Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

*Vanlı başkan cezaevinden Vanlı hemşerilerine seslendi.. *”Vali efendi, valiliğini bil!

REKLAMLARINIZLA ‘yerelden ulusala özgür gazetecilik’ diyerek yaptığı haber ve manşetleri ile ülkenin kuzeyinde bulunan Ardahan’ın gündemini ülke gündemine taşımaya deva eden yayın grubumuzun amiral gazetesi Kuzey Doğu Anadolu Gazetesi’nin attığı son ‘Az çorba, bol ekmek dönemi!’ manşeti NOW TV’nin ekranları aracılığıyla tüm ülke ve dünya gündemine taşındı.
Yaptıkları haber ve manşetleri sık sık ülkenin en çok takip edilen ve izlenen tv kanallarından olan Halk TV ile NOW Haber ekranları aracılığı ile ülke ve dünya gündemine taşınmaya devam ediyor.

Reklam ve Mesajlarınızla Daha Özgür Gazetecilik,

Daha Güçlü ve Gür Yayıncılık.. Ara: 05354183258

BİZDEN SİZ OKURLARA BİR HİZMET DAHA..

Belki de senin de aradığın geçmişte yaşananlara,

Ardahan’ın hafızası 30 Yıllık Haber Arşivimize göz atmak ister misin?..

https://arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com/

https://arsiv2.kuzeyanadolugazetesi.com/

Vanlı başkan cezaevinden Vanlı hemşerilerine seslendi..

CHP Lideri Özgür Özel bir çok kayyum gibi hem valilik maaşı alan hem de kayyum olarak atandığı belediye başkanlarının maaşını alan vali ve kaymakamlar arasında bulunan Ardahanlı Vali Ozan Balcı’nın valilik görevi yaptığı Van’da idi.
Ardahanlı Ozan Balcı’nın hem vali hem de kayyum belediye başkanlığı yaptığı Van’da miting yapan ve CHP’nin Van mitinginde “yeni sürece” dair önemli mesajlar veren CHP lideri Özel, PKK’nin “fesih kongresi” duyurusu sonrası ilk kez konuşarak “Terörsüz Türkiye’ye ‘evet’ diyoruz” dedi.
Bir çok Ardahanlının da yaşamlarını idame ettiği İstanbul Esenyurt Belediyesinin, hapiste olan Vanlı Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in cezaevinde yazdığı mektubun da okunduğu CHP’nin Van mitinginde hemşerilerine seslenen Özer’in Vanlılara yazdığı mektubun içeriği şöyle;
Değerli halkımız, kıymetli kardeşlerim, size bu satırları Silivri’deki hücremden yazıyorum. Bedenim Silivri’de ama yüreğim Van meydanında sizlerle birlikte atıyor. Zira bedenimizi hapsedebilirler ama ruhumuzu asla! Değerli hemşerilerim, bir şafak operasyonuyla beni alıp Silivri zindanına koydular. Başkanı olduğum Erciş belediyesine ise kayyum atadılar. Halk iradesini gasp ettiler. Türkiye’nin en büyük ilçesini Vanlı bir Kürdün yönetmesini hazmedemediler. Batıdaki Kürtlere temsil hakkı verdik diye bizleri yargılıyorlar.
100 bin Vanlının yaşadığı Erciş’te Kürtlere temsil hakkı almışsa biz bundan ancak gurur duyarız. Cumhuriyet Halk Partisi Kürtlere temsil hakkı verdi diye bize karşı kumpas kurdular. Demokratik Güç Birliği’ni terörize ediyorlar. Kürtler batıda kendilerini temsil edemez diyorlar. Oysa demokrasinin ilk şartı temsildir, adalettir. Adalet ve temsiliyet zaafa uğrarsa devlet zaafa uğrar.
Değerli hemşerilerim, sürekli milli irade den bahsedenler sizin de iradenizi hiçe saydılar. Van’ımızın değerli başkanları, Abdullah Zeydan Başkan’la Necmettin Başkan’ı görevlerinden alıp yerlerine kayyum atadılar. Van halkının iradesini gasp ettiler. Ama dün olduğu gibi bugün de bu haksızlığa geçit vermeyeceğiz. Bunun için el birliğiyle mücadele edeceğiz. Çünkü haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Biz asla dilsiz şeytan olmayacağız.”

Vali efendi, valiliğini bil!
CHP lideri Özgür Özel, Vanlılara hitap etmek üzere çıktığı otobüsün üzerinde Ardahanlı olan vali, Kayyım Ozan Balcı’ya yönelik sert tepki gösterdi.
Özgür Özel, ‘Bu milleti tanımaz, Kürde düşman, Kürt’ün iradesine düşman irade yine üçüncü kez Van Büyükşehir’e kayyum atamış, kendi adayını seçmeyenlere atadığı valiyi kayyum olarak dayatmıştır. Güvenlik, valinin valiliğine sözüm yok. Emniyet tedbirlerine sözüm yok. Ancak Vali’nin siyasetine sözüm var. Bir atanmış ve şu anda ayrıca Van’ın iradesine kayyum atanmış kişi bu meydana gelinmemesi için, gelinirse şöyle olur, böyle olur diye ricalar, örtülü tehditler, kulak çekmeler, mesaj vermeler… Vali efendi, valiliğini bil! Oturduğun yerde otur! Oturduğun yerde otur!

Az çorba, bol ekmek dönemi!

2 Mayıs 2025 Tarihli Haber

Ekonomik sıkıntı yaşayan Ardahanlı vatandaşlar ‘Az çorbaya, bol ekmek’ veren lokantaları tercih etmeye başlayınca lokantacılarda müşterinin bu yöndeki taleplerini dikkate alarak, başlattıkları ‘Az çorbaya bol ekmek’ kampanyasıyla müşteri kaçırmamayı tercih etmeye başladılar.
Esnaf lokantaları, karnını doyurmak için bir kase çorba yanında bolca ekmek isteyen müşterilerinin çorba bahanesiyle ekmekle midelerini doyurmaya çalıştığını belirttiler.


Ardahanlı lokantacılar, yaşanan ekonomik kriz dolaysıyla kendileri gibi bir hayli zorda olan vatandaşın az çorbanın yanında bol ekmek veren lokantaları tercih ettiğini kendilerinin de buna dikkat edip, az çorbanın yanında bol ekmek vermeye başladıklarını belirttiler.
Eskiden başta döner olmak üzere yemekten önce çorba isteyen müşterinin şimdi, ‘Bol ekmek ve bir çorba’ diyerek sipariş verdiğini belerten Ardahanlı lokantacılar ekmek için herhangi bir ücret almadıklarını da söylediler.

MANŞETİMİZ YİNE ULUSAL MEDYANIN EKRANLARINDAYDI..

REKLAMLARINIZLA ‘yerelden ulusala özgür gazetecilik’ diyerek yaptığı haber ve manşetleri ile ülkenin kuzeyinde bulunan Ardahan’ın gündemini ülke gündemine taşımaya deva eden yayın grubumuzun amiral gazetesi Kuzey Doğu Anadolu Gazetesi’nin attığı son ‘Az çorba, bol ekmek dönemi!’ manşeti NOW TV’nin ekranları aracılığıyla tüm ülke ve dünya gündemine taşındı.
Yaptıkları haber ve manşetleri sık sık ülkenin en çok takip edilen ve izlenen tv kanallarından olan Halk TV ile NOW Haber ekranları aracılığı ile ülke ve dünya gündemine taşınmaya devam ediyor.

Now TV‘de Zafer Söken’in yanı sıra İlker Karagöz‘ün sunduğu haber programları aracılığı ile sık, sık ülke ve dünya gündemine taşınan  gazetelerimiz, Halk TV‘de Gazeteci İsmail Küçükkaya ile Halk TV haber ekibinin sunduğu haber programları aracılığıyla da sürekli olarak ülke gündeminin ekranları aracığı ile ekranlara yansıyor.

MEYVE YETİŞMEYEN ARDAHAN’A MEYVE AĞACI!

Seçimlerin tartışıldığı ülkede başta CHP’den, DEM’den, İyi Parti’den30 olmak üzere siyasi partilerde yer alıp, Ardahan’da milletvekili olmayı düşünenlerin yeniden meydanlarda cirit attığı görülen şu günlerde yıllardır Ardahan’a, köyüne gitmeyen bir iş insanın meyve yetişmeyen köyüne gelişi güzel meyve ağacı dağıtması dikkat çekti.

Kışları -30 soğukların yaşandığı, Mayıs’a girilmesine karşın hala karların yağdığı Ardahan’ın Çataldere (Gunzut) köyüne bir kamyon meyve ağacını (bağış) adı altında getiren ve İYİ Parti Ardahan İl Başkanı Taşkın Polat’ında da katıldığı törenle köylülerine dağıtan Selay Bebek’in sahibi Özdemir Aydın iş insanının ağaçlarının meyve verip, vermeyeceği merak edilirken  200 insanın yaşadığı köyde bir kamyon ağacın çoğu kamyonda kaldığı dikkat çekti.

ORMAN YETİKLİLERİ: YAYLACILIĞIN OLDUĞU YERDE

RASTGELE AĞAÇ EKİMİ SONUÇ VERMEZ!..

Ardahan’ın ormanlık bölge olmadığını, büyükbaş hayvancılık başta olmak üzere yaylacılığa uygun bir doğaya sahip olduğuna dikkat çeken Orman Müdürlüğü yetikleri yetkili ve uzmanlar, ‘Gelişi güzel dağıtılan meyve ağaçlarının önce ağaç değil, fidan olması gerektiğini bu nedenle hedeflendiği gibi sonuç vermeyeceğini buna neden ise bölge de ekimi yapılan ağaç fidanlarının yöreye uygun olup, olmadığına karar verecek yetkili kurumlardan bir haber hareket etmesidir’ dediler.

23 Nisan’ı Cuntacı çocuk bayramı ilan etti iddiası!

24 Nisan 2025 Tarihli Haber

Kaan Gündoğdu’nun arşivinde ki bu fotoğraf Ardahan’ın Posof ilçesinde 1980 yılında 23 Nisan etkinliklerinde çekilmiş bir kare olurken 23 Nisan’ın Atatürk’ün değil cuntacı Evren’in zamanında çocuk bayramı olarak ilan edildiği ileri sürüldü.

Sosyal medyada 23 Nisan’ı çocuklara armağan edenin Mustafa Kemal Atatürk değil, Kenan Evren olduğu iddia edildi.
1981 öncesinde de çocuk bayramı olarak kutlanıyordu..
23 Nisan’ın ulusal bayram olarak kabul edilmesinin nedeni 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından kaynaklanıyor. 1935 yılında kabul edilen Ulusal Bayram ve Genel Tatiller hakkında kanunda 23 Nisan, Ulusal Egemenlik Bayramı olarak yer alıyor. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında çıkarılan 1981 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller hakkında kanunda ise 23 Nisan, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” diye değiştirilmiş.


23 Nisan’ın “çocuk bayramı” olarak resmi bir ada kavuşması 1981 yılında olmuş. Ancak 23 Nisan zaten önceden de “çocuk bayramı” olarak kutlanıyordu.
Veysi Akın, 23 Nisan Milli Hakimiyet ve Çocuk Bayramı’nın Tarihçesi adlı makalesinde 23 Nisan’ın çocuk bayramı olarak kutlanmasının resmi bayram anlayışının dışında geliştiğini, ilk defa 1927 yılında Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) tarafından kutlanmasıyla başladığını ve bu kutlamaların Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın himayesinde gerçekleştiğini anlatmış: “1927-1981 yılları arasında kanunla belirlenmiş bir adı olmaksızın kutlanmıştır. Resmi adı 1981’de çıkarılan bir kanunla “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olmuştur.”

Mücahit Özçelik de “23 Nisan Çocuk Bayram’nın Ortaya Sosyal medyada 23 Nisan’ı çocuklara armağan edenin Mustafa Kemal Atatürk değil, Kenan Evren olduğu iddia edildi.Çıkışı ve 1922-1929 yılları arasında 23 Nisan kutlamaları” adlı makalesinde 1927 yılından önce de 23 Nisan’ın “çocuk günü”, “çocuk bayramı” kavramlarıyla anılarak kutlanmasına dikkat çekiyor.
Ayrıca 1932 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanan başka bir kanunda da “çocuk bayramı” ifadesi geçiyor.
O dönemlerde yapılan kutlamalara gazete arşivlerinden de rastlamak mümkün. 1929 yılından itibaren de 23 Nisan’a ilgi artınca “Çocuk haftası” olarak ilan edildi. Yine bu kutlamalar da Atatürk’ün himayesinde gerçekleştiriliyordu.

Doğu’dan Ankara’ya götürülen çocuklar
NEDEN İlk Meclise ve Anıtkabir’e götürülmediler?

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesi Ardahan’ın da aralarında olduğu Kars, Ağrı, Malatya, Bingöl, Erzincan, Muş ve Bitlis’ten 2 gün önceden Ankara’ya götürülen doğulu çocuklar eski meclis ile Anıtkabir’i göremeden geri gönderildiler.

Bayramdan iki gün önce ‘Sizi önce eski meclise, sonra yeni meclise daha sonra da Anıtkabir’e ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu Külliyeye götüreceğiz’ denerek İl Milli Eğitim Müdürlüklerince Ankara’ya götürülen 8 doğu kentli öğrenci ve velileri Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de 2. gün geldiği yeni meclisin bahçesinde ki sergi gezdirildikten sonra eski meclis ile Anıtkabir götürülmeden apar, topar geldikleri memleketlerine geri gönderildiler.

Külliye ziyareti de yaptırılmadan batıdan gelen arkadaşları daha oradayken hem de törenler bitmeden sabahın erken saatlerinde neden al acele uçağa bindirilip, evlerine geri gönderildiklerini anlamadıklarını belirten doğulu öğrenciler, Anıtkabir’i göremediklerine üzülerek geri dönmenin karşısında şok olurlarken öğrenci velileri, çocuklarını derinden üzen ve üstlerinde istenmeyen olumsuz bir iz bırakan bu durumdan sorumlu Bakanlık ve Milli Eğitim İl Müdürlüklerinden açıklama beklediklerini belirttiler.
Erdoğan’da Anıtkabir’deki 23 Nisan törenine katılmadı..

Öte yandan Erdoğan’da Ardahan ve diğer 7 doğu ilinin öğrencilerinin gezdirilmediği Anıtkabir’e gitmedi.
Erdoğan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin 105. kuruluş yıldönümü törenlerle kutlanırken bu yıl da Anıtkabir’deki törene katılmadı.

70’inden 7’sine 23 Nisan..

Milletin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve halkın egemenliğinin ilân edildiği tarih olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta 70’den 7’ye insanlar tarafından kutlandı.
Atatürk’ün 23 Nisan 1924’te 23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermesi ardından 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da bu bayram çocuklara armağan edildi. 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır.

SINIR’DA DA KUTLANDI..

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 105. yıl dönümü Ardahan merkezde olduğu gibi Gürciztan’a sınır olan Çıldır ve Posof’ta da çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Posof İlçe Kaymakamının yanı sıra ilçe protokolünün katıldığı 23 Nisan etkinlikleri güzel bir bahar havası içinde neşe ile kutlandı.

Aşık Müdami Aşık Şenliğin Merkezinde Anılacak..

‘Yiğit ölür namı kalır meydan da..’ sözünün sahibi Posoflu Aşık Müdamı Posoflu rektörün atandığı Ardahan Üniversitesinde anılacak.
Çıldırlı Aşık Şenlik’in adı verildiği Ardahan Üniversitesinin Aşık Şenlik Kültür Merkezinde gerçekleşecek olan anma töreni, Ardahan İli Posof İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından organize edilecek.

Dernek Başkanı Erol Özer anma töreni öncesi yaptığı açıklamada, ‘Her milletin kendine özgü gelenekleri, edebiyatı ve değerler sistemi vardır. Bizlerde değerlerimize, kültürümüze sahip çıkmanın önemini ve değerlerimizin gelecek nesillerimize aktarılmasında gönül köprüsü olma adına düzenlemiş olduğumuz Halk Ozanı, Hak Aşığı Aşık Müdami (Sabit Ataman’ı) anma gecemize katılımlarınız kültürümüze katkı, bizlere onur verecektir. ‘ diyerek herkesi bu önemli değeri anacakları tören için 26 Nsan 2025 tarihinde Prof. Dr. Oğuxhan Aydın’ın konuşmacı, Halil İbrahim Ataman ve Aşık Hicabi Bulut’un katılımcı olarak katılacağı anma törreni için ARÜ’ya, Aşık Şenlik Kültür merkezine davet etti.

Prens ve Vezirlerle işgal edilmiş olan üniversitenin Sayın Rektörü,

Damal ve Hanak’a da uzanacak mısınız?

Göreve başlar başlamaz ortalıkta gözükmeyen ARÜ’nün basın bürosunu harekete geçirip, Ardahan’da bulunan yerel ve ulusal basın ile ilk toplantısını yapacak olan Ardahan Üniversitesi’nin yeni rektörü Ardahanlı Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu’nun başına geçtiği ‘ARÜ’nün kayıp 8 yılı’ denen sürede yapılması gerekenler konusunda kamuoyuna bilgi vermesi bekleniyor.

KAFKAS’IN OLAMADIK, AFRİKA’NIN DEĞİL,
AVRUPA’NIN BİR ÜNİVERSİTESİ OLACAKMIYIZ?
2008 yılında kurulan ve ‘Hızla gelişerek nitelikli bir uluslar arası üniversite olmayı’ hedeflediği belirtilen ancak komşu olduğu Kafkasya’nın iki ülkesi Gürcistan ve Ermenistan’ında aralarında olduğu ülkelerde bile kendisini hissettiremeyen Ardahan Üniversitesi’nin Avrupa’dan gelen yeni rektörüne umut bağlayan Ardahanlılar, Ardahanlı olan yeni rektörün muhteşem kampüslü üniversiteyi Avrupa’da ki üniversiteler arasına sokup, sokamayacağını merak etmekteler.

KENDİSİ GİBİ KADROSU DA YENİLENECEK Mİ?
Biri, mutlaka değişmesi hatta görevine hemen son verilmesi gerektiği belirtilen kadın daire amiri olmak üzere Ardahan kamuoyuna ‘Üniversitesinin prens ve vezirleri’ denenlerin bulunulduğu kadronun değişip, değişmeyeceğini merak eden Ardahanlılar, özel şartlarla yapıldığı ileri sürülen usulsüz alımlar konusunda ne yapacağını da merak etmekteler.

EKMEK VE MAKARNA TESİSİ FAALİYETE GEÇECEK Mİ?
SERKA tarafından desteklenen ve malzemelerinin büyük kesimininim büyük paralarla alınıp, getirildiği ama faaliyete geçirilmeyen kavulca makarnası ve ekmek üreteceği belirtilen tesis ne zaman aktif hale getirilecek?

ÜNİVERSİTENİN KAYIP ARAÇLARI NEREDE?
Başta kaza geçiren makam aracı Mercedes ve hurdaya döndürülen pikap olmak üzere kayıp oldukları ileri sürülen araçlar ve onca aracın tamir masrafları sorulacak mı?

MOBİNGE UĞRAYANLARIN HAK İADESİ YAPILACAK MI?
Giden rektör gibi hantal ve ilgisiz ve fotoğraf pozcuları denen Üniversitenin Vakfının da mutlaka güncellenmesini beklediklerini belirten Ardahanlıların yanı sıra üniversitede çalışıp, mobinge uğrayan personelin tespit edilip, kayıp haklarının iade edilip, edilmeyeceğini de merak etmekteler.

YAPILAN YÜKSEK ÖDEMELERİN NEDENİ SORULACAK MI?
Hâlâ inşası süren Anaokulu, Kreş ve Spor Kompleksi gibi onca büyük ihalelerle yapıldığı ileri sürülen yüksek ödemeler hakkında neler yapılacağını da soran Ardahanlılar yeni rektörün tebrik ziyaretlerini hızlandırıp, yukarıda sayılan ve saylamayan sorunlara en hızlı şekilde el atmasını beklemekteler.

ARÜ’NÜN ÇEVRE SORUNU..
Ardahanlı yeni rektörün göreve başlamasıyla, bilgi edinme ve CİMER ve savcılık olan sarkıntılık iddiaları ile tartışılan ARÜ’de yaşanan sorunlar konsun da şeffaflık adına basın burusunun aktifleştiği 3 ay boyunca kapalı olan yemekhaneleri açılan Ardahan Üniversitesinin yanı başında bulunan Putka Gölü ve karşında bulunan ancak Göle, Yalanızçam ormanları gibi her yıl vahşice doğranan Çamlıçatak ormanları konusunda ne gibi bir çalışması olacağını da soran Ardahanlılar Çamlıçatak (Gölebert) köylülerinin bedavadan bağışladıkları devasa kampüsün içinde bulunan Kazan kalesi ve çevresiyle ilgili ne gibi çalışmalar yapacağını da merak etmekteler.

ÜNİVERSİTE ARDAHAN MERKEZ ve İLÇELERLE BULUŞTURULACAK MI?
Başta öğrenci servisleri olmak üzere ARÜ çalışanlarının kent merkezi ile kuramadığı ilişkiye nasıl baktığını merak eden Ardahanlılar başarılar diledikleri Ardahanlı yeni rektör hemşerilerinim verdiği umutların yıkılmaması umuduyla Yüksek Okul veya başka bir formülle Hanak ve Damal ile de Posof, Göle ile öğrenci yurdu mahkemelik olan Çıldır’da ki gibi temasa geçmesini de beklediklerimi belirtmekteler.

İstanbul’da 6.2 büyüklüğünde deprem!

Son dakika haberi… AFAD İstanbul Silivri’de 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. Depremin ardında artçılar sürerken yurttaşlar sokağa döküldü.

Milletin efendilerinden
Devletin emanetçilerine uyarı!

Yozgat’ta binlerce kentlinin yanında Atatürk’ün ‘Milletin efendisidir’ dediği köylülerin bin traktör ile katıldığı CHP’nin mitinginde söz alan Yozgatlı köylü
Abdullah Ceylan, ‘Devlet turp ile, şalgam ile idare edilmez. Adalet ile, hukuk ile idare edilir. Adalet
istiyoruz. Yolsuzluğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe çiftçiler olarak izin vermeyeceğiz.’ diyerek devletin emanetçilerini uyardılar.

Maliye’nin ‘Kullanılmış traktörlerin, sözü edilen BKK eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırası kapsamında değerlendirilerek, % 1 oranında katma değer vergisine tabidir’ diyerek traktör satışlarının da gözlem altına aldığı bir zamanda Yozgat’ta eylem için yollara düşen köylüler, ekin döneminin başladığı Ardahan’da traktör derdine düştü.
Birçok köylünün kapılarını aşındırdığı traktör satıcıları ile pazarlıklar içinde oldukları görülürken banka kredileri ile alınmaya çalışılan traktörler burada yüksek faiz engeline takılıyor.

reklam

Eyyy içi dolu olmayan 4 yüzlü basın ve medya gazetecileri..HAVUZUYLA, BESLEMESİYLE BU MEMLEKETTE

GAZETECİLİK BİLE İKİ YÜZLÜYSE

BASINA ÖZGÜRLÜK VERMEDİĞİNİ

İDDİA ETTİĞİMİZ İKTİDARLARA NİYE KIZARIZ Kİ?!.

Başta 20 binin üzerinde insanın yanı sıra İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu bir çok tutuklunun olduğu ve adı Marmara diye değiştirilen cezaevinin bulunduğu Silivri merkezli 6.2 büyüklüğünde depremin yaşandığını hissederek başladığım bu yazı öncesi gazeteci meslektaşlarımla yaptığım görüşmelerde biz gazetecilerin de küçük bir depremden sarsılıp çok korkup, kendilerini balkonlardan atanlar misali korkak ve 3 değil, 4 maymunu oynayanlar gibi iki pardon 4 yüzlü olduğunu bir daha anlıyordum.
İstanbul’da yaşanacak olan büyük depremi hatırlatan depremin sallaması eşliğinde paniklemeden yazmaya devam ettiğim bugünkü yazımı yazarken diğer bir depremin de aslında bizim sahamız olan gazetecilikte de yaşandığından bi haberdik.

Evet, tahmini 6.2 büyüklüğünde depremin ardından bir çok artçının yaşandığı İstanbul’un 39 ilçesinin arasında bulunan ve Tarlabaşı caddesinde benimde bir süre yaşadığım İstanbul’un yasaklı Taksim meydanlı ünlü ilçelerinden Beyoğlu ilçesinin CHP’de Belediye Başkanı Adayı olan ve tartışmalı bir sonuç ardında seçimi 4 bin oy gibi az bir fark ile kayıp eden Gazeteci Mustafa Dolu’nın CHP’liler tarafından şikayet edilip, tutuklanması, hem kendisinin yazılar yazdığı gazeteler hem de daha önce çalıştığı gazete ve yönetiminde bulunduğu stk’lar taraflından ya haber olmadı yada hatrı kalmasın diye elemsine ‘kıssadan, hisse denerek ‘ dostlar pazarda görsün misali geçiştirme satırlarla ile haber diye  bir iki satırla tutuklandığı duyuruluyordu.

Okur tarafından ‘Havuz ve besleme’ veya ‘Satılık Basın’ diye suçlanan gazete ve tv’lerin küçükte olsa bir satır yada sözle habere değer görmediği bu durum tüm alanlarda olduğu gibi gazetecilikte de iki yüzlülüğü ortaya koyuyordu. Çünkü başta sözde ‘Özgür basın’ diye bağıran, timsah gözyaşları döken gazeteciler ve medya olmak üzere ‘biz hiçbir gazetecinin içeride yatmasını istemiyoruz’ diyen CHP’liler tarafından şikayet edilen bir gazetecinin tutuklanması habere değer olarak görünmemişti.

Hem de CHP’li olan ve CHP’den Belediye Başkan adayı olmuş olan bir gazetecinin tutuklanmasına karşın başta kendi çalıştığı ve yazıları hala yayınlanan gazeteler olmak üzere havuz ve beslemelerden denen medya tarafından da habere değer bir konu bile olmamıştı.

Bizim,  ‘Reklamlarınızla yerelden ulusalla özgür gazetecilik’ diyerek her gün yayınladığım gazetelerimiz arasında bulunan Son Vilayet isimli gazetemizin manşeti ve haber sitelerimizde,  ‘CHP’LİLER ŞİKAYET ETTİ, CHP’Lİ GAZETECİ HAPİS CEZASI ALDI, TUTUKLANDI! ‘başlığı ile yerel ve ulusal medyanın da aralarında olduğu  kamuoyuna duyurmuş ve belki de çal, kopyala ve al/yapıştırlarla onca haberimiz gibi bu haberimizi de çalar ve kendi haberleriymiş gibi yayınlarlar diye diğer bir çok umut bağladığımız haberlerimiz gibi boşu boşuna beklemiştik.

Çünkü benim de bir dönem muhabirliğini yaptığım ve bana, dövülerek öldürülen Gazeteci Metin Göktepe’nin adına verilen gazetecilik ödülünü getirenve ne tesadüftür ki 6 şiddetle tüm İstanbul’u paniklendirip, 23 Nisan bayramını kentsel dönüşüm adı altında milyonluk arsalara konup, milyarlık ama yine de garantisi olmayan daireler yapma hesabı yapan Müteahhitler Bayramı yapan bir günde yaşanan depremi dile getiren haberim gibi bir çok manşet haberlerimi yaptığım dönemin Akşam ve Güneş Gazetesinin o dönem ki sorumlu müdür gazeteci Dolu tutuklanmıştı.

Ve çalıştığı gazetenin Sorumlu Müdürü bir gazeteci  yani  CHP’nin 2008 yılında İstanbul Bakırköy Belediye Başkan adayı olan Gazeteci Mustafa Dolu, CHP’li Oran’ın hakkında açtığı dava üzerine hakaret cezasından iki kez 1 yıl 5 ay 15 gün, iftira suçundan da iki kez 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılıp, tutuklanmasını bile haber yapmayan gazete ve medyaya bir gazeteci olarak ben ve 86 milyonluk ülke de ancak 800 bin günlük gazete alanlar nasıl inanacak ve ne diye ‘Özgür basın’ deyip, kendisine bile ses olamayan ‘Basın Milletin sesidir’ mi diyecek?..

‘Görülen dava sonucu aldığı hapis cezasını çekmek için kendisi ve Oran gibi CHP’li olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu Silivri Cezaevine teslim olan Gazeteci Mustafa Dolu’nun bir günlük hapis cezası arıdan denetimli serbestlik şartıyla bırakılması umut ediliyor.’ diye devam eden haberimizin diğer medya ve gazeteler tarafından haber yapılmaması için o çok suçladığınız iktidar mı sizi sansürledi veya baskı yaptıdamı da bu haberi, gazeteci arkadaşınızın tutuklanmasını haber diye yapmadınız.. Yoksa mahkememi yayın yasağı getirdi, Veya İletişim başkanlığımı yalanladı?’ sorusunu sorduğum iki değil, demokrasinin 4. kuvveti basın ise hiç değil, ‘görmedim, duymadım, söylemedim, bilmiyorum’ diyen  4 yüzlü maymun yüzlü gazeteci meslektaşlarımdan cevap bekliyorum. Tabi yüzleri varsa..
Ve bizim, ‘CHP’LİLER ŞİKAYET ETTİ, CHP’Lİ GAZETECİ HAPİS CEZASI ALDI, TUTUKLANDI! başlığı ile gündeme taşıdığımız ve 2015 yılında dönemin CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın konu edildiği, “Sümeyye Erdoğan’a suikast” iddiasına ilişkin dava 8 yıl sonra tamamlanması haberini de yaparken bu haberi yapanında hâlâ yayında olan bir gazete olduğunu ve ne hikmetse o haberi çıktığı o gazetenin de şimdi CHP’ye değil iktidara yakın havız da olduğunu da  kimse  seslendirmemişti.  Ve bu davayı açanın CHP’li Umut Oran olduğu ve Oran’ın yürüttüğü hukuki süreçteki ‘davayı kazandı’ derken o haberi yayınlayan Akşam ve Güneş Gazetesi eski Sorumlu Müdürü Gazeteci Mustafa Dolu’nın eşi hasta olduğundan o haberden bile habersiz olduğunu da yazmamış ve Dolu’nın ‘Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakaret suçundan iki kez 1 yıl, 5 ay, 15 gün; iftira suçundan da iki kez, 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum edildi.’ denmişti.

‘Biz hiçbir gazetecinin içeride yatmasını istemiyoruz’ diyorlar ama..

‘Cezasını çekmek için Silivri cezaevine gidip, teslim olmadan önce yaşananlarla ilgili Gazeteci Fakir Yılmaz‘a  değerlendirmelerde bulunan gazeteci Mustafa Dolu dikkat çeken açıklamalarda bulundu.’ diye devan eden ‘CHP’LİLER ŞİKAYET ETTİ, CHP’Lİ GAZETECİ HAPİS CEZASI ALDI, TUTUKLANDI! manşetlik haberimize konu olan ve açıklamalarda bulunan Gazeteci Dolu, CHP’nin 26-29 Ağustos tarihlerinde yaptığı Adalet Kurultayı ile ilgili, “Adalet Kurultayı’na adalet için gittim” dediğini de demişti.

Dolu, “Hukukumu aradım. Ben bu davada CHP’li Akif Hamzaçebi ve Umut Oran tarafından yargılanıyorum. Hiçbir olaya dahilim olmadığı halde; üstelik yazıyı yazanı bildirdiğim halde ben yargılanıyorum. Ama bu adamlar ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılıyor, ‘biz hiçbir gazetecinin içeride yatmasını istemiyoruz’ diyorlar, beni yargılıyorlar. Ve hapis olmama neden oldular.’ ifadelerinde kullanırken bu ülkede gazetecilerin bile bir gazeteciye sahip çıkmadığını da anlıyor gibiydi.

Evet, ‘Abi senden ricam o ki; Umarım tezden çıkacağını umduğum hapiste çıktıktan sonra seni yalandan arayıp, ‘geçmiş olsun’ diyecek olan meslektaşlarımın o 4 yüzlü yüzleri gibi sahte olacak olan ‘geçmiş olsun’ dileklerini kabul etme, ret et ve adıma onlara deki ‘Siz önce bu ülkede onca sorunla baş başa bulunan vatandaşın olduğu gibi benim yaşadıklarımı haber yapın sonra geçmiş olsun deyin’ diyordum.

Ve meslektaşım, abim, bir zamanlar benimde muhabirlik yaptığım gazetede, yani bugün kü Akşam Gazetesi’nde bir zamanlar sorumlu müdürüm olan Mustafa Dolu, tıka basa dolu olan ve gerçek barış süreci için güçlü bir genel af bekleyen onca cezaevi arasında bulunan Silivri Cezaevi’ne teslim olmaya giderken aynı zamanda Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olan Gazeteci Fakir Yılmaz olarak bende buradan onlara, olanlara yani her konuda 4 yüzlü olan meslektaşlarıma bir soru soruyorum;

EYYY.. HAVUZUYLA, BESLEMESİYLE BU MEMLEKET’TE GAZETECİLİK BİLE İKİ YÜZLÜ DEĞİL 4 YÜZLÜ İSE  BASINA ÖZGÜRLÜK VERMEDİĞİNİ  İDDİA ETTİĞİMİZ İKTİDARLARA BİZ SÖZDE GAZETECİLER OLARAK NİYE KIZARIZ Kİ?!.

Ardahanlı iş insanı İbrahim Akdemir

Doğukan ile Melisa sizi mutlu günlerine davet ediyorlar..

Ardahanlı iş inanlarından İbrahim ve Filiz  Akdemi’in oğulları Doğukan Akdemir, Melisa Gündoğdu’le Mahıs ayının ilk haftasında hayatını birleştiriyor.
Arzu ve Burhan Gündoğdu’nun biricik kızı Melisa ile dünya evine girmeye karar veren Ardahan’ı iş insanı Doğukan Akdemir bu mutlu günlerine tüm dost, eş arkadaşlarını davet ettiler.

1 Mayıs İşçi Bayramının hemen akabinde 2 Mayıs 2025 günü İstanbul Yenikent Doğanaraslı Bulvarı No: 210, Kat: 6 Esenyurt’ta bulunan Taşçı Plaza’da bulunan Gold Vizyon adlı salonda Kına etkinliği sonrası 04 Mayıs 2025 tarihinde Haramidre Mevkii E-5 Karayolu üzerinde bulunan Işıldak Kültür Sarayında gerçekleşecek olan düğünlerine dost, eş, arkadaş ve hemşerilerini davet eden Ardahanlı iş insanı DOĞUKAN OTOMOTİV’in Yönetim Kurlu Başkanı Ardahanlı iş insan İbrahim Akdemir gazetemize yaptığı açıklamada oğlum Doğukan ile gelinimiz Arzu ve Burhan Gündoğdu’nun biricik kızları, gelinimiz Melisa’nın dünya evine adım atacakları düğünlerine herkesi davet ediyorum’ dedi.

19 Mayıs Gençliği hâlâ Amatör Lige başlayamazsa da
23 Nisan çocukları cumhurbaşkanıyla buluşmaya koştular!

Aralarında Ardahanlı çocuklarında olacağı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 81 kentten Ankara’ya gelecek olan çocukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlayacak.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla il genelindeki ilk ve ortaokul öğrencilerine yönelik bir dizi spor etkinliği düzenlenecek.
Bu kapsamda Çıldır Kaymakamlığının destekleriyle, Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında ilkokul ve ortaokul öğrencilerine koşu yarışması dahil yönelik bir dizi spor etkinliği düzenlenecek. 15-17 Nisan 2025 tarihleri arasında ilçede gerçekleştirilecek olan etkinlikler, karma satranç turnuvası, atletizm (kros) yarışmaları ve masa tenisi turnuvalarından oluşacak.

Çıldır Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Adnan Korkut, etkinlikler hakkında kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Korkut “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği bayramı en iyi şekilde kutlamalarına vesile olmak istiyoruz. Bu nedenle ilçemizde bir dizi etkinlik organize edeceğiz. Bu organizasyonlarla, çocuklarımıza spor sevgisini aşılamayı ve onların fiziksel gelişimlerini desteklemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kulandı.
Tüm yurt genelinde olduğu gibi Ardahan ve ilçelerinde de coşku ile kutlanacak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında bu yıl çocuklara yönelik hem yarışmalar hem de birbirleriyle keyifli anlar yaşayacağı bir çok aktivite düzenlenecek.

Yeni Rektör, Senatosuyla işe başladı..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararname ile ile Ardahan Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu Ardahan’a gelerek görevine resmen başladı.
Düzenlenen devir teslim töreniyle görevine resmen başlayan Ardahan Üniversitesinin 3. Rektörü Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu başına geçtiği üniversitede ilk gün çoğunun değişmesi beklenen ARÜ’nün Senato ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Daire Başkanları ve Koordinatörlerle bir araya geldi.

Tanışma ve tebrikleri ardından Ardahan Üniversitesi senatonun gündemi çerçevesinde yeni dönemin yol haritası üzerinde değerlendirmeler yapılarak, görüş alışverişinde bulunuldu.
Toplantı, senato üyelerinin talep ve önerilerinin alınmasının ardından gündem maddelerinin karara bağlanması ile sona erdi.

Son kararname ARÜ Rektörlüğüne atandıktan sonra 20 yıldan fazladır bulunduğu yurt dışında ülkeye dönen ve Ankara’da Ardahan AK Parti Ardahan Milletvekili Kaan Koç ile görüşüp, tanıştıktan sonra Ardahan’a gelen ve göreve başlar başlamaz üniversitenin senatosu ile ilk toplantısını yapan Ardahan Üniversitesinin yeni rektörü Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu hoş geldin karşılaması ardından Ardahan kent merkezine inerek esnaflarla tanıştı.
Görevi boyunca üniversite ile Ardahanlılar buluşturmaya çalışacaklarını belirten ARÜ’nün yeni rektörü Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu Ardahan’ın ve üniversitensin marka olması için tüm bileşenlerle iş birliğine açık olacaklarını da belirtti.

MİLYONLAR KAZANDIRAN TIR PARKINA İZİN VERMEYEN
İÇİ/DIŞI KIRMIZI ELMASI OLAN

POSOFLULAR ARTIK SESSİZ KALMAYACAKMIŞLAR!

Başta gazetelerimiz olmak üzere yayın gruplarımızın yıllardır gündemde düşürmediği Posof Ulgar Dağının artık açılmasını isteyen ve Ardahan merkezde dahil metropollerde onca dernekleri olmasına karşın bir federasyonları bile olmayan Posoflular, sanalda da olsa bölgenin sorunlarına el atmaya çalıştıkları görülmekte.

Tırların park edeceği bir sahayı özel İdareye vermeyen ve ‘Tırlar musur tarlalarımıza zarar veriyor’ diyerek içi, dışı kırmızı elmanın yetiştiği Badele köyünde bulunan Türkgözü Gümrük kapısına gidip, gelen tırlardan rahatsız olan Posoflular, Türkgözü Gümrük kapısına giden olun önünde bulunan en büyük engellerden biri olan 2 Bin 918 rakımlı Ulgar dağına vurulan tünelin artık açılmasını istediklerini hazırlayıp, sanal ortamlarda paylaştıkları bu afişle dile getirdiler.

‘ILGAR TÜNELİ 50 YILDA MI BİTECEK?’ diye sorup, ‘2017 yılında büyük umutlarla yapımına başlanan Ilgar Tüneli, Ardahan halkı için sadece bir geçit değil; güvenli ulaşım, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişim demekti.
Ancak geçen zaman içinde umutlar yerini hayal kırıklığına bıraktı.
Toplam uzunluğu 4.957 metre olan bu tünelde, 5 yılda sadece 450 metre kazılabildi.
Bu ne demek?
-5 yılda 450 metre = yılda sadece 90 metre ilerleme demek.
-4.957 metre / 90 metre = yaklaşık 50 yıl sürecek bir proje!

Bu hızla devam ederse:
Tünel ancak 2070’li yıllarda tamamlanabilecek,
Ardahan-Artvin hattındaki ulaşım çilesi onlarca yıl sürecek,
Bölge insanı her kış kar, tipi, ulaşım zorluğu ile yaşamaya devam edecek.
-Biz susarsak bu tünel daha çok bekler!
Ilgar Tüneli bir “proje” değil, bir zorunluluktur. Bu tünel:
Bölgenin ekonomik damarını canlandıracak,
Turizmi, ticareti, sosyal hareketliliği artıracak,
Doğu’ya ve sınır kapılarına daha hızlı erişimi sağlayacak.
-ARTIK SESSİZ KALMAYACAĞIZ!
İnsanımıza, geleceğimize, bölgemizin kalkınmasına sahip çıkıyoruz.
Ilgar Tüneli’nin hızlandırılması için yetkilileri göreve çağırıyoruz.’ diyen Posofluların bu çağrısının ne kadar etkili olacağı, inşaat sezonun başlamasına az bir zaman kalan şu günlerde merak edilmektedir.

POSOF KAYMAKAMINDAN 

İÇİ DIŞI KIRMIZI ELMASI OLAN BADELEYE FİDAN HEDİYESİ..

Posof İlçe Tarım ve Otman Müdürlüğü ve Serhat Kalkınma Ajansı ortaklığı ile beraber yürütülen Coğrafi İşaretli İçi-dışı Kırmızı Posof/Badele Elması Yetiştiriciliği eğitimleri devam ediyor.

Posof kaymakamı Mehmet Fatih Kestioğlu’nun katılımıyla Türkgözü Köyünde kadın çiftçilere Posof İlçe Tarım ve Otman Müdürlüğü ve Serhat Kalkınma Ajansı ortaklığı ile beraber yürütülen Coğrafi İşaretli İçi-dışı Kırmızı Posof/Badele Elması Yetiştiriciliği eğitim verilmeye devam etti.

Verilen eğitimin ardından  100 adet İçi-Dışı Kırmızı Posof Badele Elması fidanı ve aşı malzemeleri dağıtımı yapıldı. Fidan dağıtımına Mehmet Fatih Kestioğlu, İlçe Tarım ve Orman Müdür V. Güneş Tekin , Serhan Kalkınma Ajansından Uzman Utku Hakan Bacaksızoğlu ve kadın çiftçilerimiz katıldı.

KALP KRİZİ GEÇİRTEN SÜREÇ!

Silahların susması ve toplumsal barışın sağlanması için atılan adımlardan ilkine niyetlenen Cumhurbaşkanı Özal’ın ‘süreç mi başlatıldı mı?’ denildiği bir anda beklenmedik bir anda kalp krizi sonucu hayata veda ettiği ülkede yıllardır süren sorunun çözmek için önemli adım atan MHP Genel Başkanı Prof. Dr. Bahçeli’nin kalp rahatsızlığı ardından Sırrı Süreyya Önder’inde kalp krizi geçirmesi sürecin yarattığı stresinin ne kadar büyük ve zor  olduğunu da akıllara getirtti.

Önder yoğun bakımda..
TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, aort damarının yırtılması sonucu acil ameliyata alındı. Önder’in operasyonu 12 saatte tamamlandı. Hastaneden yapılan açıklamada, Sırrı Süreyya Önder’in yoğun bakımdaki tedavisinin devam ettiği, durumunun kritik olduğu bildirildi. Hastane doktorlarının yaptığı son açıklamada, Sırrı Süreyya Önder’in durumunun ciddiyetini koruduğu vurgulandı. Prof. Dr. Ertan Sağbaş, “Anlık olarak hastamızı takip ediyoruz. Uzun süreli bir şey söyleyemeyiz. Hastamıza hala çok kritik pozisyonda. Uzun vadeli konuşamayız” dedi.
Bilindiği gibi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de geçtiğimiz aylar iççinde kalp ameliyatı olmuştu.

2009 – Demokratik açılım süreci..
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, “Kürt açılımı” adıyla yeni bir süreç başlatmıştı. Bu dönemde TRT Kürdi (o zamanki adıyla TRT Şeş) yayın hayatına başladı.
Hala iktidarda olan AK Parti Kürtçe üzerindeki bazı yasaklar kaldırıldı, yer isimlerinin Kürtçe olarak iadesi gündeme gelmişti.
Daha sonra yaşanan bazı sorunlar ardından aynı hükümet, toplumsal tepkilere karşı süreci yavaşlatınca çatışmalar yeniden başlamıştı.

Özal dönemi çözüm girişimi..
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kürt sorununun çözümü için önemli adımlar atmaya çalışmıştı.
Özal, Kürt kimliğinin tanınması ve Kürtçe üzerindeki bazı yasakların kaldırılmasını destekliyordu. Bu dönemde Abdullah Öcalan, 17 Mart 1993’te tek taraflı ateşkes ilan etmişti.
Özal’ın reform çabaları bazı çevrelerden tepki görmüş ve Cumhurbaşkanı, 17 Nisan 1993’te ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.
Bu olayın ardından PKK, 24 Mayıs 1993’te çatışmaları yeniden başlatmıştı.

Tüneli bir türlü ışık görmeyen Ulgar’da
Gündüz hafif, Gece ağır araç devrildi!..

Türkiye’nin Gürcistan’a açılan Türkgözü Gümrük Kapısına giden ve yıllar önce başlatılan tüneli bir türlü açılmayan 2 Bin 550 rakımlı Ulgar Dağında yaşanan kar ve tipi gündüz bir hafif aracı, gece de ağır tonajlı aracı devirdi.

Baharı beklerken yeniden kışı yaşayan ülkede olduğu gibi bölgede de etkili olan kar ve soğuk havalar Ardahan’da da hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Başta yıllarıdır bir türlü tüneli açılmayan Ulgar dağında olmak üzere bir çok alanda etkili olan kar yağışının devam ettiği Ardahan’da havalarda geride kalan kış günlerini aratmıyor.
Olumsuz hava şartlarının devam ettiği Posof Ulgar dağında devam eden kar ve tipi ardından yeniden buzlanan yolda kayan hafif bir aracın yoldan çıkıp, şarampole yuvarlanırken aynı günün akşamı bir TIR, yolun kapanmasına sebep oldu.

SAMANLAR YOLA SAÇILDI.. Gündüz şarampole yuvarlanan aracın kurtarılması ardından akşam saatlerinde yağan kar, Ilgar Dağı Geçidi’nde buzlanmaya yol açtı. Saman dolu Tır’ın devrilmesi üzerine kapanan Ulgar’da bir çok araç mahsur kaldı. Yaşanan kazada birçok aracın yolda mahsur kalmasına neden olurken, Posof-Damal kara yolunda da ulaşım durdu.

Tam turiste , çeyrek Altın..

Ardahan il Kültür ve Turizm Müdür Vekili Uğur Dede kendisine ait sanal sayfasında, Gürcistan ve Ermenistan’a sınır olan Kafkasya’ya komşu Ardahan’a en az 1 gece konaklamalı tur yönlendirip, şehir’e turist gelmesine vesile olan kurum, kuruluş, dernek yada vakıfa tur 1 çeyrek Altın hediye ediyoruz’ diyerek ‘Kaleler, Kuleler Kenti’ diye atlanılan serhat Ardahan’da bir ilginç bir kampanya başlattı.

‘ARDAHAN TURİZM PAYDAŞLARI..’ notu ile kampanyayı başlatan Ardahan Kültür ve Turizm Müdür Vekili Uğur Dede, ‘ARDAHANIMIZA EN AZ 1 GECE KONAKLAMALI (ÖZEL SEKTÖR OTELİNE) TUR GETİREN VEYA VESİLE OLAN KURUM KURULUŞ, DERNEK YADA VAKFA TUR BAŞINA 1 ÇEYREK ALTIN HEDİYE EDİYORUZ.’ diyerek kent’e turist yönlendirenlere her gün biraz daha değerlenip, alınamaz durumda olan bir çeyrek altın hediye edeceklerini söyledi.


Ardahan İl Turizm ve Kültür Müdür Vekili Dede, her yıl 15 Haziran – 15 Temmuz tarihleri arasında 17.150 ve 18.15 saatleri arasında 15 dakikalığına Alevi kültürüyle yoğrulan Damal ilçesinin Karadağ dağının yamaçlarına yansıyan Atatürk Silueti, Dağ otelli ve kayak tesisleri olan Yalnızçam Yaylası, Çıldır ve Aktaş Gölleri, Akçakale Adası, Kura Nehri, Göle Okçuoğlu Yaylası, Ardahan Kalesi ve Kazan Kalesi, Göle Kalecik kalesi, Aktaş, Çıldır Şeytan, Kurtkale ve Kara Kaleleri, Hanak Sevimli, Bağdeşen Kinzo Kalesi, Posof Cak, Savaşır, Kol ve Mere Kalelerinin yanında Hanak Kırnav ve Kışla Hanak (Avcılar Kalesi ), Kara Kale, Göle Dedeşen Köyü Kale Kalıntıları ve Boğazlarda ve sınırlarda XIX. Yüzyıl sonrasında savunmada kalelerin önemini yitirmesinin ardından Tabya adı verilen askeri savunma yapılarından ve Osmanlı Devletinde sıkça kullanılan bu savunma yapılarından olan Ramazan, Ahali, Kötenelik ve Senger adlı 4 tane tabyanın yanında onca tarihi Cami, Kilise, Sinegogu bulunan kışın başka yazın başka güzel yaylalarla donanmış doğasıya herkesi Ardahan’a davet etti.

KALP KRİZİ GEÇİİRTEN BARIŞ SÜRECİ..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 5 ay önce beklenmeyen çıkışıyla partisinin mecliste ki grup toplantısında partililere seslenirken Öcalan’a yönelik olarak “Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” açıklaması ile başlayıp, milletin evi denen ama günlük masrafları ile her gün tartışma konusu olan Cumhurbaşkanlık külliyesinde yapılan görüşmeye kadar gelen sürecin ne kadar zor olduğunu, Bahçeli’den sonra Sırrı Süreyya Önder’in kalp krizi geçirdiği haberi ile daha iyi anlamak gerekmez mi?

Evet adı konmayan ama devam ettiği ve Haziran ayına kadar olumlu sonuç vereceği söylenen süreci başlattıktan kısa bir süre sonra 10 yıl önce değiştirilen kalp kapağındaki dejenerasyon bulguları üzerine rahatsızlanıp, kalp kapağı değiştirilen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Pof. Dr.. Devlet Bahçeli’nin ardında şimdi de Sırrı Süreyya Önder’in de kalp krizi geçirmesiyle aynı süreci başlattığını bildiğimiz Özal’ın yine bir kalp krizi sonucu beklenmedik ölümünden beter şok oluyoruz.
Çünkü Bahçeli’nin 5 ay önceki meclisteki beklenmeyen konuşması ve bu beklenmedik ama barış adına çok önemli olan konuşma ile başlayan sürecin ne olacağı konusunda tartışmaların sürdüğü bir sırada Bahçeli’nin geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrası Sırrı Süreyya Önder ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Süreyya’nın, Bahçeli’nin sağlığını sorması üzerine ‘Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın’ diye hem sevinmiş, hem de çok güzel diyerek başlatıldığı alenen belli olan barış adına umutları güçlendirmiştik.

Ama aynı zaman da TBMM Başkanvekili olan, DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in kalbine kan taşıyan en önemli hayati damarlardan olan Aort damarında yırtılması sonucu Bahçeli gibi 15 Nisan Salı akşamı geçirdiği ağır bir kalp krizi sonucu hastanelik olmuştu. Ve kaldırıldığı hastane de yapılan ilk açıklamada, 62 yaşındaki Önder’in bu hastaneye nabızsız bir şekilde getirildiği ve müdahalelerle yeniden dolaşım sağlandığı belirtilse de hayati tehlikesinin sürdüğünü de üzülerek haber alıyorduk.

Ve kalp spazmı geçiren ve ‘Öcalan ile beni de görüştürün’ diyen bir gazeteci olan bana ‘Kalp krizi geçirten barış süreci’ başlığını koydurtan bu gelişmelere baktığımızda başlığımızın hiçte yanlış olmadığını ve sürecin ne kadar stresli bir o kadar zor ama ‘Gerçekleşemez, olamaz’ denmeyecek bir durum olmadığını da ortaya koymaktaydı.

Şimdi buradan bu yazıyı yazdığım sırada, ‘Zorluklar, sıkıntılar olsa da umut var’ dediğimiz bu zor hayatta yaşadıklarımıza, yaşatılanlara direnmesiyle ortaya koyduğu direnciyle yakinen tanıdığım Sırrı Süreyya Önder’e Erdoğan ve Bahçeli gibi telefonla olmazsa da ‘Yazıyorsam Sebebi Var’ adlı köşemin adını bugünlük ‘Yaşıyorsak Sebebi Var’ diye değiştirip, bu köşem aracılığıyla sesleniyorum ve kendisi gibi ağır bir kalp ameliyatı geçiren Bahçeli’nin ‘Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın’ sözüne verdiği, ‘Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz,’ cevabını buradan hastaneye ulaşması umuduyla kulağına fısıldıyor ve barışla bitmesini umut ettiğimiz sürecin hatırı için ‘daha zamanı değil, daha barış halayı çekeceğiz’ diyerek yaşaması için Allah’a dua ediyorum.

DİĞER VİDEOLAR