Hiç bir partiye resmi olarak kaydı olmayan, ama gururla haykırdığı sola bakan dünya görüşü ile 36 yıla yaklaşan gazetecilik hayatında ülkesinin geleceği gibi memleketi Ardahan’ı kendisine kutsallaştıran, her gün köşe yazısı yazan, gazetecilik mesleğinin verdiği duygu ile hep halkın yanında duran, geçmiş ve bugünkü iktidarlarla, idarecilerle dişe diş mücadele veren, hiç alakası olmayan gelişmeler karşısında sağcı, solcu demeden haksızlığa uğrayanın yanında olan ve bu yol da bir çok ağır bedeller ödeyen Gazeteci Fakir Yılmaz yaklaşan yerel seçimler öncesi ‘Hangi partili, niye bizim adayımızı eleştiriyor, ne yapıyor?’ sorusuyla karşılaşmam ne kadar doğru? Tek amacı ve doğrusunun ülkenin olduğu gibi memleketi Ardahan’ın ve hemşerisinin hak ettiği yere gelmesi olan, demokrasi başta olmak üzere insan hakları diyen ve bugün kendisini eleştirenler dahil, haksızlığa uğrayanın yanında yer alan benim bugün ne yaptığıma şaşıranlara ben de bir kaç soru soracağım.. İşte o sorularım; 1- Dün olduğu gibi bugünkü iktidara ben mi oy verdim, ihale mi aldım, emekli milletvekilli maaşı yetmedi belediyeden 90 bin maaş alıp, halkın parasıyla şowmu yaptım, kızımı, çoluk çocuğumu mu işe koydum, ahır mı yaptım, arı kovanı mı aldım, ya da belediyenin mal varlığını teminat olarak gösterip 5 Milyon mu aldım, Ardahan’da evim yok bu yönde eleştiriliyorum diye konut kredisi mi kaptım? 2- Bugün hapise atılan eş genel başkanlar dahil, milletvekili, siyasiler, yerlerine kayyum atanan belediye başkanlarının bu hale gelmesine ben mi sebep oldum, CHP gibi durup durduk yerde ‘dokunulmazlıklar kaldırılsın’ diye bir öneride mi bulundum, bu yönde oy mu kullandım yoksa Kürt sorunu ile ilgili gelişmelerde Kürt seçmenin oyunu bana pazarlayanlarla arka kapılarda mı görüştüm ? 3- Bu memleketin çamurunu çiğneyen, soğuğunda donan, cenazesinde, düğününde bulunanlar olurken ben mi çantacıları getirip, aday ettim ve milletvekilli yetmedi belediye başkanı hatta muhtar mı yaptım? 4- Başta, bugün ittifak kurduklarını ileri sürüp, bunu da her zaman ki gibi saklayan birilerinin kutlamaktan korktuğu Newroz’un W harfinin özgür kalmasına vesile olan yazdıklarımdan dolayı, mahkemelik olup, tazminatlar öderken, gazetelerimin ilanları kesilirken ve en önemlisi Ardahan’ı tanıtma yolunda verdiğim mücadelede geçirmiş olduğum 2 ağır kaza ardından, ‘bugünkü iktidarın nimetlerinden olurum’ diye bana geçmiş olsun demek için bin kez düşünenler bugün, ‘memleket için doğru olanı yapmalıyız’ diyen beni suçlamaları ne kadar doğru? 5- Kaldı ki ben ve ailem her zaman solcu olurken bugün beni eleştirenlerin hemen hepsinin geçmişte olduğu gibi bugünkü iktidarların asıl ortakları olduğunu aslında kendileri de biliyor.. Neyse bugünkü yazımızın başlığına gelip, aşağıda yazdıklarımı okuyanların bana hak verecekleri inancıyla vicdanen rahat olduğumu ve yaklaşan seçimler öncesi 6,5 yıl başında bulunduğum stk, ARDAFED’de ki ekiple birlikte ortaya koyduğumuz çaba ve çalışmalar ile başta İstanbul’da olmak üzere yurt genelindeki 12 Ardahanlı siyasinin belediye başkan adayı, 100’e yakının meclis üyeliği için mücadele etmesine az da olsa katkımın olduğunu düşünen ve dün bana yönelik yapılan onca alçaklıklar ardından bıraktığım yerde kalan ve bugün bunların esamesinin okunmadığı ve yok denecek halde olanların battığını, bittiğini gören bir gazeteci olarak yaşadığım vicdan rahatlığı ile bugün beni eleştirenlerin kendilerinin ne yaptığını masaya yatırmak isterim. Gelelim yazımıza; 1992 yılında il olan Ardahan, siyaset arenasında ne yazık ki kendi kabuğunu kıramadı. Oturmuş bir siyaset anlayışının olmadığı şehrimizde yıllarca dışarıda yaşayıp, memlekete gelmeyenler, seçim zamanlarında çantasını alıp memlekete gelip, siyaset arenasında yer almaları ve ne yazık ki, hak etmedikleri koltuklara oturmuşlardır. Bunun en bariz örneği Şavşat kökenli Saffet Kaya, bildiğim kadarıyla şu an Didim de ki villasında milletvekili emekli maaşını yiyen İsmet Atalay, hala Ardahan’da bir evi olmayan ama milletvekili olması yetmedi eline aldığı çantasıyla geri geldiği Ardahan’da 5 yıldır da belediye başkanı olan ve belediyenin mal varlıklarını teminat gösterip, belediyeyi bir kez daha borçlandırarak daha yeni aldığı 5 Milyonluk kredi ile 1 günde 5 televizyonda reklamını yapan demlileriyle birlikte yeniden başkan olmak isteyen CHP’li Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir olmuştur. Bu şehir de yaşamayıp seçim zamanları bir partiden liste alıp şehre gelip seçmenden oy isteyip milletvekili olan ve yıllarca Ardahan sayesinde bu kutsal görevi kazanan, 3 dönem vekil olmasına karşın şu anki CHP’li Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir gibi bu şehirde halen daha bir evi olmayan eski Vekil Saffet Kaya gibi diğer çantacı adaylarda bu şehirde ne yazık ki milletvekili olmuşlardır. Ha unutmadan Faruk Demir gibi mal varlıklarını hala açıklamayan Hanak’a da Ayhan Büyükkaya’yı, Çıldır’da Kemal Yakup Azizoğlu, Yücel Akkaoç’ta ithal pardon çantacı belediye başkanlarını da unutmadan… Dün, partisi iktidardayken yakalanan Öcalan’ın tutuklanmasının yarattığı rüzgâr ile Milletvekili olup, ama Kürt sorunu ile bugüne dek bir açıklamasına rastlamadığımız ve bugün Kürt seçmenin de desteğini aldığını öne sürüp, bugün Belediye Başkanı olmak isteyen gibi Ensar Öğüt’ten, Öztürk Yılmaz’a kadar maalesef çantacı siyasiler oldukları öne sürülenler, bu şehirde hak etmedikleri halde Milletvekili sıfatı kazanmışlardır. Kaldı ki; Bugün eleştirilen ben, dün onlarında yanında da yer almış, ‘Belki memlekete bir şeyler kazandırırlar’ diyerek Ardahanlı gibi umut etmiş biriyim.. Kaldı ki onlarda benim gibi bir şeyler katma mücadelesi vermiş olduklarını da kendilerini eleştirdiğim kadar desteklemiştim de.. Oysa bu şehrin çamurunu çiğneyen, bu şehirde yaşayan isimler ve adaylar ne yazık ki bu şehirde hak ettikleri noktaya gelememişlerdir. Düşünün bir insan bu şehirde yıllarca emek veriyor, acılı gününüzde sizin yanınızda oluyor, düğününüzde sizi yalnız bırakmıyor. Hiçbir şey yapmasa bile telefonunuza çıkıp ‘alo’ diyebiliyor. Ailenizi tanıyor, yatırımını bu şehre yapıyor. Mütevazı, alçak gönüllüğü ile elinden geldiğince kendisinden yardım isteyenlere karınca kararınca faydalı olmaya çalışıyor. Evet, 31 Mart yerel seçimlerine yaklaştığımız bu günlerde Ardahan halkının, Ardahan’da yaşayan, şehrin çamurunu çiğneyen, kendi öz evlatlarına sahip çıkma vaktidir diyorum. Sağ duyulu Ardahan insanının kendisine yakın gördüğü, şehrin çamurunu birlikte çiğnediği adayı seçmesinin vakti gelmiştir. Yoksa dışarıdan bir çanta alıp, gelip “Ey seçmenler merhaba ben geldim, evim olmazsa da size ölü evi yapacağım” diyenleri artık iş başına getirmemeliyiz diye düşündüğümdendir gazeteci olarak dün olduğu gibi bugünkü çırpınışım..