Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

DÖRDÜNCÜ MEKTUPU YAZMAK..

Genel Başkanlığı kayıp ettikten uzun bir süre sonra ilk kez bir tv programına katılan ve bir hayli gergin olduğunu gördüğüm Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceğini belirten Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu ziyaretinde dokunulmazlığını kaldırılmasına ön ayak olduğu için Demirtaş’tan özür dileyip, dilemeyeceğini merak ederken yapılan son bir ankette puan kayıp ettiği söylenen CHP’nin önümüzdeki günlerde yeni gelişmelere gebe olduğunu da düşünüyor değilim.
Çünkü her an ‘erken seçim’ diyeceğinden korkulan CHP’nin toplumun yarısından çoğunun da istediği erken bir seçimi istemeden önce AK Parti’nin yeniden iktidar olması, Anayasayı değiştirip, bir kez daha cumhurbaşkanı olma hesapları yaptığı belirtilen Erdoğan’ın da CHP’nin karışmasına ihtiyaç duyduğu bir gerçek olarak karşımızda durmakta.
Bilmem ama Kılıçdaroğlu’nun Demirtaş’ı ziyaret etmek istemesi ve bu ziyarete izin veren iktidarın dün sert bir dille eleştirdiği bay Kemal’in atacağı adımla ulusalcı tayfanın yeniden hüküm ettiği CHP’yi çalkalayacak adımlarına ihtiyaç duyduğunu da düşünecek olursak önümüzde ki günlerin CHP için hiçte sakin olmayacağını buraya not edip, son yerel seçimler öncesi bir önceki Mahalli İdareler Seçimlerinde ele aldığı ve güncelliğini koruyan yazımı 2013 yılında ele aldığım yazıma bağlayarak yukarıda ne anlatmak istediğimi bugüne bağlamanızı siz sevgili okurların düşüncelerine bırakacağım.
Evet, son yerel seçimlerde olduğu gibi bir önceki seçimler olan 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri ardından ülkenin bir çok yerinde yani belediye başkanlıklarının başka partiye geçmesi ardından moda haline gelen belediyelerin borçlarının afişlenip, belediye binalarının önüne asılması ile başlayan tartışmanın bir örneği de ülkemin Ermenistan ve Gürcistan’a komşu Serhat ilinde yaşanıyor.
Bu durumun yaşandığı AK Partili Ardahan eski Belediye Başkanının CHP’li yeni Belediye Başkanına verdiği bir cevapta ilginç bir durumla karşılaştım.
Çünkü AK Partili eski başkan kendi dönemini eleştiren ve belediyeyi borç batağına soktuğunu afişleyip, ilan eden CHP’li Belediye Başkanına verdiği cevapta kendisi göreve gelirken aldığı 3 mektubu makamı teslim ettiği yeni başkana teslim ettiğini ima etmiş gibi..
Önce AKP’li eski belediye başkanı Faruk beyin CHP’li yeni belediye başkanı Faruk beye bıraktığı pardon, anlattığı şu üç mektup hikayesine bir bakalım mı?!..

İşte o mektup;
‘Zamanın birinde, yeni bir idareci göreve gelir. Devir teslim yapılır. Eski İdareci görevi devrederken önceden hazırladığı 3 tane mektubu yeni idareciye verir. Bir, iki, üç no’lu mektuplar.
Ve şöyle der: “başın sıkıştıkça mektupları sırasıyla aç bak.”
Yeni İdareci nezaketen bir şey demez, mektupları alır, bir kenara atar. Aradan bir zaman geçince gelen eleştirilerden dolayı bizimki yavaş yavaş sıkışmaya başlar. Sonunda aklına mektuplar gelir. Merakla, (1) nolu mektubu açar, okur.
Mektupta: “Kendinden öncekileri karala benim suçum yok de.” yazar.
Başlar geçmiştekilere sataşmaya. “Benim bir suçum yok, ben geldiğimde şöyleydi böyleydi” diye. Bir zaman durumu idare eder. Herkes susar, bir süre ses çıkmaz. Ancak zamanla yeniden itirazlar yükselir. “Artık yeter anladık senin suçun yok, ancak seni çözüm getir diye başa getirdik” diye eleştiriler başlar.
Bizimki hemen (2) nolu mektubu hatırlar. Açar bakar. Şöyle demektedir:
Çevrendekileri ve emrin altındakileri karala, hiç kimse bir şey bilmiyor, ben yapacağım ama engel oluyorlar de.”
Bir zaman durumu idare eder ancak yeniden itirazlar başlar “Artık ne yapacaksan yap hep bahane hep bahane.” denilmeye başlanır. Yeni idareci bu defa gerçekten çok sıkışır. Aklına üçüncü mektup gelir. Başka da çare kalmamıştır. Açar bakar, mektup şöyle demektedir:

