Dünyaya pedal çevirten Çıldırlı KARDEŞLER BİSİKLET..
YAZIYORSAM SEBEBİ VAR/FAKİR YILMAZ
**Nekbe, Doğulular, Kürtler ve Suriyeliler..
Büyük Turp, pardon benim ‘dünya cendermesi’ dediği ve ‘Ben dünyayı dizayn ederim’ diyen Amerika’nın Başkanı Donald Trump,’ın ‘ABD’nin Gazze’yi satın almaya ve sahip olmaya kararlı’ açıklamalarına ne diyeceği merak edilen ama sürdüğü söylenen ve adına kendisinin başdanışmanlarından olan Karslı hemşerim ‘Ucum süreci’ denmeye başlanan süreçle ilgi niye sustuğu sorulan Erdoğan Malezya’da, “Adaletin olmadığı, vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde barış, huzur ve kalkınma olmaz.” dediğini duyuyoruz.
Emine hanımın Malezya’da eşine fahri doktora verilmesini, ‘Büyük onur duyduk’ diyerek kutladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan burada 1948 yılında yaşanan, bugün topraklarının büyük kısmının işgal edildiği Filistinlilerin, “Büyük Felaket” diyerek, “Nekbe” ismini verdiği yani İsrail devletine dönüşen topraklarını terk etmek zorunda kalarak, mülteci olmaya zorlana tarihi hatırlatarak, adını ağzına almadan Trump’un ve İsrail’in hesaplarına karşı olduğunu söylüyordu.
Ve aynı Erdoğan, “Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya, Allah’ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.” demesinin ve dostum dediği Trump dahil, Gazze’de yaşananlara, yaşatılmaya çalışılanların ne yattığını düşünürken aklım bir anda yine Suriye’ye, oradan istenenin olmadığı için mi bu çıkış diye bir düşünce geliyor..
Bilmem ama ben yine konuyu dağıtmadan yazıma dönüp, şu günlerde umutlan Suriyeliler konusunda bir daha bakmak istiyorum.
Evet, geçtiğimiz seçimlerde 12 Maddelik seçim bildirgesiyle, 11 Maddelik seçim bildirgesi yayınlayan Cumhur İttifak’na cevap veren Millet İttifakının baş aktörü CHP’nin de sık sık dile getirdiği ve bir an önce ülkelerine gönderilmesi gerektiğine dikkat çektiği içimizdeki yani ülkemizdeki Suriyeliler bu aralar unutulmuş olsa da sınır ötesi Suriye’nin sarılaşan soğu yakası başta olmak bizim ve dünyanın gündemini meşgul etmeye devam ediyor.
Tabanının kendilerini şaşkın, şakın izlediği ve Bahçeli’nin gösterdiği yolda attıkları adımları çokta tasvip edip, onaylamadığını gördüğümüz DEM’in şu anki yöneticileri ve başta havuz medya ve doğu nerede, Suriye’de kimler yaşadığından bi haber, Kürt sorunu nedir bilmeyen, anlamayanların ‘İmralı mektup yazacak, her şeyi fesh edecek, yetmedi ‘Ben kurdum, ben dağıtırım..’ diyecek diye adı verilmeden ama ‘şimdilik’ terörist başıda denmeden masa başı haberlerinin pompalandığı tarafın ne yapacağının beklendiği şu günlerde ben yine dönüp, dolaşıp, yeri geldiğinden ısıtılan feto cemaati gibi bir anda ısıtılan sonra nedense, nasıl oluyor da soğutulup, unutulan şu Suriyeliler meselesine kendimce yeniden bakacağım.
Çünkü, 1992 yılında 174 bin nüfusla yeniden vilayet olan ama devam eden göç ile bugün nüfusu 91 bine kadar düşen memleketim Ardahan’da bu yönde gelen haberler bana daha önceki yazılarımda belirttiği bir konuyu hatırlattı.
Hatırlayan olur mu?
Bilmem ama başta 12 Eylül Cuntasını yaptıktan sonra kışın ortasında Ardahan’a gelip, düzenlediği mitinge üşüyüp, ‘Ya kardeşim burada yaşanır mı?’ dedikten hemen sonra Doğu’da yaşanamayacağına karar kılan ve hala devam eden göç olgusunu başlatıp, İstanbul’a gelip, başta Ay Çiçekli Esenyurt’u olmak üzere batı kentlerini gece kondu yönetimiyle adeta işgal eden biz doğuluların sonra da Kürt olarak iç göçerlerin bugünkü Suriyeliler gibi ‘Karslılar işe giremez’ denip, dışlanmalarını hatırlıyordum..
Yani dün Doğu’dan batıya gelip, Rus, Ermeni, Gürcü kültürü ile yoğrulmuş, İstanbul dili Terekeme, Ahıskalı, Harziyanlı, Amallı Alevi, Malakan, Hoçvanlı, Göleli Kürt kim diye bilmeden ‘doğuda mı gelmiş tamam kesin karda gezerken ayakları kart, kurt diye ses çıkarandır’ denen yani Kürt olmayanın da ‘Kürt’ denerek adlandırılıp, dışlanan bizlerin bir dönem hatta zaman zaman yaşanmaya devam eden bu durumunu ‘dışlanma’ ortaya koyan aynı durum bu kez Suriyelilere yaşatılıyordu..
Evet, bugün sayıları 4 milyonu bulduğu ve onun bunun uçağı ile gidip, gelen resmi kaytıtalar da terörist, kendince cumhurbaşkanı olan Culyanın, gelmesiyle bekleneni değil, çok azı dönen ve ülkemizdeki seçimlerde oy kullandırılacağı iddia edilen Suriyeliler ile bazı Esenyurtluların kavgasını büyütüp, provoke etmek isteyenler dünde biz doğululara, Kürt diye dışlayanlar bu kez de Suriyelilere karşı ortaya koydukları oyunu sergili yordular..
Ve dün doğulu ardından Kürt dediklerinin düğünlerini mana edip, kavgalar çıkaranların da aslında birer Suriyeli olduklarını da unutuyordular..
Çünkü dün Doğulu ardından Kürtler diyerek insanları dışlayanların kendileri de Esenyurt başta olmak üzere İstanbul’u göç adı altında işgal edip, bugün pahalılıktan yaşını alamadığımız Ay çiçekli, Hollanda’ya kaptırdığımı Laleli tarla ve arsalarını ‘gecekondu’ adıyla talan ettiklerini ama adına da ‘Ya kardeşim ne alaka bizim ülke değil mi?’ diyerek gecekondu adı altında yaptıklarının üstünü kapatıyordurlar.
Kısacası ‘Yapmayın’ beyler deyip, dönen dünyanın üzerinde hep hareket halinde bulunan insanların doğuştan bu yana göç olgusu ile dün Doğulu, Kürt bugün Suriyeli olarak, dolaşıp döndüğünü ve kendisine yurt aradığını unutmayın lütfen.
Ve yaşanan onca olay ve gelişme ardından adeta birer göçmen kuşu olan insanları Doğulu, Kürt yada Suriyeli, olarak bölmeye, provoke yoluyla terörizm edip, dışlamayın ve onlarla yaşamayı öğrenin.. Öğrenin ki birlikte yaşamanın kültür olduğunu, geleneklerin, göreneklerin renk olduğunu anlayın..
Şahsen benim insan olarak gördüğüm hatta canlı olarak his ettiğim herkesin dünyası olan bu dünyada çatışmadan, kavgadan bir hayrı gelmeyeceğini hepimiz anlarsak, insanların olduğu gibi bu kışta aç kalıp, cadde ve sokakları dolduran sokak hayvanları başta olmak üzere tüm canlıların, kavimlerin dünyası olduğunu anlarız, durmadan dönüp, aynı yere gelen şu insanlığa hep acı veren Nekbelerin yaşandığı fani dünyada..