Yazıma başlamadan önce gündemin en sıcak maddesi olan ve bugün sabah Ankara’da görülen CHP davasının bir gün öncesinde, ‘Aha buraya yazıyorum.. 15’inde ne O ne de başkası olmayacak.. Olsa da O olamayacak.. Yani şimdi de “seçim bir hafta kala yapılacak pardon yenilenecek..” diyen İhsan Yavuz gibi ben de diyorum ki; Karar sonrası biri de çıkıp ‘ Hiç bir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu..’ diyecek.. Aha bir günden az kaldı..’ xtwit mesajımdan farklı bir sonuç çıkmazken CHP Esenyurt’ta kayıp eden listede İl Delegesi olmak isteyen Esenyurt kurucu belediye başkanı Dr. Gürbüz Çapan, tutuklu bulunan seçilmiş olan belediye başkanı Ahmet Özer’in danışmanlarından Engin Doğru gibi isimlerinde olduğunu öğreniyorum.
Ve dönüp Ardahan’daki CHP’nin yanı sıra, yarı resmi olan STK’lar olan ATSO, AZO, DSYB, AŞOB VE KEÇİ, KOYUN ODASI gibi stk’ların neden seçim tarihi ve takvimlerini hala açıklamadıklarını İl, İlçe Seçim Kurulu Hakimine ve Başkanlarına sorup, geçerken asıl yaralarımızdan biri olan ve 81 kent içinde sonlarda ilk üçte olan eğitime dem vurmak istiyorum..
Çünkü jet hızıyla evlenip, balaya çıkıp, çıkmadığını öğrenemediğim, bodrumunun ne alemde olduğunu merak ettiğim üniversiteyi de bu hızla değişen bir hayli yoğun gündemin içinde unutmayayım diyorum..
Ve ilçelerin de aday üzerine aday çıkan Ardahan CHP’de ne merkez İlçe başkan adayı, ne de rakip bir İl Başkan adayı çıkmadığını, Kocaeli Darıca’daki Ardahanlı adayında kayıp edeceğini haber aldığımı da belirtip, bugün resmen başlayan eğitim, öğretime ve benimde katıldığım ve sık, sık, “Dağıttık (!) dediğiniz bursları kimlere verdiniz?” diye sorduğum ama cevabını alamadığım ve iç edildiği iddia edildiği söylenen burs meselesine bakmak isterim.
Çünkü, şu günlerde yeniden, ‘Falan dernek, filan stkdan’ başlıklı bol pozlu haberleri sıkça görürken yeni bir eğitim/öğretim sezonuna merhaba dediğimiz şu günlerde, başta kapısı mezarlık duvarı konumunda olan Ardahan İl Milli Eğitim Müdürlüğü olmak üzere tüm camiayı da yeniden sık sık ele alacağız gibi..
Ve: ‘Hocam merhaba dün bir anımı sizle paylaşayım..
Amacım devleti kötülemek değil..
Kızım Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesini kazandı.
Dün gittik, kayıt yaptırdık.. Sıra yurda gelince yurda kızım girdi pislikten geçilmiyor.. dolaplar kırık, çok çok küçük..
Odalarda 3 ranza yani 6 kişi kalıyor.. Masa yerine 1 sehpa, bir masa ve 200 kişiye 4 banyo.. Tuvalete giren ağlayıp, çıkıyor..
Parası olan özel yurda, olmayan orda kalmaya mahkum.. Oradan geleceğin Mühendisleri,
Avukatları
Mimarları vs. okumakta..
Girip, çıkan ağlıyor.. Aklıma
Türkan Saylan,
Zeki Müren
Haluk Levent ve niceleri eğitime destek verenler geldi.
Sayenizde haberdar oluyoruz.
Başarılar dilerim, görüşmek dileğiyle selamlar sevgiler hocam..’ bir velinin bu acı verici mesajı gibi bir çok şikayet aldığımız tüm yurtta içler acısı halde olduğu söylenen eğitim sorunlarını tartışmak gerekir..
Ve bu konuyu tartışmadan önce bu konu kadar önemli olan ‘sazcı ve kazcı’ diye eleştirilen stk’larca burs başta olmak üzere eğitime yönelik ‘yapılan’ değil, ‘yapıldı, yaptık ama dekontları dahil çalışmalarımızı kimse görmezse de olur!..’ denen sözde çalışmaların altında yatan amaç ve çıkarlara bakmak isterim..
Başta, ‘Bu ülke, bu bölge, bu kent ve insanlar için ne yapabilirim?’ diye düşünen iş insanları olmak üzere sizlerin de bu alavere dalavere oyunlarına gelmemeniz için bu yazımı okumanızı ve bu yazıyı iyice yorumladıktan sonra önce bu yönde yapılan sözde girişimlerin amacının neler olduğunu görün..
Çünkü, kendi köyünde su yokken, ‘Allah rızası değil göndereceğiniz keriz (!) bağışlarıyla Afrika’da su kuyusu açıyoruz..’ diyen sahtekarlar gibi hepimizi kandıran bunların, her eğitim öğretim sezonu başlarken ve zaman zaman ortaya çıkıp, şov olsun diye bazı şeyleri yaptıklarını, burs ve kitap dağıttıklarını ama bu yönde bahsedilen ve gelir, gideri kamuoyu ile paylaşılmayan onca sözde burs ve kitaplardan elde edilen paracıklardan yani parsayı götürdüklerini saklayarak, vali, kaymakam, belediye başkanı, öğretmen hatta muhtar atamalarını bile kendilerinin yaptığını söylerlerken, Almanya’dan beter yerlerde sürünen eğitimi, gözden ırak denen Ardahan’ı uzak masalarda ve levhası bile olmayan stk’ların adını kullanıp, kıytırıktan ve uçuk projelerle ve de ünlü, ünsüz bol paralı gecelerde eğitimi değil, adeta kendilerini kurtardıklarını ilan ederler..
Devletin okullarında bedavadan okurlarken bile bir Köy Enstitülerindekiler gibi başarıları ve bir eseri olmayanların, Oxford değil, lise konumunda olan üniversitelerde yada hiç görmedikleri, gitmedikleri yabancı ülkeler de ‘aldım’ denen ama sahte oldukları ileri sürülen diplomalılardan olduklarını belirtip, ardından, ‘Beni ne subaylar, ne doktorlar, ne profesörler istiyordu?’ diyen kızlar gibi ortalardan açtıkları saçları ile bir şey yaptıklarını ve o yaptıkları şeyin altında Ardahan’ın eğitimi değil, ‘modern çeper’ dibi dediğim kendi kendine goy goylar yapılan sanal dünyada yaptıkları paylaşımlardan etkilenen iş insanlarına gidip, gelerek bir şeyler koparmaya çalışanlar olduklarını da bilmek gerekirken, bu içi kurtlanmışların değil, eğitimi, kendilerini bile kurtaramadıkları giydikleri topuklu ve o gazino kabadayılarının giydiği ucu sivri, parlak ayakkabıları ile kendilerini iyice ortaya koyduklarını da görmenizi isterim..
Neyse birer kalem, cemaat ağırlıklı üç harfli marketler de kilo ile satılan defterleri alıp, benim aracım gibi kırık, dökükte olsa kendi arabaları bile değil, kiraladıkları 4×4 araçlarının bagajlarına koyup, İl Valisi, Belediye Başkanı, Milli Eğitim, Okul Müdürü, Muhtarından bi haber söz de köyleri dolaşıp, ‘Kitap dağıttık, Burs verdik..’ diyerek hava atan sözde eğitim gönüllüsü kesilen bunların, bu sahterkların burada adlarını bile vermekten iğrendiğim bir sırada asıl üzerinde durulması gerekenin, doğru dürüst bir giriş kapısı olmayan İl müdürlüğü olan Ardahan’daki eğitimin de artık ciddi bir plan ve proje ile masaya yatırılıp, anlatmaya çalıştığımız içi kurtluları ve sinsice planlar peşinde olanları ayırt ederek irdelemenin zamanının gelip, geçtiğini anlamak ve anlatmaktır..