Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

BU ÜLKE DE ‘BEN GERÇEK GAZETECİYİM’ İDDASINDA BULUNAN BİZE LUZÜM VARMI Kİ?..

Benim, ‘Modern çeper dibi..’ dediğim sanalda gördüğüm ve ‘Çal, Al, Yapıştır, Paylaş’ şeklindeki hala yaşanılan bir yaşanmışlığı, ‘alıntı’ diye paylaşıldığını görüp, okurken hem gülüyor, hem de halime ağlıyordum..
Gülerken, birileri gibi ‘benim yazım, yorumum’ demeden altına ‘Alıntı’ notunu ekleyen Sevim Sarıtaş’ın o paylaşımın ne kadar doğru bir tespit olduğuna acı acı gülerken diğer bir paylaşımın altına yapılan yoruma kendime acıyıp, ağlıyordum.
Evet, aşasıda ki alıntıyı okuyup, ‘Gerçekten durum bu..

Ve bu ülkenin durumu bu.. Ve bunu anlamayan, ‘Bu ülkede gerçek anlamda işini yapmaya çalışan biz gazetecilere lüzum var mı?’ diye bende kendi kendime soru sorarken, türkücünün 5 yıl milletvekili, 7 yıldır da başında bulunduğu belediyeden iş alan çekim adlı müteahhit firmanın tenekeciden getirdiği çöp bidonlarını büyük hizmet diye ‘Doğu Anadolu’nun en temiz ili ARDAHAN olana kadar çalışmaya devam. Lütfen şehrimizi temiz tutalım.’ satırları ile aynı sanalda yaptığı paylaşımın altına yazılan, ‘Başkanım elinize emeğinize yüreğinize sağlık. Bu sayfada bazı arkadaşlarımızın, yapmıyor, Ardahan geriye gidiyor yazılarını’ da görüyorum. Bu canlar her zaman hep muhaliflerdi. Bizler doğru olan yapılanı alkışlarız yapana teşekkür ederiz. Onlardan o yaklaşımı hiç görmedim. Yılmak yok yola devam. Saygı ve hürmetler.’ mesajı yazanın 7 sülalesinin’ oturduğu mahallenin sokağın haline ağlıyordum.

Ve dönüp sanalda paylaşılan o gerçek mühendislerin yaşadığı durumu anlatan Alıntıyı alıp, buraya taşıyor ve anlattıklarının bu memlekette türkücülere inanıp, oy verenler oldukça gerçekten bize lüzum olmadığını da ciddi ciddi düşünüyordum.
Çünkü aynı durum, mevcut iktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ adı altında yürütülen çalışmaları anlatmak için Kars ve Ardahan’a gelen AK kadınların onca hayvan leşinin ŞAP’tan yerlerde olduğunu yolu, suyu olmayan köyleri gezerken çektikleri seyfiye eşliğinde Ankara’da getirdikleri Kuran’ı Kerim hediyeli mektubu okur yazarı olmayan gözü yaşlı anneye verip, torununa okutup, siyaset ve ‘Son dakika haber..’ olarak yapıldığı bir ülkede diplomaların olmaması yetmez gibi diplomaları sahte çıkan onca mühendis, doktor, vb. hatta pofun yanında ‘Ben gerçek bir gazeteciyim’ demek bile ayıp..

Evet, hem güldüren, hem de ağlatan o alıntıya dönecek olursak gerçekten bize, yani ‘Gerçek gazeteciyim’ iddiasında bulunan biz saflara hiç mi, hiç gerek yok dedirten bir durmadayız.. Çünkü bu sahada, yani gazetecilikte de ‘gerçek’ diye önünde hazır ola geçilen o kadar sahtesi var ki.. Gerçek gazetecilere de yer yok bu ülkede..
Şimdi gelelim hem güldüren, hem de ağlatan o ‘alıntı’ denen ama her an, her alanda gerçek yaşanan o meseleye..
Ödemişte yol yapımı için uğraşan mühendisler Kel Dağda öyle bir yere gelmişler ki tıkanmışlar, yolu nereden devam ettirecekleri konusunda kararsız kalmışlar. Oralarda keçi otlatan bir Yörük bir haftadır hiç çalışma yapılmamasını merak etmiş ve Karayolları ekibinin yanına varmış;
-“Hayrola hemşerim. Bir haftadan kelli iş yürütmüyorsunuz?”
-“Yok çoban kardeş. Yolu nerden devam edeceğimiz konusunda teknik araştırma yapıyoruz. Toprak ve kaya örnekleri gönderdik. Tahlillerden sonra planı işleteceğiz.” Yörük yüzünde alaycı bir gülümseme ile,
-“Bundan kolay ne var? Toz kireç varsa, ben size hallederim!” Tahlil sonuçlarını beklemekten canları sıkılan mühendisler eğlence bulmanın sevinciyle,
-“Olmaz mı elbette var. Peki ne yapacaz?”

-“Şimdi bu kireç çuvalını benim eşeğe yüklücez. Dabanındanda delecez. Eşeğe deh’ dedinnen. Hayvan en sağlam, en güzel güzargahı bilir ordan gider. Eşek sağlam olmayan yere basmaz. Kireç ardından döküldükçe sizde yolu o ize göre yaparsınız!” Mühendisler Yörüğe kireç çuvalını vermiş ve onun çuvalı eşeğe yükleyip, Dehlemesini eğlenerek izlemişler. Lakin 3 gün sonra istedikleri tahlil sonuçları geldiğinde şaşırıp, kalmışlar. Çünkü sonuç Yörüğün eşeğinin izinin aynı istikametini vermiş. Birkaç gün sonra Yörüğün keçi sürüsünü telaşlı telaşlı sürdüğünü görmüşler.
-“Çoban emmi nedir bu telaş?”
-“3-4 saate varmaz şiddetli yağmur gelecek. Biran evvel kotaraya varmak dilerim. Sizinde çadırlar aynı yerdeyse onları hemen sökün aha şu yan bayıra kurun. Telef olmayın.” Mühendisler gülmüş.
-“Sen telaş etme emmi. Biz Meteorolojiden rapor aldık. Bir hafta yağış yok.” Yörük aynı telaşla hareket ederken,
-“Benden söylemesi arkadaşlar. Gayrısını siz bilirsiniz” Gerçektende 4 saat sonra öyle bir yağmur kopmuş ki? Seller sular olmuş, mühendisler canlarını zor kurtarmış. Çadırları, malzemelerini sel götürmüş. Sabah olduğunda ölümden dönen iki mühendis ortak kısacık istifa dilekçesi yazarak, vermişler;
“Eşeğin yol, Keçi çobanı yörüğün Meteoroloji mühendisi olduğu yerde bize lüzum yoktur!”

Evet, türkücü, tenekeci başkanın paylaşımın altına yazılan o mesaj gibi bu paylaşımın altına da, ‘Eşek kadar olamasaydık, sanatçı bir bayanın, benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi deyip, alay etmesi gibi. Bölge, coğrafya orada yaşayanlar tarafında en iyi biliniz, kimseyi küçümsemek doğru sonuç vermez..’ şeklinde ki yukarıda ki konuyu anlamayıp, o küçğk beyincikleri ile algılayıp, anlayanların çok  olduğu bu ülkede ‘yaşanmışlıklar’ diye alıntılanan ama hala yaşanılanlar aynen böyle..

Ondan dolayı getirin bir kalem ve kağıt bende ‘Gazetecilikten istifa’ dilekçemi yazacağım..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER