Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Anayasa’dan önce AYM bu kararı değişmeli!

YAZIYORSAM SEBEBİ VAR/FAKİR YILMAZ
Kobani davası, Müftünün Beyaz Sarayı..
Tutuklu haller ve ağır cezaların verilmeye devam ettiği Kobani Davasını takip etmek için başında ayrılmadığım ve mahkemede çıkacak kararını beklerken bilgisayarım aracılığıyla sörf yaparken o günlerde yaşananlar ardından yazdığım bir çok yazımın hemen hepsinin bugün yaşanacaklara dikkat çekmeye çalıştığını görüyor, bir taraftan da kırılırcasına sıktığım düşlerimin baş ağrısı yaptığını da anlıyordum.
Ve art arda çıkan ağır cezaları dinlerken ülkenin ana sorunu olan bu önemli konuda yıllar önce ele aldığım yazılarımın da, dün ve son bir kaç gündür yazdığım yazılarımda anlatmak istediklerimin de anlaşılsa da, anlamamazlıktan gelindiğini de baş, diş ve bel ağrısıyla üzülerek anlarken omuzlarıma tonlarca yükün yüklendiğini hissediyordum.
Dindar, kindarlar tartışmalarını da hatırlatan son gelişmelerin diğer bir yanına da gülümsüyor ve hewal kisvesi altına sığınan helvacıların desteklediği ulusalcıların ‘yumuşama’ adı altındaki ziyaretleri neden yaptıkları da daha iyi anlayıp, ‘HELVACILARDAN OY ALIP, 1. PARTİ OLAN ULUSALCILARIN TİMSAH GÖZYAŞLARI ARASINDA ‘YUMUŞAMA’ DENEN ‘BİZ ÇABALADIK, NE YAPALIM’ DEMEK (gaz almak) İÇİN YAPTIKLARI ZİYARETLERİNİ İZLERKEN KOBANİ DAVASINDA NE BEKLİYOR’ şeklide de bir twit atıyorum.
Ve dönüp, yine yıllar önce yazdığım ama bugünü anlatan, güncelliğini kayıp etmeyen bir yazıma takılıyorum. Çünkü bu yazıyı yazdığım saatlerde Kobani Davasını görüşen mahkemede çıkan kararları dinleyip, izlerken Ardahanlı hemşerim Ertan Hamitoğlu’nun da aralarında olduğu bir çok DEM’linin gözaltına alınması ardından dün gece Göle Gözlem Gazetemizin attığı ‘DEM destekli CHP’ye yumuşama, DEM’e sertleşme!’ manşeti yaşanacaklara dikkat çekmiş olduğunu da anlıyordum.
Mayıs’ın ortasına geldiğimiz şu günlerde memleketim Ardahan’da yağan kar, tipi ile kışın devam ettiğini ve doğada ki gibi siyasette de iklim değişikliğinin olmayacağını da anlarken daha çok gerilip, yırtılmamak için Kobani ile ilgili yazılarımın yazdığım yıllarda ele aldığım diğer bir yazıya yer verip, yeniden okunmasını ve bu ülke de neden değişmediğini belki anlarız diye..
İşte o yazım..
Müftünün Beyaz Sarayı..
Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti dönemin de inşaatı başlayan ve Recep Tayyip Erdoğan’ın tam olmasa da yarımda olsa Başkan olması ile Cumhurbaşkanlığına tahsis edilen yeni bina ile ilgili tartışmaların tüm hızıyla devam ettiği şu günler de Amerika’da oturan Nur Çiftçi’nin facebook’ta paylaştığı ve satır satır sonuna kadar okuduğum bir yazı gerçekten dikkat çekici ve önemli ayrıntılarla dolu..
Bugün ki gazetemizin iç sayfalarında da yayınlanan bu yazıyı sizlerin de benim gibi sabırla okumanızı umut ediyorum..
Ki sabırla okunsa ülkemde tartışılanlar daha net bir gözle değerlendirilir.
**İşte o yazı..
1981 yılında yemin ederek ABD Başkanlığına göreve başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır. Sadece yemekler de değil… Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir. Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir. Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını. Aslında, ABD kamuoyunun büyük çoğunluğu da pek bilmiyordu. ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi ve birinci Obama döneminin dışişleri bakanı Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlanan “Hard Choices” kitabının Haziran ayındaki tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı. Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı. Borç batağından, Bill Clinton’ın art arda yayınlanan kitaplarının, ücretli konuşmalarının gelirleriyle düzlüğe çıkacaklardı. Son borçlarını da 2004 yılında ödeyerek borçlarını temizleyeceklerdi.
Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı? Nancy Reagan’ı çok şaşırtan sebepten dolayı…
ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.
Çünkü, ABD bir monarşi değil bir cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil bir evdir. Amerikalılar buraya ‘saray’ demiyor zaten, o bizim yakıştırmamız. Washington DC’de ‘’1600 Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı Türkçe ’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevrilmiş olsa da, aslında İngilizce’de ki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz Ev‘dir. Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, hafta sonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki dinlenme evinin haftasonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse, (kardeşi bile olsa), bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır.
Gerald Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz. Walters, ‘yemek, hizmet ve malzemelerin pahalı olduğundan yakınmayan tek bir first aile hatırlamıyorum’ diyor. Hatırladığı en büyük tepki ise Jimmy Carter’ın eşi Rosalynn Carter’a ait. Memleketleri Atlanta’da yemeğin de malzemelerin de çok daha ucuz olduğunu söyleyip durmuş aylarca. Ama ‘first lady’nin şikayetleri, fiyatları aşağı çekmeye yetmemiş. George W. Bush’un eşi Laura Bush da, “Spoken from the Heart” adlı anı kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, hergün saçlarını yapan kuaföre, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa, ücretini kendisinin ödemesi olmuş. Bayan Bush kitabında, faturanın aylık geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları bütün kişisel malzemelerin,
kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor. ‘’Faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:
‘’Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu.’’
ABD Başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir. Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda… Belki de bu yüzden Başkan Gerald Ford, Beyaz Evi, ‘Bugüne kadar gördüğüm en lüks sosyal yardım konutu’ diye tanımlamıştı.
Beyaz Ev, kompleks bir yapıdır. Aynı anda hem bir konut, hem bir müze ve hem de bir devlet dairesidir. ABD dünyanın süper gücü olmasına rağmen, Beyaz Ev, dünyadaki en büyük devlet başkanı sarayı değil, aksine büyük devletler içindeki en küçük devlet başkanlığı konutlarından biridir. Sadece bir katından, dünyanın en büyük devletinin yürütme organı yönetilir. ”1700’lerin dünyasında 13 kolonili devlet için inşa edilmiş, bugün dünya lideriyiz. Bu ihtiyaca uygun çok daha büyük bir saray yapalım” diyen tek bir başkan bile olmamıştır. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Çünkü, Beyaz Ev, ABD demokrasisinde ‘devamlılığın’ da sembolüdür.Ve yine Beyaz Ev, kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Çünkü Amerikan tarihinin en önemli kültür müzesidir. Haftalık ortalama ziyaretçi sayısı 30 bindir. Başkanın penceresinin bir kaç on metre uzağındaki bahçe demirliğinin önü ise ABD’nin en ünlü gösteri ve protesto yeridir.
Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman’a göre, ‘dışı çok gösterişli bir hapishane‘den başka bir şey değildi. Ronald Reagan ise, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da geçtiğimiz yıl, ‘’çok iyi dekore edilmiş bir hapishane’’ olarak niteleyecekti. Bu eve kiracı başkanlar aileleriyle gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir. Bu gerçeği, bir hizmetçisi, Baba George Bush’un eşi Barbara Bush’a şöyle söyler bir gün:
‘’Buraya her dört yılda bir başkanlar gelir gider… Biz kalıcıyız’’.

Anayasa’dan önce AYM bu kararı değişmeli!

Belediye başkanının kura ile belirlendiği Ardahan’ın Gürcistan ve Ermenistan’a sınır Çıldır ilçesi seçimleri yeni bir Anayasa’nın tartışıldığı şu günlerde Anayasa Mahkemesine taşındı.
‘Anayas’dan önce AYM önce bu haksız kararı değişsin’ diyen Çıldır eski Belediye Başkanı ve 31 Mart Yerel seçimlerinin CHP adayı Nûrettin Aygün Çıldır seçimlerini kendisinin kazandığı, ancak sandıklarda oynanan oyunlar sonrası seçim hakimince çekilen kura sonucu başkalığın AK Partili rakibine verildiğini ileri süren Çıldır eski Belediye Başkanı ve 31 Mart 2024 seçimleri CHP Çıldır Belediye Başkan Adayı Nurettin Aygün: ”Çıldır seçimleri artık bizim hakkımızın gaspı yanında ne yazık ki alınan baştan savma kararlarla Türkiye’de ve Ardahan’da hak-hukuk- adalet sınavı sürecine döndürülmüştür” dedi
31 Mart 2024 Mahalli Seçimlerinde Ardahan ili Çıldır İlçesinde eski belediye başkanı, 31 Mart yerel seçimlerin CHP belediye başkan adayı Nurettin Aygün, seçim sonrası İlçe Seçim Kurulu’nun aldığı kararların yasalara ve YSK tebliğlerine tamamen aykırı olduğu ve yapılan tüm itirazların incelenmeden, değerlendirilmeden, yasal dayanak olmadan reddedilmesinin ”tam kanunsuzluk” hali oluşturduğunun sabit olduğu tespitiyle AYM’ye başvurduklarını bildirdi.

Çığ Mağdurları Cami Lojmanına Sığındı!

Ama ‘çık’ diyorlar..

ÇIĞ BASKINI MAĞDURLARINA
‘LOJMAN’DAN ÇIK’ BASKISI!
Son yılların en çok karlarının yağdığı, bir metreyi bulan karların ağılığına dayanmayan ve altında bir kişinin kalarak öldüğü odunluğun yanında kent merkezinde bulunan bir halı sahanın çökmesine neden olan karların çığ olup, halı sahanın yanı sıra birçok ev ve ahırı yıktığı Ardahan’ın Posof ilçesinde yaşanan kar felaketlerinde mağdur olan vatandaşlara devlet başta olmak üzere kimsenin yardımda bulunmadığı ileri sürüldü.
Daha önce bir odunluğun çöktüğü, altında bir kadının öldüğü Posof’ta geçtiğimiz Şubat ayında yaşanan çığ felaketinde bir çok büyük baş hayvan telef olurken, bir ev ve bir ahır karlar altında kalarak kullanılmaz hale geldiği Posof’ta ki çığ felaketi ardından imamı olmaya camiye sığınan çığ mağduruna ‘lojmandan çık’ baskısıKonu hakkında gazetemize ulaşan çığ mağdurları geçtiğimiz Şubat ayında yaşanan ve 3 evin yanı sıra kendi evininde oturulamaz hale geldiği çığ felaketi ardından imamı olmayan köyü camisine sığındıkları ancak köy muhtarı başta olmak üzere yetkililerin  yardım etmektense camiden caminin ‘lojmandan çık’ baskısı yaptıklarını belirtti.
Başvuruda bulunduğu kurum ve kuruluşun kendisine yardımcı olmadığını ve kışın ortasında aç, susuz ve evsiz kaldıklarını belirten çığ mağdurları Ardahan Valisinden olmak üzere yetkili ve ilgililerden yardım beklediğini söyledi. Son 55 yılın en çok karlarının yağdığı ve 95 santim metreye ulaşan kar yağışının rekorunun kırdığı, kent merkezinde bir halı sahanın çökmesine neden olduğu Ardahan’da şimdi de eriyen karlarla birlikte sel tehlikesi beklenmekte.

Bu daha lolosu!

DEM Destekli Demir Maaş Ödeyemiyor..

Ardahan Belediyesi’nde Maaş krizi..
31 Mart seçimlerini helvacı diye eleştirilen hewallerin kendi yakınlarını işe koydurmak, bankamatikte maaş çektirmek için DEM destekli dediği CHP’li Ardahan Belediye Başkanı 2. kez seçildiği belediyede ki 2. ayında kayış attı.
CHP’li Faruk Demir, işçilerin maaşlarını ödeyemedi. Edinilen bilgiye göre sabah Maaş dekontlarını gören personeller şoka uğradı. İşçi Maaşlarının yarısını yatıran Ardahan Belediyesi, birçok personeli mağdur ettiği ileri sürüldü..
ŞEHİR DIŞI GEZMELERE PARA VAR
PERSONELE YOK! Göreve geldiği günden beri birçok değerli arsayı satan CHP’li belediye başkanı arsalardan gelen paraları nerelere harcadığını ise merak konusu oldu. Sık sık şehir dışına çıkan ve ciddi anlamda harcamalarda bulunan Faruk Demir, eleştirilerin hedefi olurken işçinin emekçinin maaşlarının neden eksik yatırıldığı kamuoyunda tartışmaya neden oldu..’ diyordu.

Yani para bitince ‘sen yedin, ben yedim’ diye iç hesaplaşmanın başlayacağının en güzel bir örnekle sanki yukarıda, ortada ve sonda ne anlatmak istediğimizi anlatıyor gibiydi..

Beykoz’da adam mı yoktu,
Boş Ardahanlıyı getirdiniz?

Seçim döneminde ‘Beykoz’u Beykozlular yönetecek’ sloganıyla belediyeyi kazanan CHP’li Beykoz Belediyesi iştiraki olan BEYTAŞ’ın başına Eyüpsultan’da ikamet eden Kağıthane eski meclis üyesi, Ardahanlı olmasına karşın olmadığıyla Ardahan’a, Ardahanlıya bir hayrı olmadığıyla hemşerilerince sert bir şekilde ret edilip, eleştirilen Kemal Taştan getirilmesi Beykoz’da rahatsızlık yaratırken, seçim öncesi ‘Beykoz’u Beykozlular yönetecek’ sloganı atan CHP yönetiminin sessizliği dikkat çekiyor.

BEYKOZ’U TEMSİL EDECEK İSİM
EYÜPSULTAN’DA OTURUYOR..
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ve CHP’li meclis üyeleri tarafından belediyenin pay sahibi olduğu BEYTAŞ genel kurulunda belediyeyi temsilen ikameti Eyüpsultan’da olan, Kağıthane eski meclis üyesi ve Şişli Ulaştırma Koordinatörü, Ardahan ve Ardahanlılara hayrı olmamakla eleştirdikleri ve Ardahanlı Ağ saçlı denen Şişli eski belediye Başkanı ile 5 yıl Şişli’de idareci olan ancak makamının bulunduğu binanın 17. katından aşağı inmeyip, Ardahan ve Ardahanlılara olduğu gibi Şişlilerde faydası olmadığıyla eleştirilen Ardahanlı Kemal Taştan ismi sunuldu.

“SÖYLEMLERİNİZDE TUTARSIZLIK VAR”

AK Parti Meclis Üyesi Ahmet Deliak, “Beykoz’u Beykozlular yönetecek sloganıyla iktidara gelen CHP’li belediyenizin ilk icraatlarından biri sayılan bu işlemde 250 bin Beykozlu içerisinde bu göreve layık bir kimseyi bulamayıp, Anadolu Yakası ile bir alakası olmamış, Avrupa Yakası’nda ikamet eden, farklı ilçelerde gerek siyasi gerek idari görevlerde bulunmuş yine o dönemki bir belediye başkanı ile akrabalık ilişkisi olduğu ifade edilen bir kişiyi burada Beykoz Belediyesi’ni temsilen iştirak şirketinde yetkilendirilmesini doğru bulmuyoruz. Sizleri de bundan sonraki süreçte seçim öncesi hep dile getirdiğiniz ‘Beykoz’u Beykozlular yönetecek’ sloganına bağlı kalmaya davet ediyoruz. Halka, seçmene yönelik söylemlerinizde daha şimdiden bir tutarsızlık olduğu ortaya çıktı.” dedi.

MAHİR TAŞTAN’IN AKRABASI MI?
Şişli eski Belediye Başkanı Muammer Keskin’in ile akraba olan Kemal Taştan’ın soyadı benzerliği olan Ardahanlı Muhasebeci, CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan ile bir akrabalığını olup olmadığı merak ediliyor.

Beyaz dağların Boz ayısı!

Mayıs aynın ortasında olunmasına karşın kar yağışı ve tipinin yağmurla birlikte etkisini sürdürmeye devam ettiği Ardahan’ın Damal ve Posof ilçelerini ayıran 2 bin 918 metre yükseklikte ki Ulgar dağında kış uykusunda uyanan ve yiyecek için gezinen Dev Boz Ayı’da bahar ayı Mayıs’ın yarısına gelinmesine karşın bölgede kar, kış ve soğukların hala etkisini sürdürdüğüne şaşırdı.
Dün sabah saatlerinde gazetemizin gönüllü muhabirlerinden Karip Cankan’ın kameralarına takılan dev boz ayı yaklaşık yarım saat hem yem aradı, hem de bölgedeki telefon ve elektrik direkleriyle oynadığı görüldü.

DEM destekli CHP’ye yumuşama, DEM’e sertleşme!

31 Mart yerel seçimlerde DEM’den aldığı destekle ülke genelinde büyük başarı kazanıp birinci parti durumuna gelen Cumhuriyet Halk Partisi’nin liderinin kendisini ziyaret etmesini ‘yumuşama’ süreci diye değerlendiren Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu ülkede aralarında İstanbul Sultanbeyli Belediye Başkan Adayı, Ardahan Göleli Ertan Hamitoğlu’nun da olduğu bir çok siyasetçisinin Partisi DEM’ne yönelik operasyonlar, hem de Kobani davasının karar duruşması öncesi gözaltına alındığı Halkların Eşitlik ve Demokrasi siyaseti yeniden gerip, sertleştirdi.
İstanbul’da sabah saatlerinde Ardahanlı İstanbul Sultanbeyli Belediye Başkan Adayı Ertan Hamitoğlu’nun da aralarında bulunduğu Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il yöneticilerinin, eş başkanlarının ve PM üyelerinin içinde olduğu kişilerin evlerine baskın düzenlendi.
Ardahan Göleli, İşinsanı Hamitoğlu’nun evinin kapısı kırılarak gözaltına operasyonda gözaltına alınan diğer isimler ise şöyle: Adil Gümüş, Fikri Baş, Zübeyir Taş, Vildan Doğan, Ünal Yusufoğlu, Alamettin Demir, Necla Aktay, Suat Yıldız, Ertan Hamitoğlu, Zübeyde Gülsüm, Suzan Gezici, Ahmet Altınışık, Bingüzel Ulu, Filiz Aydın, Yaşar Gökdemir.
DEM Parti, gözaltıları X hesabından şu ifadelerle duyurdu:
“İstanbul’da sabah saatlerinde PM, il, ilçe yöneticilerimiz, çalışan ve üyelerimizin de aralarında bulunduğu onlarca arkadaşımız evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Siyasi kırım operasyonlarıyla diz çöktürmek isteyen iktidar karşısında mücadeleyi büyütmeye, AKP-MHP iktidarına kaybettirmeye devam edeceğiz!”

Ardahan’da 14 Mayıs Kışı!

Ardahan’a Ulagar dağında ulaşımı etkileyecek kadar 14 Mayıs Ayında Lapa Lapa Kar Yağdı!
Mart görünümlü Mayıs yaşanmaya devam ediyor. Herkes havaların ısınmasını beklerken kış adeta geri döndü. Lapa lapa kar ve dolu yağışı görenler gözlerine inanamadı.
Mayıs ayında her yer beyaza büründü. Meteoroloji tarafından yapılan uyarıların ardından kar, dolu ve kuvvetli ya
ğıştan kaynaklanan olumsuzluklar yaşanmaya devam ediyor. Bir ilde okullar tatil edilirken, vatandaşlar yollarda kaldı. Hava sıcaklıklarının daha da düşeceği açıklandı.
Meteoroloji’den son dakika uyarısı geldi! Hava sıcaklıkları yurt genelinde düşecek. İller tek tek açıklanarak vatandaşlar dikkatli olmaları konusunda uyarıldı. Bazı kentlerde kar ve dolu yağışı etkili olurken Akdeniz’de kuvvetli yağış sele sebep oldu. Bir ilde okullar tatil edildi.
Ardahan’da yaşanan sağanak ve dolu yağışı sonucunda kent beyaza büründü. Ardahan’da sabah saatlerinde sağanak ve dolu etkili oldu. Dolu yağışı sonrası kar manzarasını aratmayan görüntüler ortaya çıktı.

Aniden bastıran doluya hazırlıksız yakalanan vatandaşlar ve sürücüler de zor anlar yaşadı. Kent merkezinde yaklaşık 20 dakika etkili olan dolunun ardından her yer bembeyaz oldu.

Tasarruf tedbirleri resmi ilanlara yaşayan
MAHALLİ BASINI İYİDEN İYİYE BİTİRECEK!

Çıkarılan tasarruf tedbirleri ardında bir açıklama yapan Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fakir Yılmaz, ‘yaşanan ekonomik sıkıntılar dolaysıyla iş dünyasından reklam almaktan zorlanan, gazete bayisinden alınıp okumadığı için devletin alım/satım ihaleleri sayesinde aldığı resmi ilanların desteğiyle ücretsiz dağıtılan mahalli basın, yayınlanan kamuda tasarruf paketinde bulunan tedbirlerinde ilk etkilenen sektör olacak.’ dedi.
Çıkarılan son tasarruf tedbirleri genelgesine bakıldığında vali ve kaymakamların köy gezilerinde bile harcırah veren devlet, yapacağı alım/satımın 3 yıl durdurulduğunu duyururken bunun üç yıl boyunca resmi ilanların büyük bölümünün yapılmayacağı, bunun da zaten zorda olan mahalli basını bitireceğini belirten Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fakir Yılmaz, ‘Atılan taş gelip, maddi, manen zaten zorda olan gazetecileri buldu’ diye yakındı.

Barışın Simgeleri Baharı Bekler!

16 Nisan 2024

Baharın yüzünü gösterdiği, karların eriyip, sel olduğu Ardahan’da devam eden kara kış başta yem bulmaktan bir hayli zorlanan yabani hayvanları olmak üzere tüm canlılarda derin izler bırakarak giderken barışın simgesi olarak bilinen güvercinlerde iyiden iyiye ısınmaya başlayan havalarla birlikte dışarı çıkıp, kanat çırpmaya başladılar.


Leyleklerin yanı sıra birçok göçer kuşunda gelmeye başladığı görülen Ardahan semalarında sayıları artan kanatlı hayvanlar gibi ağır bir kış boyunca içeride kalmak zorunda kalan hayvanlarda erimeye başlayan karlar ardından beyazın yerine yeşile dönüşen doğada meralara çıkmaya başladıkları görülürken, güvercinlerin bitmek üzere olan otluklarda yem ararken görüntülediler.

İspanyol Boğaları ile baş edilir mi?

Bin beş yüz kilometre yolu direksiyon sallayarak git, gel yetmedi ulusal tv TEMPO TV’de 4 yıldır kesintisiz yayınlanan ve bugün saat 15.00’da yine canlı olarak yayınlanacak olan Gazetecilerle Gündem adlı programını hazırlama telaşı içinde kırılacası ağıran vücut kemiklerimin bir kelime yazmamı engellemek istese de yazımı bekleyen baranın ‘abi gazete yazıyı bekliyor’ uyarıları üzerine benim kadar yorgun bilgisayarımı kucaklıyor ve yeniden sarılıyorum klavyeme..
Ve yazıma başlamadan önce bir önceki yani 2019’daele aldığım bir yazıma rastlıyor ve güncelliğini kayıp etmeyen bu yazımı da rahmetli babamın bir zamanlar kentin en lüks lokantası olan iş yerini neden kapattığını soran arkadaşına verdiği cevabı yeniden anlatmak, aktarmak istiyorum.
Çünkü seçim öncesi demlenenlerin astıkları T.C.’lerden sonra meydan okurcasına Ankara’da Anıtkabir’den verilen toplu bir fotoğraf aşağıda yazacaklarımı anlatır gibiydi..
Anlamaları için de yardımcı olur belki..
Neyse gelelim Tilki ile İspanyol Boğa Meselesine..
Babam kentin en güzel ve en işlek lokantasını bir anda kapatınca arkadaşı sormuş,
‘Fevzi abi lokantayı niye kapattın, ne güzel iş yapıyordu?
Babam- He ya çok güzel işliyordu, hiç sorma..
Arkadaşı-Peki abi o zaman niye kapattın?
Babam biraz da kızarak,
-Ya kardeşim niye kapatmayayım?
Bir koyun alıyorsun, budundan 4 haşlama çıkıyor,
Birini aşçı, diğerini işçi yiyor..
Bu yetmezmiş gibi;
Müşteri diye biri lokantadan içeri giriyor diyesin aylardır aç kalmış bir Tilki..
Göbeği gitmiş, yüzü solmuş, saçları dikleşmiş.
Gelir oturur masaya..
Getir haşlamayı, götür salatayı, yetmedi yoğurt, bir de en az 35’lik rakı..
Biraz sonra o peri perişan Tilki gibi lokantadan içer giren adam oldu mu sana 

İspanyol Boğası..
Hesap istersin yaz der, dövsen yemeği yemiş..
Üstüne üstlük İspanyol boğası olmuş baş edip, yenemezsin..
Gel de sen ol kapatma.. ‘ deyince arkadaşı ancak anlayıp, hak vermiş
Şimdi gelelim bizim İspanyol Boğalarına..
Daha yeni geride kalan bir seçimi daha tartıştığımız şu günlerde bir de geçmişte seçilmişlere ve hala görevde olanlara bakmak gerekir mi?
Yani bugünkü gibi yoğun bir tartışma ardından geride kalan seçimlerde seçilmişlere,
Şu an başkan, başkan yardımcısı, meclis üyesi olanlara,
Adına, ‘Yerel parlamento’ denilen ama içindekilerinin büyük bölümünün parlamentonun ne anlama geldiğini bilmediği, algılayamadığı belediye meclis üyelerine bir göz atalım mı?
Muhtarları da unutmadan..
Çünkü dün onlarda bugün seçilmek isteyenler gibi dertleri kendileri değil, vatandı, milletti, sakarya olmazsa da memleketti..
Ve memleketten batıya gelen hemşerileriydi.
Büyük bölümü hemşerileri olan ve onları temsil eden derneklere sırtlarını dayamış, onlardan oy isteyip, seçilmiştiler.
Ve hala görevdeler..
Kimi ise yaralı bir İspanyol boğası misali yani bendende aldıkları kalem yaralarıyla ağ saçlı gibi kimi ise adı ile soy adı hiç uyuşmayan gibi doktorluk olup, bakırköylük olmazsa da yeniden aday edilmeyen yani kızağa pardon dinlenmeye çekildiler..
Kimilerinin ise 2028’a kadar rahat gibi görünüyorlar..
Gerçi, ‘görünüyorlar’ demekte yanlış..
Çünkü bunların bir çoğu 5 yıl önce seçilmeden önce hep ortalıkta, yanımızda, yöremizdeydiler..
Ama bugün onları ortada gören yok..
Ya gökyüzüne doğru uzanan ve adına rezidans denen binaların içinde yada ortasında belki de tümündeler!
Yada bankalarda ki kasaları taşıran ekonomileri ile uğraşıp, ‘daha çok, daha çok..’ diyerek ter dökmekteler..
Ve onca iş, ihale, göbek büyüten davetler, boyun kalınlaştıran ilişkiler içindeler..
Memleket mi?
Oda ne?
Peki ya; Hemşeri, Arkadaş, Akraba, Eş, Dost..
Onlar çoktan unutuldu bile..
Yada arada bir başını kaldırana bir cep harçlığı yada yalandan gülen bir yüz göster gitsin..
İşte bizim İspanyol boğaları da bunlar..
Ve yeni bir seçim daha geride kaldı ve bu seçimin başaktörleri de dün tilki halinde bu sahaya inip, bugün her biri birer İspanyol boğası olmaya aday olanlar olmasın..
Çünkü ellerinde devletin imkanları, ceplerinde paracıklar.. Birde kariyer ki hiç sorma..
Bizde ne var?
Sadece bir oy..
Gel de baş et, edebilirsen..
En iyisi bizde mi babama lokantasını kapattıran o İspanyol boğaları ile ‘baş edemeyiz’ deyip, dört ay boyunca başımızı bir hayli şişiren yerel seçim gündemini kapatsak mı?
Belki de ufukta görünen bir erken seçim var diyerek susalım..
Ama sizi de ekranlarına, izlemeye davet ettiğim bugün saat 15.00’da ulusal TV TEMPO TV’de konuklarımızla birlikte GAZETECİLERLE GÜNDEM’de konuşalım..
Sizce ne yapalım?..

Galata kulesi yıllara meydan okumaya devam ediyor

23Haziran 2023  tarihli haber

Ünlü dizi oyuncusu, sosyal medyada yarattığı etkileyici paylaşımıyla büyük bir sarsıntı oluşturdu. Gönderisi anında viral oldu ve binlerce beğeni ve paylaşım aldı. Takipçileri, heyecanla dolu yorumlar yaparken, sosyal medya kullanıcıları da bu olayın etkisi altına girdi.

DİĞER GALERİLER

TÜMÜ

DİĞER GALERİLER

FOTO GALERİ ANA SAYFA'YA GİT