Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Uğur Utkan

Pakistan’ın Tarihi Kökleri ve Hindistan’la Savaşları..

Pakistan’ın Tarihî Kökleri ve Pakistan-Hindistan Savaşları Son günlerde (Nisan 2025), Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüş olan tartışmalı Keşmir bölgesinde tırmanan gerilim sonucu Keşmir krizinin tarafları önce karşılıklı suçlamalarını şiddetlendirdi, şimdi de savaşın eşiğine geldi. Gerilimi tırmandıran hadiseyi hatırlayalım: 22 Nisan 2025 tarihinde, Hindistan’ın Keşmir bölgesindeki Pahalgam’da bir silahlı saldırı gerçekleşti. Bu saldırıda 26 turist hayatını kaybetti ve 17 kişi yaralandı. Saldırının ardından Hindistan, Pakistan’ı bu olayla bağlantılı olarak suçladı ve saldırının, Pakistan’dan gelen militanlar tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü. Taraf ülkelerden Hindistan’ın Perşembe günü bir su paylaşım anlaşmasını askıya alması ve Keşmir’de 26 ki…
Britanya Hindistanı’nın bölünmesine Keşmir, Cammu, Haydarabad gibi prenslikle yönetilen bağımsız bölgeler de dahil edilmişti ve bu bölgelerin hükümdarına topraklarını Hindistan veya Pakistan’a katma seçeneği verilmişti. Fakat bu bölgelerin bölümü henüz yapılmamıştı. Bunun üzerine Hindistan ve Pakistan bölgede hak iddia etmeye başladılar. Bir de üstüne üstlük halkın yüzde 80’i Müslüman olan Keşmir topraklarının Hindu yönetimine bırakılmasına karşı çıkan Müslüman köylülerin Hintli güvenlik güçlerine isyan etmesi ile günümüze kadar sürecek olan Keşmir sorunu başlamış oldu. Bu da Hindistan-Pakistan çatışmalarının ana kaynağı oldu.

Bu yüzden birbirine karşı tam dört kez savaşıp sayısız kez sınır çatışması yaşayan iki ülkenin arasındaki gerçekleşen bütün savaş ve çatışmaların ana kaynağını Keşmir Sorunu meydana getirmiştir.

Keşmir Pakistan için iki sebepten dolayı önemlidir. Birincisi; halkın yüzde 80’inin Müslüman olması, diğeri ise, Keşmir’den geçen İndus nehri ve kollarının Pakistan’ın hidroelektrik santrallerinin enerji ihtiyacını sağlamasıdır. Hindistan ise bu bölgeyi Pakistan’ın denetimine bırakarak avantajlı bir konum elde etmesini istememektedir.

Hindistan-Pakistan arasındaki sorunun temel nedeni Keşmir olmakla birlikte istisna olarak sadece 1971’de Keşmir’den dolayı kaynaklanmayan ve Keşmir meselesinden bağımsız gelişen bir gerilim yaşanmıştır. 1971 yılında Pakistan’ın doğusunda gerçekleşen ve Bengalce konuşan halkın Bangladeş adı altında “kendi kaderini tayin hakkı” kapsamında bağımsızlığıyla sonuçlanan silahlı çatışmalar yaşanmıştır. 1971’deki çatışmalar haricinde Keşmir dışı herhangi bir konudan dolayı gerginlik olmamıştır. İki ülke arasındaki tüm bu diplomatik anlaşmazlık durumlarından ötürü ilişkiler halen savaş ekseninde sürmektedir.

BM’in Hindistan ve Pakistan’daki Askeri Gözlemciler Grubu (UNMO-GIP) iki ülke arasındaki ateşkes hattını izlemeye başladı. Taraflar kontrol ettikleri bölgelerden çıkmamakla birlikte buradaki konumlarını güçlendirdiler. Keşmir’in beşte ikisi Hindistan, beşte üçü Pakistan tarafından kontrol edilmekle birlikte Pakistan, Çin’e Keşmir’den toprak verdi. Bugün Keşmir’in yüzde 43’ü Hindistan, yüzde 37’si Pakistan ve yüzde 20’si Çin tarafından kontrol edilmektedir.

PAKİSTAN-HİNDİSTAN SAVAŞLARI
1) BİRİNCİ HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI / BİRİNCİ KEŞMİR SAVAŞI (1947-1948)

İlk savaş Pakistan’ın bağımsızlığından hemen sonra, halkının Müslüman olması sebebiyle Keşmir’e asker sevk etmesi ve Keşmir Mihracesi ile Hindistan kuvvetlerinin karşı koyması ile başlamıştır.

Savaş öncesi, Pakistan, askerlerini sınır şehirleri olan Muzafferabad ve Domel civarında konuşlandırmıştı. 27 Ekim 1947’de taarruza geçen Pakistan güçleri müslüman aşiret güçlerinin de desteğiyle kısa sürede sınırı aşarak Muzafferabad ve Dolmen’i ele geçirerek Keşmir Vadisi’ne kadar ilerlediler. Bunun üzerine Keşmir mihracesi Keşmir’i Hindistan’a ilhak ettiğini ilan etti. Bu sırada Pakistan kuvvetleri Poonch Vadisi’ne kadar ilerlemişlerdi.

Keşmir’in Hindistan’a katılımından sonra Keşmir’e asker takviye ederek havadan ve karadan saldırı başlatan Hint kuvvetleri Müslüman aşiretleri mağlup ettiler. Outflanking savaş taktiği uygulayan Hint kuvvetleri önce Baramulla daha sonra da Uri şehrini geri aldı.

Bu sırada aşiret güçleri Poonch Vadisi’nde Hint kuvvetlerini kuşatmaya devam ediyorlardı.

Gilgit’te Pakistan milis güçleri ile Müslüman aşiret güçleri birleştiler ve Keşmir’in kuzeyini ele geçirdiler. Daha sonra Çitral şehrinin mihracesi de Pakistan kuvvetlerine katıldı.

18 Kasım günü Hint kuvvetleri aşiret güçlerini takip etmeyi bırakmış ve Uri-Baramula şehirlerini geri almıştı. Poonch Vadisi’indeki kuşatmayı kaldırmak ve yardım göndermek isteyen Hindistan güneye asker takviyesine başlamıştı. Poonch’a gönderilen Hint kuvvetleri Poonch’a ulaştılar ancak kuşatmayı kaldıramadılar. Koti’ye gönderilen Hint kuvvetleri de başarılı olamadılar. 25 Kasım günü Müslüman aşiret güçleri Mirpur’u ele geçirdiler.

Mirpur’u ele geçiren aşiret güçleri daha sonra Jhanger’e saldırdılar ve burayı ele geçirdiler. Aşiret güçleri daha sonra defalarca Naoshera ve Uri’ye ele geçirmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Bu sırada güneyde küçük bir Hint kuvveti Champ’a saldırdı. Bu savaştan sonra Hint kuvvetleri toparlandılar ve karşı saldırıya geçtiler.

7 Şubat günü iyice toparlanmış olan Hint güçleri Jhanger ve Rajauri’yi ele geçirmek için karşı saldırıya geçtiler. Bu sırada Pakistan tarafında bir yandan aşiret güçleri Uri’yi tekrar ele geçirmek için saldırılara devam ediyor, diğer yandan milis güçleri Skardu’yu kuşatıyorlardı.

1 Mayıs’a gelindiğinde Hint kuvvetleri Jhanger’e giderek daha düzenli saldırılar düzenlemeye başlamışlardı. Keşmir Vadisi’ndeki Tithwail’e saldıran Hint kuvvetleri burayı ele geçirdiler. Pakistan milis güçleri ise bir yandan Hindistan’ın asker sevkiyatı için önemli bir yere sahip olan Kargil’i ele geçirdiler ve Skardu’nun Hindistan ile olan bağlantısını kestiler, diğer yandan ise Himalaya Dağlarını aşarak kuşatma altındaki Leh’e askeri yardımda bulundular.

Hintler Keran ve Gurais’i ele geçirmek için Keşmir Vadisi’nin kuzeyine saldırılara devam ettiler ve Tithwail’i geri almak için saldıran Pakistan güçlerini geri püskürttüler. Hint kuvvetleri bu sırada Poonch’u tekrar kuşattılar. Hindistan’a bağlı Keşmir eyalet ordusu Skardu’yu geri aldılar ve Pakistan milis güçlerinin Leh’e doğru ilerlemesini engellediler. Ağustos ayına gelindiğinde Pakistan güçleri Skardu’yu tekrar kuşattı ve tekrar ele geçirdi. Bu olay Pakistan kuvvetlerinin Ladakh içlerine ilerlemesini kolaylaştırdı.

1 Kasım günü Hint tugayı sürpriz bir saldırı düzenleyerek aşiret güçleri ve Pakistan güçlerini geri çekilmeye zorladı. Saldırı sonucunda Pakistan kuvvetleri Skardu’nun kuzeyine çekilmek zorunda kaldılar.

Bizon operasyonundaki başarının ardından savaşta dengeler değişti ve Hint kuvvetleri bütün cephelerde üstünlüğü ele geçirdi. Bir yıllık kuşatmanın sonunda Hint kuvvetleri Poonch’u ele geçirdiler. Himalaya dağlarına ilerleyen Hint kuvvetleri sonunda Pakistan’a bağlı milis güçlerini mağlup etmeyi başardılar. Kuzeye ilerleyen Hint kuvvetleri Dras’ı geri aldılar.

Savaş devam ederken Hindistan başbakanı Jawaharlal Nehru BM’den Keşmir’e müdahale etmesini istedi. Birleşmiş Milletler araya girdi ve Keşmir’de plebisit yapılarak halkın oyuna başvurulması şartı ile, bir ateşkes sağladı. Savaşın başında üstün durumda olan ancak daha sonra üstünlüğü kaybeden Pakistan bu çatışmada Keşmir’in ancak küçük bir kısmını ele geçirebilmiş, büyük kısım Hindistan’da kalmıştı. Bu sebeple, Hindistan bugüne kadar elinde tuttuğu Keşmir topraklarında plebisite yanaşmamıştır. Fakat Keşmir meselesi de, Pakistan-Hindistan münasebetlerinde bir çıbanbaşı olarak devam edecekti. Bu iki ülkenin takip ettikleri dış politikaları da, bunları birbirinden uzaklaştırdı. Hindistan başlangıçtan itibaren tarafsızlık veya bağlantısızlık veya bloksuzluk politikasına bağlandığı gibi, Kongre Partisinin sosyalist muhtevalı bir programa sahip olması Hindistan’ı Sovyet Rusya’ya yaklaştırmıştır. Ayrıca, bu yaklaşmada, Sovyet Rusya’dan duyulan çekingenlik ve bu süper devletle herhangi bir çatışmaya girme endişesi de, rol oynamıştır.

Buna mukabil Pakistan Çin ve ABD ile ilişkilerini geliştirme yoluna gitmiş, 1950’li yıllarda Çin’le stratejik ortaklık kurarak, ABD’den de askeri yardım alarak Sovyetlerle yakınlaşan Hindistan’a karşı denge oluşturmaya çalışmıştır.

1955 Eylül ayında Pakistan’ın Bağdat Paktı’na üye olmasıyla, Hindistan ile Pakistan’ın yolları iyice ayrılıyordu. Ayrıca, bu gelişmeden sonra Sovyetler, gerek Keşmir meselesinde, gerek Pakistan’la olan diğer çeşit anlaşmazlıklarda daima Hindistan’ı destekleyecekti. 1955’te Kruşçev şöyle diyordu: “Keşmir meselesi zaten Keşmir halkı tarafından çözümlenmiştir. Keşmir halkı kendisini Hindistan Cumhuriyetinin ayrılmaz bir parçası olarak telakki ediyor. Sovyet hükûmeti Keşmir meselesinde Hindistan’ın politikasını desteklemektedir”.

Pakistan, 1960’larda yaşanan Çin-Hindistan çatışmasından ve bu çatışmada Hindistan’ın yenilmesinden yararlanarak Keşmir meselesini de halletmek istedi. Bu amaçla 1962 Aralık ayı sonundan 1963 Mayıs ortalarına kadar, iki taraf arasında karşılıklı ziyaretler yapıldı. Fakat bu ziyaret ve müzakerelerden hiçbir netice çıkmadı.

1963 yılı Çin-Pakistan münasebetlerinin gelişmesi bakımından çok verimli oldu. O kadar ki, Çin Başbakanı Chou Enlai 1964 Şubatında Pakistan’ı ziyaret ettiğinde, ilk defa Keşmir meselesinde açık ve kesin olarak Pakistan’ı destekledi ve Keşmir’de plebisit yapılmasını istedi. Hindistan’ın buna cevabı ise, 1964 yılı Aralık ayında, Keşmir’i Hindistan’ın ayrılmaz bir parçası ilan etmek oldu.

2) İKİNCİ HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI / İKİNCİ KEŞMİR SAVAŞI (1965)

1965 yılında Ağustos ayından eylül ayına kadar 17 gün 5 hafta süren bu savaş Pakistan askerlerinin Cebelitarık Operasyonu ile Hindistan yönetimindeki Cammu ve Keşmir topraklarına asker göndererek ayaklanma başlatmasıyla başlamıştır. Bu savaşlar sonucunda her iki taraf da birbirine karşı üstünlük sağlayamamış, üstelik her iki taraf da çok ağır zayiat vermiş ve binlerce can kaybı meydana gelmişti. Ayrıca bu savaşta dünya II. Dünya Savaşı’ndan bu yana zırhlı araç ve tanklarla yapılan en büyük savaşa şahit olmuştur.

Savaşın sonlarına doğru her iki taraf küçük zaferler hariç bir başarı elde edememiş ve savaş bir çıkmaza dönüşmüştür. Savaş Sovyetler Birliği ve ABD’nin araya girmesiyle Taşkent Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla sona ermiştir.

