Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

KARINCA’YI EZMEMEK..

Başta günlük masaraları olmak üzere bir çok konuda eleştirip, durdukları Saray’dan sonra Amerika’daki Türk Evini ziyaret eden hatta ülkeye erkenden dönenen Erdoğan gibi randevular orada kabul eden Özgür Özel’in ‘normalleşme’ dediği şu günlerde CHP’nin içinde ki ulusalcı ve devletçi tayfanın kozmik odasınca kenara itilen Kaftancıoğlu ve Kılıçdaroğlu’ndan sonra ‘yeni bir tek adam istemiyoruz’ diyerek İmamoğlu’nu devre dışı bırakma çalışma ve çabaları da sürüyor.
CHP’de bunlar yaşanırken ben biraz geriye gidip, şu an buzlukta olduğu söylenen barış süreci adı verilen sürece bir bakmak istiyorum. Çünkü bugün mevcut iktidara gölge ortak olduğunu iddia ettiğim CHP’de yaşananlara çok benziyor, Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılıp, içeri atıldığı o günler ile bugünler..
Evet, 22 yılık iktidarını koruma, kollama ve devam ettirmek için olağanüstü süreçleri yaşayan, yeri geldiğinde o adım geri bir adım iler giden AK Parti’nin ilk yıllardaki Avrupa Birliğine uyum, Kürt sorununa çözüm, şu an Amerika’da olan feto gibi cemaatlerle ‘ne istediniz de vermedik’ süreçleri, Ergenekon, Balyoz, 17/25 Aralıklar, 15 Temmuz gibi tankların caddelere çıkarıldığı 28 Şubatları hatırlatan o sürecin son versiyonu da yereli kazanıp, ülkede birinci parti olan CHP ile kurulan gölge bakanlıklar adı altında ki muhalefeti elinde tutup, frenleme ve zamanla erite ortamıdır bugün yaşananlar derken BM toplantısını gölgede bırakan Newyork Belediye Başkanı hakkında öne sürülen iddialara bakmak isterim.


Çünkü, bugün yereli kazanıp, 1. pati olduğunu belirten CHP’nin Belediye Başkanları da genel başkanları Özgür Özel gibi çoktan mevcut iktidarla el ele, kol kola görünmezse de arka kapılarda gizli ve gölge oyununu içinde olduklarını da söylemek, yazmak, seslendirmek gerekir diyorum.
Ve hemen hepsinin bir ağız yapmış gibi ‘İmamoğlu’nun yanındayız’ demelerine baktığımıza gerek Adalet yürüyüşünde, gerek evde gelin çıkarıyorlarmış gibi Maltepe’de düzenledikleri miting ile Kaftancıoğlu’nu saha dışına itilmesinde de aynı filmi ve rolün oynandığını da hatırlıyor ve o günde buna benzer bir yazı ile bu yaşananlara dikkat çekmek istemiştim.
Evet, gelelim şimdi karıncayı ezmeden yapılan işleri en güzel anlatan bir alıntı yazıya.. Çünkü bugünkü yazımda dikkat çekmek istediğimi en iyi şeklide anlatan aşağıda ki alıntı yazının sonunun da ortaya çıkan gerçektir, bugün ülkede, CHP’de ve çıktı, çıkacak, hatta ‘sanki’ çıkmış gibi görünen istinaf kararı öncesi yaşananları en güzel şekilde anlatıyor.
İşte aslında bu ülkenin siyasetinde yaşanan gerçekleri anlatan alıntı ama not alıp, üzerinde çok düşünülecek o yazı..
Eve giren adam; evde tek başına yaşayan eşini ağlar halde gördü ve ağlamasının sebebini sordu?
-Kadın: Evimizin önündeki ağaca konan kuşlar beni türbansız görebiliyor ve bu durumda Allah’a karşı günah işlemiş olabilirim; onun için ağlıyorum dedi.
-Adam: Karısının Allah korkusu duyarlılığından çok etkilendi; karısını kucakladı, alnından öptü, kazma kürek hazırladı ve karısını rahatsız eden kuşların konduğu ağacı kökünden söktü.
Adam çalışıyordu; işe gidiş dönüş saatleri belliydi, günlerden bir gün çalıştığı yerde doğan bir arızadan dolayı eve erken geldi, kapıyı açtı ve karısına sürpriz yapmak için sessizce içeri girdi ve hayatının sürpriziyle karşılaştı.
Kuşların onu türbansız görmesinin iffetine halel getireceğini düşünen eşi; aşığının koynunda gününü gün ediyordu.
Adam gördüğü durum karşısında şaşkındı, eşi ve aşığına hissettirmeden ihtiyaç duyabileceği birkaç parça eşyayı aldı, evden çıktı ve önüne çıkan ilk yoldan dönmemek üzere yaşadığı şehri terk etti.
Uzun bir yolculuktan sonra kendisini; kalabalık bir halk topluluğu içinde buldu, kalabalıkta herkes şaşkındı ve anlaşılmaz bir uğultu vardı, adam birine yaklaştı ve kalabalığın nedenini sordu?
Kalabalığın nedeni; kraliyet hazinesi çalınmış ve fail bulunamamıştı. Kral; sarayının önüne halkı toplamış ve fail bulununcaya kadar herkesin sarayın önünde kalmasını emretmişti.
Kalabalıkta adamın ilgisini; ayak parmakları üzerinde yürüyen biri vardı ve adam, bu ayak parmakları üzerinde yürüyen adamın kim olduğunu sordu?
Ona; bu adamın kraliyetin din adamı olduğunu, ayağını tam basarsa, istemeyerek karınca ezebileceği Allah korkusuyla ayak parmakları üzerinde yürüdüğünü söylediler.
-Adam: Allah’ım hırsızı buldum beni krala götürün diye çığlık attı; adamı krala götürdüler ve adam krala, hazineyi çalan hırsızın, kraliyetin din adamı olduğu, o değilse benim başımı kesin dedi.
-Kraliyetin din adamını getirdiler; kısa bir sorgudan sonra, karınca ezmemek için parmakları üzerinde yürüyen din adamı hazineyi çaldığını itiraf etti ama! kralın kafasında bir soru kalmıştı, kral döndü ve hazineyi çalanın din adamı olduğunu söyleyen, daha önce hiç görmediği bu şahsa, din adamının hazineyi çaldığını nereden bildin dedi?
Ey kral! sevap kazanmak iddiasıyla davranışlarında Allah korkusunu abartanlar, abartılarını başka suçlarını örtmek için yaparlar dedi.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER