Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Siz Ardahanlıyım demeden önce Ardahan’ı tanıyın..

‘Buraları hiç görmeden ama kitabıma yazdığım, köy ve dağ burası..’ diyen bir insanın görmediği, bilmediği yeri nasıl yazar, nasıl anlatır ve yazarlıkta bu şekil hangi kategoriye girer bilmem ama ‘Var böyle kitaplar..’ diye bildiğim ve o kitapların adına da ‘efsane, hayal, öykü yada ninelerimizin anlattıkları..’ derler diye biliyorum..

Şu bir kaç gündür takıldığım sanalda yine gördüğüm bir paylaşımın bu kez özlediğim kendi köyümün simgesi olan Şişka dağı ile görünce dayanmadım baktım, konu ne diye incelerken şok olmayıp, kendi kendime gülümsüyordum..

Çünkü kendimce bir kez daha haklı çıkmış ve “Siz Ardahanlıyım demeden önce Ardahan’ı tanıyın..’ diye bildiklerimden birinin daha pot üzerine pot kırdığını görüyor ve cep telefonundan kendisine cevap olsun diye yapılan paylaşımın altına aşağıda ki notu düşüyordum.

Çünkü aşağıda ki yazıma konu olan Hakan Uğurlu’nun da benim kadar bir Ardahanlı, hem de bir öğretmen yetmedi kendisinin yazar olduğunu iddia ediyordu.. Ama bir çok Ardahanlı gibi Ardahan’ı tanımadığını görüyor, geriliyor ve köyümün dağını fotosunu paylaşıp, özlemime yardımcı olurken ‘Siz önce Ardahanlıyı demeden önce Ardahan’ı tanıyın’ diyen beni de üzüyordu..

İşte köyüme adını veren dağın muhteşem fotoğrafı ile birlikte, ‘Şeşko dağı, Ardahan Küçük Sütlüce köyü ile Büyük Sütlüce köyleri arasında. 23 Ağustos 2025 tarihinde ilk kez gördüm. Bir öykümde buraları anlatmıştım. Buraları hiç görmeden yazdığım öyküm. Hani siz gördüyseniz ben de gördüm misali. Bu öyküm “Değme Felek, Kadim kentin efsanesi” şeklinde ki paylaşımı yapan Ardahanlı, öğretmen, yazara verdiğim cevap şöyle;

Evet, Hakan bey..

‘Şeşko dağı, Ardahan Küçük Sütlüce (Şişka) köyü ile Büyük Sütlüce (Harizyan) köyleri arasında. 23 Ağustos 2025 tarihinde ilk kez gördüm. Bir öykümde buraları anlatmıştım. Buraları hiç görmeden yazdığım öyküm. Hani siz gördüyseniz ben de gördüm misali. Bu öyküm “Değme Felek, Kadim kentin efsanesi” dediğiniz köy be o köye adını veren dağ bizim köyü anlatır.

hakan Uğurlu’nun kendi özel sanalında yaptığın paylaşımda da takipçilerine, ‘Kitabıma konu olan köy, dağı ilk kez gördüm..’ diyerek verdiğin ilginç ve bir kadar da düşündürücü bir cevap aslında bana hiç yabancı değil..

Çünkü, 36 yıldır her gün başta ülke’ye, dünya’ya ve Ardahan’ı yetmedi, ‘Ardahan’ı Tanıtım’ adını taşıyan dernek ve sanalcı Ardahanlı sevdalılarına derim ki; “Siz Ardahanlıyım, kazcı, sazcı, cenaze haberi veren stklar olarak Ardahan’ı da tanıtıyorum..’ demeden önce Ardahan’ı tanıyın..’ diye..

Ve senin de görmeden ‘yazdım’ dediğin köye adını veren o koskoca dağa, insanları aşağılarcasına ‘sanki tepe..’ diyen o hanımefendinin dediği gibi orası tepe değil, cidden bir dağdır ve senin de Ardahan’ı olduğu köyümü tanıyıp, bilmediğini kanıtlayan adını bile yanlış, yazdığın mesajında dağın ve adını verdiği köyün adı, ‘Şeşko’ değil, Malakanların Harziyan’ı, biz, Türk ve Kürtlerin Şişka’sıdır orası..

Ve Kürtçe’de de o dağın adı ‘Topa Beyro’ dur..

O köyüme adını veren o dağın tepesinde de ‘sanki iş yapıyoruz’ diyen belediyelerin, ‘Kum benden, taş benden sen evir çevir fatura kes..’ taktiği (!) için biriktirdiği kaldırım çöplüğü gibi olağanüstü taşlıdır da..

Ve o taşlar ya dünyanın çivileri denem dağları sallayan doğanın dağı oynatıp, erozyonla eritmesi sonucu yada Ardahan’ın en büyük dağı olmasına rağmen yine senin ve senin gibi Ardahanlının bilmediği, görmediği, tanımadığı ama siz kitap yazarı olduğunu iddia edenlerin (!) olağanüstü ve büyük hayal gücüyle tanıdığını iddia ettiği Ardahan’ın en yüksek dağı da Kısır dağını komşusu bir dağdır..

Ve Karslıların, Ardahan Çıldır’ın 9 köy gibi çalmak istediği Çıldır Gölünün su kaynağı olan Kısır dağının eteğindeki Hoçvan yakası dahil tüm bölgeyi tepeden gördüğü için o taşlar oraya insan gücüyle de taşınmış olabilir..

Yada, Verem hastalığı dolaysıyla karantina da olduğu söylenen ve meclise taşınan T tipi cezaevinin de olduğu Ardahan Halilefendi mahallesinde ki altı, etrafı yanı başındaki tarlaların çöpten geçilmez olan Ay Yıldızlı dağın üzerindeki tabya gibi düşmanı gözetleyen bir askeri tabya için belki de oraya insan gücüyle taşınmış olabilir..

Ve senin gibi çoğu Ardahanlının görmediğini bildiğim Ramazan Tabyası gibi bir tabya için mi oraya taşınıp, toplandığını sorduğum senin gibi tarihçi olan Ardahanlı öğretmenler de Ardahan’ı tanımadıklarını iyi bilen bir gazeteci olduğumu da lütfen unutma.

Ha unutmadan İnçnü mahallesinde bulunan T tipi Cezaevin de verem karantinası olduğundan haberi olmayan, Anjiyo merkezini bitiremeyen Ardahan İl Sağlık Müdürlüğüne giden ve Erdoğan’ın adıyla 2 dönem belediye başkanı olan ama kendi adıyla 700 delegesi olan Ardahan Arıcılık Birliğine aday olup, seçilemeyen Faruk Köksoy döneminde Ardahan’da gitme bir ailenin çocuğu olan rahmetli Yücel Çelikbilek döneminde kardeş belediyemiz olan ve şu an İmamoğlu başta olmak üzere bir çok CHP’li belediye başkanının olduğu gibi başkanı af istenen cezaevinde olduğu İstanbul Beykoz Belediyesinde benimde bizzat katkımın olduğu ve o dönemde aldığımız 6,5 milyon ile Ardahan’ın en büyük caddesi, pardon ‘bulvarı’ olacak denen  ve bu söylemle çevresinde ki arsaların büyük paralarla satıldığı yolun üzerinde bulunan (sanırım bölge imara açılsın) denerek al acele derme, çatma bir yapımla yapılan caminin Kültür Müdürlüğü olacak denen binayı bir türlü bitiremeyen onca gelmiş, geçmiş İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de Ardahan’ı çok bilmiyor, anlatmıyor, tanıtamıyor.

Kısacası; Ülkedeki eğitimin durumunu düşünürken senin de öğretmen olduğunu sayfanda okuyup, üzülerek öğreniyorum.. Ve, Komünist SSBC’nin dağılmasıyla Serhat lakabı çokta konuşulmayan, kentin girişinde ki ‘Serhat Ardahan’a Hoş geldiniz’ takının belediyenin bir çok aracı, malzemesi gibi ortada olmayan takısı kayıp, 5 ilçeli, 39 mahalleli, bir beldeli, 226 köylü Bin 900 rakımlı Ardahan’ın Gürcistan’ın yanında Ardahan’ın Ermenistan’a da sınır olduğunu da biliyor musun?

Ve, ‘Doğu Expresi Ardahan’a gelsin..’ diye sanalda şow yapan sanal Ardahan sevicileri ile senin gibi Ardahanlı olan bir Ardahanlı kadının senin de yaşadığın Bursa’nın en büyük iş kadınınım olduğunu da bilir misin bilmem ama bu iş kadınımız ve onca iş insanı, Ardahanlıyı bir araya getiremeyen sözde ve bir birini yiyip, KAI, KAISAD’ların gölgesinde kalan batı da ki Ardahan stk’ları, federasyonlarının yanında yanın da Bursa’nın merkezinde bulunan tarihi bir mekanı otel yapan Posoflu  Can dostumun olduğu Bursa gibi uzaktan uzağa Ardahanlılara, ‘Ula baba sizin tanımadan, bilmeden, görmeden Ardahanlıyım dediğiniz Ardahan’a Çin’den bu yana ray da, trende gelmiş..’ dediğimden de haberin var mı?!.

Ve Ardahan sınırları içinde her gün gelip, geçen trenlerin durması için projesin de olan bir Antrepo ve sadece Ganopi (Halk Ekmek) büfesi misali bir durak gerek..’ diye kendimi yurtıp, yazdığımda başta, ‘Vatan-Millet-Sakarya’ edebiyatı yapan Ermenistan’a komşu olan, sınırın yanı başındaki yaylaların da Ermenilerle birlikte yan yana hayvan otlatan, su verip, çoban ekmeğini bölen ama yeri geldiğinde beni Ermeni dostu, hatta hain ilan eden ve ‘Aşıkşenliğin torunuyum’ deyip, adını verdiği beldeyi mahalle eden Çıldırlılar olmak üzere düşmanca, faşo kafalı ön yargıyla bana bakıp, ‘Sen Ermenistan’ı nereden Ardahan’a sınır ediyorsun, yok ele bir şey..’ diyenlerden de haberin var mı?

Ve, ‘yaptığın, yazdığın haberlerinde köylerin eski adını parantez içinde niye yazıyor, hatırlatıyorsun, camiye çevrilen Kale, Kilise, Sinegoglardan sana ne?..’ diyerek, bir zamanlar Gürcü, Ermeni ve Rus, hatta Malakanların olduğu eski köy adlarını saklamaya çalışarak, milliyetçi olduklarını sanıp, beni suçlayan kafatasçılar gibi sende nasıl tanımadığın bir yeri yazar ve ‘Görmediğim, bilmediğim yeri yazarak nasıl kitap çıkardım..’ dersin anlayamadım..

Ve, bu fakir Ardahan’ın, güzelim ülkenin eğitiminde başta olmak üzere neden bu kadar sorun yaşadığını da sorup, bu soruma ülkeyi tanımayanların, Şişka gibi ücra köşesini bilmeyenlerin nasıl olup, yazar, öğretmen hatta bakan olduğunu da bir öğrencin olarak sorup, sorularıma cevap beklerim..

Evet.. Sayın yazar, yetmedi Kültür Bakanlığı yazarı, Milli Eğitimi öğretmenim, veterinerliği okuyan ama ŞAP’tan memleketinin hayvanı telef olan sayın Hakan Uğurlu..

Bugünkü yazımı bitirirken enden birde ricada bulunacağım..

Sen köyü mü, dağını görmeden Sişka pardon hayali olarak şişerek yazdığını itiraf eden sen, Ardahan’ın neresinde, hangi köyünde isen onu da bir zahmet yaz.. Yada 05322678015 nolu telefonum da ara beni, yada kontörüm yok desen de tel noyunu yaz ben fakir ararım seni..

