Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

TÜRK ve KÜRT FİLOZOFLAR HEDİ HEDİ DEDİKLERİME GELİYORLAR..

Benim, ‘Kalp geçirten barış süreci..’ adını koyduğum, Bahçeli’nin ise ‘Dünya barışıyor, biz niye barışmayalım’ diyerek önce DEM’lilere el uzatıp, sonra mecliste yaptığı konuşmasında Öcalan’ın meclise davetiyle başlayan adı konmamış yeni sürecin iki Karslının karşı karşıya gelmesiyle bir kez daha tartışılmaya başlandığını görüyorum..

Evet, iki Karslı olan DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ile yine Karslı olan eski sosyalist, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni Başdanışmanı Avukat Mehmet Ucum’un karşılıklı söz düellosu ile başlayan yeni tartışma da ‘süreç bitiyor mu?’ soruları da sorulmaya başlandı.

Bilmem ama başta Erdoğan olmak üzere AK Parti teşkilatları ile tabanının adeta ‘yan cebime koy’ dercesine baktıkları, DEM’lilerin ‘Ya bu süreçte öncekilerine benzerse..’ diyen tabanını ikna edemedikleri bir sürece dönen adı konmamış bu yeni sürecin Türk ve Kürt filozoflar diye bildiklerimi de şaşırtmış, hatta kafalarını bir hayli karıştırmaya başlamış görünüyor..

“Türkiye’de siyasi tutsak yoktur” diyen Karslı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’u “Bu küçük karakterli insanlarla Türkiye’nin 100 yıllık toplumsal barışı konuşulur, tartışılır mı?” diye sertçe eleştiren Karslı DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın sanalda ki bu atışmaları ardından yeniden alevlenen Türk ve Kürt Sorununun sadece Cumartesi anneleri ile Diyarbakır anneleri arasında ki sorun olduğunu sananların bu konunun, Türkiye’de ki Kars ile Kanada ki Kars arası kadar bir birinden uzak olduğunu da anlamış değiller.

Evet, başta Ortadoğu’da olmak üzere uluslar arası bir mesele konumuna dönüşen bu sorunun yani Kürt Sorununun tarafların bir birine ‘sayın’ demesiyle çözülmeyeceği ve o kadar kolay olmadığını da görmekteyiz.

Ve başta benim Türk ve Kürt filozoflar dediğim, Kürt sorunu konusunda uzman diye bildiklerimin de kafasını karıştıran bu uluslar arası sorunun sanallarda değil, ayakları sallanmayan bir masanın etrafında toplanacak olan sandalyeler karşılıklı samimiyetle oturulmaya ile çözüm bulacağını yani bu konu, Kürt sorunu gündeme geldikçe o çok tartışılan Lozan masasında ki gibi atılacak imzalarla olacağını düşünüyorum.

Ancak bu düşüncemi, ‘Karşılıklı güven olmadığından, olamaz’ diyenler de olacaksa da onlarında Bahçeli’nin açtığı kartlarına, Öcalan’ın ‘Fes Kararı’ kartına karşı bu tarafında yani devleti idare eden taraf iktidarın da bir el açıp, en azından ‘Alın size güçlü bir genel af’ demelidir..

Ve bunu yaparken de ayakları sağlam bir masa acilen kurmalı ve resmi kayıtlarda hâlâ terörist olarak adı geçen Şara’nın kabul edildiği Dolmabahçe’de ki eski masa gibi yeni denilen ama adı konulmayan bu sürecin masasının da öncekiler gibi yıkılmamasına dua ettiğimiz ve ‘Arka kapılarda var’ denilen masada kartlarını açmalılar..’ derim..

Aksine mi?

Bu böyle devam etmez ve bir zamanlar canları alan ama son 50 yıldır dondurulan kan davaları yüzünden başlayan göç dolaysıyla memleketim Ardahan gibi her gün biraz daha boşalan, Ermenistan kapısı kapalı olan Kars gibi bizler fakirleşirken birileri de Kanada’da ki Kars gibi zenginleşmeye devam eder..

Ve, ‘dostum’ denen Trumpların “Kanada’yı yılda 200 milyar dolardan fazla sübvanse ediyoruz. Neden? Bu böyle devam edemez. Mantıklı olan tek şey, Kanada’nın 51. eyaletimiz olmasıdır.” dediği gibi dış güçler denen birileri de kalkar bu tür söylemleri yüksek ses ile seslendirir ve Kürt, Türk filozoflarda, ‘bu niye böyle oldu?’ diyerek dizlerini döven analar gibi ağlamaktan öteye geçemezler, 100 yıldır devam eden sorun da çözülemez ve ‘Irak ve Suriye’den sonra İran ardından Türkiye..’ denen süreç yani bölgeyi cetvellerle, Türk ve Kürt filozlarının karışan kafaları gibi karıştırdıkları kafaların şaşırmasıyla dökülen kan, gözyaşlarıyla bölgeyi dizayn eden BOB’ta devam eder..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER