Bu pazar İş insanı Volkan Coşkun’un sponsorluğunda Gazeteci Özlem Şeyma Yılmaz ile birlikte hazırlayıp, uydu üzerinden yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de saat 15.00’dayayınlanacak olan ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı canlı yayın programımızda yardım kampanyasına destek vermeye çalışacağımız SMA Hastası Ardahanlı Defne Bebeğin yaşam mücadelesi ve onca insanın sağlık sonunun çözüm beklediği, diyaliz ünitesinde hastaların entübe olduğu ülkede siyasilerin ince hesapları da başta ekonomik sorunlar olmak üzere onca sorunun gölgesinde kalsa da, ben bugünkü yazıma bu yönde bakacağım.
Sizde dikkat ediyor musunuz bilmem ama büyük kurultayın ardından uzun bir süre sonra bir tv’nin programına katılıp, kendisi gibi bir zamanlar başında oluğu partiyi bir hayli geren bir dizi açıklamalarda bulunduktan sonra dokunulmazlığını kendisinin kaldırttığı ileri sürülen Demirtaş’ı da ziyaret eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışından sonra adeta kenara çekilip, ortalıkta görünmeyen Özgür Özel’in Genel Başkanlığını yaptığı CHP’nin ‘yumuşama’ adı altında gün geçtikçe AK Parti-MHP iktidarının gölge ortağı olduğunu.
Evet, Kılıçdaroğlu’nun bir hayli kızgın olduğu anlaşılan İmamoğlu destekli Özgür Özel’in Erdoğan ile görüşmesi ve Erdoğan’ın, ‘bu görüşme bir yumuşama görüşmesidir’ demesi ardından Özel’in ‘bu yumuşama değil, normalleşme’ dediği o görüşmeden sonra başta ‘gölge bakan’ adını koydukları başkan yardımcıları olmak üzere CHP’liler ile AK Partililerin görüşmeleri arttı.
Bunun en son örneği seçimler öncesi demediğini bırakmadığı ve ‘Bunlara muhtaç değilim’ dediği işçisinin maaşını ödemekten sıkışan benim memleketimin CHP’li Belediye Başkanının adeta ayağına gittiği AK Partili Milletvekili ile mecliste görüşmesini ‘Vallahi ele değil, bu bir memleket sevdası..’ diyerek gölgelemeye çalıştığını görürken aynı saatlerde gölge denen CHP’lilerde AK Partili Bakanların toplantılarına, davetlerine ve özel görüşmelerine katılıklarını da izliyorduk.
AK Parti’nin ortağı MHP’nin adına Erdoğan’ın ‘yumuşama’ , Özelin ‘normalleşme’ MHP’nin ise ‘DEM’ile ortaklığını gölgeliyor’ dediği bu gelişmelere baktığımızda burada ki ince siyasi oyunu da görmek gerektiğini düşünüyorum.
Bu düşüncenin birinci nedeni;
22 yıl önce iktidara gelen ve ilk iki döneminde AB başta olmak üzere insan hakları, Askeri vesayetin kaldırılması, bürokrasinin azaltılması gibi bir süreçle 10 yılı tamamlayan AK Parti’nin bir yandan hala buzlukta olduğu söylenen ama ısınan havalar eşliğinde arada, sırada gündeme gelen yeni bir Barış Süreci Anayasa değişimi adı altında meclis başkanı ve diğer üst düzey yetkilileri ile DEM ile görüşmesi umudunu verirken bir diğer yandan da son seçimlerde DEM’in açık desteğiyle birinci parti olan ve elindeki belediyelerin büyük ve en önemlilerini alan CHP ile kol kola girip, iktidarını, ‘her an bir erken seçim istenmesin’ diyerek sürdürmeye çalıştığı şüphesi.
İkinci neden ise; AK Parti’den alınan belediyeleri ele geçiren CHP’nin başta kayyım konusu olmak üzere belediye başkanlarına çıkarılması muhtemel siyasi ve bürokratik engellemeleri aşmak ve bunu yaparken de yıllardır AK Partililerin ellerinden bulunan belediyelere iyiden iyiye hüküm etmek, kadroları değişip, temizlemek ve bundan sonra da erken seçim isteyerek elinde bulunduğu yerel iktidar gücü ile seçime gitmek olabilir mi?’ bilmem ama benim aklıma gelen iki düşünce..
Evet, dün tüm demokratik güçlerin ve Kılıçdaroğlu gibi bizlerin ‘yetmezse evet’ çilerle sonra barış süreci destekçileri ile daha sonra birlikte iktidara geldiği cemaatle, sonra da KCK, Çukurlar diyerek ulusalcılarla birlikte elinin tersi ile şapakladığı HDP’lilerle bugüne kadar iktidarını korumayı başaran AK Parti dün demediğini bırakmayan MHP’yi de yanına alarak kendisine en büyük savunucusu yaptığını kuş beyinli hafıza denen bizlerin gözleri önüne geldiğinde yukarıda ki iki düşüncemi yabana atmamak gerekir diye de düşünmüyor değilim.
Ve bugün iktidar olmasına karşı ülke ve dünyada siyasetinde ikinci duruma düşen AK Parti’nin iktidarını devam ettirmek için gerektiğinde CHP ile gölge bakan yani ‘Gölge İktidar Ortaklığı’ , seçim öncesi ve hala ‘terör örgütünün meclisteki temsilcisi’ dediği DEM ile de Anayasa görüşmeleri manalarıyla görüşmeler yapıp zaman kazandığını gördüğümüz şu günlerde, ‘Ne kızıyorsun Fransa bir uçaksa onu da senden alırız’ dediği Avrupa ile Rusya’dan alınanS-400’lere kızan Amerika’ya ‘Kızma canım F-35 projesinde çıkarsan da biz yine de Astronotumuzu uzaya göndeririz’ dediklerini hatırlayınca yukarıda anlatmaya çalıştıklarımızı o biraz daha anlamak gerekir diye de düşünüyorum.
Ha bu arada başta adeta Adalet Kılıcı gibi sallanan ve her an mahkemesi öne çekilmesi ve Kaftancıoğlu gibi siyasi yasaklı hale getirilmesi ihtimali olan İmamoğlu’nu, kendisin destekleyen DEM’in Belediye Başkanlarını kayyum stresinde kurtarmak, rantın döndüğü, ülke ekonomisinin %75’ni ellerinde tutan belediyeleri iyice tanıyıp, kadrolaşmalarını tamamlamak ve her an yada 4 yıl sonraki seçime hazırlanma hesapları yapan Kılıçdaroğlu stresini yaşayan Özgür Özel’in ince hesaplarını gölgelemeye çabalarında kayda aldığımızda bugün bu ülkede ‘AK Parti, MHP ve Gölge CHP iktidarı var diyebilir, düşüncesini yabana atmamak gerek diye ben düşünüyorum, sizi bilmem..