Bakarsın bu Ardahan’ı çok bilmiş, cahil belki senin köyünü de sana ve ‘Ardahanlıyım’ deyip, Ardahan’ı tanımayan, Lori nerede, Kurkala hangi ilçeye bağlı, Şavşat göllerini kıskandıran göller hangi ilçede var bilmeyen Ardahanlılara anlatır, tanıtırım..

Ha bu arada pazar tatili keyfimi bozan, beni gerip, cırsan da, ‘Şeşko dağı, Ardahan Küçük Sütlüce köyü ile Büyük Sütlüce köyleri arasında. 23 Ağustos 2025 tarihinde ilk kez gördüm. Bir öykümde buraları anlatmıştım. Buraları hiç görmeden yazdığım öyküm. Hani siz gördüyseniz ben de gördüm misali. Bu öyküm “Değme Felek, Kadim kentin efsanesi” güldüren desen de ve bu paylaşımın üzerine sinirle al vale sana özel yazdığım bu yorum, her gün bir kitap yazan YAZIYORSAM SEBEBİ VAR adlı köşeme de konuk edip, alacağım

Ve bu yorum, senin gibi ‘Ardahanlıyım.’ diyenlerin Ardahan’ı nasıl tanımadıklarını anlatan günün yazısı olurken bana da bir kez daha acı veren bir yazı oluverdi..

Ha unutmadan..

Sişka adlı köyümün dağını senin sanal sayfanda görüp, cevap olsun diye unutmamak, kaçırmamak için hemen telefonda yazdığım için o beni geren senin kısa açıklaman da ki kadar olmazsa da yazım hatalarına öğretmen olarak hemen kızma, notumu dan kırma..

Çünkü; Köyüm Şişka’yı olduğu gibi Ardahan’ı belki de Çad, Cezayir yada sayfanda  kapakki fotoğraf veya benim 36 yıldır her gün yazı, yorum, haber yazdığım ama senin gibileri gibi ‘yazarım’ diyemediğim yayın grubumuzun amiral gazetesi Kuzey Doğu Anadolu Gazetesi isminin bana hatırlattığı Kuzey’deki Kutb da gitmeden, görmeden, bilmeden, tanımadan Amerika’yı bulup köle pazarı kuran, Hindistan’da kahve bulup, fal için getiren Kristof Kolomb gibi anlatıp, yaza bilimisin?..

Ha sana özel yazdığım bu yorumumu www.kuzeyanadolugazetesi.com adlı sitemde ‘yazıyorsam sebebi var’ adlı köşemde güncellenmiş haliyle de okuyabilirsin..

Tabi, birileri gibi ‘baaaa amma da uzun, sanki roman yazmış’ demesen..

Dip not selamımda şöyle;

Köprü altı, kaz, saz şenliğinde ki çadır yazarlarından, görmeden, bilmeden tanımadan ‘kitabım da’ pardon ‘gazete köşemde falan yeri anlattım’ diyen biri değil, Yerli denen, çoğu başka köylerden gelen Türklerin, Posoflu Ahıskalılar ve sanırım yalandan, siyaseten değil, gerçek ve samimice barış elçileri olarak tarih yazan Malakan kültürünün hatırı olacak ki mecliste, medya da ‘bilinmeyen dil’ diye kayıtlara alınmayan dillerinden çok İstanbul dili Türkçeyi konuşan Kürtlerin birlikte kardeşçe yasadığı Şişkalı, Küçük Harziyanlı, Küçük Sütlüce köylü, Büyük Sütlüce’den evli, 36 yılı gazetecilikte, son 10 yıldır da aralıksız tv yorumculuğunda yapan ve Ardahan denilince, ‘suları duran’ değil, yüreği ‘tusinamiler gibi coşan ve her gün bir kitap kadar yazı yazan adım gibi fakir bir gazeteciyim..

Ve senin tanımadığın köyüm gibi benim görüp, okumadığım ve senide tanımayan bana da yer vermeni umduğum yeni çıkacak olan kitabında ki cevabın için de şimdiden teşekkürler..

Fakir Yılmaz/Gazeteci

www.kuzeyanadolugazetesi.com

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER