Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Caminin anahtarını sarhoşa verirsen..

Her ‘insanım’ diyenin yaşadıkları sıkıntıları, üzülmeleri, sevinmeleri yaşayan bir insan olarak ‘aile içi sorunlar’ denerek mahalle baskısıyla üzeri örtülmek istenen ama kıçın üzerine atılan örtüye benzer bir durum gibi saklayıp, görülmemesi, duyulmamasını istediğiniz hoş olmayan, istenmeyen sorunların mutlaka sağından, solun da taşıp, tüm mahalleyi saran hoş olmayan kokusu ile sadece seni değil, herkesi rahatsız ettiği sorunların birini daha yaşadığım gecenin sabahında uyanıp, yeniden bilgisayarımın başına geçiyordum.

Bol stresli bir hafta ve gecenin bitimi ile, ‘Buna da şükür’ denerek bu yaşa gelene kadar ve son birkaç gün içinde yaşanılan onca olumsuzluklar yeniden unutulmak istense de ‘yara içeri de’ türküsünün o ünlü satırı gibi yüreğine, kalbine saplanan yeni bir bıçağın acısıyla kıvranarak başına geçtiğim bilgisayarımım açar açmaz, Sema Manduz adlı arkadaşımın, son bir hafta içinde ve en son dün gece yaşadıklarım sanki sezmişçesine yada ruh halimi his etmişçesine sanal sayfasında yıllar önce iki rahmetli yakını ile bizzat yaşadığı ve paylaştığı anısını okuyup, hafta boyu ve geceden kalma sorun ve sıkıntıların üzerimde yarattığı stresi unutturup, bana kahkahalar attrıyordu.

Sema Manduz isimli arkadaşımın kendisi gibi o güzel kalbiyle ele alıp, yazıya döktüğü anısını, bizlerinde okuması ve onca sorun ve stresinin yorgunluğuna teslim olmak üzere olan tün vücudumuzun üzerinden atacağınız kahkaha ile az olsun rahatlamasına yardımcı olması için alıp, ‘Caminin anahtarını sarhoşa verirsen..’ başlığını koyup, bugünkü köşeme misafir ediyordum.

Manduz’un, gecenin stresi ile uyanan beni sabah sabah kahkahalar atarak güldüren ve derin derin düşünmemizi de sağlayan o güzelim anısını sanal sayfasına aktarıp, anlatırken, Aziz Nesin ile Yaşar Kemal’in kitaplarına konu olan o muhteşem yaşanmışlıklara taş çıkarır şeklinde anlattığı içinde kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.

Çünkü, son bir kaç gündür yaşadığım onca sorun ve stresin nedeninin sarhoşa camiyi teslim etmemizden geldiğini, yani hatanın, günahın onlarda değil, kendimizde olduğunu da anlatıyordu, sevgili Sema Manduz..

Yani sen cami imamı olmasan da aile büyüğü, vali, vekil, seçilmiş, önder, ağa, dede kısacası toplum lideri olarak yanlışı, yaşanacakları göremeyip, güveni, yetkiyi, etkiyi bir anahtarda toplayıp, sarhoşa verirsen suçun, günahın o adı üstünde sarhoşun yani bir skecinde trafik polisine, ‘Ben değil sen sarhooşsun’ diyen rahmetli Levent Kırca’nın değil, senin olduğunu ve er geçte olsa cezasını çekecek olanın senin olacağını anlatıyordu sevgili Sema Manduz’un aşağıda ki o hepimizin öyle yada böyle yaşadığı güzel yaşamışlığı, kahkahalarla güldürüp, düşündürürken acı acı ağlatan o anısı..

Evet, Sema Manduz arkadaşımın anlattığı ve sizin de okuyup, benim gibi kendi halime kahkaha attıran sizi de bir nebze olsun gülümsetip, rahatlatacağını umduğum o gerçek ama acı anısı şöyle;

Sizlere ufak bir anımı anlatacağım;

Günlerden Cuma, akşamı ezanını okunmasına yaklaşık 40 dakika kadar zaman var. Ben o ara karstayım. Karsın Kaleiçi Mahallesi’nde çok şirin bir evde oturuyoruz.
Neyse çöpü çıkarmak için evin bahçesinden tam çıkıyordum ki, birde baktım yavaş adımlarla amca oğlu Burhan bize doğru geliyor, kale içi camii ile aramızda bir tane ev var.
Neyse lafı fazla uzatmadan konuya gelmek istiyorum. Amca oğlu Burhan’ın gelişi ile camii hocamız Durdağı hocanın gelişi çakıştı.. Tam bizim evin önünde Durdağ’ı hoca amca oğlu Burhana seslendi…

-Burhan oğlum.. Benim tansiyonum var,  akşam ezanını okuyamayacağım, ben eve gidiyorum giderken Ahmet hocaya haber veririm, gelir akşam ezanını okur. Al caminin anahtarını Ahmet hoca gelince verirsin dedi ve Durdağ’ı hoca eve doğru gitti…
Tabi benim amca oğlu Burhan, sarhoş, içmiş, ayakta zar zor duruyor.. Fakat Durdağı hocaya hiç belli etmedi. İyi. hoşta bende Durdağı  hoca gibi Burhan’ın sarhoş olduğunu hiç anlamadım!!

Neyse amca oğlu Burhan, ‘Sema sen git eve bir çay demle bende birazdan gelirim..’ dedi ve camiye doğru gitti. Tam eve girdim çayı koydum, baktım caminin mikrofonundan garip sesler geliyor?

Bunun üzerine koşar adımlarla dışarı çıktım, birde baktım ne göreyim, benim amca oğlu Burhan minareye çıkmış ezen yerine, Müslüm Gürses’ten ‘yoğurt koydum dolaba ellere vayyy giymiş Pembe şalvarı, sallanır saçakları..’ türküsünü söylüyor.

‘Allah Allah’ dedim ‘bu çocuk delirmiş mi deyip, kafamı sağa doğru çevirdim.. Ve baktım ki Durdağ’ı hoca ve Kaleiçi sakinleri bir toz bulutu içinde camiye doğru koşarak geliyorlar ve Burhan’a ağza alınmayacak küfürler savuruyorlar.

Bunların gelişini gören amca oğlu Burhan kaçtı…
O akşam bütün Kars’taki camiler de akşam ezanı okunurken, Kars’ın, Kaleiçi mahallesinde Müslüm Gürses türküsü okundu.
Amcaoğlu Burhan’a ve Kaleiçi mahallesi camii hocamız Durdağı amcaya Allah tan rahmet diliyorum …
Böylede bir anımız oldu…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER