Bundan bir kaç yıl önceydi; Bursa dönüşü vapurda hayvan severin biriyle tanıştım. Biraz sohbet ettik.
Laf martılardan açıldı, derken hayvanlar alemine daldık…
Belli ki adamın bu konuda bi hayli bilgisi var.
Sonra laf arasında anladım ki; bir hayvan severmiş!
Adam hayvan hakları konusunda konuştukça konuşuyor…
Nerdeyse bütün insanları hayvanlara karşı tavırlarından dolayı alçak, şerefsiz, hain ilan edecek…
Ama doğrusunu söylemek lazımsa, adama biraz da kıl oldum. Yine de dedim ki kendi kendime; daha önce hiç hiç hayvan hakları savunucusuyla tanışmadım. Bari biraz sohbet edeyim…
“Birader helal olsun sana, demek bu kadar kedi ve köpeğe bakıyorsun?” dedim…
Bizimki mahcup bir yüz ifadesiyle gülümseyerek “evet” dedi. Keşke evet demekle kalsa, adam otomatik tüfek gibi, daha merhaba bile demeden konuşmaya bi başladı durmak nedir bilmiyor…
Dedim ki buna;
“Yani normalde ne iş yapıyorsun?”
“Pet shop mağazam var” dedi…
“Pet şop mu?”
“Evet..”
Daha çok şaşırmıştım…!
“Peki bir hayvan sever olarak nasıl hayvanları kafeslere koyup satıyorsun?” dedim.
Adam gayet rahat; “Ben dedi, Hayvan satmıyorum ki, hayvanların yemlerini ve aksesuarlarını satıyorum”…
Artık kendisine; “Ne fark eder sen hayvanları sevmiyorsun, işin reklamını yapıyorsun” dememe fırsat kalmadan, adam konu üstüne konu açıyor.
Ben sözünün bitmesini bekliyorum ki, o arada bir cümle kurayım, ama ne gezer.. adam makinalı tüfek gibi saydırıyor!
Bir ara boşluk buldum, yıllarca gazetecilik yapmanın verdiği heyecanla, dur dedim şu bizim sorulardan bir kaç tane sorayım…
“Peki dedim, İnsan hakları konusunda ne düşünüyorsun? Görüyorsun ülkenin halini!”
Bunu dememle bizimkinin rengi benzi gitti.