O yıl Ardahan’da ortaokula yeni başlamıştım.
Yıl 1967 olmalı…
Bir akrabamın evinde kalıyorum. Henüz 11 yaşındayım.
Kaldığım evde bazen yatağa işediğim oluyordu. Çok utanıyordum. Benden bir iki yaş büyük bir kızı, birde benden bir yaş küçük bir oğlu vardı.
Çok samimi değildim onlarla. Yemek yerken bile utanıyordum, sofradan çabuk kalkıyordum. Çoğunlukla karnımı doyurmadan yatıyordum.
Yani pek iyi bir hayatımın olduğunu söylenemezdi.
Sanırım anneleri yatağıma işediğimi biliyordu. Çünkü; benim döşeğim çoğunlukla hep dışarı güneşlensin diye çeperin üzerine atılırdı. Tabi yataklar yün olunca da berbat kokuyor…
O yıl okulu yarılamıştım. Artık gece yatakta işemelerim de azalmıştı. Hatta bitmiş gibi bir şeydi.
O sürede bizim sınıfta bir kızdan da hoşlanmaya başlamıştım. Nedensiz bir şekilde, onun yanına gidiyorum, bir yolunu bulup konuşuyorum.
O kızın sayesinde sanki birden bire büyümüştüm.
Zaten o zamanlar bir sınıfta en fazla 3- yada 5 kız olurdu. O yüzden çok fazla aşk rekabeti vardı!
Sonraki yıllarda iş kavgaya kadar varacak olsa da o rekabet hiç bitmeyecekti…
Hatta o yıl bir kaç kez sinemaya bile gittim. Türkçem de bi hayli ilerlemişti. Gerçi hala bugün ben bugün bile konuşurken Kürdlüğüm hala yüzüme dilime vuruyor. O zaman daha Kürt’tüm sanki…
O zaman öyleydi işte…
Bi türlü Türkçeyi onlar gibi güzel konuşmasam da derdimi artık daha rahat anlatıyordum.
*
Sanırım Mart aylarıydı. Bizim köyden bir akrabam Ardahan devlet hastanesinde ameliyat olmuştu.
En yakını biz olduğumuz için babam ve amcam da gelmişti o gün…