ROTASIZLAR ekibi olarak son seyahatimizi yanlış hatırlamıyorsak 2023 yılının Kasım ayında Diyarbakır-Mardin-Şanlıurfa illerimize yapmış,Sabiha Gökçen’den başlayan uçuşumuz Diyarbakır ile başlamış, Mardin ile devam etmiş, dönüşte Şanlıurfa’dan tekrar Sabiha Gökçen’e olan uçuşumuz ile sona ermişti.
Söz konusu seyahatin üzerinden yaklaşık beş ay geçti, Türkiye bu zaman zarfında 31 mart tarihinde yerel seçim yaptı, Seçmen hizmetinden memnun kaldığı belediye başkanlarına bir denem daha görev verirken, çalışmalarından memnun kalmadığı belediye başkanlarını yenileri ile değiştirdi.
Şu sıra Nisan ayının yani ilkbaharın içerisindeyiz, Dolayısı ile ROTASIZLAR ekibi olarak havalar fazla ısınmadan uzunca bir süre düşündüğümüz ancak yoğun tempo dolayısı ile gerçekleştiremediğimiz Gaziantep ziyareti ile ilgili bir adım atma ihtiyacı çıktı.
Seyahat ile ilgili hatırı sayılır tecrübeye sahip olan birisi olarak öncelikle belirtmek isteriz ki akşamdan karar verip sabah ”hadi gidelim” demekle seyahat başlamıyor .
ÖN HAZIRLIKLAR
Yapılacak ziyaret önceci seyahat uçak ile yapılacaksa uçak biletlerinin temini,o bölgenin havaalanına inildiğinde sizi istediğiniz yere götürecek aracın temini, bir yada birden fazla gece konaklama yapılacaksa konaklamanın yapılacağı mekanın yada mekanların bulunması, İlgili yerleşim merkezlerinde ziyaret edilecek nereler varsa tamamının işaretlenmesi, bölgeye ait özel yemeklerin tadımının yapılacağı mekanların not alınması, bölgedeki bürokrat-eş-dost ziyaretleri gibi son derece geniş bir saha çalışmasının yapılacak ziyaret öncesi bir kuyumcu titizliği ile ete kemiğe büründürülmesi gerekiyor.
Gaziantep denildiğinde elbette akıllara ilk olarak damak çatlatan yemekler geliyor, bizde ziyaret öncesi yukarıda anlatmaya çalıştığımız saha çalışmalarının taamını yerine getirdikten yani
“-Hangi havaalanına uçacağız,
-Havaalanından hangi aracı alacağız.
-Nerede konaklayacağız
-Yemekleri nerelerde yiyeceğiz
-Görülmesi gereken hangi özel yerleri ziyaret edeceğiz.?”
Sorularının tamamına cevap bulduktan sonra Sabiha Gökçen’de buluşmak üzere sözleştik.
SEYEHAT BAŞLIYOR
22 Nisan Pazartesi günü saat 08.00’de başlayacak ve yaklaşık 1,5 saat sürecek Gaziantep uçuşu için Yüksel Ercan-Nusret Acur-Birol Elüstü-Güven Altay ve Aydemir Özcan’dan oluşan ROTASIZLAR ekibi olarak sabah 06.00’da Sabiha Gökçen havaalanında buluştuk.
Son derece rahat ve huzurlu bir uçuştan sonra 09.30 civarında İndiğimiz Gaziantep havaalanında rezervasyonunu daha önceden yaptırdığımız bizi iki gün süre ile ziyaret edeceğimiz alanlara ulaştıracak aracımızı aldıktan sonra Gaziantep şehir merkezine doğru yola çıktık.
ROTASIZLAR ekibinden Güven Altay bilindiği gibi Kamu yönetimi mezunu, Güven Altay’ın Üniversiteden arkadaşı olan çalışkanlığını uzun yıllardır Türkiye’nin görev yaptığı dört bir bölgesinden takip ettiğimiz kıymetli Bülent Uygur’da an itibarı ile Gaziantep Vali yardımcısı olarak görev yapıyor.
Böylesi durumlarda bize düşende o bölgeyi bilen dostlarımıza arkadaşlarımıza “Bizi konaklayacağımız, yemek yiyeceğimiz ve ziyaret edeceğimiz alanlar ile ilgili yönlendirin” ricalarımızdan birisini de vali Yardımcısı Bülent Uygur kardeşimize yapmıştık.
GAZİANTEP’E İNİŞ
Dolayısı ile daha Gaziantep’e inmeden şehir ile ilgili tüm bilgi ve öneriler kıymetli vali yardımcımız Bülent Uygur tarafından Güven Altay’a iletildiğinden kenti elimizle koymuş gibi bulmuş olduk.
22 Nisan sabahı Gaziantep merkezde Kelebek Restaurant’ta kıymetli Vali yardımcımız Bülent Uygur ile birlikte başta Beyran, Beyin, Şırdan olmak üzere tadına baktığımız yemekleri kolay kolay unutacağımızı sanmıyoruz.
Yemek sonrası Gaziantep valiliğinde kıymetli vali yardımcımız Bülent Uygur’un makamında kahvelerimizi içtikten sonra ziyaret edeceğimiz yerlerin başında olan Gaziantep 25 Aralık Panorama müzesine doğru yürümeye başladık.
25 ARALIK PANORAMA MÜZESİ
Gaziantep Büyükşehir Belediyesince yaptırılan müzede, Antep savunması ile Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’daki mücadele, özel hazırlanan görseller ve dönemin eşyalarıyla anlatılıyor..
Antep savunmasının izleri “Panorama 25 Aralık Müzesi”nde Tarihçiler, oda temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları yetkililerinin oluşturduğu “Araştırma Komisyonu” tarafından geliştirilerek tasarlanan müzeyle, Antep savunmasının gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor.
Seferpaşa Mahallesi’nde inşa edilen müze, Rus ressam Aleksander Samsonov’un dönemi yansıtan yağlı boya çalışmalarının yer aldığı 4 alandan oluşuyor.
Müzede, Gazi ve şehit yakınlarının bağışladığı eşyalar, Antep savunmasına şahitlik eden binalardan kalma kapılar, pencereler, mücadelede kullanılan silahlar ve o dönemde kullanılan kıyafetler yer alıyor.
Müzede yaklaşık bir saat kaldık, Orada bulunduğumuz süre zarfında bize süreci en ince detaylarına kadar anlatan görevli tarihçimiz İsmail Hakkı Üzüm’ü dinlerken zaman zaman gözyaşlarımıza hakim olamadığımız anlar oldu.
25 Aralık Panorama müzesinden ayrıldıktan sonra Gaziantep’e gelindiğinde görmeden gidilmemesi gereken yerlerin başında olan Zeugma müzesini ve orada bulunan Çingene Kızı çalışmasını görmek adına aracımıza binip müzenin yolunu tuttuk.
ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ
Bölgede kime sorsanız “Zeugma Gaziantep gezisinin olmazsa olmazıdır” cevabını alacaksınız. Hitit, Asur, Pers, Komagene gibi uygarlıkların yaşam sürdüğü daha sonra Malazgirt Savaşında Selçuklu himayesinde olan Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış, İngiliz ve Fransız işgallerinde milli mücadele gösterip “Gazi” unvanını almış medeniyetler beşiği diyebileceğimiz bir ilin sınırları içerisindedir Zeugma mozaik müzesi.
Zeugma kelime olarak “ köprübaşı ” anlamını taşıyor. 30 bin metrekarelik bir alana yayılan kentin her bir yeri ihtişamlı. 2000 yılında tesadüfen çıkarılan eserlerle dünyada büyük ses getirmişti. Türkiye’ de de büyük yankı uyandıran bu kent için hemen detaylı anlamda kazılara başlanmış.
Zeugma Mozaik Müzesi Pazartesi hariç haftanın her günü 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor Zeugma. Biz gittiğimizde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı dolayısı ile giriş ücretsizdi. 2011 yılında açılmış olan bu müze dışarıdan mütevazi bir görünüm sergilese de, içeride özenle yapılmış ışıklandırma, sergileme ve bilgilendirme panoları ile dikkat çekici. Roma dönemine ait birçok eseri içinde barındırdığı için dünyanın en büyük mozaik müzesi unvanını almıştır.
140 metrekare duvar resmi, 4 roma dönemi çeşmesi, 20 sütun, 4 kireç taşı heykeli, bronz mars heykeli, mezar stelleri, lahitler ve restorasyonlar tamamlanmış 2 bin 500 metrekarelik mozaiğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu özel ve ihtişamlı eserler o dönemde yaşamış insanların inançlarını, kültürlerini ve günlük yaşantılarını zihnimizde canlanmasına yardımcı oluyor..
Zeugma Mozaik müzesinden yaklaşık 1,5 saat kaldık, Bize mihmandarlık yapan ve kendisi de Nizip’li olan Arkeolog Cengiz Aktaş’ın muhteşem anlatımı ile tarihin derinliklerine doğru olağanüstü bir yolculuk yapmış olduk.
CİNGENE KIZI MOZAİĞİ
“Çingene Kızı” mozaiği; Gaziantep iline bağlı Nizip ilçesinin 10 kilometre doğusunda bulunan Zeugma antik kentinde,1998 – 1999 Kış döneminde Belkıs Harabelerinin kurtarılması sırasında bir villanın 300 m2’lik tabanının parçası olarak, üzerindeki sütunun kaldırılmasıyla bulunmuştur. Akratos, Mevsim tanrıçası ve Satir adlı eserlerle birlikte kurtarılan Çingene Kızı mozaiği, antik kent ile birlikte Gaziantep’in de simgesi halini almıştır.
Çingene Kızı mozaiğine konu olan kişinin cinsiyeti bir tartışma konusu olmakla beraber; figürün Yer Tanrıçası ve tanrıların anası Gaia veya Büyük İskender olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır.Ancak mozaiğe saç örgülerinden dolayı halk arasında “Çingene Kızı” denilmektedir. Bir süre Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen mozaik, 9 Eylül 2011 tarihinden itibaren Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir.
Mozaik’in diğer parçaları ise 2018 yılının Aralık ayında Amerika’dan Türkiye’ye getirildi ve Zeugma müzesinde sergilenmeye başlandı.
Zeugma Mozaik müzesi ziyaretini tamamladığımızda saat 18.00 olmuştu, Müze bahçesinde Arkeolog Cengiz Aktaş’ın ısmarladığı nefis çayları içtikten sonra konaklayacağımız otele ulaşmak adına şehir merkezine doğru yola çıktık.
KONAKLAMA VE HIŞVEHAN’Da AKŞAM YEMEĞİ
Konaklayacağımız otelde geldikten ve yaklaşım2 saatlik bir dinlenmeden sonra akşam yemeği için daha önceden rezervasyon yaptırdığımız ve otele yaklaşık 300 metre yakınlıktaki Hışvehan Restaurant’a yöneldik.
500 yıllık mazisiyle Gaziantep’in kadim kalesinin eteğinde yeniden hayata dönen Hışvahan’da, bölgeye has damak çatlatan yemeklerin tadına bakıp keyif alırken Fenerbahçe’nin Sivasspor ile 2-2 berabere kalması ve şampiyonluk umudunun iyiden iyiye zora girmesi bir miktar keyfimizin kaçmasına vesile olsa da muhteşem ambians eşliğinde yemeğe devam ettik.
Günün yorgunluğu artık kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlayınca yürüme mesafesindeki otelimize geri dönüp “Arkadaşlar yarın sabah görüşürüz” diyerek odamıza çıktık.
23 Nisan sabahı uyandığımızda otelin lobisinde bekleyen Aydemir Özcan“kimse itiraz etmesin hemen yakınımızda Paçacı Eyüp var, Muhteşem çorbalar yapıyor, İnternette fenomen oraya gidiyoruz” dedikten 15 dakika sonra kendimizi “Paçacı” yada “Keleci” diye bilinen Eyüp Ustanın bilemediniz 20 metrekarelik mekanında bulduk.
Biz bir gün öncesinden Beyran yediğimiz ve son derece memnun kaldığımız için burada da “Beyran istiyoruz” dedik, Ayak paça isteyen oldu, “Kelle paça içerim” diyen oldu, söz konusu nefis yemelerin yanındaki acı biberler ile kendimize muhteşem bir ziyaret çekerken hemen karşımızda bulunan ve peynir ağırlıklı hizmet veren “Peynir Müzesinde” de kahvaltı yapmak istedik ancak müze müdüründen “-Efendim daha önceden rezervasyon yapmanız lazım, zaten orda Beyran içtiyseniz bir daha kahvaltıya gerek kalmaz” dediği an peynir ağırlıklı kahvaltı imkanına kavuşamadık.
HEDEF RUM KALE
Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde konumlanmış.
Antik Dönem’den günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi bir çok isimle adlandırılan Rumkale’deki mimari kalıntılar Geç Roma ve Ortaçağ karakteri taşımaktadır.
Kalede bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları, kuyu ve hendek yer almaktadır.
Roma Dönemi’nde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleşmesi ve burada Hıristiyanlık dinini yayması nedeniyle, bu yerleşim yeri Hıristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamaktadır. Yohannes’in, İncil’in kopyasını Rumkale’de bir mağarada sakladığı daha sonra kopyaların buradan alınıp Beyrut’a götürüldüğü anlatılmaktadır.
Gaziantep ile Rumkale arasındaki mesafe yaklaşık 62 kilometre, Kelleci yada Paçacı Eyüp’te yaptığımız muhteşem kahvaltı sonrası aracımıza binip yaklaşık 1,5 saat sürecek yolculuğumuza başlarken bizi arayan Rumkale köyü muhtarı “Sayın vali yardımcımız Bülent Uygur’ın misafirleriymişsiniz, Sizi köyde bekliyoruz, burada kalacağımız zaman dilimi içerisinde sizi en iyi şekilde ağırlayacağız” bilgisini verdi.
Rahat bir yolculuk sonrası Rumkale köyüne ulaştık, Mihmandarımız Mehmet Emin bizi 150 metre yüksekliğindeki cam terasa doğru yönlendiğinde çok kere “ben askerde iken binlerce metre yükseklikten paraşüt ile atlamış birisiyim” diyen Aydemir Özcan’ın cam terasa yaklaştığımızda biraz geride kaldığını görünce “hadi bakalım” önerimize “-Arkadaşlar size söylemeliyim benim yükseklik korkum var, buraya biraz zor çıkarız” cevabına “korkuyu yenmenin ve yüzleşmenin tam zamanı aşağıya bakma” dedikten sonra kendisini hep birlikte çekerek cam terasa çıkardık.
RUMKALE-HALFETİ TEKNE TURU
Cam teras sonrasında Rumkale’den başlayıp yaklaşık bir saat sürecek ve Halfeti’de sona erecek tur için tekneye bindik, Teknedeki sorumlu” Gezimiz 1,5 saat sürecek bunun yarım saati Halfeti’de çay kahve molası olacak” dedikten sonra teknedeki yaklaşık 50 kişi ile dillere destan bir tura başladık.
Hem Halfeti hem de Rumkale’nin tam karşısındaki Kasaba köyünden tekneler kalkıyor. Kooperatifin işlettiği bu turlar dolmuş usulü çalışıyor. Tekne yeterli sayıda yolcuya ulaşınca kalkıyor. Kişi başı 150 lira.
Bir de özel turlar var. Yine aynı tekneleri dilediğiniz rota ile kiralayabiliyorsunuz. bunun bedeli de 6 bin 500 lira.Savaşan Köyü’nde inip gezebilmek için bu tip turu tercih edebilirsiniz. Ama normal turda kaptandan rica ederseniz sizi indirip bir sonraki tekneye bilgi verip sizi almasını da sağlayabilir. Bu ne kadar ikna edici olabildiğinize bağlı.
Tekne turunda harika manzaralara şahit olacaksınız. Buralara kadar geldikten sonra tekne turunu yapmazsanız çok ayıp olur.
Özel tur satın almadığınız durumda rota Savaşan Köyü kıyısına yanaşıp Rumkale veya Halfeti’de yarım saat mola verme şeklinde ilerliyor. Tabii yol boyunca bolca aşırı yüksek sesle yöresel müzikler size eşlik ediyor.
Bir ara “Hele dadaş hoşmusan/Dolumusuan boşmusan” şeklindeki Erzurum türküsü çalmaya başlayınca her üçü de Erzurumlu olan Nusret Acur-Aydemir Özcan ve Güven Altay’ın gözlerindeki gülümsemeye bizimle birlikte tüm tekne şahit oldu.
Teknedeki tek sıkıntı oturacağımız alanın henüz boyanmasına rağmen kaptan tarafından yolcular ikaz edilmediği için nerede ise tüm yolcuların giysilerine beyaz boya oldu, Kaptan yolculardan gelen “Neden haber etmediniz.?” çıkışına özür dilediyse de aralarında bizimde bulunduğumuz çok sayıda erkek yolcunun pantolonları ile bayan yolcuların etekleri harap oldu.
Halfeti’de yarım saatlik dinlenme sonunda tekrar muhteşem manzaralar eşliğinde geri dönüş yaptıktan, Rumkale’de teknede inip ilgililere teşekkür etikten sonra 62 kilometre yolu takip edip Gaziantep merkeze ulaşmak için aracımıza binip yola koyulduk.
İMAM ÇAĞDAŞ’TA KEBAP
Rumkale tekne turunu tamamladıktan sonra tekrar Gaziantep merkeze ulaştığımızda saat yaklaşık 15.00 olmuştu, aracımızı müsait bir otoparka bıraktıktan sonra İmam Çağdaş Restaurant’a giriş yaptık.
Nusret Acur yiyeceğimiz yemekleri sipariş verirken bizde İmam Çağdaş lokantasının 140 yıldır faaliyette olduğunu burada 150 kişinin çalıştığını, tatlılarda kesinlikle glikoz kullanılmadığını, müşterinin tükettiği kebapların kesinlikle fabrikasyon olmadığını ilgililerden öğrenmiş olduk.
Güzel kebapları yedik, bakır tas içerisinde ikram edilen soğuk ayranı içtik, yemek sonrası müessesenin nefis havuç dilimi ve şöbiyetten müteşekkil tatlılarını da yedikten ve çayları da içtikten sonra İmam Çağdaş çalışanlarına veda edip ayrıldık.
DÖNÜŞ HAZIRLIKLARI
Eve dönüş uçağımız gece 22.30’da , dolayısı ile Gaziantep çarşısını dolaşacak ve eve götürülecek başta tatlı ve fıstık olmak üzere diğer hediyelikleri almak için epey bir zaman var, Aydemir Özcan ve Güven Altay’a muhtemelen daha yolculuk başlamadan evden “Tatlı ve Antep fıstığı getirmeden eve gelmeyin” talimatı gelmiş olsa gerek ki onlar ilgili satış mekanlarını ararken bizde Nusret Acur ve Birol Elüstü ile tam çarşı merkezinin ortasındaki çay ocağına konumlanıp Aydemir Özcan’ın getirdiği 200 gram Antep fıstığı eşliğinde çayları yudumlama başladık.
Herkes eve götüreceği çam sakızı çoban armağanı hediyeler aldı, “İşimiz aşağı yukarı tamam hazır vakit varken bir mekan daha dolaşalım yer söyleyin” der demez Güven Altay “O iş bende Dülük baba türbesine gidiyoruz” cevabını verdi.
DÜLÜK BABA EFSANESİ VE TABİAT PARKI
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine giderken şimdiki Dülük Köyü yakınlarında bir derviş yolunu keser ve Padişah’a: “-Sana müjdelerim ki şu ayın şu gününde Mısır’ı alacaksın. Haydi yolun bahtın gibi açık olsun.” der. Padişah meraklanır ve dervişe kim olduğunu sorar ve şu cevabı alır: “-Fani alemin bir yolcusuyum. Menzilime ulaştım.Hak’a tapılandım, beni sorma sen yoluna devam et.”
Yavuz gerçekten de dervişin dediği zamanda Mısır’ı alır. Dönüşte elini öpmek için uğradığında dervişin öldüğünü görür. Ona bir türbe yaptırır.
1950’lerde başlayan ağaçlandırma çalışmaları sonucu ortaya çıkan Dülükbaba Tabiat Parkı, Gaziantep ilinin kuzeyinde, şehir merkezine 8 km mesafede olup Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Dülük Mevkiinde yer almaktadır.Gaziantep- Adana Devlet Karayolu üzerinde, 306 ha. alan büyüklüğüne sahiptir.
Dülükbaba Tabiat Parkı, Gaziantep’e gelen herkesin mutlaka görmesi gereken muhteşem bir doğa harikası. Fotoğraf çekmeyi sevenler için ayrı bir güzel.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı dolayısı ile nerede ise tüm Gaziantep bu parkta, Mangallardan çıkan dumanı havada rahatlıkla görüyorsunuz, Birol Elüstü ve Aydemir Özcan “biz yorulduk çay içeceğiz” derken Nusret Acur-Güven Altay ve biz bir saatlik süre zarfında tabiat parkını baştan başa dolaşmış olduk.
DÖNÜŞ YOLCULUĞU İÇİN GAZİANTEP HAVAALANINA
Hava karardı, 22.30’daki uçağa yetişebilmek ve aracımızı teslim etmek için havaalanı yolunu bitirdik, Aracımızı ilgili firmaya teslim ederken Aydemir Özcan’ın uçuş bileti ile ilgili çıkan krizi de büyük uğraşlar sonucu çözüme ulaştırdıktan ve Gaziantep havaalanında bulunan mağazalardaki altın değerinde tatlılardan birer dilim aldıktan ve ilgililerin “Sabiha Gökçen için son çağrı” anonsunu duyduktan sonra uçağa girip koltuklara oturduk 22.30’da başlayan yolculuğumuz 23.50’de Sabiha Gökçen’de sona erdi.
Havaalanında bizi bekleyen araçlarımızı aldık ve yaklaşık 01.00’de hepimiz evlerimize ulaşmış olduk.
Gaziantep’te kaldığımız 2 günlük zaman zarfında pek çok yerde tatlı yedik, Kahve içtik, Nefis çayların tadına baktık, Başta bakırcılar çarşısı olmak üzere çok sayıda sanat erbabının çalışmalarına bire bir şahit olduk.
TEŞEKKÜRLER
1-En büyük teşekkürümüz Gaziantep seyahatimizde bizi bir dakika bile yalnız bırakmayarak program yapan vali yardımcısı Bülent Uygur kardeşimize.
2-Gaziantep 25 aralık Panorama müzesinde bize eşlik eden Tarihçi İsmail Hakkı Üzüm kardeşimize
3-Zeugma Mozaik müzesindeki harika anlatımı ile bizi bilgilendiren Arkeolog Cengiz Aktaş beyefendiye.
4-Ziyaret süresince bizi Türkiye’nin dört bir tarafından arayıp “Şurada konaklayın, tatlıyı burada tüketin, Kebap için şuraya gidin” tavsiyelerinde bulunan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz.
Önümüzdeki aylarda yeni bir seyahatte buluşmak ve gördüklerimizi yine bu sütunlarda sizlere aktararak ülke turizmine katkı sağlamak adına yazıncaya kadar şimdilik hepimize veda ediyoruz.
DİPNOT: Ziyaret ile ilgili kaleme aldığımız bu köşe yazısında fotoğraf kullanmadık, Zira gezi fotoğraflarımızı ROTASIZLAR ekibin sosyal medya hesaplarından zaten anında paylaşıyoruz.