Geçtiğimiz günlerde ülke gündemine adeta bomba gibi düşen ve kamuoyuna yansıyan yeni doğan çetesi gündemi allak bullak etti.
Yıllardır sağlık sektöründe hizmet veren vatandaşın canını teslim ettiği çok sayıda özel hastanede resmen cinayetler işlenmiş, insan sağlığı hiçe sayılmış, bizim bildiğimiz yaklaşık 12 adet yeni doğan sabi melek gibi olan çocukların canı hiçe sayılarak, sırf devletten fazla para almak için gereksiz tedaviler uygulanmış, günlerce yoğun bakımda tutulmuş, yoktan yere yüksek dozajda ilaçlar ve tedavi yöntemleri uygulanmış. Neden sırf daha fazla para alabilmek için. Demek ki insan sağlığının yanında para daha çok önemli.
Yahu Allah aşkına biz kime güveneceğiz bu ülkede? Hem paramızı alıyorlar, hem de canımızı bu yapanların bu olaya sebep olanların ve buna göz yumanların Allah belasını versin İnşallah. Bu nasıl bir vicdan inanın aklımız almıyor.
Biz bu ülkede kime güveneceğiz? Allah aşkına birileri çıkıp anlatsın. Bu yapılan hangi vicdana sığar bir anne dokuz ay bebeğini karnında ne umutlarla taşıyor? Bir aile ne umutlarla evlat sahibi olmayı beklerken, bu şeref ve haysiyet yoksunları, vicdan yoksunları sizin hayallerinizi umutlarınızı boşa çıkarıyor. Allah onların bin belasını versin. Sağlık sektörünün geldiği şu duruma bir bakın. Evet, biz kime güveneceğiz? Sorusu sürekli yaşanan bu durum karşısında, kafamızı tırmalıyor.
Diğer taraftan, TBMM’de MHP grup toplantısında Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı konuşmada terörist başı Abdullah Öcalan denen Caninin DEM Parti Grup toplantısına gelerek “PKK silahını bıraksın, artık PKK’yı lav ediyorum” cümlesini kurmasını istemesi kamuoyu tarafından çok sayıda tepki ile karşılandı. Bebek katili onlarca ailenin ocağını söndüren katilin 26 yıldır içerde tutuklu bulunması ve bu cümleyi sarf etmesi kendisine Devlet Bahçelinin dediği gibi belki umut hakkını oluşturur ama onca şehit ailesinin, onca giden canların yakınlarının umut hakkı ne olur?
Onu bilemeyiz. İşte bu konuşmanın ardından dün yaşanan TUSAŞ saldırısı neyin mesajı idi? Ona da ayrı bir pencereden mi bakmak, yoksa bu konuyla ilişkili olduğunu mu değerlendirmek gerekir o da kamuoyunun vicdanında gizli. Gerçekten biz kime güveneceğiz? Sırtımızı hangi dağa yaslayacağız? İnanın bilemedik.