Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Siz vatan ve yatırım severler HES’leri yapanlardan ne aldınız?

Geçtiğimiz gün Şeytan kalesi gibi yolu olmayan Kurtkala’sının olduğu bölgede bulunan ve bir zamanlar 3 dönem Ardahan Milletvekilliğini yapan Çıldırlı Ensar Öğüt’ün köyünün de aralarında olduğu 1o köye nahiyelik yapan Kurtkala’nın 50 yıldan fazladır kırık, dökük olan köprüsü üzerinden gelen bir görüntüde konuşan Çıldırlı hemşerimi dinlerken kendi kendime acı acı gülümsüyordum..

Çünkü tarihinde ‘Çıldır Gazetesi’ isimli ilk gazetesini çıkardığımız bir zamanların Eyaleti olan 2 bin nüfuslu Çıldır’da açtığımız matbaamızın camlarına püskürtme boya ile ‘Can sağ iken yurt vermeyiz Kürde pardon düşmana.. Terörist git buradan..’ diye yazanlara yetmedi TİM Polislerini getirip, matbaamızın karşısında sokak ortasında kahvaltı verip, Aslanlar gibi 3 yıl boyunca gazetemizi çıkardığımız günlerde bize gözdağı haberleri yapanlara acıyordum.

Ve bizim de, o günde, bugünde bunlara ‘Haydi oradan.. Sizi içi boş vatan-millet-sakarya diyenler.. ‘Rus geliyor..’ deyip, kaça kaç hikayeleri uyduranlar.. ‘Nereye kaçıyorsunuz, hani sağken yurt vermeyecektiniz düşmana?..’ diyen Aşıkşenliğin ‘torunlarıyız’ deyip, Şenliğin adını taşıyan beldeyi mahalle yapanlar..’ deyip, işimize baktığımızı da hatırlıyordum..

Çünkü, ‘Abant, Tatvan gibi göl kenarına taşınması gerek’ dediğimiz ilçenin gelişmesi için Çıldır Gazetesi isimli ilk gazeteyi çıkardıktan sonra 60 yıldır açılmayan Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı’nın açılma meselesi gündemde olması için hiç bir maddi, manevi desteklerini almadan gazetemizin yayınlandığı 3 yıl boyunca, ‘Aktaş Artık Açılsın’ satırını logomuzda tutup, haber ve yorumlarımızla oluşturduğumuz gündem ile kağıt üzerinde açık olan ama gerçekte kapalı olan Aktaş Gümrük kapısının açılmasına büyük katkı sunmuş, birileri gibi ‘Biz açtık, açtırdık..’ demeyip, bugünkü gibi İstanbul’da olduğumdan dolayı açılışına bile katılamamıştık..

Ve yine haber ve yorumlarımızla kapatılan Çıldır Adliyesi için Çıldır tarihinde olmayan eylem kültürünü hatırlatıp Çıldır’ın o tek caddesinde yüzlerce insanı yürütmüş, ‘Adliyemiz kapanmasın’ diye bağırtmıştık..

Ve bölgede yapılan HES Barajlarının başta Alabalıkları balıkları olmak üzere doğayı katledeceğini ısrarla yazıp, durmuştuk.. Hatta diğer dernek, federasyonlar gibi bugünlerde değil çoktandır yani aylardır hatta yıllardır ortalıkta olmayan ve sahayı yeniden KAI’lere, KAISİAD’lara, KAIFED’lere kaptıran bölge dernekler arasında olan Kura Nehrini Koruma Derneğinin kurulmasına katkı sunmuştuk..

Neyse, ‘Biraz da kendi işinle, özel hayatınla ilgilen.. Bak 5 Ekim’de düğün var, Gazeteci kızımız Özlem Şeyma Yılmaz’ın İstanbul Aydos’ta yapılacak olan kır düğünü ile dünya evine girecek.. Davetiyeleri dağıt, dostları davet et.. Mesajları at..’ diyen duygunun baskısıyla kısa tutmak istediğim bugünkü yazımı yazıp, o günleri ve halen karşı olduğum HES’lere biraz dem vurmak isterim..

Ankara’da ki külliye denen saraydan, sınır ticaretinden gelen gelirle yaptırılan, her gelen kaymakam, idareci gibi başta klozetleri olmak üzere her tarafı kırılıp, KÖY/DES, Özle İdare, Sosyal Riski Önleme Fonundan, SYDV’nın paraları ile baştan aşağı yenilenen vali beylerin oturduğu küçük beyaz ev denen Ardahan valilik konağından daha muhteşem bir saray yapan DSİ yani kentlerinde doğru dürüst akmayan, köylerinde, yaylalarında su olmayan, Kısır dağının suyu gibi suların boş aktığı Devlet’in Su İşler Müdürlüğünün yıllardır bir türlü su ve yol sorununu çözemediği, için aynı devlet bu işi beceremeyince doğanın katledilmesine göz yumarak  işi bölgede iş alan müteahhitlere yüklediğini de görmekteyiz.

Bunun en son örneği ise Hanak’ın içme su şebekesinin boruları milyon dolarlık projeyi kapan TANAP Müteahhitlerince, Göle’nin köylerinin su şebekesinin yenilenme işinin de Göle’nin içme suyunu alan ve geçmişteki , eski Vekil ile Belediye Başkanıyla birlikte kahvaltılarda poz veren müteahhide yüklenmesinden hatırlamak mümkün..

Olsun, hiç yoktan iyidir deyip, yatırım olarak sayılan bu işleri izlerken başta ‘Baluklar, Alabaluklar yok artuk, Cancur’de, dışı gibi içi beyaz elma da yetişmiyor artuk’ denen  Hanak Sevimli’de dev bir HES barajı yapan ama ne Hanak’a ne de Çıldır’a bir faydası olmayan HES Müteahhitleri ile Posof’un derelerini kurutan HES’lerin müteahhitlerinden ve de Kura Nehrini yatağından beleşten kum çıkarıp, büyük paralarla satan diğerlerinden ne alındığını merak etmedim değil..

Çünkü Botaş/BTC’nin yetmedi TANAP’ın bölgenin tarım arazilerini beleşten ve verdiği sözleri tutmadan ikiye bölüp, geçirdiği petrol ve boru hatlarından ancak 10 yıl sonra doğalgaz almış bir Ardahan olarak Ardahan’ın doğasını alt üst eden hatta Ardahan-Göle yolunun ortasında ki beton santralinden, Kura nehrinin canını alırcasına kum çekenlerden de ‘bir şeyler yani vergiler alınmalı..’ diye düşünüyoruz..

Evet, ‘HES’leri yapanlardan ve yaptıkları HES Barajlarında baraj balıkçılığına bile izin vermeyen, korumasını da vatani görevini yapan Askere beleşten havale eden milyonlar kıran HES’lerden her akşam aldıkları paracıkları nereye koyacaklarını bilmeyen müteahhitlerde ne aldınız?’ hele deyin bizim baluklar, çermikler gitti diyen eyyyy Rus köprüsünün tahta yolu da kent için yolardan beter olan ve benden daha çok Ardahanlı, Türkiyeli büyük vatan severler..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER