Oyunumuzun adı; bu otobüsle, kim yolculuk yapmak ister? Oyunu olsun.
Ortalama 20 li yaşlarda bir otobüsümüz olsun ve bu otobüsün şoförü de, şöyle yakışıklı mı yakışıklı ve bir o kadar da havalı biri olsun. Yanında çaylak ve acemi bir miçosu, pardon yardımcı kaptanı ve bir de yine aynı özelliklerde muavini olsun ve yolcularını alarak yola koyulsunlar.
Tepe taklak, düşe kalka ve yürekler ağızda bir yolculuk ile yola revan olsunlar. Mola yok, ihtiyaç giderme yok, ikram yok. Üstüne üstlük bir de İtirazları dahi dinleme yok…
Ne var peki?
Kibir olsun kaptan ve mürettebatında, yolculara aynadan dahi bakma tenezzülünde bulunulmasın. Zaten kaptan göreve geldiği ilk anda ilk işi aynayı kırmak olduğu için ardında ne var görmek istememesinden dolayı, ardını ve geçmişini hatta ve hatta yolcularını dahi merak etmesin… Yardımcı kaptanın elinde telefonu koridorda konuşması hiç bitmesin. Bir şey sormaya, bir şey iletmeye kalksan telefonu göstererek “uzun, uzuuun” diye laf söylesin ve yolcuyu “ti” ye bile almasın. Muavin ise ortalarda hiç görünmesin, oturduğu yerden yolcuların içerisinde gözüne kestirdiğine su versin, çay versin veya kafasına göre davranarak idare ediversin işte.
Genç kaptan; aynası olmayan ve sadece kendi inisiyatifiyle sürmüş olduğu otobüsün yönetimi esnasında, göstermiş olduğu başarısızlığını örtmek için arada bir geriye doğru dönüp, boş ve yeryüzüne inmeyi bilmeyen, kendisi gibi havalı bakışlarla yolcuları süzüp kendi bildiği ama yolcuların bilmediği yoluna devam etsin.
Yolda karşılaştıkları stabilize, çakır-çukur yollar içerisinde ve bilhassa karşılarına çıkan uçurumların kenarından geçerken otobüsü öyle bir hale getirsin ki yolcuların bir kısmı aşağı düşsün, bir kısmı kussun, bir kısmı korkudan altına bıraksın ama kaptan ve mürettebatın umurunda dahi olmasın.
Yolcular itiraz etseler dahi, “sabırlı olun” talimatı gelsin. Yolcular “öldük-bittik” deseler dahi onlar umursamasın ve hatta “nankör” olarak nitelendirsin. Yolcular sitem etmeye kalktıkları andan itibaren de “ihanet” ile suçlasın…
Ve söylenedursunlar ki; size verdiğimiz emeklere, hizmetlere yazıklar olsun! Desinler…
Ve bu şekilde;
Az gitsinler, uz gitsinler,
Dere tepe düz gitsinler…
Ve bir de şöyle bir dönüp baksınlar ki o kadar hengâmeye karşılık bir arpa boyu yol gitmişler.
Ne elde var, ne avuçta ve ne de canlarının sağlığında afiyet…
Kaybedilenler de çabası.
Bu aşamadan sonra firma ve otobüs sahibinin bu havalı ve bir o kadar da içten yanmalı kibirli kaptana iş verir mi bilmem ama görünen o ki; kaptan ve acemi mürettebatı yolculukları esnasında bayağı zarar görmüş otobüsün, hemen bir sonraki seferine hazırlanması için terminalde hizmet sunan anlaşmalı ve paralı firmalarına, yolda-yolculukları esnasında bizzat kendilerine özenle sunulan hizmetlerinden dolayı, tek-tek teşekkür ziyaretleri yaparak yola yeniden devam etmek düşüncelerini ortaya koymak istesinler…
Şimdi!
Oyunumuzun asıl sorusu şu;
Bu otobüste kim yolculuk yapmak ister, bu otobüse artık kim binmek ister?
Duydunuz zilin sesini.
Cevapları alalım!