Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

İYİ Kİ DOĞDUN DA ŞİMDİ NEREYE GİYORSUN?!.

Evet, artık biliyorsunuz..

Kurşun harfleri dizerek, tip top baskı ile çıkardığımız gazetemizi, yanaklarına, ellerine bulaşan boyalarla birlikte şu an çoğu gazetesi olan gazeteci abileri ile, annesi ile beraber katlayıp, dağıtırken daha da güzelleşen ve büyüyüp, gazetecilik okuduğu Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde mezun olduktan hemen sonra yanımda yer alan ve 5 yıla yakındır kesintisiz olarak ulusal tv, Tempo TV’de birlikte, hazırlayıp, canlı olarak yayınladığımız, ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programının en çok güvendiğim partnerim, iş arkadaşım, gazeteci, kızım Özlem Şeyma Yılmaz’ı evlendiriyoruz.

5 Ekim’de, İstanbul Aydos’ta saat: 19.00’da başlayacak olan ve sizin de davetli olduğunuz düğün günümüz yaklaştıkça her dakika artan duygusallığın omuzlarımda ki ağırlığı eşliğinde panik içinde hazırlık yaparken diğer yandan da hızla akan günlerin eşliğinde gündemi dakika başı değişen gündemi takip etme talaşıyla ‘yine mi yalnız kalacağım’ dediğim gazeteciliğimi de yapmaya, haberlerimi, yorumumu yazmaya çalışıyorum.

Evet, bir taraftan büyük emeklerle yetiştirdiğim, hepsini ayrı ayrı değil, aynı sevdiğim 4 kız babası olarak 3. kızımın da yuvasında uçmaya hazırlandığını başta eşime olmak üzere çevreme çaktırmadığım bir hüzün ile görürken diğer yandan o kızların kardeşi olan oğlum gibi babalarını omuzlama çabası içinde olan ve en önemlisi kız, erkek demeden biz babalara hediye ettikleri ceviz içi torunlarla can veren oğullardan olan bir oğulun doğum gününe yazılan bir yazıya rastlıyorum.

‘Aha da imzam; Aras Gürkan’ın Babası…’ imzasıyla yazısını bitiren Rodi Abinin onca güzel yazı ve şiirlerini hatırlatan satırlarını bir değil, bir kaç kez daha okurken, senin, benim, onun oğlun, kızın ve onların, ‘artık baba değil, dede’ dediği bizlere verdiği geri kalan hayatımıza can veren torunların daha kalan ömrümüze gereken cana can veren enerji olarak baskıcı olduğunu da anlıyordum..

Ve ben hüzünle, mutluğun karıştığı bir duygu atmosferi içinde bir baba olarak kız evlendirmeye hazırlanırken, ‘oğlum’ sürecini geçip, babalığı başarılı bir iş insanı tacıyla taçlandıran oğullarından olan ve oğlum hakem ve dağcı olan, kızlarımdan daha çok sevdiğimle eleştirildiğim ve 5. kızım dediğim gelinim Asya’nın eşi Doğu’nun boyunda, azminde ki oğlu Gürkan’ın doğum gününe yönelik duygularını anlatıyordu, Attila amcadan sonra benim akil, abilerimden biri olan Rodi abi..

Onun iyi ki doğdun’ dediği, benim ‘nereye gidiyorsun’ dediğim çocuklarımızın doğum günlerini, sevgililerini bile kızdıran unutkanlıkla ünlü biz babalar gibi unutmayan ve o oğulları, kızları büyüten eşlerimiz, annelerin ellerinden öperek, bende, ‘Baban Rodi abiyle birlikte tanıdığım seni ve kardeşlerini yakından takip eden bir abin olarak bende, ‘İyi ki doğdun Gürkan.. Sevgili başarılı iş insanı ve ‘ diyor ve ‘iyi ki olmuşsunuz ve iyi ki bizim yüzümüzü yere vurmayıp, başımızı hep dik tutmak için iyi günde, kötü günde bizimle birlikte mücadele etmişsiniz..’ diyorum..

‘Birlikte daha nice yıllara, nice güzel ve mutlu günlere..’ diyerek babanın sana ve senin üzerinde benimde, bu yazıyı okuyacak olan kız babalarının çocuklarına bakışını anlatan o yazıyı birde ben burada kendi köşemde, sana hediye ediyor, bu hafta sonu, yani 5 Ekim pazar günü, saat: 19.00’da İstanbul Aydos’ta seni ve aileni de davet ettiğim düğünümüzle evden uçmaya hazırlanan Şeyma kızımın beni candan öpmesini hatırlatan ve tüm sevecenliği ile torunlarımın özlemini giderircesine seni öpen Rodi abinin o torunu gibi bende kızım, kız kardeşin Özlem Şeyma’nın düğün davetiyesini birde buradan sana da göndererek, candan öpüyorum…

Ve;

İYİ Kİ DOĞDUN ÇOCUK…

İnsan oğlunun doğum gününü unutur mu?

Unutur-muş!

Misal ben unuttum…

Unutmak aslında yaşarken ölmektir!

Biliyordum çocuk biliyordum

O gün

Yani işte o gün;

Güneş kaburgalarını çatlatarak doğduğunda; bende senden yeniden doğmuş olacağım…

Ve kim bilir belki de bu sefer sen babam olacaksın!

Gece üşüdüğümde artık sen üstümü örteceksin

Sen koluma girip çarşı pazar gezeceksin artık

Ateşim çıktığında, düşüp dizimi kanattığımda sen doktora götüreceksin…

Belki benim gözlerim olursun. Senin gözlerinle artık bakarım bu dünyaya…

İşte o gün geldi!

Ogün; bugündür!

Doğum günümüz kutlu olsun çocuk…

Şimdi sana en fiyakalı imzamı atıyorum…

Bunu ne mahpushane dosyalarımda,

Ne kitaplarımda,

Nede resmi kayıtlarda bulursun!

Ben işte seni yanağından öpen o küçük çocuğum…

Aha da imzam;

Aras Gürkan’ın Babası…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER