Malum Federasyonu yine İstanbul’da toplanıyor. Halk için tek adım atmayanlar, kendi menfaatleri için sahneye çıkıyor. Kongre mi, Menfaat Pazarı mı?
Federasyon denince akla ne gelir? Birlik, dayanışma, ortak hak arayışı… Bizde öyle değil. Bizde federasyon denince akla menfaat masası geliyor. Adı bizde kalan Federasyon. Fakirin gıpta ile baktığı, zenginlerin ise kendi imparatorluklarını pekiştirdiği bir kulüp.
Bugüne kadar işçinin, esnafın, tüketicinin hakkı için tek bir girişim duydunuz mu? Ben duymadım. Ama kendi kasalarını büyütecek, kendilerine yol açacak onlarca hamleye tanık olduk. Allah var, inkâr edemeyiz: kendileri için çok şey yaptılar.
Şimdi yine İstanbul’da bir araya geliyorlar. Sözde istişare, sözde dayanışma, sözde gelecek vizyonu… O masada hak konuşulmaz, o masada halk konuşulmaz. O masada sadece “kim hangi pastadan ne kadar pay alacak” sorusu konuşulur.
Gerçek Dayanışma Nerede?
Bunun adı kongre değil, menfaat pazarıdır.
Kürsüden alkışlarla “birlik ve beraberlik” nutukları atılır, salonun arkasında sessiz pazarlıklar yapılır.
Sonuç? Fakirin sofrasında ekmek küçülür, onların sofralarında masa uzar.
Federasyon dedikleri yapı, halkın derdini çözmek için değil, zenginlerin derdini azaltmak için kurulmuş gibi çalışıyor. Çoğu federasyon, çoğu birlik artık itibar kiralama şirketinden farksız: isimleri büyük, işleri küçük; tabelaları süslü, vicdanları boş.
Gerçek dayanışma, lüks otellerin salonlarında değil, pazar yerinde, işçinin cebinde ölçülür.
Gerçek federasyon, halkın ekmeğini büyüten federasyondur.
Ama bizdeki federasyonlar masal anlatır; halk ise o masalları dinlerken kendi hikâyesinin kahramanı olmayı bekler.
Bekleyedursun… Çünkü onlar yine İstanbul’da kendilerine çalışacak, biz yine burada seyirci kalacağız.