Bir çok Ardahanlının yaşadığı ve bir dönem bir Ardahanlının belediye başkanlığı yaptığı İstanbul’un Esenyurt ilçesinde yaşayan beni de etiketleyen bir okurumun Ardahanlı bir valinin yönetiminde olduğu Akdamarlı Van’dan çıkıp, Prof. kariyerine kadar devam eden başarılı hayatını belediye başkanı olarak taçlandıran Ahmet Özer’e yönelik yazdığı açık mektup bir hayli dikkat çekici.
Bu mektubun içeriğinde yer alan iddiaların ne kadar doğru olduğunu sormadan önce aynı mektupta olması gereken diğer onca iddianın neden yazılmadığını da merak ettim.
Çünkü aşağıda okuyacağınız o mektupta olması gerekenleri bir süre önce ‘BELEDİYELERE ÇÖKEN SÜLALELER ve STK’LAR..’ başlığı ile bir yazı alan benim kadar Esenyurt’ta yaşayanlarda iyi biliyorlar.
Evet, doğru derken yanlış bir çok insanın adeta çöktüğü bu belediye de olduğu gibi diğer bir çok belediyede de bu yönde ciddi iddiaların oluğu bir ülke de olduğunu da unutmayalım.
Ki bu çürümüşlüğün vermiş olduğu tepkiye oyları ile tepki gösteren seçmen ve vatandaşın yeni başkanlardan cesur adımlar atmasını ve ‘bele gelmiş, bele gider’ demeden kangrenleşmiş olan bu yaraya gerekli müdahaleyi beklemek namuslu bir yönetim, sistem isteyen herkesin haklı beklentisidir.
Evet, benin belediyelere çökmüş sülaleler ve stk’lar diyerek dikkat çektiğim, okurumun Profesör olan İstanbul Esenyurt Belediye Başkanına yazdığı açık mektubu okurken başta Özer’in geldiği siyasi kültüre sahip idareciler olmak üzere her idarecinin bu ülkenin çürümüş olan yönetim anlayışına dur demesi için seçildiklerini ve kendilerinde bu yöne atacakları cesur adımları hemen atmaları beklendiğini bilmelerinde hatırlatmak isterim.
Çünkü, hala geçmiş başkanları yanlış yönlendiren, başarısızlıklarına en büyük katkıyı sunanları etrafında tutmakla, çaycısından, sekretaryasına kadar aynı isimlerle çalışmakla, sahtekar, boş insanları ‘seni danışman yaptım’ demekle değil yüreklice kangren olmuş bu hicran dolu yaralara gerekli müdahaleyi yapmasını beklenmektedir.
Bun en açık ve bariz örneği okullarında en az 70-80 öğrenci bir sınıfta tıka basa eğitim görmeye çalışırken kültür merkezlerinin birilerinin çiftliği olduğu İstanbul’un Esenyurt’un profesör Belediye Başkanına yazılan açık mektubu bende alıp, buradan, kendi köşem de yer verip, ‘kızım sana diyorum, gelinim sen duy’ misali Esenyurt ve diğer kentlerin halklarının yeni başkanlardan, idarecilerden beklediği adımı sertte olsa bir an önce zaman kayıp etmeden hemen atmalarının beklendiğini anımsatmak isterim.
İşte sanalda yazılan, beni de etiketleyen okurumun Esenyurtludan ve bende daha çoğu olan iddialarından bir kaçını yazan o açık mektubu..
Ve Prof. başkanın ‘Vanlıya, Kanlıyam’ demese de bu yönde atacağı ‘halkça, halkça, hukukça, inanca’ ve eşit bakan anlayışla ve en önemlisi belediyeye çöken çeteleri temizlenmesi istenen devrimci adımları çıkış beklentisi..
Sn. Başkan Ahmet Özer :
Kemal deniz bozkurt döneminde 5 yıl çalışmadan maaş alan ATM memurları (bunların içinde stk başkanları da var) tespit edildi mi ,edildiyse kamuoyuyla paylaşılacak mı?
Kemal Deniz Bozkurt’un kasası niteliğinde olan reklam şirketiyle çalışmaya devam edecek misiniz?
Daha önce ihale alan şirketlerin aldıkları ihalelerde usulsüzlük olup olmadığı araştırılacak mı? Aynı şirketlerle çalışmaya devam edecek misiniz?
Esnafı haraca bağlayan 20 -30 kişilik zabıta çetesini siz mi tespit edeceksiniz , biz mi söyleyelim?
Birim müdürleri ne zaman atanacak ve bu atamalarda liyakat ,deneyim, bilgi, birikim esas alınacak mı?
Özel kaleminiz ve basın müdürleriniz değişecek mi?
Kültür merkezlerinde müdür sıfatıyla koltuk işgali yapanlara bir yaptırım uygulanacak mı?