Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Konu ve sorun yok abi…

Türkiye’nin  Kafkaslara açılan devasa gümrük kapılarına sahip bir Ardahan da ne yazacağını sorduğum bir meslektaşımız ‘’abe konu yok’’ ne yapalım, ne yazalım demesi beni güldürdüğü gibi düşünceye sevk etti.

Buna neden ise bunca konuya, habere kaynak olan sorunların yaşandığı bir kentte bir gazeteci nasıl olup habere değer bir konu bulamıyordu…

Evet keşke konu olmayacak, sorunları en aza inmiş bir kent, ülke olsa da güzelim Serhat Ardahan’da ve ülkemde ve yazacak bir konu olmasa…

Bu arkadaşımızın, ‘konu ve sorun yok abi’ diyerek gazetesine, sitesine, gündem yapacak haber olacak bir konu bulamadığı Ardahan da hemen bir kaç konudan bahsedelim mi?

1- 1 Milyonu Marsilya’dan olmak üzere 40 Milyona yakın nakittin toplandığı, karar defteri gibi bağışlanan arsasının kayıp olduğu ve bu yılda 3. lige çıkamayan Serhat Ardahan Spor ve kamuoyunun çok da tanımadığı, ‘Sen paracıkları bağışla, gerisi önemli değil ve hesap sorma..’ diyen bir yönetiminin hiç bir şey olmamış gibi sessizliği konu değil mi?

2- Kent içi yollar gibi köy ve yayla yolları habere konu ve haber değil mi?

3- Biri demiryolu olmak üzere 3 gümrük kapısı olmasına karşın ithalatın ihracatın istenen seviyede yapılmadığı bir kentte konu aramak, konu bulamamak ilginç bir o kadar da gülünç değil mi?

Ve en önemlisi her gün yeni bir koçun toplanıp, göç olduğu ve bir çivi bile çakılamayan Organize Sanayisi gibi yıllardır beklenen yatırımların gelmediği bu kentte konu bulamayan, yaşananlara duyarsız toplum gibi gazetecilerinde olması başlı başına bir sorun, bir haber, bir konu değil mi?

Evet, ‘konu yok, bir şey yazamam..’ diyenlerin gazeteci, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı içinde bir toplumun, hiç bir konuda olumlu, olumsuz bir açıklama yapmayan onca stk, derneğin yanında sözde aydının, ‘seçimden seçime memleket kurtaran’ siyasetçinin olduğu bir kentte, bir ülkede konu bulmak da, duyarlı olacak bir toplumu aramakta zor bir iş olsa da bu ilginç durum haber olunacak konu değil mi?

Ve oncası var denen konuları sıralamaya devam etsek Yirmi yıldır bir türlü bitirilip, güzelleştirilemeyen sözde kent parkı yani Millet Bahçesi, Milli Egemenlik Parkı konu değil mi? Yeni yapılan ama çarşıda olduğu gibi içinde wc’si olmayan, ekilen ağaçların şimdiden solduğu Millet Bahçesi konu değil mi?

Konu aramaya kalkarsak ‘kıl çadırı kurulacak’ denilip, her yıl bir iki renkli lamba ile ışıklandırılan ama bir türlü organize edilip, tam kapasite halka açılamayan Ardahan Kalesi gibi yolu, suyu olmayan onca Kale, Kule, Kilise, Sinegog gibi yol gösteren levhaları olmayan tarihi yerlerin harabe olduğu, üniversitesinin yeni bodrumlara para harcaması konu ve haber değil mi?

Ramazan ayı içinde bile başta Göle’de olmak üzere Ardahan genelinde içme suyu sorununun çözülememesi konu değil mi?

Yada sorun değil mi?

Değilmiş ki ‘konu da yok haber de yok abi..’ dedirtiyor…

Sizce de konu yok mu?

*Vali ve Vekil beylerin dikkatine..

İki yılda bir valinin değiştiği Ardahan’ın son ve gitti, gidecek denen sayın valisi Hüseyin Çiçek..

Sayın AK Parti Ardahan Milletvekili Kaan Koç..

Sayın CHP Ardahan Milletvekili Özgür Erdem İncesu..

Ardahan’da valiliğe başladığı günden bugüne kadar kentin genelinde olağanüstü bir polis ve jandarma uygulamalarının olduğunu sanırım sizlerde bizim giibi görmektesiniz..

Evet, ülkenin sancılı bir süreçte geçtiğini kabul ediyoruz ve ülkenin olduğu gibi bu güzelim ülkede ki insanların huzurlu bir ortamda yaşamasını sağlamak için başta güvenlik güçlerine olmak üzere hepimize görev düştüğünü de biliyoruz.

Ancak bunu yaparken yaşananları olağanüstü abartarak, hiç bir olayın olmadığı Ardahan gibi yerleri de adeta terör, çatışma alanlarıymış gibi ablukaya alan önlemler ile donatırsak Ardahan’ın da içinde bulunduğu ülkenin güvensiz olduğunu ima eder, başta ekonomide olmak üzere yeni olumsuzluklara neden oluruz..

Bu nedenle; Zaten olağanüstü bozuk olan kent içi yollarda zaten yürüyemediğimizi unutup, araçla da en hızlı 30-40 kilo metre hızla yol aldığımızı unutanların kent içinde ki vatandaşa tuzak kurarcasına radar atması, kentlerin girişlerine polis ve jandarmaları yığma ile bu kente, bu ülkeye çokta iyilik yaptıklarını düşünmemek gerekir.

Evet başta dediğimiz gibi ülkemizde hiç istenmeyen olaylar yaşanıyor ve her gün yeni acılar yaşıyoruz.

Bu doğru..

Ve bunun durması içinde güvenlik önlemleri dışında barışı tetikleyecek bir şeyde yapılmıyor.

Ve herkes, her toplum yaşananları ‘Ne olacak?’ diyerek, izlemekten öte bir şey yapmıyor..

Ama Ardahan’ın da içinde bulunduğu bir çok huzurlu alanda da olaylar varmış gibi ülke genelinde sabahın erken saatlerinde evler basıp, gazeteci, siyasetçi, YSK’nın izin vermesi ile halkın oylar ile seçilenlerin kapılarını kırıp, ülkenin olağan üstü bir alanmış gibi göstermekte hem yanlış, hem de şu turizm sezonun da bir o kadar tehlikeli ve dolar eriten olduğunu anlamayan genel idareciler gibi yerel idarecilerinde abaryılı önlem ve baskılar vatandaşın tepkisini aldığını bilmeniz isterim..

Çünkü son olarak gittiği Göle başta olmak üzere Ulgarı hala delinemeyen, dışı gibi içi kırmızı olan elmaların tarlası Ardahan’da ki arsalar gibi satılan Posof, doğalgazı bu kış verilir mi diye düşünülen Hanak, Oval ofisin kurulduğu, Atatürk’ün siluetini bozuk yolda izlemeye gidenlerin güneş altında susuz kalıp, dudak çatlattığı Damal, Kura çermiğinde boğulanların bölgede bulunan HES barajının kapaklarının bir anda açılması dolaysıyla olduğu ileri sürülen Çıldır ve diğerleri gibi resmi bir izin almadan suyu, gölge edecek dikili bir ağacı olmayan yayla festivaline hazırlanan Hoçvan’da geriye kalanların da göç etmek için adeta tetikte durduğunu, bununda oluşturlmaya çalışılan güvensizlik ortamı nedeniyle olduğunu görüyor, duyuyor, üzülüyoruz..

Zaten devam eden göç yarasının bu tür abartılı asayiş önlemleri ve vergi denetimleri ile iyileşmeyeceğini başta en azında bir dönem daha kalması istenen valimiz olmak üzere herkes anlamalı ve buna göre hareket etmelidir..

Bir dönem yasak ilan edilen ve bu neden ile kent köyler gibi boşalan yaylaların, kentlerin yollarını yaptırmaktansa giriş çıkışlarının olağan ve de abartıcı önlemler ile kapatmak, kuyruklar oluşturan denetimler yapmak kente giren yabancıyı olduğu gibi göç etmek için adeta tetikte duran Ardahanlıları ürkütmemeli, etkilememelidir..

Bunun için sayın valinin bu konuda kentin yerel dinamiklerinin de katıldığı, siyasilerinde davet edildiği, ne iş yaptıkları bilinmeyen stk’laran da destek istendiği yeni bir toplantı yaparak, bu kentin huzurlu bir kent olduğunu başta her ay bir araya gelinip, bu huzurun anlatıldığı basına olmak üzere herkese anlatmak gerekir..

Evet üç gümrük kapısı olan, kırmızı et deposu, yayla turizmi için bulunmaz cennet olan bu kentin kanayan yarası göçü tetikleyen önlemlerden ziyade göçü durduracak önlemlere ihtiyaç var..

Bunun içinde başta gitti, gidecek denen ama Ardahanlının çoğunun ‘gitme’ dediği  vali olmak üzere milletvekilleri ve herkesin bu kentin güzel, yaşanılır ve huzurlu bir kent olduğunu anlatmalı, buradakileri olduğu gibi dışarıda kente gelenleri rahatlatmalıdır..

Yani yatırımlardan çok psikolojik desteğe ihtiyaç duyan bir Ardahan, bir Doğu, bir Güneydoğu ve de bir ülke için SERKA’cıların göbeğini büyüten değil, gerçek anlamda plan ve projeler üretmeliyiz.

Ve güvenliği de aksatmadan ama abartmadan, zarar verecek hale getirmeden hareket etmeli, buna göre bir yönetim anlayışı ortaya koymak gerekir..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER