Son yerel seçimlerde DEM’in desteğiyle birinci parti olan ve erken seçim istemektense mevcut iktidarla gölge ortaklığını seçen CHP’nin kızdırdığı mevcut iktidarın resmi ortağı MHP’nin her an cumhur ittifakını bozacağı konuşulan ülkenin gündemi yabancı bir gazetecinin kafasını sallayarak sorduğu sorusuyla bir anda değişiyordu.
Halbuki CHP’nin kendisinin de içinde olduğu iktidar ile gölge ortaklığını seçmesine kızıp, taktığı yüzük ile ‘Bana Allah yeter’ diyerek cumhur ittifakına mesaj yolladığı söylenen ve her an yani yaşanan ekonomik sıkıntılar dolayısıyla milyonlar kurban kesemiyeceği için etsiz geçeceği görünen kurban bayramından sonra CHP’den önce ‘erken seçim’ diyebileceği ileri sürülen Bahçeli’nin yumuşamaya çok kızdığı da konuşuluyordu.
Ve daha iyi bir Anayasa istemektense Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için değişimi dayatıldığı söylenen Anayasayı değiştirmek için bu aralar bir hayli köşeye sıkışıp, ses çıkaramayan AK Parti’nin Bahçeli’nin bu çıkışına karşı nasıl bir adım atacağı adım merak edilirken teröristlerle iş birliği yapmasıyla suçladığı, tezek dediği CHP’yi ziyaret eden cumhurun ve ittifakının başı Erdoğan’ı kafalarını sallayarak, arenalarda kendilerini kılıçlayanların ülkesi İspanya’da görüyoruz.
Ve daha bir kaç gün önce gölge ortağı CHP’yi ziyaret edip, yurt dışına giden AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Türkiye-İspanya 8. Hükümetler Arası Zirvesi kapsamında başkent Madrid’de ikili ve heyetler arası görüşmeler yapan Erdoğan ve Sanchez, görüşmelerinin ardından iki ülke arasındaki 11. anlaşmaya imza attıktan sonra ortak basın toplantısında konuşuyordu.
Konuşmalar bitip, gazetecilerin soru sormasına geçildiği esnada İspanya’da yayınlanan El Pais gazetesinden bir gazeteci ile Erdoğan arasında yaşanan ‘kafanı sallama’ söylemi bir anda gündemi yeniden değiştiriyordu.
Gözlerin iç politikadan dış politikaya dönmesine neden olan ‘kafa sallama’ olayını herkes kendisine göre yorumlarken bende yaklaşan bayram öncesi mesaj isteyen okurlarımla telefonla, sanalda iletişim içinde bir taraftan haberlerimi yapıyor, bir yandan günün manşetlerini oluşturuyor diğer yandan da hemşerim Doğan Şentürk’ün haber ekibinin başında olduğu Now TV’nin de ödül aldığını anlatan tv haberlerini dinliyordum.
Veeee… El Pais gazetesinden bir gazeteci, Erdoğan’a Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tutukluluğu hakkında ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının göz ardı ediliyor olmasına’ işaretle bir soru yönelttiği Erdoğan’ın da hem karşısında prompter olmamasına hem de beklenmedik soruya kızıp, İspanyol gazetecinin sorduğu soruya Türkçe cevap verirken yabancı gazetecinin de Erdoğan’ın söylediklerini çeviren aygıttan gelen cevaplara ‘Evet, anlıyorum, dinliyorum’ dercesine kafasını sallaması ve Erdoğan’ın ‘kafanı sallama’ demesi bir anda yeni bir ‘one Mınute veya Eyyy Amerika’ konumuna sokulup, motorine yeni bir zammın geldiği gündemini ‘Erdoğan İspanyol gazeteciye çıkıştı’ başlıklarıyla yeniden değiştiriyordu. Hem de değil başını, kalemini bile sallayamayan ülke gazetecilerince..
Ve bu gelişme yani Erdoğan ile İspanyol gazetecin arasında yaşananlar ülkenin gerçek gündemini gölgelemek için yine bu ülkenin ‘havuz, besleme’ diye suçlanan gazetecilerince fırsata çevrilirken diğer bir gelişmede Kuzey Kıbrıs’ta gazetecilere ödül verilen bir törende yaşananlardan çok, adada söylenen bir açıklama benim dikkatimi çekiyordu. Çünkü İspanya’da yaşananların özeti yavru denen ve Bahçeli’yi kızdıran gölge ortağında Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü törenlerine de davet edildiği adadan geliyordu.
Yani Karadeniz, Akdeniz gazı, Gabar petrolü misali gündemden düşen Maraş’ın son durumunun ne olduğu, Kıbrıs’tan asıl gündem geliyordu.
Ve bende İstanbul’daki adaları izleyerek bu değişen gündeme başka bir açıdan, Kıbrıs’tan takılıyor, ‘İspanya’da gazeteci ile Erdoğan arasında yaşananlardan çok Kıbrıs’ta söylenenlerin asıl haber olduğunu ve gündem değiştirmek isteniyorsa gazeteci kökenli, meslektaşım Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tatar’ın söylediklerinin asıl tartışılması ve ülkedeki gazeteciliğin durumunu ortaya koyuşunun konuşulması gerekir..’ diyerek youTube üzerinden yayın yapan bir haber programının altına aşağıdaki mesajı yazıyordum..
Çünkü İspanyol gazetecinin İspanya’yı ziyaret eden Erdoğan’a haklarında AİHM’in hak ihlali kararı bulunan Demirtaş ve Kavala’nın devam eden tutuklulukları hakkındaki sorduğu soruya kızmasını haber yapacağınıza gazeteci kökenli Kıbrıs cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dedikleri asıl haberdi..
Evet, gazeteci kökenli Kıbrıs cumhurbaşkanı Tatar’ın gazetecilere verilen ödül töreninde yaptığı konuşmada, Erdoğan’ın başında olduğu ülkedeki gazeteciliği ve onların sormadıklarını anlatıyordu.
Tatar’ın Türkiye’deki gazetecilerinde ödül aldığı törende yaptığı konuşmada ‘Bu aldığınız ödül gerçekten annenizin ak sütü kadar helaldir. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinde medya da çalışmak, ayakta durabilmek, başarabilmek, reyting alabilmek hiçte sanıldığı kolay değil’ demesi bana göre asıl haberdir.
Ve asıl tartışılması gerekenin aynı Erdoğan’ın mevkidaşı Tatar’ın söylemlerine karşı ‘sen ne demek istedin?’ deyip, ‘Her halde siz Türkiye’de yaşamıyorsunuz.. Ama biz Türkiye’de yaşıyoruz?’ dediği İspanyol gazeteciye dediği gibi Tatar’a da, ‘kafanı sallama diyecek mi?’ sorusu yöneltilmelidir…