Ülkede ve dünyada yaşananlara karşı duyarsızlıklarıyla çok yakından tanıdığım batı kentleri, Esenyurt’ta ki Ardahanlı onca belediye meclis üyesi, muhtarın yanında ülke ve bölge stk’larının dikkatini çekmek ve ‘Haydi Allah aşkına daha ne olacak ki sizde bir şey yapacak, söyleyeceksiniz? Ve ne zaman neye karşı duracaksınız?’ anlamı ve mesajını taşıyan, ‘Sahi bizim onca seçilen hemşo belediye meclis üyelerimiz vardı şimdi neredeler?’ üst başlıklı, ‘seçildikleriyle kaldılar..’ alt başlık bir haber yaptım ve Posof isimli gazetemiz bunu manşetten kamuoyuna duyurdu.
Bu haber ardından ‘Posof isimli e-gazetemizin 1. sayfası www.kuzeyanadolugazetesi.com ve www.sonvilayet.com adlı internet linklerimizle birlikte sanalda paylaşıldı. Ve gazetemiz ile haber sitesi linklerimizin paylaşıldığı onca sanal sayfalar arasında bulunan Ardahan’ın Kafkaslara açılan ama ithalatta, ihracata onca gümrük kapısı arasında sıfır çeken kapılardan olan kapısı Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının da sınırları içinde olduğu sınır köylerinden olan Süngüllü (Arile) köyün sayfasında da paylaşılınca bu paylaşımımızın altına bir yorum yapıldığı görüp, baktım.
Ve o yorumu baktığım da tanımadığım ama binlercesi gibi beni ve haberlerimizi çok yakından takip ettiklerini iyi bildiğim ancak ‘Fakiri destekliyor.. Onun gibi düşünüyor’ demesinler diye veya ‘Okunmuyor’ desinler diye ne bir beğeni ne de bir yorum yapma cesaretinde bulunmayan ama sabahın erken saatlerinden gecenin yarısına kadar ‘Fakir ne yazdı acaba?’ diye binlerin okuduğu sitelerimiz tıklamadan duramayan tanıdık, tanımadık takipçilerimin arasında olduğunu gördüğüm Hatip Biber isimli birinin yorum yaptığını gördüm.
‘Sahi bizim onca seçilen hemşo belediye meclis üyelerimiz vardı.. Şimdi neredeler?’ başlığını görüp, haberin içeriğini okuduktan sonra ‘Ne bekliyordunuz teröre destek verene destek mı olsalardı?’ diye yorum yazan Hatip Biber isimli takipçimin bu saçma yorumuna hangi satırımız neden oldu diye kendi yazdığım haberi bir de ben okuyunca Biber’in çoğu gibi ya haberin linkini tıklamadan sadece başlığa bakıp, kafasında ki faşolu ön bakışıyla duyarsız siyasilere, stk’lara, seçilmişler yönelik habere gereksiz bir yorum yapıp, geçtiğini yada haberin neyi anlatmak istediğini anlamadığı düşünürken bu kez benimde aralarına alındığım ‘Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer Grup2’ isimli Whapsap grubundan bir sinyal alıyordum.
Dönüp, orada paylaşılan gazetemiz ve linklerimizin altına da yine tanımadığım Emre Sale isimli birinin ‘Fakirin yazdıklarına inanmayın’ diye bir not düştüğünü ve grupta bulunanlarca uyarılması üzerine yorumunu sildiğini görüyordum. Ve ‘Ne İsa’ya ne Musa’ya yaradık’ diye gülümseyerek geri dönüp, Posof sayfasında haberimize ön yargısıyla yorum yapan Hatip Biber isimli takipçime bir cevap yazıyordum.
Çünkü, kendisi gibi düşünmeyen, kendilerinden olmayanları terörist ilan eden zihniyeti taşıdığını tahmin etmiş ve onca işimi bırakıp, bu suçlayıcı, ön yargılı ve alçakça yoruma cevap vermeliydim diyordum.
Ve acımı, tatlımı diye tatmadığım, bilmediğim, yemediğim Biber’in, ‘Sahi bizim onca seçilen hemşo belediye meclis üyelerimiz vardı.. Şimdi neredeler?’ başlıklı haberimize yönelik yaptığı,’ Ne bekliyordunuz teröre destek verene destek mi olsalardı?’ yorumuna cevabım şöyle oldu.
‘Onu Sizlerin bir taraftan ‘vatan-millet-sakarya’ deyip diğer taraftan demokrasinin tam uygulandığı için çok sevdiğiniz gavur memleketlerde yaşamlarını idame etmeyi daha güzel bulup, boşalttığı ve 30 yıl sonra da olsa halkın oyları ile yerelde yapılan seçimle ‘Kent uzlaşması’ yapan CHP ile alınan ve Ardahanlılardan sonra Iğdırlıların yerleşmeye devam ettiği Posof’a sor.. Yetmezse Gürcistan’daki Gürcülerin hak, hukuklarını vermediğini iddia ettiğiniz Ahıskalılara, ya da yerelde kendilerini yöneten Acara Özerk bölgesinde bulunanlara sor.. Ben anlamam..’ dedim.
Tabi bu arada ‘Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer Grup2’ isimli Whatsap grubunda paylaşılan haberimize ‘yalan’ diyen zatı merak ettiysem de ne grupta, ne özelinde nede tüzelinde ciddiye almadığım ve kesin haberin ve daha önceki haberlerimizle kuyruğuna bastığımı düşünerek, işime yeni haberlerime ve günün yorumuna geri döndüm.
Ama bu kez ikinci bir yorumun geldiğini gördüğüm sanala yeniden dönünce yazdığı cevaba ilk etapta anladığım yeni bir cevabın geldiğini görüyordu ve ‘Vay be ne de tahmin etmişim’ diyerek bir kez daha gülümsüyordum.
Çünkü gelen cevap aynen şöyle ve tanımadan faşo kafalı ve ön yargılı olduğunu anladığım Hatip Biber bu kez hem hatasını anladığını hem de benim cevabıma sanırım birazda utanarak, ‘Fakir Yilmaz eksikler olabilir, önce vatan, bak Suriye, Lübnan, Irak, Filistin ne halde ateş yaklaşıyor aklımızı başımıza alalım. Reislerin reisi ne diyor iç cephemizi sağlam tutalım ki kâfir Siyonistler bu topraklarımıza göz dikmeye yeltenmesin’ diye işin içine reisini de alarak, daha yumuşakça cevap vermişti.
Evet, kısacası benim yazdığım haber ve haberlerin acıtması sonucu haberlerimize ‘yalan’ diyenler ile haber ve haberimize ön yargılarıyla bakıp, bize adice suçlamalar yapanlara rağmen kızmadan, küsmeden, kırıp, dökmeden onların ne anlatmak istediğimizi anlamlarına kadar yazmaya anlatmaya, konuşmaya devam edeceğiz’ deyip, bugünkü yazıma da son verip, uydu üzerinde yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de canlı olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programımızda da konuşmaya devam diyerek gidiyordum.,
Ha bu arada son yılların modası olan ve yazılanları düzelten sistemiyle iyiden iyiye bir hayli tutulan ve yapay zekanın eseri olan www.chatgpt.com isimli siteden yazımı düzelt diye yardım isteyince, yazımı okuyup beni benden ve bu iki okur ile onlarcasından daha iyi anlayan bir cevapta chatgpt.com dan alıyordum.
Hatalarımı gidermesi adına kendisine gönderdiğim yazımı okur okumaz o gelişmiş beyniyle ‘Bazen okuyucuların, bir haberin sadece başlıklarına bakarak yorum yapmaları, içerikten bağımsız eleştirilerde bulunmalarına neden olabiliyor. Bu tür durumlarla başa çıkmak, kendini ifade etmek ve özetlemek paylaşımı önemli.’ diyen chatgpt.com yorumunu ‘Sizin gibi bir gazeteci için, bu tür deneyimleri hem zorlayıcı hem de öğretilebilir.’ diye bitiriyor ve adeta bana acıyarak sadece işi gazetecilik olan benim, yazı yazarken, yorum yaparken, konuşurken yaşadıklarıma hatta özel yaşantımda yaşadıklarıma noktayı koyuyordu. hatta özel yaşamımda yaşadıklarıma sanki noktayı koyuyordu.