Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

*Vay halimize.. **STK’ların hesap vermeyen etkinlikleri..

Uydu üzerinde yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de her Çarşamba günleri saat: 20.00’da canlı olarak sunduğumuz, ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programa hazırlandığı esnada aldığımız bir haber ile yeniden sarsalıyorduk. Sarsılıyorduk, çünkü adı hala konulamayan sürecin sonucunun ne olacağına baktığımız da karşımıza Amerika’nın yeni silahlar döktüğü Suriye’nin sarı yakasında yaşananların her an kırmızılaşıp, yeni bir dönemi başlatacağından çekiniyorduk..

Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Çankaya kapısı yakınlarında, 19 Ağustos sabahı beyaz renkli eski bir otomobilin yakılması “Beyaz Toros” kavramını yeniden gündeme taşırken yeni çözüm süreci kapsamında kurulan ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun toplantısı öncesinde yaşanan olay çok düşündürdüydü.

Olayda yakılan 12 Toros, Suriye’de ki grupları Paris’te bir araya getirmeyen Fransız Renault şirketinin eski bir otomobil modeli olması da çarpıcı ve düşünmesi gereken bir durumdu.

Çünkü, bizzat bindirildiğim ve Sarzep köylüleri sayesinde ölümün ucunda döndüğüm Türkiye’de 1990’lı yıllarda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan zorla kaybetme ve faili meçhul cinayetlerin simgesi olarak görülen beyaz renkteki Renault 12 Toros modeli araçlarla hareket eden kişiler tarafından gerçekleştirildi. Araç bölge halkı arasında “ölüm arabası” olarak nam salmış olan aynı torosların savcıların masasında da fotoğraflanmıştı.

Neyse diyerek kendi gündemimize dönecek olursak eğer kendi gündemimizin ülke gündeminde çokta beyaz olmadığını da görmekteyiz.

Çünkü bölge stk’larında olduğu gibi hesap verilebilirlik noktasında Avrupa’da sonuncu, Dünya’da ise çoğu 3 ncü dünya ülkelerinin gerisinde olduğumuz ülkemizde, halkın refahı için kullanılması gereken paraların, kimler tarafından ve ne için harcandığı pek bilinmiyor.

Halkın en küçük zorunlu ihtiyacına bile getirilen yüksek vergilerle toplanan paralar, bürokrasinin, siyasilerin ve halkı yönettiklerini iddia edenlerin dalavereleriyle tükenip gidiyor.

Bırakın ülkeyi şu küçücük memleketimiz Ardahan’da bile bir çok kurumun yöneticileri, “yolluk, yıllık, akaryakıt, temizlik malzemesi, onarım” adı altında halkın milyonlarca parasını arada götürdüğünü hepimiz biliyoruz.

Bırakın partileri, siyasileri yöneticileri, artık para tırnaklamanın İmamlarımıza kadar indiği memleketimizde, tırnakçılar toplum refahını değil, ceplerinin refahını düşünüyor durumdalar.

Vay halimize..

**STK’ların hesap vermeyen etkinlikleri..

Festivaller, şölen ve şenlikler derken yoğun bir gündemin içinde bizde zaman zaman kayıp oluyor, yaşanan hızlı gelişmelerin gölgesinde kalan bir çok şeyi ‘Sonra’ diyerek ertelemek zorunda kalıyoruz.

İşte onlardan biri olan Ardahan Belediyesi’nin yaptığı toplu sözleşme gibi, Suriye’de sonra Mısır, Alaska’da derken bir çok önemli haberde görünmezden gelip, geçildi.

Çünkü seçim öncesi en az bin oya hitap edecek olan bu toplu sözleşme sesiz, sedasız değil, mevcut başkanın işçilerinden puan almasıyla imza altına alınmıştır.

Bunun nedeni ise önümüzdeki aydan itibaren işçilerin alacağı zarfların içindekileriyle mutlu olacaklarıdır..

Evet belediye işçisinin maaşlarına zam yapan belediyenin zarfları içindekilerim net ne kadar olacağını önümüzde ki günlerde öğreneceğiz derken, benim asıl merak ettiğim geçtiğimiz ramazan aylarında verilen iftar yemeği, üniversite öğrencilerine burs toplantıları, çadırların satıldığı şenlik, festival  ve sözde etkinlikler ve hesap vermeyen bölge stk’ları..

Evet biri çıkıp, açıklar mı, bölge STK’larının ‘iş, pardon şenlik, etkinlik, festival yaptık’ dedikleri omca işte yaptıkları harcamaların gelir ve giderlerini ‘Alın, biz şeffafsız, aldığımız bu, yediğimiz bu..’ diyebilir mi?.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER