KALE KAÇ HARFLİDİR?.. YA KALP?..

Dün yaptığım bir ziyaret esnasında olduğu gibi ilk kez tanıştıklarımla başlayan sohbetlerde konu, anılara, yaşanmışlıklara ve de o anılara, yaşanmışlıklara baş rol olan kadın, erkek ilişkisine geldiğinde hep sorar, cevabını beklerim.. Ve çoğu kez cevabını alamasam da tam cevabını için defalarca, ‘kale kaç harflidir?’ diye sorup, bu ağır sorumla karşımdakinin onca yaşanmışlıkları sonrası kabuklaşmış kalbine sinyal gönderip, acıtmaya devam ederim..

Karşımda ki kadın yada erkekte olsa bu sorumun ardından fal taşı gibi açılan gözleri ve bu soru ardından solan yüzüyle yaşadığı ilk şoku attıktan sonra ve ilerleyen sohbet gelip, aşkı bulduğunda yeniden başlarız ‘kalenin kaç harfli?’ olduğunu bulmaya…
Kimi anlamaz bu sorunun nedenini, kimi ise “niye sordun?” der orayı hızla geçmeye çalışır, kalenin 4 harfli olduğunu bildiği halde, acaba bu anlamda mı sordu?” diyerek cevap veremezken…
Ve devam eden sohbetin gelip, duvarlarına çarptığı kalenin, Ay’dan bile görünen Çin seddi dahil, onca kalelerin yapıldığı gibi durup, durmadığını ve bu 4 harfli kalelerin hangisinin önce bir yolu bulunup, içine sızılmadığı, işgal edilip, yakılıp, yıkılmadığını ve talan edilip, yerle bir edilmediğini hep sorarım…
Ve hemen “kale kaç harflidir?” diye başlayan soru ile devam eden sohbette art arda gelen sorularla kale surları misali Çin seddi gibi uzar gider, daha yeni başlamış ama sanki yıllardır tanışılmış bir eda ile devam eden sohbetler…
Evet bu yazımda da bir kez daha sorduğum ve kalenin kaç harfli olduğunu sorgulayıp, cevap aradığım o sohbetlerin hemen hepsinde hissettiğim tek şey, o kalp gibi 4 harfli olan kalenin komutan, bizlerin ise birer zavallı neferi olduğudur.
Dün, birçok acının, aşkın yaşandığı Irak’ta, Suriye’de bir anda ortaya çıkan, çıkarılan ve “Cehennem zebanileri” diyerek adlandırılan ama kullanılıp, bir kenara atıldıktan sonra bugün unutulan İş-it gibi bir zamanlar dünyaya yön veren ve hala torunlarıyla yaşayan Moğollar aklıma gelir…

Çünkü bir zamanlar dünyanın her tarafına karınca misali orduları eşliğinde saldıran Moğolları da hatırlatan ve bir çok aşk hikâyesinin yaşandığı kulelerine dalan uçaklar ardından Amerika gibi Bağdat İşgaline giden Hülâgû Han komutasındaki Moğol ordusu tarafından Haşhaşiler’i yok etmek amacıyla ele geçirilen ve onca aşkın, anıların olduğu kütüphanesinin bile yakıldığı Alamût Kalesi gibi . ‘4 harfli kalplerle kendisi gibi 4 harfli olan kalplerle ile ne alakası var? diye merak edenler cevap veremedikleri sorularıma, karşı sorularla cevap verirlerken onların hepsinin benim ve senin gibi o çok korunaklı denen kaleye yani kalbe esir düşmüş birer nefer olduğunu da anlamıyor değilim…
Bunu, “Kale, Kalp, Moğollar?” deyip, 3 harfli aşk gibi üç ismi birbiriyle anlamlaştıran nedir şeklindeki meraklar tetikledikçe, 4 harfli Kale’nin kendisi gibi 4 harfli Kalp gibi komutan, bizler ise onu, yani kale gibi 4 harfli olan kalpleri koruyamayan, işgale gelenlere teslim olmuş yaşanacakları anlamayan birer zavallı neferler olduğumuzdan çıkarıyorum…

Çünkü aydan bile görünen ve insanı hüzünlendiren gerçek onca Aşk hikayesine konu olan Çin seddini aşıp, işgal eden ve yakıp, yıkıp gittikten sonra bin bir acıyı geride bırakan Moğolların o aşılamaz denen kaleye bir prenses uğruna sızıp, işgal edip, yakıp, yıktığını çoğumuz bilmez, anlamaz, kaleye benzer bir halde olan kalplerindeki kabuk tutmuş sızının yeniden kanamaması için görmek istemez…
Evet, “Kale kaç harflidir?” diye başlayan ve “Sen, siz hiç duydunuz mu, gördünüz mü Ay’dan bile görünen Çin seddi ve ondan sonra dünyanın 2. uzun surlarına sahip olan Diyarbakır kalesi dahil yapıldığı gibi kalan, zayıf bir yanı bulunup, içine sızılmayan, işgal edilip, talan edilmeyen, yakılıp, yıkılmayan bir kale biliyor musunuz?” diye başlayan sohbet artık yazmamaya gayret ettiğim bir cumartesi yazısına yine konu olur 4 harfli kale ve onun gibi dört harfli kalpler.

Ve art arda eden devam sorularla başlayan sohbetin sonucunda Kale’nin, yani Kalbin aslında bizim asıl komutanımız, bizlerinde onu koruyamamış, içine sızılmış, işgaline izin vermiş, sonrasında yakılmasına, yıkılmasına izin vermiş birer başarısız ve birazda, “Çekeceğim acılar ile belki daha mutlu olurum..” diyerek bunların yaşanmasına izin vermeye istekli esir düşmüş emir kulu, birer neferleriyiz, kalenin kalp gibi 4 harfli olduğunu anlarken, ‘Kale’nin işgaline niye izin verdin?’ diye sorulan saçma, sapan sorulara cevap verip, anlatmaya çalışırken..
Ha bu arada son günlerde çok konuşulan ve adına ‘İç kale’ denen kaleye de dikkat etmek gerek.. Çünkü yukarıda anlatmaya çalıştığım, ‘4 harfli Kalp-Kale’ ilişkisinin sadece kadın, erkek ve aşkla sorgulanamayacağını da Arap Baharı adıyla yakılıp, yıkılan Afrika’ya, Ortadoğu’ya bakarak değerlendirmekte gerek..