“SEN DE ÜÇ TANE MEKTUP YAZ, SENDEN SONRAKİNE VER”
31 Mart 2019 Yerel seçimlerinde Ardahan Belediye başkanlığını kazanan CHP’li Faruk Demir, göreve gelir gelmez “enkaz devraldık” gibi talihsiz bir açıklamayla kendinden önceki dönemi karalamaya başladı ilk mektubu açtı.
Daha bir ay geçmeden “belediyede kimse bir şey bilmiyor” diyerek ve hemen herkesin görev yerini değiştirerek, belediye çalışanlarını da karalamaya başladı ve ikinci mektubu da açmış oldu.
Artık geçmişi ve emri altındakileri eleştirmek prim yapmayınca sayın başkanın nasıl bir yola başvuracağını hep beraber göreceğiz.
Yani eski başkan yeni başkana ‘Sana bıraktığım mektupları tez okumaya başladın’ demeye getirmiş gibi..
Bu arada 28 Mayıs 2013 ele aldığım yazımı yani o gün yazıp sanal ortam da paylaştığım facebook paylaşımını da görünce yukarıda anlattığım konu gibi aşağıda, yıllar önce ele aldığım yazımda olduğu gibi yerde, yan yana konuşulması gereken onca konunun havada bile konuşulabileceğini de anlatmaya çalışıyordum.
Ve bana göre havadan, sudan konuşan, tartışan ve gündemi boşuna meşgul eden her iki idareciye ve Ankara başta olmak üzere diğer kentlerde ki eski ve yeni başkanlar arasında yaşanan tartışmalarında yan yana gelinip, konuşulabileceğini de anlatan o yazımı (belik birileri anlar’ düşüncesi ile yeniden yayınlamaya karar alıyordum.
Şimdide benim 2013 yılının mayıs ayında ele aldığım ve 4. mektup olarak not etmeniz umuduyla o yazıma bir bakalım mı?

İşte o yazı;

**Havada ne konuştuk?
Yeni bir Ankara ziyareti için çıktığım Ardahan’dan Kars’a doğru yola çıkarken Mayıs ayının bitmesine karşın halen üzerinde karların olduğu, eriyen sularının yine boşuna aktığı Kısır dağını hızla giden araçta fotoğraflamaya çalışıyordum, bu başı bulutlara değdiği Ardahan’ın dağından fışkıran sulara karşın Hoçvan’ın halen neden susuz olduğunu düşünürken..
Ve aynı dağın ardında bulunan Çıldır’ın sınırları için de bulunan (ama şu an açık ama beklenen ithalat, ihracatın olmadığı için kapalı gibi görünen) Aktaş Gümrük Kapısının Mayıs ayının bitmesine karşı halen açılmadığının da sorguluyordum, niye söylenen sözler ve yatırımlar zamanında yerine gelmediği memleketi yeniden geride bırakırken..
Halbuki Ardahan ile birlikte vilayet olan Iğdır’a hava alanı yapılmış, gümrük kapısını da halen ithalat, ihracatta yapılıyordu..
Neyse Ardahan’da binmek istediğim uçağa Kars’ta binerken sağıma muhalefet, soluma iktidar yanıma da devleti ve hükumeti temsil edeceklerin oturacağı hiç aklıma gelmemişti..
Evet Kars’tan Ankara’ya uçarken Ardahan’ın sorunlarının çözümünde önemli rolleri olan üç önemli kişi ile yolculuk etme imkanı da yakalıyordum..
Çünkü bizim gibi bölgenin sorunlarını sıkça gündeme getiren (şu an eski) CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, bu sorunlar çözmekle mükellef hükumetin temsilcisi AK Parti Ardahan eski Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay ve 14’ün de Ardahan’da olacağı belirtilen Cumhurbaşkanını temsil eden, hükumetin kararlarını yürütmekten sorumlu Ardahan (eski) Valisi Seyfettin Azizoğulu vardı aynı uçakta..
Ve çok ilginçtir ki sanki ‘Yerde bir araya gelmeyenler, hiç değilse havada buluşun’ denmiş ve dördümüz de aynı uçakta buluşmakla kalmamış, önde yan yana oturmuştuk..
Ve Ardahan’ın gelişmesinden sorumlu olanların üçünü bir arada yakalamış ve ne konuşacaklarsa si okurlarıma duyurma imkanı yakalamıştım.
Ve öylede oldu..
Çünkü Atalay hükumetin yaptıklarını, Öğüt yapılmayanlar ve yapılması gerekenleri, vali ise yapılanlarla, ile yapılamayanları anlattığı bu önemli buluşmada Ardahan’ı yerde olduğu gibi havada da konuşma imkanı yakalamıştık, onca sorunun çözümünde en büyük rolü oynayan Ankara’ya indiğimizi fark ederken..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER