Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

Kaz olmazsa da Tavuk yiyelim Nasılsa her gün 17 Ağustos..

Fenerbahçeli olan biri olarak MHP’li olduğunu yeni öğrendiğim Ali Koç’un Gezi olaylarında ve sonrasında ki tutum, tavırları ile hep ulusalcı biri olarak aklımı bir köşesinde kalmasının nedenini sorgularken ulusalcılığın MHP’den öte kafatasçı milliyetçi özelliğini hatırlayıp, ‘tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş’ diyerek burayı ‘şimdilik’ es geçiyorum.

Es geçerken derken Ali Koç’un beklenmedik yada ‘durup, durduk yerde’ denmeyecek Bahçeli’yi ziyareti esnasında Bahçeli’nin makamında ki masada bulunan ve 17-25 Aralık Yolsuzluk ve makamında ki Rüşvet Operasyonlarını hatırlatan pili çıkarılmış olan saatle hangi mesajı vermek istediğini de benimde kendimce değerlendirmem gerek diyorum.

Çünkü birilerinin ‘ele yada bele’ dediği Bahçeli’nin ise bir yandan ‘sorun yok’ diğer yandan o saat ve önceki mesajlarının altında yatanın AK Parti’nin Özgür Özel’li ulusalcı tayfanın yönetiminde ki CHP ile kurduğunu iddia ettiğim ‘Gölge’ ortaklığından benim kadar rahatsız olduğunu düşünmüyor, iddia ediyorum.

Şimdilik neyse’ deyip, geçtiğim bu iddiamın nedeni merak etmek isteyenlerin Özel’in saray ziyareti arından MHP’ye yakın bir çok polis müdürünün yanında diğer bakanlık ve kurumlardaki amirlerin yanında dosyaları sumen altında olan MHP’li diye tanınan bir çok kişinin yakalamalarının çıkması, yakalanıp hapse atılması veya aramaya düşmesine bakın derim.

Evet, ‘güncelle ilgili şimdilik yeter’ dediğim gündemi böyle kısa özetleyip, geçerken aslında hiç günceliğini kayıp etmeyen ve benimde bizzat hattında olup, sarsıldığım ve 11 ili yıkan ve ‘asrın’ denmezse de ülkenin yakın tarihinin en büyük felaketi olarak gösterilen 17 Ağustos Depremi’nin üzerinden tamım tamına 25 yıl geçtiğini 56’ya dayanan yaşımla birlikte bir kez daha sarsılarak hatırlıyorum.

1999 yılında içinde bulunduğumuz ve 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı ile Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen o canan olmasa da ekonomik olarak beni de öldürüp, 50 yıl geriye atan depremin değerlendirecek olursak balık hafızalı toplumun 27 yıl önce 17 Ağustos gecesi, saat 03 02’de yaşanan ve 45 saniye sürüp, binlerce insanın ölümüne bir o kadarının evsiz, barksız ve sakat kaldığını hatırlar mı?

Bilmem ama önüne gelen yemeğin ne olduğunda bakmadan, elinde ki cep telefonunda gördüklerinin okumadan, değerlendirmeden, ne anlatmak istediğini düşünmeden beğenmekten başını kaldırmayan bir toplumun fertleri olarak 25 yıl önce bugün yaşananları hatırlayacağını sanmıyorum..

Çünkü aynı toplumun birer fertleri olarak müteahhitleri zenginleştirip, onlarla ortak olanların gizlice ve gelişi güzel değiştirilen Kent İmar Programlarının birinin de Ardahan’da, Kura Nehrinin yanı başında ki otel arsanın bir çırpıda nasıl olup, konut arsası olduğunu, şu an devam eden inşaatlara nasıl ruhsatlar verildiğini ve o inşaatları yapanları her an KONKORDATO ilan edeceklerinin konuşulmasını bile sorgulama zahmetinde bulunmayan bir toplum..

Ve aynı toplumun idarecilerinin nasıl olup, bir kaç yıl içinde milyonların sahibi olduğunu da merak edip, sorgulamadığını da bilen bir fert olarak 25 yıl önce 17 Ağustos’ta nice binanın yerle bir olduğunu da merak edip, sorgulamaz olduğunu da bilenlerdenim..

Evet, 25 yıl önce şu an yine aynı yerde hem de daha yakınında olduğum Marmara’da yaşanan facia öncesi gelen artçıları fark edemediğimiz gibi bugünde başta Ardahan’da temelinde cesetler çıkan Karagöl Mahallesinde, şu an İl Milli Eğitim Müdürlüğünün de olduğu alanda temeller kazınırken yer altı şehri çıkan Kaptanpaşa Mahallesinde olmak üzere, temelinde su fışkıran Kura Nehri yatağında ki alanda yapımına izin verilen onca binayı hatırlıyorum..

Ve bugün yani 25 yıl önce binlerce insanı vuran depremin ardından ‘önlem alacağız’ deyip, bol kepçeden salladıkları gibi yine bol keseden sallama günü.. Yani göz göre göre gelecek yeni bir depremle yerle bir olması büyük ihtimal olan yeni binalara izin verenler her 17 Ağustos Depreminin yaşandığı yılda yani 25 yıl önce ki gibi yine timsah göz yaşları döküp, önlem alacaklarını söyleyip duracaklar..

Ve bugün yapılacak olan açıklamalarla bir çok insan yine sarsılacak, ağlayacak, üzülecek ve büyük deprem öncesi gelen artçılar gibi sallanacak..

Peki, ‘kim suçlu?’ diye sorduğunuz da sonuçların açıklanmasıyla adeta bir büyük deprem daha yaşayan yüzlerce öğrencinin dışarıda kalmasına neden olan ve adı yanlış sorular, çalınan sorular, geç açıklanan sonuçlar, ulaşılabilirliği olmayan ve bilgi edinmede yetersiz olmasıyla anılan Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), skandalları gibi bir değil 11 maaş gibi onca tartışmanın ardından bir istifanın yaşanmadığı ülkem akla gelir..

Ha birde ‘otel yapılacak’ denilen şehir planını bir gecede ansızın değiştirip, satışına izin veren ve şu an bile önce inşaatları temelde durduran sonra ne olursa kaz olmazsa da tavuk mu yeniyor izin veriliyor denen Ardahan Belediyesi gelir..

Ne diyelim, ‘Bu yazdıklarımız artçılar, umarız her gün 17 Ağustosları yaşadığımız, 17-25 Ağustosları saatlerin pilini çıkararak durdurduğumuz gibi daha büyük depremler olmaz’ demekten öte..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER