Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Dikta değil, İktidar olun.. Çünkü cürmün kadar yer yakarsın..

Aralarında, Göleli hemşerim Mehmet Baransu’nun da olduğu onca gazetecinin tutuklu olduğu bir ülke de, ‘Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nü kutlamak ne kadar mantıklı bir durum bilmem ama yine de, ‘bayram işte’ diyerek, ’24 Temmuz’u kutlamak gerekir..’ deyip, gazetecilik mesleğini tüm maddi imkânsızlık ve siyasi baskılara karşın yapmaya çalışan gazeteci meslektaşlarımı tek tek kutlarım..

Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve 36 yıldır, onca haberin yanında bu köşede her gün günlük yorumunu yazan bir gazeteci olarak bu ülkede, bu kentte gazeteciliği yaparken yaşananları yazarken ‘Acaba başımıza bir şey gelir mi?’ diye düşünüp, beynimizde ki düşünceleri özgürce kamuoyuna aktarma çabası içinde verdiğimiz mücadelede karşımıza hep dikta özlemi çeken siyasilerin, bürokratların hatta ‘yazma ula, çekme kardeşim’ diyen insanlarca da demokrasinin 4. kuvveti denen gazetecilerin karşısına çıktığını, höt ettiğinde iyi biliyoruz.

Yerelde olduğu gibi ulusalda da bin bir soruna karşın inadına gazetecilik mesleğini yerine getirip, normal günlerde yada basın bayramı denen günlerde, ‘reklam ver’ demeye gelince oralı olmayı düşünmeyip, yalandan, al yapıştır, içi kuru mesajlar ile hatırlanan gazetecilerin diğer bir istem ve arzusu da iktidarım deyip, kendi yeddi sülalelerini kamu dairelerine yerleştirenlere dikta olmayın, iktidar olun sizden hizmet bekleyen halka hizmet edilmesini sağlama çabasıdır..

Bu nedenle;

Birilerinin dikta olma hevesini bir kenara itip, iktidar veya muhalefet olduğunu hatırlayarak, bir dönem kaz, tavuk, hindi bırakmayan yalancı veba yani Kuş Gribi gibi yada Gabar petrolü gibi hala aşısı bulunamayan Corona’dan beter Şap’a, yanı karaya, dabak’a , buzağı ölümlerine başta olmak üzere bozuk yollar var deyip, haber, manşet ve de yorum yaparak yazan, konuşan gazetecilerin dile getirdiği sorunlara çare araması ve merkezlerinde doğru dürüst bir wc’si bulunmayan bu kentin ve onca değil, binlerce sorunla baş başa olan ülkenin sorunlarına el atmasıdır..

*Cürümünüz kimi yaktı?

Hatırlayan olur mu bilmem ama benim ve iki dönemde yönetimim de görev alanların çabaları ile ilkini ve sonuncusunu yaptığımız ve 2 milyona yakın insanı İstanbul Maltepe sahiline döktüğümüz yetmedi batı kentlerinde ilk kez 5 Ardahanlının belediye başkanı, 7 Ardahanlının milletvekili, oncasının meclis üyesi olduğu, onarca iş insanı ve şu an köprü altına düştüler denen yazar, çizeri topladığımız, ‘Birinci ve sonuncu olan Ardahan’ı Tanıtma Günleri’ sonrası metropollerde mahalle pazarlarına kadar düşen, Ardahan’da ise yolu olmayan yaylaların da yapılan yaz şenlikleri ile cırtık atmaya devam ederken o çok istenen ‘Ardahan birlikteliğin de bir haber alan oldu mu?

Bilmem ama bir dönem başkan yardımcılığı, altı buçuk yıl, iki dönem başkanlığını yaptığım sırada ARDAFED’in yılar önce yüksek sesle dediği ama bugünlerde kendisi gibi hiç gündemde olmayan birliktelik unutulmuş gibi..

Başta İstanbul’da olmak üzere ülke genelinde güçlü bir Ardahan birlikteliği için verilen çabaları baltalamak için çeper dibinde oturup, sanalda fesatlık yapan, gerçekte ise yani karşıma geldiklerinde hazır ola geçen kahraman Ardahan severlerin, o istenen birlikteliğin olmaması için ellerinden geleni yapanların ve ülkede genel, Ardahan merkez de yerelin gücünü arkalarına alıp şımaranların şu bir kaç festival ve şölende kendilerine bir pay çıkarıp, çıkarmadıklarını düşünüyorum.

Çünkü herkesin her yıl ayrı telden hareket edip, yalnız kaldığını bir kez daha gördüğüm Göle, Damal, Çıldır, Hanak ve Posof Festivallerinde en dikkat çekici durum bir birini yiyenlerin hemen hepsinin moralsiz ve yalnız oluşlarıydı..

Çünkü sırt sırta vermeyi, el ele tutmayı beceremeyenler gerek etkinlik sahalarında gerekse yaz tatili için geldikleri memleketlerinde yalnızdılar..

Göleli sözüm ona federasyon, dernek başkanı, hatta iş adamının Damal’a, Çıldırlı sözüm ona ileri geleninin Posof’a davet edilip, gidemediği, gidenlerin ise tanınıp, selam alamadığı görülen bölgede ki etkinliklerde onlar kadar yalnızdı..

Çünkü bölgede yani yerelde söz sahibi olduklarını sanıp, federasyon, dernek hatta iş adamı da kim dercesine kendi başlarına hareket edenlerde alanlarda yalnız ve tek başlarına kalmıştılar.. ve değil yerelde ulusalda bir satır bile haber olamamıştılar..

Vali yada Kaymakamlar alana geldiğinde zoraki bir araya gelenlerin beş dakika sonra hepsi bir köşe de birer yetim gibi dolaştığı şenlik, şölen, ve festivallerde çıkarılacak tek ders herkesin bir yana çektiği Ardahan değil, herkesin el ele verdiği bir Ardahan birlikteliği için eteklerinde ki taşları dökmeleridir..

Çünkü hiç bir belediye başkanın resmi davet çıkarmadığı, yer vermeyi düşünmediği federasyon, dernek başkanı ile dernekçilik olmayacağı gibi başında bulunduğu kenti, ‘Tek başıma kalkındıracağım’ deyip, burnundan kıl aldırmayanlar ve egoist yada Narsist kişilikleri ile kendisinden başkasını dikkate almayan bir anlayışla bu kentte o istenen birliktelik olmaz..

Yani bir birimiz yemektense önce bir birimizi sevmeli, samimi olmalıyız..

Aksine mi, ‘Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın’ sözünü hatırlar ve bu sözün ne kadar yerinde ve de doğru söylendiğini anlarsın.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER