Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

İsmail Ögeday

Biz eskiden böyle idik.. Yazı dizisi-5

Lokum ve bisküviyi dağıtan amca bizi kovalardı, çok aldınız yeter diye.

Çocuk sesleri eksik olmazdı camilerden, Ramazan bayramına yaklaştıkça içimizi ayrı bir heyecan kaplardı, Bayramlık alamasak ta yinede evdeki kıyafetlerimizi annemiz elleri ile yıkamış bizi bayrama hazırlamıştı, işte evde elektriğimiz olmadığı için ben bayram sabahı giyeceğim pantolonumu arife günü gece yani bayramdan bir gün önce, yattığım döşeğin yer yatağının altına düzgünce kırışmayacak şekilde koyardım bayramda giyeceğim diye, lastik ayakkabılarımın çamuru ya da üzerinde tozu varsa, Arife günü yatmadan önce, onları mahallemizdeki çeşmede gıcır gıcır yıkayıp, kuruduktan sonra başucuma koyardım bayram sabahı kalkınca giyerim diye.
Arife gecesinden birkaç gün önce annem bayram için, yemekler yapardı yaprak sarması, düğün çorbası, baklava ya da sütlaç, arife günü gece yatmadan önce annem kendi eline, ablamın eline ve kız kardeşlerimin eline kına yakardı, yarın bayram diye biz erkek olduğumuz için bizimde sadece serçe parmağımıza kına yakardı, çünkü yarın bayramdı.

Bayram sabahı erkenden kalkar, ellerimizi ve kınalanmış parmağımızı, yüzümüzü yıkayıp, elbiselerimizi giyip önce anne ve babamızın elini öperek bayramlaşırdık sırayla sonra annem hadi birbirinizle de bayramlaşın kucaklaşın derdi.
Sonra hava biraz aydınlanınca hepimiz elimize birer poşet alarak, bayramda arkadaşlarımız ile dışarıya tanıdık tanımadık evlere şeker toplamaya giderdik, bazı evlerde para verirlerdi, para verilen evlere daha sonra bir daha giderdik, para veriyor diye çocukluk aklı işte.
Sonra birbirimize benim şu kadar param var, benim şöyle güzel şekerlerim var diyerek, birbirimize nispet yapardık. Daha sonra mahallede bulunan yada köyde bilinen birkaç bakkal vardı oraya gider kendimize patlayan mantar tabancası ve mantar alırdık, O zamanlar bakkallar da öncelikli olarak temel gıda maddeleri satılırdı, un, çay, şeker, ekmek, gaz yağı, sabun, zeytin ve deterjan satılırdı.

Zamanımızdaki gibi süper ve hiper marketler yoktu şimdi her şey haddinden fazla bir şekilde bol bol var.
At arabaları ile yada seyyar çerçi denilen seyyar satan gezerek satan ve değişen satıcılar gelirdi, bulgur verirdi, un alırdı, nohut verirdi yerine mercimek alırdı, fasulye verirdi salça alırdı gibi bu şekilde alışverişler yapılırdı eskiden bizim çocukluğumuzda, çok nadir parayla alışveriş olurdu bu satıcılardan, tahta kase içerisinde hiç unutmuyorum pekmez almıştı babam bir keresinde, tadı çok güzeldi.
Sonra bohçacı kadınlar, tencere e tava satanlar gelirdi evlerimize, harman veresi, meyve zamanı, kiraz zamanı diyerek satış yaparlardı. Yazın tatil zamanlarında annemiz haşhaş çapalamaya, kiraz toplamaya giderdi, arada bizde giderdik kiraz bahçelerine toplamaya ama bize sadece harçlık anlamında para verirlerdi çünkü daha tam anlamıyla iş yapabilecek kapasitede değildik.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER