Haritasının dakika başı değiştiği Rojava’nın olduğu ve Halep’ten sonra Hama’yı da HTŞ’ye kaptıran ve birilerinin ‘Şam’a gideceğiz Emevi camisi’nde namaz kılacağız..’ dedikleri Suriye’ye gözlerin döndüğü şu günlerde diğer bir savaşında başta youtube üzerinde olmak üzere sanal ortamda olduğunun farkında mısınız bilmem ama bu alanda süren tartışmaların iç siyasette yani aralarında ülkenin 3. büyük partisi olan DEM’lilerinde olduğu Ankara’da bulunan siyasilerce çokta yapılmadığını görmekteyim.
Bahçeli’nin ‘Ya Türkiye partisi olacak ya derdest edilecek’ dediği DEM’in yine aynı Bahçeli’nin emir, pardon ‘Öcalan ile görüşün’ diye rota verip, ne yapacağı konusunda işaret ettiği DEM’in kayyum atamaları dahil ülke sorunları ile ilgili gözle görülür ciddi bir muhalefetini göreniniz var mı?
Tabi buna Suriye’de yaşananları da ekleyecek olursak ülkenin 3. büyük partisi olan bu partinin özelliklede son aylarda gün geçtikçe trend kayıp ettiğini de islerken Bahçeli’nin ‘görüşün’ dediği Öcalan’ın bir önceki barış sürecinde ‘Ben bir açıklama, bir mektup, bir mesaj yollamazsam siz hiç bir politika üretmiyorsunuz’ hatta ‘“Bunlar eline, yüzüne bulaştırdılar, süreci bozdular. Gelişmeler Cumhurbaşkanı’na değil bana karşı bir hamledir öncelikle. Onu perde yapıyorlar ama aslında benim altımı oymaya çalışıyorlar. Bunlar süreci bu noktaya getirdiler..” diyerek bu partiyi fırçaladığını da hatırlıyorum.
Evet, 10 kişiyi bulmayan bir kaç partili ile kıytırıktan denecek sönük açıklamalarla Van’ı da kayyuma kaptıracağı alenen görünen eski adıyla HDP yeni adıyla DEM’in başta Anayasa olmak üzere ülke de yaşanan ekonomik sorunlar ve onca soruna karşı olduğu gibi Suriye’de Irak’ta, kısacası Ortadoğu’da yaşananlar konusunda da bir hayli pısırık bir politika ile siyaset yaptığını gördüğümüz şu günlerde aynı DEM’in Esenyurt’taki kayyum konusunda İmamoğlu’ndan bile geri kalmasının yanında Demirtaş’ı da onun gibi tutuklu siyasileri de unutup, ötelediğini ve unutturduğunda görmekteyiz.
Peki, ‘bu durumun nedeni nedir?’ diye merak edip, baktığımız da ve bu konuyu ‘bir bilene sorduğumda benim ‘helvacılar’ dediğim hewalların partinin üst düzeyden alt kısmına kadar damarlarına sızıp, hareketlenmesinin durduğunu hatta 7 milyon oy alan partiyi komaya sokup, ne dediğini kendisinin bile anlamadığı yönünde bilgiler alırken bu yaşanan durumda ‘partiyi eleştirme hewal’ baskısı ve korkusunun da ağır bastığını görüyordum.
Ve Öcalan ile hala görüş izni alamayan ve başvuruları üzerinden günler geçmesine karşın bu yöndeki başvurularını bile geri çekip, bir yanda ‘görüşün’ diyen diğer yandan ‘görüş izni’ vermeyenleri kınamaya kıyamayan DEM’in şu an içittiğim çaydan daha demsiz bir muhalefet yaptığının en açık örneği de partinin genel merkezinin ‘ne alaka ise’ milletvekilleri ve İl, İlçe yöneticilerinin gündemle ilgili açıklama yapmaması yasağını getirmesi olduğuna da şahit olmaktayız.
Yaşanan bu durumun diğer bir nedeninin partinin üst düzeyinin içine kadar sızmış olan sözüm ona sosyalist bileşenlerin etkisinin de olduğu ileri sürülmektedir.
Vallahi bilmem, anlamam ama tek gördüğüm, anladığım hatta bildiğim tek bir şey var o da şu anki DEM Genel Merkezi ile tüm üst düzey yöneticilerinin iç ve dış konularda anlaşılmaz bir neden dolayısıyla bir hayli demsiz olduklarını bunun nedeni ise ‘boş ver ya hewal salla başı, al maaşı’ konumunda olduğu gibi son seçimler sonrası eleştirilip, eş başkanlıkta el çektirilen Pervin Buldan dönemini aratan bir süreci yaşadığıdır..