Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

Feto’nun ölümüne gülmektense..

Hala Narin bebeği kim veya kimlerin öldürdüğü ortaya çıkarılmadığı, bebeklerin para için ölüme terk edilmesinin konuşulduğu ülkede “çok ağır” denilerek yoğun bakıma atılan genç ve yaşlı yakınlarımızı hatırlayan var mı?

Bilmem ama şahsen ben, önce rahmetli babamı, sonra olağanüstü güzelliği ve kalabalığıyla ilk ve tek olan 1. Ardahan Tanıtım Günleri’ni gerçekleştirdikten sonra İstanbul’dan Ardahan’a giderken, Erzincan yakınlarında geçirdiğim trafik kazası sonrası “Öldü, gelin cenazenizi alın” denilen kendimi ve şurada birkaç ay önce rahatsızlanan annemi bırakmadığım ve “tedavi sonuç vermiyor” diye birçok kişiyle hem de çırıl çıplak atılan o yerden, yani “yoğun” denilen aslında sağken yolcu edilenleri hatırlayın..

Ve o odadan çıkardıktan sonra, bir 5 yıl daha yaşayan babamın, “eks olmuş” denilen ve neredeyse morga kaldırılmak üzere olan kendimi ve basit bir gribal dolayısıyla rahatsızlanan annemi bıraktığım, adı “yoğun bakım” denen ve kimsenin yaklaştırılmadığı o odayı, o anları, yani yakınlarımızın çırıl çıplak adeta ölüme terk edilen yoğun odalı hastane günlerini siz de bir hatırlayın derim.

Evet, siz o anları ve oralarda günlerce, hatta bazen de aylarca tutulduktan sonra gelen basitçe “Hastanız eks oldu” denerek kaybettiğiniz yakınlarınızı hatırlayıp, “Acaba” diye düşünürken, kendilerine dua ederken ben, okyanus ötesinde gelen habere kiminin, kendisi ölmeyecekmiş gibi sevinirken, kiminin ise olayı siyasallaştırıp “iktidara yaranma hesapları içinde” üzerinde tepindiği “öldü” haberine bir bakayım.

Yazımıza konu olan haberi sanırım siz de duymuş ve TRT gibi “kim ne diyor?” diyerek yaşanan ölüm haberini almışsınızdır zaten. Çünkü “kara haber tez yayılır” sözüne tüm hızıyla destek veren internet çağındayız ya.

Ve bir dönem büyük zat denilen Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü” dediği 15 Temmuz sonrası asrın depremi, pardon teröristi olan Fethullah Gülen kalp krizi sonucu 83 yaşında ölmüş. Gazeteci olarak öldüğünü haberini verdikten sonra şimdi gelelim Gülen’in ölümü üzerine yapılan yorumlara.

Başta, eski ama hala “Gölge MİT Başkanı” denilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “Bu ölüm vesilesiyle bu cemaatte öyle ya da böyle inanmışların üzerindeki büyünün kalkmış olması lazım” demiş. Ve dün karşında el etek öpenlerin bugün iktidara yaranma hesapları içine bu ölümün üzerinden tepinip, “FETÖ bitti, cemaat artık toparlanmaz” gibi söylemişler, sözde sevinmişler.

Evet, Gülen’in ölümünün üzerinden saatler geçmesine rağmen Erdoğan’ın bu yönde hala bir açıklamasına rastlamadım ve Erdoğan’ın ne diyeceğini beklerken ele aldığım bu yazımda, Fidan ve diğer bakanların açıklamalarına ve iktidara yaranma hesabı içinde yapılan yorumlara diyeceğim tek şey, bu ve buna benzer söylem ve yorumlarla bahsedilen büyü falan bozulmaz.

Ve Saray’a gittiysem generalleri serbest bıraktırdım ya diyen ama “Bu insan ve onca insanın neden hapiste?” diye sorgulamayanların başında gelen, Gülen’in öldüğü aynı gün Diyarbakır ziyareti öncesi Demirtaş’ı ziyaret eden Özgür Özel’in başını çektiği muhalefetin içi boş söylemleriyle o “var” denen büyü falan bozulmaz. Çünkü iktidarın yanında yer alan ve DEM’lilere el uzatan, “sayın” demeden konuşmasına, görüşmesine izin verilmeyen Öcalan’a seslenen Bahçeli’nin söylemleri gibi altı boş açıklamalarla büyü denen büyünün bozulmayacağını da görmek gerekir.

Ve o büyünün bozulmasının ve gerçek anlamda iç barışın sağlanmasının tek yolu, geniş çaplı bir genel affın şart olduğunu ve bu af ile dün “hoca efendi” denilen, bugün “terörist” olan Gülen ve başkalarına inanıp yanlış yola girdiği söylenenler üzerindeki büyünün bozulacağını görmek gerekir. Bunun en açık ve bariz yolu, “tanklarla bitti” denilen 12 Eylül öncesi yaşanan onca olay ve örgütün Özal’ın bu olayların ve örgütlerin içinde olanların büyük bölümünün sicillerini silip, kamuda iş vermesiyle bir anda hatta bir gecede bitmesiydi.

Kısacası, Hakan Fidan’ın dediği o büyünün bozulması, Bahçeli’nin çağrısının gerçekleşmesinin tek yolu, Özel’in gittiği Diyarbakır’da geçtiği söylenen AB ve demokrasinin yoluna girip üzerine geniş çaplı bir genel af çıkarmakla okunacak bir rahmetle ne FETÖ, ne büyü kalır, ne de Öcalan ya da “bu örgütleri kullanıyorlar” denilen dış güçler derim.

Çünkü ‘Feto öldü’ diyerek gülmekle, sevinmekle, ölünün ardından küfür etmekle ‘büyü’ falan bozulmaz, biline..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER