Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

ARDAHANLILARIN BİRLİKTELİĞİ, AŞİRETLER PARTİSİ..

Çokta gündeme gelmeyen ama resmi olarak kurulmuş olarak bilinen ve Kasım ayının ortalarında kongresini yapacak olan İstanbul Serhat Ardahan Dernekler Federasyonu seçimleri öncesi kongresini yapan İzmir Ardahan Dernekler Federasyonu kongresi için Doğu Anadolu Bölgesinden çıkıp, gittiğim Marmara Bölgesinden Ege Bölgesine geçiyordum.

Yani ülkenin Gürcistan ve Ermenistan’a 3 gümrük kapısı ile sınır olan Kafkaslara komşu, olmasına karşın yoksul ve en çok göç veren kentlerin içinde ki Ardahan ve Ardahanlılara ülkenin en büyük kenti, 300 ila 700 bin Ardahanlının da içinde olduğu söylenen 16 milyonluk metropollü İstanbul’da ki evimde gece boyu, sabaha kadar uyumadan Ardahan’dan en son haberleri www.kuzeyanadolugazetesi.com adlı haber sitem ile kamuoyuna duyurduktan sonra yarı uykulu bindiğim arabamla paralı yollar denen yollara düşüp, ülkenin 3. büyük metropolü olan İzmir’e gelmiştim.

Ve şu an adı, onca stk gibi o dönemden sonra adı, sanı duyulmayan yöneticilerle birlikte başkanlığını yaptığım esnada samimi Ardahanlılarca birlikte ortaya koyduğumuz dev etkinliklerle Ardahan adına tarih yazan ve iki dönem başkanlığını yaptığım İstanbul Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanı iken gelip, hala bir federasyonları olmayan İzmir Hanaklılar Derneğinde o yıllarda yaptığımız toplantı da ortaya attığım ‘İzmir’de de bir Ardahan Dernekler Federasyonu olmalı..’ fikrimin yıllar sonrada olsa gerçekleşmişti..

İstanbul, Ankara ve Ardahan’da olduğu gibi Ardahan Federasyonunun kurulduğu İzmir’e doğru yol alırken geçtiğimiz yollarda dikkatimi çeken en önemli konuların başında gelen ama başta AK Parti Kars milletvekili Adem Çalkın’ın, ‘Ülkede açlık varmış gibi algı yaratılıyor” diyenlerin yanı sıra havuz medyanın yanında ‘çeper dibi fesatlar’ dediğim sanalda ki trollerin ülke de yaşanan gerçekleri perdelemesi olmak üzere birilerinin oluşturduğu suni gündemlerle göz ardı edilen ekonominin içler acısı haliydi.


Çünkü, aralarında tanıdığım Ardahanlı iş insanlarına ait olan bir fabrika ve bir Antrepo deponun kapandığını ve üzerlerine asılan ‘satılıktır’, ‘kiralıktır’ denen dev afişlerin bir hayli artığını görüyor, arabamın yanan yakıt lambası yüzünden cebimde ki parayı hesaplayarak yollar gibi paralı olan ve İstanbul boğazını andıran ve Darıca-Gebze-Dilovası’nın bu güzel manzarayı, yani belediyelerinin kaymakamlıklarının logosuna koymalarını önerdiğim Dilovası Osmangazi Boğaz köprüsünün dibinde ki Amerika’da ki silikon Vadisine rakip olacağı söylenen ama bu söylemden öteye geçemeyen Bilişim Merkezinin de karşısında olduğunu gördüğüm bir akaryakıt istasyonuna giriyordum.

Kocaeli’nin cennet sahil kenti olması gerekirken bizim Ardahan’da ki küçük sanayi sitesindeki manzaraları hatırlatan derme çatma, kent mimarisinden uzak fabrikaların içinde kalan Darıca’da ki merdivenli evin de içinde olduğu anılarımı hatırlayıp, Gebze’yi geçerken şu anki türkücü belediye başkanının ve diğer eski vekilleri gibi Ardahan’da evi olmamasına rağmen yıllar sonrada olsa Ardahan kalesinin yanı başında güzel bir otel yapan, bu vekilin köyünün de olduğu bölgeye adını veren Kurtkala kalesi gibi yolu olmayan Şeytan Kalesinin karşısında seyir tepesinin yapan Ardahan’ın eski vekilinin de ortak olduğunu bildiğim ve buzdolaplarına boya yapan fabrikanın yanında dostumuz, Hoçvanlı iş insanına ait bir deponun olduğu binaya ve onca fabrikaya asılan ‘satılık, kiralık’ levhaları eşliğin de geçip, giderken Ardahan türkülerine kaynak olan gülleri ile ünlü liman şehri Yalova’da da aynı manzaralarla karşılaşıyordum.

Ve merdivenli evi bana hatırlatan Darıca gibi bir dönem sık sık gidip, kebabını tatmaya doyamadığım ve özlediğim kestanesini kırdığım, dışı gibi içi de kırmızı olan Posof elmasını da Posof’ta değil, yurtdışında, başkent Ankara’da tadan biri olarak şeftalisini zevkle yiyip, sıcak havlusuna tüm vücudumla sarıldığım Bursa’dan sonra gelen ve Kocaeli’nin Kerpesi’nde, Kandıra’sında olduğu gibi onun da sahilinde de bir gece karanlığında denizinde zevkle yüzdüğüm Altınoluk’lu, Ayvalıklı Balıkesir’e yöneliyordum.

Darıca’da ki merdivenli evi, Bursa da ki özlediğim kebabı hatırlayıp, anıp ve of çekip o güzel anılarımı hatırlattıkları için kızıp, küstüğüm Darıca’ya, Bursa’ya olduğu gibi Balıkesir’e de girmiyordum ve siyaset sahnesinden olanların oy alamadıklarından, ‘Gavur İzmir’ dediği 3. büyük metropolünün sınırlarının içine girdiğimi de görüyordum.
Ve bir hayli pahalı olan paralı yollardan geçip, geldiğim İzmir’de bulunan 30 ilçe arasında en elit ilçelerinden olan Bornova’da bulunan Atatürk Kültür Merkezinin önünde duruyordum.

Bir çok Ardahanlıyı görme heyecanı ile aracımda inip, ARDAFED İzmir kongresinin yapılacağı toplantı salonuna doğru yürürken beni yönlendiren konumun getirdiği bölgedeki iş yeri ve evlerinin yanı başında yükselen yeni ve daha bitmemiş olan ve çevre önlemleri alınmayan gökdelen binaları da yakından inceliyordum.

Bu incelememde İzmir’in ara sokakları, kent içi yolları Ardahan’ın Ay ve Mars yüzlüm olan ana caddelerinden beter bir yollara sahip olduğunu da görüyor, İzmir konu olunca ele aldığım yazılarımda, ‘Solmuş, sıvasız kent’ olarak adlandırdığım bu kentin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu gibi şu an hapiste olan ve bizim türkücüye verdiği asfaltla Ardahanlıların adını duyduğu İzmir’in bir önceki dönem belediye başkanı yani devrimci, sosyalist bir belediye başkanı olan Tunç Soyer’den bu yana az olsun toparlandığını da his ediyordum.

Evet, önümüzde ki ay kongreye gidecek olan ve unutulan mevcut İstanbul Ardahan Federasyonunun unuttuğu etkinliklerle Ardahan adını İstanbul’da bir kez daha gündeme getirmeye hazırlanan güçlü bir kadronun görev almaya hazırlandığı İstanbul Serhat Ardahan Dernekler Federasyonu kongresi öncesi ilk genel kongresini yapan İzmir Ardahan Dernekler Federasyonunun toplandığı ve aralarında Ardahan Konfederasyonu Başkanı Burak Taştan’ın yanında ev sahibi Başkanı Muharrem Bilgin’in olduğu İzmir Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanının da yöneticilerinin de bir çok tanıdığın yanında yeni tanıştığım Ardahanlı hemşerilerimle bir araya gelip, Ardahan birlikteliğine yönelik bir konuşmada yaptığım kongreyi gerçekleştiriyorduk.
Ve başta İstanbul’da olmak üzere ülkenin bir çok yerinde ‘Güçlü Bir Ardahan Lobisi’ çabalarına takos koyan içi boş diasporanın İzmir’de de harekete geçip, milyonların yaşadığı bu kentte adı, sanı duyulmayan Ardahanlıların bir araya getirme çabasını engellemeye kalktıklarını da anlayıp, bu kobuğ yemişlere rağmen oluşturulan ve ilk kongresini de gerçekleştiren İzmir Ardahan Dernekler Federasyonunun yeni yönetimini ve salonu doldurup, kongreye katılanların hemen hepsinin pazar günleri, saat: 15.00’da TEMPO TV’de canlı olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programı bensiz sunacak olan Gazeteci kızım Özlem Şeyma (Yılmaz) Damgacı düğününe katılan dostlarımmış gibi kendileri ile tek tek ilgilenip, teşekkür ediyor, onlarında daha geçtiğimiz günlerde İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz düğünümüze şeref vermişler olanlarmış gibi yani bir ev sahibi duygusuyla hepsini evlerine yolcu ediyordum.

Ve, Çiğli ve Menemen gibi iki ilçesinin kaymakamının Ardahanlı olduğunu da öğrendiğim İzmir’de ‘biraz kalmalıyım..’ diyerek kendi kendimi ikna edip, telefonla aradığım kız kardeşlerimin hangisine, ‘Evrim’e mi, yoksa Kıbrıs’a mı yada yeğen Osman’a mı gideyim’ derken arabamla birlikte yeniden çıktığım yolda bu kez Erdoğan’ın dostu olmasının yanında kan kası olan Azerbaycan Başkanının ülkesi gibi yardımcısı olan eşiyle birlikte bizzat yönettiği dev tesissilerinin yanının da Socar denen petrol tesislerinin yanında Petkim, Tüpraş’ın da sınırları içinde olduğunu gördüğüm İzmir’in kent merkezine bir hayli uzak olan sanayi şehri Aliağa ilçesine gelmiştim..

Ve seçimlere giden ve Erhan Arıklı isimli bir Ardahanlının başında olduğu partinin de aralarında olduğu 8 partinin yarıştığı Güney ve Kuzey adları ile tartışmalı adanın adını alan kız kardeşim Kıbrıs’ın evine doğru yol alıyordum.
Evet gelip, dinlenmek için eniştemce hazırlanan güzel çayı içtiğimiz esnada yaptığımız sohbette nedense, nasıl olduysa Ağrı ve Ağrılıları konuşuna kız kardeşim Kıbrıs’ın tanıdığı olan ve aynı semte oturan Ağrılı iş adamı, komşusu Lütfü Akın’ı arayıp, ‘Abi abim burada, bizde misafir.. Sizin SİPKİ Aşireti başkanını tanıyor’ derken, bende bir yandan SİPKİ derneğini kurduğu ilk yıllarda bana, TEMPO TV’de canlı olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programımıza da konuk olan başkan Menderes Öztürk’ü arıyor, hal hatırını sorarken onunda İzmir’de hatta benim de daha yeni geldiğim Aliağa’da bir sahil restoranda olduğunu öğrenince kalkıp, yanına gidiyorduk.
‘İzmir’e gelip, rakı içmemek ayıp olur..’ diyen polis emeklisi, Karaoğlan Ecevitli siyasetin ağır olduğu olarak bildiğimiz Manisa Akhisarlı eniştemin beni alıp, adını da yanı başında ki denizden alan sahil restoranda kendimizi buluyorduk.

Türkiye’de bir ilk olan ve ülkedeki Aşiretleri stk adı altında bir araya toplayan ve önümüzdeki ay yada yılda partileşmeye gideceklerini öğrendiğim SİPKİ-DER Genel Başkanı Mir Menderes Öztürk’ün daveti kadar güzel arkadaşı ile bizi karşıladığı restoranda oturmaya hazırlanırken gelip, geçen yıllarda geri de kalan yaşanmışlıklarımla gittiğimde ve karanlıkta yüzdüğüm Altınoluk sahilini bana bir kez daha hatırlatan denizi izleyerek art arda kaldırdığımız kadehler eşliğinde ki sohbetimize başlıyorduk.

Ve gece yarısına kadar uzayan sohbet boyunca eğitim vereceğine zevkle içtiğimiz sigaraya olduğu gibi rakıya zamlar yapması yetmezmiş gibi trafikte yaşananları yeni cezai uygulamalarla önlemeye çalışan bir anlayışın korkusuyla erkenden kalkıp, yola çıkarken trafiğe yakalanmamak için MHP’li Belediye Başkanının başında olduğunu öğrendiğim ve her geldiğim de daha geliştiğini gördüğüm İzmir’in Aliağa’sının geniş caddelere sahip, renge renk ışıklarla ışıklandırılmış olan ter temiz, yollarından geçip, eve geri geliyorduk.

Evet, bir kez daha Ardahan Birlikteliği için çıktığım yolda önümüzde ki ay ve yıllarda yeni bir partinin daha kurulacağı ama bu partinin bugüne kadar başta muhafazakar anlayışlı partilere onca oy ve vekil veren Aşiretlerce kurulacağını öğreniyor ve Sipki, Celali gibi Aşiretlerin önce dernek olarak bir araya geldiği gibi şimdi de yine birlikte bir araya gelip, kendi partilerini kurup, siyaset sahnesinde de yer alacaklarını anlıyordum.

Ve bu partinin adının da ‘federasyon partisi’ olmasını önerdiğim SİPKİ-DER Genel Başkanı Mir Menderes Öztürk ve kendisi kadar güzel, samimi arkadaşıyla birlikte gece yarısına varan uzun  sohbetimizde, dünyada ki onca federasyonlu ülkelerin olduğunu ve sorunsuz olarak hem de başta demokrasi, insan hakları, hak, hukuk, ekonomi olmak üzere bir çok konuda yani özlemini çektiğimiz her yönde geliştiklerini de hatırlatıp, ‘neden olmasın’ diyerek gülümsediğimizi de hatırlayıp, Gazeteci kızım Özlem Şeyma Yılmaz’ın ben olmadan sunacağı ve altı yıla yakındır ulusal tv TEMPO TV’de canlı ve kesintisiz olarak yayınlanan ‘Gazetecilerle Gündem’i dinç bir kafa ile izlemek için kız kardeşimin evine gelen abisine önemle serdiği yatağa uzanır, uzanmaz günün yorgunluğu ile hemen uykuya geçiyordum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER