Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

KOBUĞ YİYENLER BU ANLAYIŞLA NE KAZANDINIZ?

Baba, kız gazeteciler olarak her hafta sonları bazen de özel günlerde hazırlayıp, uydu üzerinden tüm dünyaya yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de her pazar günleri saat: 15.00’da yayınladığımız Gazetecilerle Gündem adlı programımızın bu pazar ki konukları ile ilgili çalışırken gelen bir telefonla bir kez daha gerilip, üzülüyorum.

Yüzüme bakıp, ‘Abi niye gerildin’ diyen TEMPO TV’nin grafikeri arkadaşıma yok bir şey demeden, kobuğ yiyen bizim Ardahanlıların birbirine çelme takma konusunu kendisine anlatırken bu kez o işini bırakıp, yüzüme bön bön bakıp, ‘kobuğ dediğin nedir?’ abi sorusu eşliğinde, ‘Ya ben Ardahanlı değilim ama bizimkilerde de aynı şeyler var abi takma çiğ süt emmiş insan hali bu anlattıkların..’ diyordu.

‘Sen nereliydin?’ diye sorduğumda bana verdiği cevapla yine bir Ardahanlıyı hatırlıyor ve ‘Biz Ardahanlılar o kadar güçlüyüz ki, her yerde varız. Ama san ki yokmuşuz gibi kobuğ yedikten sonra birbirimiz yemekten başka bir şey yapmıyoruz’ diyor ve tarihi, kültürel yapıları ile bana güre açık bir İstanbul Kapalı çarşısı olan Tokatlı rejide ki grafikçi arkadaşa, ‘Bir dönem sizin Tokat valisi de Ardahanlı idi. Şimdi Van da hem vali, hem de ‘kayyum maaşını üniversite öğrencilerine bağışlayın..’ dediğim ama bu çağrımı kulak ardı eden kayyumlar arasında bulunan Ardahanlı Ozan Balcı’dır’ diyordum..

Evet, gelen telefonun beni germesinin nedeninin ne olduğuna gelince, yine bana göre kızı bir dönem HDP’nin eş başkanlığına kadar yükselen Ardahanlı Serpil Kemalbay’ın köyü de olan ve bana göre Ağzıipek (Küçük Cincorup), Yaylacık gibi köylerle birlikte Ardahan merkeze bağlanması gereken Sulakyurt (Sarzep) köyleri gibi kent merkezinin içinde kalan Tepesuyu (Gürcübeg) Köyünden arayan bir dostun anlattıkları idi.

Ve bu dostun anlattıklarını duyunca, ARDAFED ve Serhat Ardahan Spor Başkanlığım esnasında hatta hala başında olduğu Ardahan gazetecilerl Cemiyeti ile Ardahanlı İş İsaları derneği Başkanlığım esnasında aynı durumları yaşadığım günleri hatırlıyor ve kendi kendime ‘Bu anlayışla ne kazandınız?’ diyerek karşımda ki Tokatlı sanki Ardahanlıymış gibi kızıyor, geriliyor ve ‘Ne olacak bu her gün küçülen Ardahan’ın bu fesat, hain ve çeper dibi insanların çektiği’ diyordum.

Çünkü onca köy okulu ve ebe evleri gibi yıllardır kapalı olan ve Gürcübeg derneğinin İl Milli Eğitim’den aldığı izinle kendi yok imkanları ile baştan aşağı yenilettiği, bahçesine ağaçlar ektiği, çevre düzenini yaptığı  eski köy okulunun yeniden ortaya çıkmasını çekemeyen bazı kobuğ yemişlerin yıllardır terk edilen, kullanılmayan ve harabeye dönen okulu, ‘Köy Evi, Kültür Evi’ diyerek baştan aşağıya onaran derneğe teşekkür edeceğine daha giriş kapısını bile yapamayan, onartamayan Milli Eğitime giderek okulun geri açılmasını ve okul olarak kullanılmasını isteyip, mide bulandırdıklarını duyurdum.

Yani cehennem zebanilerinin bir iki iyi niyetli insanlarca karınca, kararınca cennet edilmek istenen Ardahan’ı ve bu iyi niyetle hareket eden Ardahanların paçasına yine yapıştığını ve bana göre alçakça olan bir anlayışla hareket eden bir girişime kalkıştıklarını öğreniyordum.

Çünkü bu çukurdan da aşağı alçakların derdi devam eden göç dolaysıyla insan ve öğrenci sayısının azalması dolaysıyla zaten açılmayacak ve sistem gereği yeniden okul olamayacak olan bu çabayı engellemek, yapılan güzel işleri çekemediklerinden yapılmak istenen güzel işe takos olmak olduğunu ‘Attan düşmüş’ biri olarak iyi bilenlerdendim..

Ha bu arada aynı derneğin, köylüsü olan 25 öğrenciye de öğrenci başı hatırı sayılır burslarını da dağıttığını hem de ‘Burs gecesi, Burs konseri, Burs desteği’ diye yapılan ama bir önce ki Serhat Ardahanspor gecesinde olduğu gibi toplanan onca paraya rağmen hesabı kamuoyuna verilmeyen ve ‘Destek gecesi, gündüzü, kahvaltısı, toplantısı’ demeden sessiz, sedasızca bir kaç iyi niyetli dernek üyesi ve iş insanının gönüllerinden kopan katkı yla bu güzel işi yaptığını da öğrenmiştim.

Ve aynı derneğin geçtiğimiz gün İstanbul’da yapılan kahvaltılı toplantıda Ardahan’ın BAL liginde mücadele eden takımında da hatırı sayılır bir destek verdiğini de öğrenirken Gürcübegli bazı kobuğ yemişlerin yaptığı aynı durumun yani moral bozan bu tür saçma hal hareketlerin takımın yeni yöneticilerince de yapıldığını da bir kez daha üzülerek öğreniyordum.

Çünkü diğer onca organize de olduğu gibi bu kahvaltıda söz verip, sözünü yerine getirmeyen şowcuların reklamları yapılırken, bu dernek gibi samimi olan insanların sanki zorundalarmış gibi adları bile anılmadığını, yazılmadığını da haber alıyor, takımın başkanını arıyor, eski başkanların bir iki çok bilmiş, Ardahan’ın yanı sıra Kars kamuoyunca bilinen kenecinin yüzünde yaptığı bu hatalara dikkat etmesini istiyordum.

Ve başta Ardahan CHP’nin İl Kongresi olmak üzere DSYB, AŞOT ve ATSO gibi yarı resmi stk’ların seçimlerini, İzmir’de ki kuruluşuna katkı sunduğumuz İzmir ARDAFED Kongresinin yanında dünya, ülke gündemini bir kenara bırakıp, bu yazıyı bana yazdıran bu küçük ama bana göre toplumsal konularda çok büyük olan sorunu anlatmaya çalıştığım ve ‘kobuğ yemişler’ diyerek eleştirdiklerimin o kobuğu yerken hainliğin damarlarına işlediğini, çünkü doğada yan yana yetişen ve büyüyen, büyürken iğnesini yanındakine batırıp, öldüren mavimsi bitkiye biz Ardahanlılar, ‘kobuğ’ diyoruz.. Abi kobuğ nedir?’ diye soran Tokatlıya ve bu yazıyı okuyanlara, ‘Bu anlayışla ne kazandınız?’ diye sorduklarımı belki birileri anlar, tanır, bilir diyerek yazıma ‘Bu kobuğ yemişlere, kendi küçük çıkarları yüzünden yakamıza kene olanlara rağmen siz yine de moralinizi bozmayın’ diyerek son veriyordum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER