Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Üzüldüm ama senin çöp, çoban olmana mı?

Ardahan ile ilgili dünyanın neresinde bir gelişme yaşansa ilk akla gelen veya aranan isimler arasında olduğumu, sadece Türkiye’nin değil, uluslar arası ajans muhabirlerinin aradığı bir isim olarak anılmak güzel olduğu kadar da acı verici bir durum.

Çünkü, son olarak İzmir’de kaza geçiren bir Ardahanlının ailesine ulaşılmadığından oradaki ilgililerin beni aramaları benim bu özelliğimi bana bir kez daha fark ettirirken, aynı bir durumu da yıllar önce yaşadığımı da hatırlıyorum.

Yıllar önce idi.. Konu yine Ortadoğu ve Irak idi..

Geçtiğimiz günlerde İzmir’den hem de tanımadığımız bir Ardahanlı kaymakamın kaymakam olarak atandığını öğrendiğimiz İzmir Menemen’den Ardahanlı kaymakamı değil, beni arayıp, ‘AK Parti İlçe Yöneticisi mi, başkanımı bilmem ama birinin Menemen’de yaşanan trafik kazasında bir Ardahanlıya çarptığı ve alıp hastaneye götürdüğü ancak ağır yaralı olan Ardahanlının yakınlarına ulaşılamadığını bu yönde bir haber veya tanıdığınız varsa yardımcı olabilir misiniz?’ deyince konuyla ilgili haber ve elimden geleni yaptıktan sonra yıllar önce beni kırık Türkçesiyle arayan yabancı Arap gazeteci meslektaşımı hatırlıyor, kendi kendime gülümserken bir kez daha üzülüyorum..

Evet, yıllar önce idi..

Beni arayan Arap gazeteci meslektaşım, Irak’ta kaçırılan konsolosun Ardahanlı olduğunu, benim ailesine ulaşıp, ulaşamayacağımı sorduğunda şok oldum desem inanın..

Çünkü gerek bir gazeteci, gerek ise Ardahan Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı, gerek ise bir dönem Ardahan Dernekler Federasyonu /ARDAFED) Başkan Yardımcısı ve Başkanı olarak yada Ardahanlı İş İnsanları ve Sanayiciler Derneği (ARSİAD) Başkanı olmam mı yada Ardahan denildiğin de tüm samimiyet ile Ardahanlı olduğumdan mı yoksa 36 yıldır yazılarımla, programlarımla seslendiğim Ardahanlıların başında gelen benden daha önemli, daha etkili, hatta daha havalı Ardahanlı iş insanları gibi Ardahanlı bürokratlar, artistler, sporcular, gazeteciler olduğunu da hatırlıyordum..

Ve o telefonla Ardahan’ın gelişmesinde büyük rol oynaması gereken Ardahanlı iş adamı ve bürokratların kendilerini sakladıklarının açık bir örneği de Irak’ta kaçırılan ve Konsolos olmadan önce Başbakana danışmanlıkta yapan Öztürk Yılmaz’ın kaçırıldığı ve Ardahanlı olduğunu öğrendiğimde de görmüş ve üzülmüştüm..

Çünkü, İnsana ‘Vay be.. Bu kadar da olur mu, Ardahanlı olacaksın, Başbakana danışmanlık yapacaksın, ardından Konsolos olacaksın ama başta köyüne olmak üzere Ardahan’da veya Ardahanlının yanında küçükte olsa bir eserin olmayacak’ dedirten bu gelişme beni Ardahanlı Konsolos Öztürk Yılmaz’ın ailesiyle birlikte İş-İT tarafından kaçırılmasından daha çok derinden üzmüştü..

Ve dönüp bugünlere daha yakınlara gelip, şu an bulunduğum İstanbul’da iken yine yıllar önce rahmetli olan ve benim cenaze törenine bizzat katıldığım ve toplasan 70-80 kişinin katılımıyla toprağa verilen Ardahanlı Av. Halis Özdemir’in cenazesinde ki o manzara karşısında yaşadığım duyguyu Öztürk Yılmaz’ın kaçırılmasında da yaşadığımı itiraf etmek isterim..

Çünkü Ardahan’da doğacaksın, Ardahan’da büyüyeceksin, onun ekmeği, suyu ile doyacaksın, sonra iş adamı, bürokrat hatta artist, Fakir’den daha etkili gazeteci diye geçineceksin yani ‘Adam’ olacaksın ve geri dönüpte Ardahan’a, Ardahanlıya bakmayacaksın..

Ve, ya kuyruğun sıkıştığın da ‘Ardahanlıyım..’ diyeceksin.. Veya da öldüğün de 70-80 kişinin katıldığı cenaze ile toprağa verileceksin..

Neyse yine de hepimizi derinden üzen Ardahanlı hemşerimiz Öztürk Yılmaz’ın kaçırılması olayının iyi bir sonuçla sonuçlanmasını ve Yılmaz’ın kurtarıldıktan sonra yoksul kent, işsizliğin diz boyu olduğu şehir, 3 gümrük kapısı olmasına karşı ithalat, ihracatın doğru, dürüst yapılmadığı sınır vilayete Ardahan’a gelip, ne yapabileceğini ortaya koyması için dua edip, 2 dönemde milletvekili edeceksin ama kurtulan sadece o olacak, Ardahan’a da, ‘Allah kurtarsın..’ diyeceksin dedirten son bir olayı daha yaşamanın üzüntüsü ile kahrolacaksın..

İşte kısacası Ardahanlı olmak güzel olduğu kadar Ardahanlıya sahip çıkmak, onun bir yere gelmesi için verdiğin omuzun anlamını anlamayanların da çok olduğu şu dünyada dün adam diye geçinenlerin bugün çoğunun çöp yada çoban olup, gittiğini de görünce yine de bir Ardahanlı olarak üzüleceksin..

Sanırım buda küçük Ardahan’dan çıkıp, büyük Ardahan denen yerlerde caka satanların ‘”Kaymakam olmuşsun fakat adam olamamışsın..” hikâyesinin başrolünü oynayanlar olduğundan bu durumlar yaşanır, biz Ardahanlıları üzerken, ‘Gün ola hayrola’ sözünü de not ettirir..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER