşma ile Esenyurt’yta yaptığı çalışmaları anlatacak olan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer son meclis toplandı da yaptığı konuşmada, 9 günlük süreçte yaklaşık 450 bin kişinin katıldığı Kardeş Kültürler Festivali’nde belediyenin kasasından 1 lira para harcanmadığını belirtti.
Başkan Özer şunları söyledi: “Kardeş Kültürler Festivali dokuz gün boyunca günde yaklaşık 50 bin kişinin konserlerde dâhil katılım sağladığı bir program oldu. Yani 450 bin kişinin işin içinde olduğu bir festival. Bu büyük bir olay. Peki, ne yaptık biz burada? Kardeş kültürleri bir araya getirdik. Doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, 46 tane il derneği katılım sağladı. 81 ilimizin orada kendi kültürlerini inşa ve ifşa etmeleri için çalışma yaptık. Ben iyi bir şey yaptığınızı düşünüyorum. Bu program için biz kimseyle bir ihale falan yapmış değiliz. Şimdi buradan ilan ediyorum bu program için de belediyenin kasasından 1 lira ödemiş değiliz. Biz burada belediye olarak programın güvenliğini, temizliğini ve kontrolünü sağladık. Yani stantlar il derneklerine verildi. Ben kapanış konuşmamda başta Başkan olmak üzere kırk altı tane başkanımıza da teşekkür ettim. Bu festivalle bugüne kadar bu kardeşleşmenin, herkesin kendi dilinde türkülerini söylemesinin, herkesin kendi horonlarını, halaylarını oynamasının, kimseye bir zararının olmadığını, bunun bilakis bir zenginlik olduğunu bütün dünyaya, el âleme gösterdim. Bunu İstanbul’a da Türkiye’de göstermek istedik. dedi.

Birilerinin vergilerini silen Maliye Bakanlığınca

20 Lira vergi borcu olan esnafın hesaplarına haciz!.

29 Ağustos 2024 tarihli haber..

Hazine ve Maliye Bakanlığınca ülke genelinde yaşanan ekonomik sıkıntılara direnen bakkaldan fabrikatöre haciz şoku.
Maliye Ardahan’ın da aralarında olduğu 81 Kent’te gönderdiği tebligatla 20 lira da olsa vergi borcu olan tüm esnafların banka hesaplarını haciz gönderip, hesapları bloke ettirince esnaf ve sanayici tamamen tıkandı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bu uygulamanın boşalan hazine kasasını doldurmak veya devletin yaşadığı ekonomik sıkıntıdan alakası olmadığını yani bu uygulamanın yeni olmadığını ve ‘Ödenmeyen vergi borcu 20 TL olsa dahi banka hesapları, mal varlıkları takip altına alınır.’ uygulaması olduğunu belirtse de zaten zorda olan esnafın sanayicinin banka hesaplarına e-Haciz yani elektronik haciz ile banka hesaplarınız bloke ettirdi.

Parası olana da!

Teknolojinin gelişmesiyle beraber hem borçlu hem de alacaklı olanlar için elektronik ortamda haciz uygulaması uygulayan Maliye Bakanlığı Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı vergi dairelerinin yaşanan bunca ekonomik sıkıntıların em ağır şekilde hs edildiği bir anda beklenmedik bu tür uygulamaları başta olmak üzere; birçok borç kaleminde e-Haciz yöntemi kullanarak, ödenmemiş borçlarından dolayı mevcut banka hesaplarına bloke koyarken, bankada haciz olan hesabı ödeyecek parası banka olan ve vergisini ödemek isteyen esnafa da, ‘git başka para bul getir, önce borcunu yatır, bankadaki paran üzerinde ki blokeyi, öyle kaldırırım’ demesi de ayrı bir sıkıntı yarattı.

22 yılda yolları, köprüleri, tünelleri

yapılmayan kent Ardahan!..

Güller açmayan Ardahan yolları.., Hanak-Posof Yolu Köprüsü.., Bir gözü açılan
ama çalışmayan Mozoret tüneli.., 15 yıldır 5 metre delinen
Ulgar tüneli, Bir türlü bitmeyen Ardahan-Ardanuç yolu..

Başta, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar partisi AK Partililerin her konuşmalarında ‘Yol yaptık, Köprü yaptık, Tünel Açtık’ diye söze başlayıp, uzun uzun anlattıkları hizmetlerin hiç biri Ardahan’da bir türlü gerçekleşmedi.

Çıldır Mozoret tüneli gibi 15 yıldır bir türlü açılmayan Posof Ulgar dağı tüneli, bir gözü ancak açılan ama bu tünele giden yolun üzerinde ki Hanak köprüsü, her kış kar dolaysıyla trafiğe kapatılan Ardahan-Ardanuç yolu, kent içi gibi köy ve yayla yolları 22 yıldır hala yapılmayı bekler Ardahan’da.

Yıllar önce delinmeye başlamasına rağmen Ardahan Posof Ulgar tüneli gibi hala temeli açılmayan Sahara Tünelinden haber alınamadığı Ardahan’da Çıldır Aşıkşenlik (Mozoret) tüneli de bir türlü tam hizmete giremedi.

Ardahan- Ardanuç yolunun 40 yıldan fazladır bitmediği Ardahan’da kent içi yollar gibi köy ve yayla yolları da hala sorunlu.

MİLLET ATLANTİK’İN ORTASINA

BİRÇOK YOL, KÖPRÜ TÜNEL YAPARKEN..

Ardahan’a komşu Artvin’de başlayıp Samsuna kadar onlarca tünellerle süslenen Karadeniz Otoyolunun yanı başında bulunan denizin ortasına  havaalanı yaptık diyenler Ardahan’da ki yol, tünel ve köprülerin neden bitmediğini alçılayamazlarken Ardahan gibi soğuk olan Norveç’te ki Atlantik Yolu, Møre og Romsdal ilinde Eide ve Averøy arasında yer alan bir karayolu görenleri kendisine hayran bıraktığı gibi, ‘yol yaptık, tünel yaptık, köprü yaptık’ diyenleri de adeta kıskandırıyor.

Türkülere konu olan güllerin bir türlü açmadığı Ardahan ve İlçelerinin merkez yollarının onarım beklediği Ardahan’a5 bin kilo metre uzaklıkta bulunan Ardahan’ın kışlarından çok daha soğuk Norveç’te ki  okyanus ortasında ki yol, birkaç koridor, viyadük ve sekiz köprü ile birbirine bağlanan birkaç küçük ada ve sker üzerinde inşa edilmiş olup 64. il yolunun 8,3 km’lik kısmını oluşturmaktadır.

OTOBANLA ÖVÜNENLERİN DİKKATİNE..

Öte yandan bir başka okyanusun ortasında bulunan ve Ardahan’a 11 Bin 898 km. uzaklıkta bulunan kıta ülke Avustralya’daki bir yol ülkedeki en uzun ve dünyanın en uzun ulusal yollarından biridir.

Yaklaşık 14 Bin 500 kilometre (9 Bin 009 mil) etkileyici uzunluğu ile bu otoyol Avustralya’nın tüm çevresini sarıyor.

Karadeniz ve İstanbul’da sahil yoluyla övünenlerin bu ülkede sahil boyunca büyük şehirleri ve turistik yerleri birbirine bağlayarak sahil manzaraları, plajlar, milli parklar ve Sydney, Melbourne, Brisbane, Perth ve Adelaide gibi ikonik şehirlerin muhteşem manzaraları sunuyor. “Ulusal Otoyol” olarak da bilinen bu geniş yol ağı Avustralya’nın büyük şehirleri ve sahil bölgelerini birbirine bağlamak için şart.

Karayolu, önemli bir ulaşım rotası olmasının yanı sıra, yolcuların ülkenin coğrafi ve kültürel çeşitliliğini keşfetmesine olanak tanıyan popüler bir turizm rotasıdır. Altın plajlardan canlı şehirlere, bu otoyolun her bir kısmı Avustralya’ya yeni bir macera ve eşsiz bir bakış açısı sunuyor.

Norveç’teki Atlantik Otoyolu, baş döndürücü manzarası ve muhteşem sürüş deneyimiyle bilinir, ancak fırtınalar ve kuvvetli rüzgarlar gibi şiddetli hava koşullarında tehlikeli olabilir.
Yolda güçlü dalgalardan ve rüzgarlardan etkilenebilecek ve sürüşü tehlikeli hale getirebilecek birçok köprü ve yol bulunmaktadır. Yolcuların yolculuğa başlamadan önce hava tahminlerini ve yol koşullarını kontrol etmeleri önemlidir. Atlantik Otoyolu 8 km uzunluğundadır.

Ele bedava, Bize paralı!

Kafkaslara açılan Posof Türkgözü (Badele) ve Çıldır Gümrük kapsının olduğu Ardahan’da yurt dışına çıkışta Ardahanlılar ücret öderken, bu kapılardan ve diğer gümrük kapılarından girip, çıkan yabancılardan para alınmıyor.
Gümrük kapılarında ülke vatandaşlarından para alınırken bu gümrük kapılarından girip, çıkan yabancılardan para alınmıyor.


150 TL. olan yurt dışına çıkış ücretinin 500 TL.’ye çıktığı şu günlerde çıkış ücreti sadece ülkemiz vatandaşlarına uygulanırken yabancılar gümrük kapısında girip, çıkarken ücret ödemiyor.


Vergi kanunları ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun 2 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle Kanunla yurt dışı çıkış harcı 150 liradan 500 liraya yükseltilmişti. Bu miktar her yıl değerleme oranına göre artacak.

Göle Kaşar, Posof Elma, Damal Bebek,

Çıldır Göl, Hanak Tel Peyniri, Köprülü çağı ile
HOÇVAN KISIR DAĞI KAZLARIYLA ANLATILMALI!

Suyunu beklediği 3 bin 197 rakımlı Kısır dağının eteğinde bulunan 21 pare köyü ile belde veya ilçe olmak isteyen ancak her yayla şenliği döneminde toplanan imzaların akıbetinin belli olmadığı gibi 21 köy muhtarının bir araya gelip ‘Hoçvan Muhtarlar Derneği’ gibi bir hayvan meydanı bile açtıramadıkları Hoçvan’ın yaklaşan kış öncesi görücüye çıkan kazları ile marka olmaya aday.
Kışları kaz, yazları saz çalarak zaman dolduran ve başta olağanüstü bozuk olan köy ve yayla yoları ile ilgili olmak üzere hi. bir sosyal ve siyasi konuyla ilgileri olmayan sivil toplum kuruluşları derneklere, federasyona seslenen Hoçvanlılar bölge stk’larına seslenerek, ‘boşa akan suyunu getirmediğiniz Kısır dağının eteğinde bulunan çayırlarda yetişen ve tadıyla marka olması gereken kazlarının gerektiği değeri görmesi için başta coğrafi işaret olmak üzere tanıtılıp, pazarlara aktarılmalıdır’ diyorlar.


Kışın gelmesine sayılı günler kala mutfakların olmazsa olmazı kazlar da kışa hazırlanıyorlar.
Kış mutfaklarının vazgeçilmez yemeklerinden olan kaz, yurt içinden olduğu gibi yurt dışından da yoğun ilgi görüyor. Artık havaların soğumaya başlamasıyla birlikte iyiden iyiye yetişen kazlar, yere kar düştükten sonra kesilecek.

Esenyurt Belediyesine Liyakatsiz
Görevlendirme ve Atamalar İddiası!

Hala kesimi devam eden ve geçtiğimiz günler de yapılan ama içinde kaşar olmayan Göle Kaşar Festivali öncesi İstanbul’da toplanıp, ‘Göle’ye Ardahan’a gidip, kesilen ormanlar için eylem yapacağız’ deyip ancak gittikleri Göle’de bol boş halay çekip, çağ yiyip İstanbul’a geri gelenler içinde olan ve bir dönemde ‘Ormanların Kardeşliği Platformu’nun Sözcülüğünü de üstlenen Asım Karabacak, birçok kimseyi yakından tanımayan Prof. Dr. Ahmet Özer’i Belediye Başkanlığını yaptığı Esenyurt Belediye’sinin şirketi Derman’a yöneticiliğine atanması ardından sporla hiç bir ilgisi olmayan bilgi birikime sahip olmayan bir isim Esenyurt Belediyesi’nde Spor İşlerinden sorumlu müdür olarak atandı.

İddiaya göre Sema Düzcü’nün göreve geldiği günden beri vasat ve atıl duruma düşürdüğü spor işleri müdürlüğü vatandaşlar tarafından da tepkilere neden oldu.
Önceki dönemler de birçok Dünya, Avrupa ve Türkiye şampiyonu çıkaran aynı zamanda binlerce lisanslı sporcuya sahip olan müdürlük

İŞİ BİLEN HOCALARI VE ÇALIŞANLARI UZAKLAŞTIRDI..
Esenyurt Spor İşleri Müdür Sema Düzcü, göreve geldiği günden beri etrafında işi bilen hocaları ve çalışanları uzaklaştırdığı ileri sürüldü.
Öte yandan aylardır Bağlarçeşme Mahallesi’nde bulunan kapalı yüzme havuzunun hizmet vermediği gelen vatandaşların havuzun kapalı olduğu tadilat yapıldığı cevabı aldığı yine iddialar arasında.


BAŞKAN ÖZER, VE BAŞKAN YARDIMCISI BU DURUMA EL ATACAK MI?
Birçok başarıya imza atmış Spor işleri müdürlüğüne vatandaşlar ve spor severler bir an önce el atılmasını istiyor. Konu hakkına Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Spor İşlerinden sorumlu başkan yardımcısı Orhan Ayıldız’dan çözüm beklenirken sorumsuzluğa da bir an önce el atılması gerektiği vurgulandı.

DAMAL’DA ÖLDÜRÜLDÜ,

BURSA’DA TOPARAĞA VERİLDİ!..

Geçtiğimiz gün yaşanan ve bir kişinin ölümü ile sonuçlanan cinayetle ilgili resmi bir açıklama yapılmazken, olayda hayatını kayıp eden Güntay Hoş bir süre önce Bursa Orhangazi’ye göç eden ailesinin yanına Bursa’ya götürülerek toprağa verildi.

Ardahan’da coğrafi işaret,

Posof’ta Kaşarın adı yok..

CHP’li Belediyesinin alt yapısı olmayan tek caddesini betona çevirip, üzerine attığı naylon sandalyelerle Paris Olimpiyatlarını izlettiği Posof’un meyvesi, sebzesi ve bu yıl ev iş yerlerine verilip, verilmeyeceği tartışılan doğalgaz gibi kaşar olmayan sütünden de haber alınamıyor.


Her gelen kaymakamın İlçe Tarımla birlikte verdiği pozlarla SERKA ve buna benzer kuruluşlardan gelen paraları hayali projelerle bitirdiği Posof’ta İl Özel İdare tarafından Çıldır’a yapılan ve aylık 50 bin TL. gelir elde edilen tır parkına benzer bir tır parkının yapılmasına izin verilmediği gibi bin bir çiçeğim süslendirdiği florasında elde edilen sütü ilgisizlikten bir türlü kaşara çevrilemiyor.


Kafkas arının gen merkezi olmasına karşı ne ana arı üretiminde nede bal üretiminde de marka olmayan Dağ Horozu kayıp Posof’ta kaşarın adı yok.
Yerel isimlendirilmeden öteye gitmeyen ve adları Lor-Çökelek Peyniri, Çürük Peynir,Deri-Tulum-Tuluk Peyniri, Çeçil-Naçar Peyniri, Küflü Çeçil Köy-Baş Peyniri, Cuma Peyniri isimli 7 çeşit peynir olan Posof’ta kaşarın adı yok.Posof’ta son 200 yıl boyunca savaşlar, işgaller ve sosyo-ekonomik kalkınma gibi nedenler dolaysıyla sürekli göç veren bir ilçe olması sadece yemek kültürü değil, aynı zamanda hayvancılığı da etkilemiş ve peynir üreten ailelerin yok olmasına neden olmuştur.

ARDAHAN KAŞARININ COĞRAFİ İŞARETİ YOK!

54 köyü bulunan Posof’ta süt bulmaktan zorlanan kaşar üreticilerinin geri çekildiği Posof’ta kaşar gibi Kaymakamlık, Belediye ve Serka Projesi ile yapılan ama bir türkü faaliyete Meyve Sebze Kurutma Tesisinin de Ardahan’da ki Arıcılık Birliğince ‘yapıldı’ denen ama hala nerede olduğu bilinmeyen ‘Bal Paketleme’ tesisi gibi çürüdüğü Ardahan’ın Posof ilçesinde olduğu gibi kentin genelinde üretilen kaşarlarda coğrafi işaretsiz kaşarlar olarak pazarda kendilerine yer bulmaya çalışmakta.
Kaşar üretimin yok denecek halde olduğu Posof’ta meyve ve sebze gibi peynir üretimde ev üretimin ötesine geçmiyor.
Ardahan kaşarı, Göle kaşarı diye adlandırılan kaşarların coğrafi işareti olmayan tek kaşar olduğu Ardahan’da. 

Posof Peynirleri..

Gastronomika Peynir araştırma ekibinden Nesrin Eren, Ardahan-Posof’ta bir ay boyunca gözlemlediği peynir çeşitleri ve genişleyenlerle ilgili deneyimlerini paylaştı.

“Peynirle tanışmak bazen bir müzik aletini hatırlatabilir. Bunun sebebi hiç şüphesiz peynire olan hayranlığınızla kapıyı çalıştırdığınız güzel insanların boyutu ilk gösterdikleri, o kaymağı üyelerinden ayıran alettir. Acaba çalışma mı heyecanıyla eski bir gramofonun kolunu çevirmek ve kaymadan ayrılma aslında aynı duyguyu hissettiriyor. Makineyi ısıtmak için kolu çevirerek bir süre içinizden sayarsınız. Belki bir iki müzik mırıldanırsınız. Her kolu çevirdiğinizde makine biraz daha ısınır. Daha sonra depolama birimine süt, kaymasından ayrılmaya başlar. İki ayrı koldan akan süt ve kaymak, eğer mevcutsa dinlersek, bize eski bir şarkı söyleyebilir. eskiden bir şarkı…”

Gastronomika #Peynir araştırmaları kapsamında, boyut uzun bir tarihten süzgecinden sıyrılıp, ufak değişikliklerle oluşumlardan hala sürdüren bir mirastan, Posof’ta görme şansına erişebildiğim peynir çeşitlerinden bahsedeceğim. Bu peynirler adının eski Türkçe’de “Bişe-Buşe” (Meşe-Ormanlık alan) kelimeleri ile Gürcüce Khev (Dere) dünyanın birleşiminden türemiş ormanlık dere anlamına gelen Poshov ‘dan, şu anki kullanımıyla Posof’tan yer almaktadır. Posof, Ardahan iline bağlı bir ilçedir. Karadeniz iklim örtüsünün hakim olduğu bu bölgede en çok ormanlarla ve burada yapılan peynirlere tadını veren uçsuz bucaksız yaylalarla kaplıdır. Ardahan ili sert ikliminden ve klimadan dolayı meyve ve sebze özelliklerine çok imkan vermese de Posof ilçesi bundan farklı olarak Kura (Kür) Nehri’nin sularıyla beslenir. Bu da meyve ve sebze yetiştirmeye uygun bir ortam sağlar. Topraklardaki sınırlı tarım faaliyetleri ve Kafkas arıcılığının yanı sıra hayvancılığın temel geçimine bağlıdır.

Öyle ki hayvancılıkta elde edilen sütlerle peynircilik gelişmiş ve küçük aileler arasında nesilden nesile aktarılma imkanı bulmuştur. Bu peynirlerde genellikle inek sütünden elde edilmektedir. Fakat son 200 yıl boyunca savaşlar, işgaller ve sosyo-ekonomik kalkınma sürekli göç veren bir ilçe olması sadece yemek kültürü değil aynı zamanda hayvancılığı da etkilemiş ve peynir üreten ailelerin küçülmesine, yok olmasına neden olmuştur. Bu azalmadan eski tekniklerin kullanılması da etkilenmiştir. Öyle ki koyun ve ineklerden elde edilen mayaların yeri küçük şişelerdeki peynir mayaları, kayıtlı yayıklarının yeri ise coğunlukla teknoloji olmuştur. Kaymak üretimi, yazının başındaki minik kollu alet tarafından sağlandığı için artık neredeyse yok olmuştur.

Posof’ta gözlemlediğim ülkede genel olarak 7 çeşit peynir yapılmakta ama parçalarının bağlantısı bulunmaktadır. Farklı süt miktarları ve saklama koşullarına göre şekillenmiş ve bu oranlar yapan kişilere göre değişiklik gösterse de genel olarak işlem aşamalarının benzerliği görülmektedir.

Lor-Çökelek Peyniri

Yapımı en kolay peynirdir, çünkü işler ters gittiğinde her zaman elde edilenler çökelek yani lor peyniridir.

Taze sağılan sütlerin müzik kutusu andıran makineden saklanmasıyla kaymağı ayrıştırılır. Daha önce kovalarda biriktirilmiş ve ekşimiş “çürük süt” taze süte eklenerek kaynatılır. Genel olarak 3 ölçü taze süte 1 ölçü çevrimin kaynatılmasından lor peyniri elde edilir. Bu işlem çürük süt olmadan az miktarda peynir mayasıyla da yapılabilir. Fakat maya süt kaynatıldıktan sonra ilave edilir. Düşük akımlı kazanlarda kaynatılan süt, bir süre sonra kesilmesiya ve yeşil renkteki peynirin altı suyunu bırakmaya başlar. Tamamen ayrılmış peynir tülbende alınıp büyük taşlar yardımıyla yaklaşık 10 saat süzülür. Yapanın zevkine ve saklama koşullarına göre tuzlanır.

Daha fazla zaman ve emek isteyen bir başka yöntem ise, kaymağı alınmamış taze sürecin yayıklara dahil edilmesi ve çoğaltılmasının ardından altında biriken ayrandan da lor peyniri yapılmasıdır. Bu yöntemde ayrana tekrardan kaymaksız taze süt eklenerek kaynatılır. Elde edilen lor peyniri tülbende konulup süzülmeye bırakılır.

Yukarıda uygulanan yöntemde ayranın toplanmasından sonra geriye kalan kaymaktan ‘sarı yağ’ elde edilebilir. Bu kaymak artık yayıkta çalkalanarak top haline getirildi. Sarı yağ olması için kaymağa tuz eklenerek tekrar kaynatılır. Altında biriken tortudan ayrıştırılarak ayrıştırıldığında saf sarı yağ kalır. Bu saf duru yağ bidonlara doldurulup kullanılır. Aslında elimizdeki ‘tereyağı’ olarak adlandırılabilir. Fakat bu noktada kafa karışıklığının nedeni oluyor çünkü Posof’ta kayıtlı, yoğurdun yayıklarda bölünme çalkalanmasın sonra hafızanın adı almaya hak kazanıyor, yani az önce FCF geçen taze sütten elde edilen sarı yağıyor . Bu noktada sarı yağ depolamanın pek sevimli bir şekilde karşılanmadığını seçmete fayda var. Bu yağların en büyük farkı sarı yağın tuzlu olması ve yemeklerde kullanılması, belleğin da kahvaltıda tüketilmesidir.

Çürük Peynir

Taze lor peynirinin kurutulmasından sonra elde edilen bir çeşit eritmelik peynirdir. Kurutma işlemi bittiğinde ağır bir koku ve koyu sarı bir renk olur.

Deri-Tulum-Tuluk Peyniri

Yavaşlama işlemlerinde işlemlerden oluşan sistem elde edilen lor peyniri daha sonra tuzlanıp deri tulumlara doldurulduğunda tuluk, tulum peynirinin adını alır. Hava almaması için dikildikten sonra peynirle doldurulmuş deriler 2–3 ay karanlık, soğuk bir ortamda muhafaza edilir. Zaman sert ve koyu sarı bir görüntü alır.

Çeçil-Naçar Peyniri

Yeni sağılmış ve kaymağından saklanan taze süt kaynatılır. Kaynadıktan sonra az miktarda maya ekleyin. Bir süre sonra peynir toplanmaya başlar. Top haline gelinceye kadar bütün peynir altı suyuyla sallandıktan sonra kazandan alınıp bir miktar sıcak peynir altı suyuyla uzun süre yoğuruluyor. Daha sonra dairesel hareketlerle hareket edip, ortası açılır. Döndürdükçe birbirinden uzakta ve uzayan peynir tel olmaya başlar. İstenilen inceliğe gelindiğinde gerekirse tuzlanır.

Çeçil peyniri için ikinci bir yöntem ise çökelek veya peynir üretimiyle aynıydı. Taze süte maya yerine çürük süt çok az miktarda sunulur. Ama bu yöntemde çeçil peynirinin çürük süt miktarını tutması çok önemlidir. Aksi takdirde sabah kahvaltısına bol miktarda lor peyniri çeşidi eder.

Küflü Çeçil Peyniri

Eskiden didiklenmiş taze çeçil peyniri kaya tuzu ile tuzlanır. Bir gece önceden suya basılmış ve iyice temizlenmiş derilere bu çeçiller doldurulur. Derinin ağzının hava girişini önlemek için saklanması dikilir ve 2–3 ay bekletilir. Koyu yeşil bir çeçil peyniri ortaya çıkar.

Köy-Baş Peyniri

Kaymağı hiç ayrılmadan yağlı peynir olarak da adlandırılır. Süt kaynatılmadan maya eklenir. Kazanın çevreleri iyice sarıldıktan sonra 2–3 saat temizlenir. 4 parçaya kesilerek tülbentlere takılır. Brusella gibi bakterilerden korunmak amacıyla tülbentlerle birlikte sıcak şıratın içerisinde bir süre bekletilebilir ya da kaynama noktasının altında suda haşlanabilir. Tuzlu suda salamura 3 ay sonra tüketilir.

Cuma Peyniri

Lor peyniriyle aynı işlemlerden geçen bu peynirin iki farklı özelliği vardır. Öncelikle kullanılan sistemin kaymağını almayız. Yalnız tenekelerde tutularak biriktirilen yağlar esas alınır. Daha sonra kaynatılarak peyniri yapılıp kurumaya bırakılır. Çuma peynirini lor peynirinden ayıran bir diğer özelliği de taze olarak değil kurutulduktan sonra tüketilmesidir.

Bahsedilen bütün yapım aşamaları hiçbir şey ziyan olmuyor. Peynir kapasitesinin bozulmadan kaymakları, sabah kahvaltı sofrasında taze olarak yer alabiliyor, cadı olarak adlandırılan mısır ekmeğinin ya da gevreklerin içinde yolculuğuna devam edebiliyor. Şırat yani peynir altı suları ise ayran olarak tüketilirken, çorbaların içinde kendine bir yer edinebilmiştir. Bunlar gibi bir çok örneği düşünüldüğünde Posof’ta üretilen peynir çeşidinin aslında yemek kültürüyle aynı hizada yürüdüğünü yazıyordu. Başta devletimiz gibi peynir yapan ailelerin gelişmesi, bu topraklardaki yemek kültürünün de etkilenmesi gerçeğini ortaya koyuyor.

Alihan Akkoç: Memleketimize ve sorunlara

hep birlikte sahip çıkmalıyız..

Önümüzde ki ay oğlunu evlendirecek olan ve tanıdığı dostlarını düğünlerine davet eden Ardahan Göleli İş insanı Alihan Akkoç son Göle ziyaretini gazetemize değerlendirdi.


Göle festivalinin yanı sıra bölgede yaşanan ağaç kesimi ve bölgedeki barınaksız başı boş hayvanlar konusunda açıklamalarda bulunan Ardahan Göleli İş İnsanı Alihan Akkoç, ‘Memlekette var olan bu sorunlar ve buna benzer sorunların çözümünün, duyarlı bireylerin el birliği çözüleceğini kimsenin unutmamasını isterim’ dediği açıklamasında, bu güzelim ülkeyi oluşturan hepimiz samimice, sağa, sola çevirmeden el birliği yaparsak devlet denen biz halkın ve bu halkın maaşı ile devlet idaresinde bulunakların birlikteliği ile başta Göle’nin olmak üzere ülkenin var olan sorunlarını bitireme sekte en aza indirir ve çözeriz.’ dedi.
Elinde geldikçe Göle hayvan barınağı için gerekli çalışmanın içinde olacağında belirten Akkoç, ‘bu ülke birlerinin değil, hepimizin olduğunda kimse unutmasın.’ dedi.

Kadırga Amber Otel ile Sirkeci’de İmperial Otellerinin Yönetim Kurulu Başkanı olan Göledi iş insanı Alihan Akkoç başta Göle Hayvan barınağı İçin olmak üzere bölge gede var olan sorunların en aza inmesi için elinde geleni yapacaklarını belirttiği açıklamasında, bizzat kendinsin fotoğrafladığı ve bir ekmek fırının önünde bekleyen bu hayvan gibi yaklaşan kış öncesi dışarıda akalan tüm başıboş hayvanların barınacağı bir barınak ve hayvan yemi için çabalayan bir ekibe elinde gelen katkıyı sunmaya çalıştığını da belirtti.

Alihan Akkoç: Her Şeyi Devletten Beklemekte Yanlıştır..

Ama devlette, devletin diyende gereğini yapmalıdır..

İş Adamı Alihan Akkoç Kimdir?..

1964 Ardahan Göle Köprülü Beldesi (Gorevenk) doğan Alihan Akkoç ilk ve orta öğretimi Köprülü Beldesi’nde aldı. 1979 yılında Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel Başkanı Erdoğan’ın da memleketi olan Rize’ye göç eden ailesiyle birlikte gittiği Rize’de hem okudu, hem de Turizm sektöründe çalıştı.

Şu an İstanbul’da 2 Otelin işletmesini yapan Alihan Akkoç, Türkiye Otelciler Birliği Denetim Kurul Üyeliği ve Yönetim Başkanlığını yapıyor. Otelciler Birliğinde ayrıca Bakanlık Müfettişleri ile Otel Denetimine de katılıyor.

Ardahan, Göle ve Köprülü Beldesi STK’larında görev alan ve her konuda bölgemizle ilgili bir sosyal kişiliğe sahip bir isim olarak tanınan Akkoç, ‘Her Şeyi Devletten Beklemekte Yanlıştır..  Ama devlette, devletin diyende gereğini yapmalıdır..’ tezini savunan bir iş insanı olarakta biliniyor.

700 arıcının yanı sıra

yaklaşık 50 bin kovanın bulunduğu

Ardahan’da bal hasadı başladı.

Kafkas arı ırkının gen merkezi kabul edilen Ardahan’da arıların ürettiği çiçek balının hasadı başladı.
Sezon boyunca 700 kayıtlı arı işletmesinde bulunan 50 bin kovandan ne kadar bal çıkacağı merak edilirken Ardahan Arıcılar Birliğinin balın kilosunun 700 TL.’ye satışa sunulduğunu ilan etti.


2012 Yılında kurulan ancak bugüne kadar bir gram balın ‘Ardahan Doğal Kafkas Arısı Süzme Çiçek’ Bal etiketiyle paketlenip, logosuyla birlikte satışa sunulamadığı Ardahan’da Arı kovanlarından biriken ballar eski yöntemlerle şişe kavanozlara veya ‘Vita yağı’ tenekesi diye bilinen tenekelerde depolanmaya başlandı.
Üyelerinin ballarını paketleyecek bir tesisi açmayı beceremeyen, kendisine veya ailesine ait bir arı kovanı olmayan ama Kafkas Arısı Üretim, Eğitim ve Gen Merkezi Müdürlüğü yapanların yönetiminde olan Ardahan’da ki Arıcılık başta kaçak arıcılık yapanlar olmak üzere bir çok korsan arıcının ‘Kafkas Arısının ürettiği bal’ diye korsan, şeker katılımlı balları ucuza sattığı iddialarının da konuşulduğu Ardahan’da Arıcı Mustafa Naci Öztürk Bal ihtiyacı olanların bal alırken dikkatli olmalarını istedi.

BAL DİYE ŞEKER YEMEYİN..
Bal ihtiyacı olanların 0 535 451 07 08 nolu telefondan öncelikle kendilerine danışılabilinir diyen Öztürk marka diye bal alıyorsanız öncelikle etiketleri İnceleyin’ dedi.
Öztürk, hakiki bal, çiçek nektarı ve arıların ürettiği doğal maddelerden oluşur. Etikette, ürünün içindekiler kısmında sadece bal yazması önemlidir. Şüpheli katkı maddeleri ve koruyucular içeren bal ürünlerinden kaçınmak gerekir.

Renk ve Kıvam
Gerçek balın rengi ve kıvamı, arıların ne tür çiçeklerden nektar topladığına ve mevsime göre değişebilir. Genellikle hakiki bal, koyu renkte ve yoğun kıvamlı olarak bilinir ve kişilere iyi gelir. Sahte bal ise açık renkte ve cıvık kıvamdadır.
Tadını Deneyin
Doğal bal tadı zengin ve yoğundur. Bununla birlikte hafif bir ekşilik ve çiçeksi bir aroma içerebilir. Sahte bal, şekerli ve yapay bir tat ile karakterize edilir.

Cam Kavanoz Testi
Hakiki bal testi olan cam kavanoz testi ile balın gerçekliğini anlayabilirsiniz. Bir miktar balı cam bir kavanoza veya bardağa dökün. Eğer bal dibe çöker ve sıvı tabakasının altında kalırsa bu hakiki balın işaretidir. Gerçek olmayan bal ise sıvı tabakasının içinde hızla yayılacaktır.’ dedi.

Su Testi
Bir çay kaşıkla balı bir bardak suya dökün. Hakiki bal, suyun dibine çökecek ve suda çözünmeyecek şekilde kalmalıdır. Eğer bal suyla hızla karışıyorsa bu sahte veya düşük kaliteli bir bal olabilir.’ dedi.
Kristalleşme
Gerçek bal, zamanla doğal olarak kristalleşir. Bu, balın içindeki şekerlerin sert ve beyaz parçalar hâlinde bir araya gelmesi anlamına gelir. Bal sahte, uzun süre boyunca kristalleşmez ve aynı kıvamda kalır.

Alev Testi
Yakarak bal testi için bir çay kaşığı dolusu balı bir kağıt peçeteye sürün ve bir çakmakla yakın. Eğer bal doğal ise peçete kolayca yanar ve balın kendisi de yanmaya başlar. Sahtesi, alev almakta zorlanır ve yanmaz.’ dedi.

Sürülebilirlik Testi
Hakiki bal, sürülebilir bir yapıya sahiptir ve ekmek ya da kraker üzerine kolayca yayılabilir. Sahte bal ise genellikle yağlı ve yapışkan bir yapıya sahip olup sürüldüğünde parçalanır veya dağılır.

Kaliteli Bal ihtiyacı olanların 0 535 451 07 08 nolu telefonu araması yeterli..

Viskozite Testi
Hakiki balın viskozitesi, sahte baldan daha yüksektir. Bir çay kaşığı dolusu balı alarak ters çevirin ve balın ne kadar hızlı damladığına bakın. Hakiki bal, yavaşça damlayarak kıvamını korurken sahte bal hızlı bir şekilde akar ve damlar.

Antiseptik Özellikler
Doğal bal özellikleri vardır. Yaraların ve kesiklerin üzerine sürüldüğünde bal bunları önlemeye yardımcı olur. Gerçek olmayan bal için durum tam tersidir.

Bal hakiki nasıl anlaşılır derseniz yukarıda belirtilen yöntemler kullanabilirsiniz. Kaliteli ve gerçek balın tadını çıkararak faydalarından yararlanabilirsiniz.

Seğmen bal çeşitleri uluslararası ve ulusal mevzuatlara uygun bir şekilde üretilir. Aynı zamanda Akredite Seğmen Laboratuvarında yapılan analizlerle kanıtlanır. Ballarımızı keyifle tüketebilir, çeşitlerimiz arasından istediğiniz ürüne kolayca ulaşabilirsiniz.

Hakiki bal nedir?
Hakiki bal, arıların çiçek nektarını toplayarak ve kendi enzimleri ile işleyerek ürettikleri doğal bir üründür. Gerçek bal, faydalı içeriklere sahiptir. Sertifikalı Seğmen bal çeşitlerini inceleyerek istediğiniz ürünü güvenle alabilir, tam bir enerji kaynağını yakından keşfedebilirsiniz.

Hakiki bal nasıl saklanmalı?
Hakiki olan balı soğuk ve kuru bir yerde, direkt güneş ışığından uzakta saklamalısınız. Bal, cam kavanozlar gibi hava geçirmez kaplarda muhafaza edilmelidir. Buzdolabında saklamak kristalleşmeyi hızlandırabilir. Ancak bu balın bozulduğu anlamına gelmeyen bir durumdur.

Balın faydaları nelerdir?
Hakiki bal faydaları, ürünün gerçek olması kadar kişileri yakından ilgilendiren bir konudur. Bir kere bal doğal enerji kaynağı olmasıyla pek çok problemi minimuma indirir. Kişiler kendilerini daha zinde ve enerjik hissederek vakit geçirebilirler.

Gerçek bal alırken nelere dikkat etmeli?
Gerçek bal nasıl anlaşılır konusunda rengine, kıvamına, kokusuna ve orijinaline dikkat edin. Balın doğal ve katkısız olduğunu teyit edin. Aynı zamanda uygun saklama ve üretim koşullarını da yakından inceleyebilir, içiniz rahat bir şekilde satın alabilirsiniz.

Doğal bal şekerlenir mi?
Gerçek bal için şekerlenme yaşanabilir. Bu doğal ve normal bir süreçtir, kalitesini düşürmez. Balın şekerlenmesi, bazı özelliklere sahip olmasından ve balın içeriği oranlarından kaynaklanır.

Bazı bal türleri daha hızlı şekerlenirken bazıları daha yavaş şekerlenir. Şekerlenmiş balı ısıtarak tekrar sıvı hâle getirmek mümkündür. Bal tüketmelerini uygun bir şekilde ayarlayabilirsiniz.

Hakiki bal donar mı?
Balın donma durumu genellikle balın doğal olup olmadığına bağlıdır. Gerçek bal, düşük sıcaklıklarda bile genellikle akışkan kalır. Soğuk havada donma yapmaz diyemeyiz çünkü düşük sıcaklıklarda bir miktar koyulaşabilir.

Bahsedilen bu durum, balın kalitesini veya saflığını etkilemez. Gerçek bal, ısıtıldığında orijinal akışkan hâline bürünür.

ÖRTAŞ Yön. Kur. Bşk Erdal Yılmaz:

TATİL TERCİHLERİNDE ‘MEMLEKET’ DİYENLERİ ÜZMEMEK GEREKİR..

Göle Kaşar Festivalinin kaşar üreticileri ile bölge stk’larının iş birliği ile yapılması gerektiğine dikkat çeken ÖRTAŞ ANTREPO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yılmaz bu önemli etkinliğe belediye, kaymakamlığında desteğinin göz ardı edilmemesini istedi.
Bu yıl yapılan festivalin eleştirilere konu olan onca eksiklere rağmen çok iyi olduğunu da belirten Yılmaz kaşarcıların küsüp, son anda alanda çekilmesinin yanlış olduğu kadar, ‘Cırtık atmaya gelmişler’ denen ama tatil tercihinde memleketi tercih eden iş insanları ve gurbetçileri de üzmemek gerekir.’ dedi.

ÖRTAŞ ANTREPO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yılmaz başta kendisi olmak üzere ‘Göleliyim’ diyen tüm iş insanlarının her zamanki gibi son festivale de maddi, manevi katkı sunduğu ve en güzelinin gerçekleşmesini arzuladığı festivallin bu yılki organizesini adeta tek başına yüklenen Belediye Başkanı Gökhan Budak’ı da tüm eksiklikler ve acemiliklere karşın kutladığını da belirttti.

ÖRTAŞ ANTREPO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yılmaz, gerek Göle’de gerekse bölgede gerçekleşen bu tür etkinliklerin el birliği ve iş birliği ile olması halinde daha güzel olacağını, bundan da en büyük rolü oynayacakların idarecilerin, stk’ların, resmi kurumların ve olmazsa olmazı olan bölge basınının el birliğinin oluşturulmasından geçtiğine de dikkat çekti.

Bakan duyurdu! 42 bin 500 personel alınacak

16 Haziran 2023 tarihli haber

Lorem ipsum gibi yapay metinler yerine, gerçek anlam taşıyan bu Türkçe metinleri kullanarak, demo sitenizi daha gerçekçi bir şekilde oluşturabilirsiniz. Bu metinler, tasarım ve içerik düzenlemelerinizi test etmenize yardımcı olacaktır. Sitenizi ziyaret eden kullanıcılar, gerçekçi içeriklerle etkileşime geçerek sitenizin işlevselliğini daha iyi anlayabilirler.

Bir başka konu olarak, gündem haberlerinden bahsedelim: Teknoloji dünyasında yapay zeka ve otomasyon, iş dünyasında dönüşüm sağlıyor. Artırılmış gerçeklik uygulamaları, müşteri deneyimini geliştirerek perakende sektöründe fark yaratıyor. E-ticaret platformları, mobil ödemeler ve dijital pazarlama stratejileri de hızla gelişiyor. Sağlık sektöründe ise genetik testler, kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin gelişmesine katkı sağlıyor. Yapay zeka destekli teşhis sistemleri ve robotik cerrahi teknolojileri de sağlık alanında büyük bir dönüşüm yaratıyor.

Geçiş yapacak olursak, seyahat sektöründe ise alternatif tatil rotaları popülerlik kazanıyor. Doğa ile iç içe olan kamp tatilleri, yürüyüş turları ve bisiklet gezileri tercih ediliyor. Kültür turizmi ise tarihi ve arkeolojik mekanlara olan ilgiyi artırıyor.


Teknoloji ile entegre edilen turizm deneyimleri, seyahat severlere daha interaktif bir gezi deneyimi sunuyor. Ayrıca, yerel lezzetleri keşfetmek için gastronomi turları da tercih ediliyor.

Lorem ipsum gibi yapay metinler yerine, gerçek anlam taşıyan bu Türkçe metinleri kullanarak, demo sitenizi daha gerçekçi bir şekilde oluşturabilirsiniz. Bu metinler, tasarım ve içerik düzenlemelerinizi test etmenize yardımcı olacaktır. Sitenizi ziyaret eden kullanıcılar, gerçekçi içeriklerle etkileşime geçerek sitenizin işlevselliğini daha iyi anlayabilirler. Bu da potans

iyeliklerinizi artırabilir ve kullanıcıların sitenize olan ilgisini çekebilir.

Gündem haberlerine geri dönecek olursak, politika dünyasında yaşanan gelişmeler büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Seçim süreçleri, siyasi liderlerin açıklamaları ve hükümet politikaları kamuoyunun dikkatini çekiyor. Ekonomi alanında ise enflasyon, işsizlik oranları ve döviz kurları üzerindeki dalgalanmalar yakından izleniyor. Yatırımcılar ve iş dünyası, bu değişkenlerin etkilerini analiz ederek stratejilerini belirliyor. Ayrıca, sosyal sorumluluk projeleri ve sürdürülebilirlik girişimleri de iş dünyasında önem kazanıyor.

  • Yeni gelişmelerde hız oldukça arttı
  • Yapay zeka tüm kategorilerde önemli ilgi görüyor
  • Umutlandıran gelişmeler oluyor
  • Gündem özellikle spor ve sağlık
  • Haber akışlarında güzel bir akıcılık mevcut
  • Okuma seyri ve zevki gittikçe gelişiyor

Eğitim dünyasında ise dijital dönüşüm hızla ilerliyor. Online eğitim platformları, öğrencilere her yerden erişim imkanı sağlıyor. Uzaktan eğitim ve dijital sınıflar, öğrencilerin öğrenme süreçlerini destekliyor.

Takımlar Penaltı Kaçan Penaltı Kaçan
Fenerbahçe 17 2 7 1
Galatasaray 12 4 2 1
Adana Demirspor 10 3 8  
Beşiktaş 10 2 3 1
HangiKredi Ümraniyespor 10 1 10 1
Trabzonspor 9   6  
Fatih Karagümrük 8   10 3
MKE Ankaragücü 5 2 7  
Medipol Başakşehir 5 1 8 2
Fraport TAV Antalyaspor 4 1 6 2

Teknolojinin kullanımıyla birlikte öğretim metotları da değişiyor ve öğrencilere interaktif bir öğrenme deneyimi sunuluyor. Ayrıca, STEM eğitimi ve girişimcilik programları da gençlerin beceri ve yeteneklerini geliştirmeye yönelik çalışmalara öncelik veriliyor.

Lorem ipsum gibi yapay metinler yerine, gerçek anlam taşıyan bu Türkçe metinleri kullanarak, demo sitenizi daha gerçekçi bir şekilde oluşturabilirsiniz. Bu metinler, tasarım ve içerik düzenlemelerinizi test etmenize yardımcı olacaktır. Sitenizi ziyaret eden kullanıcılar, gerçekçi içeriklerle etkileşime geçerek sitenizin işlevselliğini daha iyi anlayabilirler. Bu da potans

  1. Yeni gelişmelerde hız oldukça arttı
  2. Yapay zeka tüm kategorilerde önemli ilgi görüyor
  3. Umutlandıran gelişmeler oluyor
  4. Gündem özellikle spor ve sağlık
  5. Haber akışlarında güzel bir akıcılık mevcut
  6. Okuma seyri ve zevki gittikçe gelişiyor

Sonuç olarak, bu örnek Türkçe metinler, demo sitenizin içeriğini gerçekçi ve anlamlı bir şekilde tamamlamanıza yardımcı olacak. Her bir paragraf, farklı konulara değinerek ziyaretçilerin ilgisini çekebilir ve sitenizin işlevselliğini test etmenize olanak sağlar. Gerçek anlam taşıyan metinler, kullanıcı deneyimini iyileştirebilir ve sitenizin profesyonel bir görünüm sunmasını sağlar.

DİĞER VİDEOLAR