Belki 30 yıla yaklaştı, bu zamana kadar, kalemimden hiçbir zaman taviz vermedim. Doğruya ‘doğru’, yanlışa ise ‘yanlış’ dedik. Ama buna rağmen, kimse kıymet bilmedi. Zaten mesleğimizi de yaparken, birileri kıymet bilsin, takdir etsin diye de yapmadık, yapmıyoruz da, amacımız da kesinlikle, birilerine yakalık yapmak ya da, yaranmak değil.
Biz doğru bildiğimizden, emin olduğumuzdan hiçbir zaman geri adım atmıyoruz. Buna rağmen, ortalıkta bize küfür eden, hakaret eden çok sayıda zevat var, Sosyal medyadan, tarafımıza küfür ve hakaret içeren çok sayıda cümleler kullanıyorlar. Sözüm ona, bu zevatlar ve dangalaklar sanıyorlar ki, biz istediğimiz şekilde yorum yazarız, küfür ederiz.
Elbet onların defteri dürülüp, hesabı sorulacak. Gazetecilik mesleki etik gereği, haber muhatabını da dikkate alır, muhatap hakkında, ortada bir suçlama varsa suçlayan kişiyi de dinlemek ve cevabını yayınlamak zorundadır.
Haber, hiçbir zaman tek taraflı olmaz, haber çift taraflıdır. Birisi cinayet işlemişse, hırsızlık yapmışsa, kısacası suç işlemişse, habercilik etik kuralları gereği, suçu işleyene de, cevap hakkı tanımaktır. İlimizde son dönemde farklı olaylar cereyan ediyor. Bizde bunları dile getiriyoruz, haklıya yer veriyoruz, haksıza da yer veriyoruz. Ama yargılamak asla bizim işimiz değil, o iş mahkemelerin ve yargının işi. Ama haksız olan tarafın da açıklamalarına yer verdiğimiz için haksız taraf karşısında yer alan kimler varsa, bize ateş püskürüyor.
Neden?
Onun da açıklamalarına yer verdik diye. Yahu kardeşim gazetecilik senin keyfine göre mi yapılacak? Yoksa haber yazmak için, senden icazet mi alacağız? Doğru olan, yaşanan konuyu, her iki tarafa da sormak, her iki tarafın da iddialarına yer vermek değilmi dir? Senin açıklamalarını yayınlayınca güzel, karşı tarafın açıklamalarını yayınlayınca kötü, öylemi? Maalesef böyle bir dünya yok, dünya kimsenin etrafında da dönmüyor.
İşlenen her suçun cezası var evet. Ama karşı tarafa sorulmasın mı? “Sen bu suçu neden işledin” diye. O zaman yargı, adalet, hak, hukuk gibi terimlerden bahsetmek mümkün mü? O yüzden lütfen, biz gazetecileri hedef tahtasına oturtarak, küfür, hakaret ve itibarsızlaştırma yoluna düşmeyin, gazeteci birilerin keyfine göre haber yapmaz, gazeteci neyi gördüyse, onu yansıtır evet ama o yansıttığı haberin muhatabına da, söz hakkı tanır ve tanımak zorundadır.
Ha gazetecilik yer şeyi yazmak, çizmek anlamına da gelmez yazılacak haber var, yazılmayacak haber var.
İşte o nedenle, gazetecilik kimsenin keyfiyetinde değildir, haberi yazanın bile kendi keyfiyetinde değildir. Kaleminde bir vebali olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. Ben bundan böyle bir karar aldım, bundan böyle yazdığım ve dile getirdiğim haberler nedeni ile, sosyal medya platformlarında, şahsıma küfür ve hakaret eden babam da olsa, hesabını verecek. Cezası neyse çekecek.
Gazetecinin işi pohpohlamak, alkışlamak, övmek değildir, gazeteci eleştirir ve eleştirmek zorundadır.
Bu saydıklarımın dışında hareket eden, açık bir dille ifade edeyim, benim gözümde gazeteci değildir, boşuna bu mesleği yapmasın, gitsin yalakalık yapsın en azından adı yalaka olur, gazetecilik şerefli ve onurlu bir meslektir. Yalakalar boşuna bu mesleği kirletmesinler. Sevgilerimle