3) ÜÇÜNCÜ HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI / BANGLADEŞ KURTULUŞ SAVAŞI

Bu savaşın sebebi Keşmir olmasa da savaşın altında Hindistan ve Pakistan’ın Keşmir yüzünden anlaşmazlık halinde olmaları yatmıştır. 1947’deki bağımsızlığın ardından nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle Bangladeş bölgesi Doğu Pakistan adıyla Pakistan’a bağlanmıştı. Asıl Pakistan ise Batı Pakistan adıyla anılıyordu. Hindistan’ın elinde kalan topraklar bu iki Pakistan’ı birbirinden ayırıyor ve bağlantıyı kesiyordu. Ayrıca Doğu Pakistan’ın elinde kalan topraklar İngilizlerin sömürge döneminde özellikle ihmal ettiği topraklardı. Bu yüzden geri kalan Doğu Pakistan İslamabad tarafından sömürüldüğünü ileri sürüyordu. Ayrıca iki bölge halkı da Müslüman olmasına rağmen çok farklı kültürlere sahipti. Savaşın hemen öncesinde Doğu Pakistan’da siyasi hoşnutsuzluk giderek artmış ve kültürel milliyetçilik hareketleri son derece sertleşmişti. Bu ve benzeri problemler 1971’de Doğu Pakistan’da büyük bir isyana sebep oldu. İsyanı bastırmak isteyen Pakistan bölgede askerî operasyonlara başladı ve bu operasyonlar sonucunda yaklaşık 10 milyon Bangladeşli Hindistan topraklarına sığındı. Bangladeşlilerin ülkesine sığınmasını bahane eden Hindistan, Doğu Pakistan’ın yanında savaşa girdi. Savaş boyut değiştirerek Hindistan ile Pakistan arasında sınır çatışmalarına dönüştü. Pakistan uçaklarının Batı Hindistan’ı bombalaması üzerine çatışma açık savaş haline geldi ve Hindistan ordusu Doğu Pakistan’a girdi. İki haftalık yoğun mücadele sonucunda Doğu Pakistan’daki Pakistan kuvvetleri Hint kuvvetleri karşısında fazla dayanamadı ve 90,000’den fazla Pakistanlı asker ve sivil teslim oldu. Pakistan birliklerinin Hindistan kuvvetlerine teslim olduğu 15 Aralık 1971 günü Bangladeş’in kuruluşu resmen ilan edildi. Bu savaş Hindistan-Pakistan Savaşları içinde en çok kayıp verilen savaştır. Bu savaş sonucunda iki ülke arasındaki gerilim had safhaya ulaştı ve iki ülke arasında büyük bir düşmanlık başladı.

4) DÖRDÜNCÜ HİNDİSTAN-PAKİSTAN SAVAŞI / KARGİL SAVAŞI (1999)

1999 yılında Mayıs ayından Ağustos ayına kadar Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan çatışmalardır. Savaşın nedeni, Pakistan askerî güçleri ile Keşmirli militanların, iki ülke arasındaki fiili sınırı oluşturan LOC’un Hindistan tarafına girmesiydi. Savaş sonuçsuz olarak bitmiştir ve uluslararası baskılar neticesiyle Pakistan Kargil bölgesini boşaltmıştır.

KAYNAKLAR

Yurdusev, A. N. (1997). Avrupa Kimliğinin Oluşumu ve Türk Kimliği. (Derleyen: Atila Eralp). Türkiye ve Avrupa: Batılılaşma, Kalkınma, Demokrasi İçinde. Ankara: İmge Kitabevi.

Kurubaş, E. (2006). Asimilasyondan Tanınmaya: Uluslararası Alanda Azınlıkların Korunması ve Avrupa Yaklaşımı. Ankara: Asil Yayıncılık.

Ortaçağda İslam Siyaset Düşüncesi – Erwin I. J. Rosenthal

Kişmir, Aykut, Pakistan Tarihinde Türkler, Demavend, İstanbul, 2019

Hindistan Tarihi – Yusuf Hikmet Bayur

Kurubaş, E. (2008). Etnik Sorunlar: Ulus-Devlet ve Etnik Gruplar Arasındaki Varoluşsal İlişki. Doğu Batı, 0(44), 11-31.

Yurdusev, A. N. (2012). Ulus-Devlet: İnsanlığın En Tehlikeli İcadı. (Derleyen: Tayyar Arı). Uluslararası İlişkilerde Post Modern Analizler-1, Kimlik, Kültür, Güvenlik ve Dış Politika İçinde. Bursa: MKM Yayıncılık.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER