Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Ardahanlı Kürt Mahir, Ahıskalı Hümmet, Azeri; Kürt, Terekeme, Alevi, Yerli Kars’ın Sabri Kardeşler Ülkesi..

Cumhuriyet’in temelinin atıldığı, Gazeteci kızım Özlem Şeyma Yılmaz’ın üniversitesinde okuduğu, Ardahan Hanak Nakala köylü öğretmenlerden rahmetli Cemes dede gibi bir çok Ardahanlı Ahıskalı’nın da göç ettiği Sivas Madımak’ta kardeşlerin yakıldığı 2 Temmuz’dan bir gün önce yine çıktığım yolların bittiği günün ardından aklımda kalan düşünceleri aktarmak için oturduğum benden yorgun bilgisayarımın başına geçerken ‘merhaba kardeşim’ diye başlayan bir mesajla birlikte kardeş kelimesinin ne kadar önemli olduğunu düşünürken gün boyu görüştüklerimin kardeşler olduğunu da hatırlıyordum.
Tabi bu arada Leman dergisinin bir karikatüristinin hiç gereği yokken yaptığı saçmalığı fırsat bilip, derginin önünde toplanıp, yeni bir Madımak yaratmaya çalışanların tehlikeli söylemlerinden daha tehlikeli olan ve toplumu sakinleştireceklerine ateşleyen söylemlerde bulunan siyasilerin açıklamaları karşısına şok olup, aynı siyasilerin yakaladıkları her fırsatta din sömürüsü ile oy yaftalamaya çalışmalarına da bir kez daha üzülüp, ‘ne olacak bu anlayışın sonu?’ diyerek bir yandan ‘Biz 86 milyon kardeşiz..’ deyip, diğer yandan nüfusun yarısına demediğini hatta kendileri gibi düşünmeyen o yarıyı, yanan/yakılan ormanlarımız gibi yakıp, yıkmayı, hapislere atarak ima edişlerine bir kez daha kızıyordum.

Siyasi arenanın bir hayli hareketli olduğu, zaten hiç inanmadığım ve sadece gribal bir durum olduğunu, sağlık ve sanal lobilerince abartıldığı yönelik iddiamı doğrulayan, hatta benim şaka karışık, ‘Corana’nı ateşine Alman aşısı değil, Kafkas ballı Ardahan aşısının iyi gelir..’ şeklinde ki yazım ve tezim ardından havaların da iyiden iyiye ısınmasıyla IŞ-İT gibi bir anda ortadan kaybolan pandemi yasaklarının kalkıp, zaten durgun olan piyasanın canlandığı o günlerde yıl boyu ara vermeden ziyaret edip hal hatırlarını soru, fikirlerinden yararlandığım maddi ve manevi desteklerini gördüğüm iş insanlarımızdan ikisine yaptığım ziyarette konumuz bu ülkenin kardeşliğiydi.
86 milyonu aşan kardeşlerin birlik beraberlik içinde yaşaması için her kardeşe görev düştüğü konuşulan bu ziyaretlerimde, kardeşliğin ne kadar önemli olduğunu ve birlikte hareketin, nasıl başarıyı getirdiğini bir kez daha anlarken benim kadar tez canlı, olması gerekenin anında olmasını isteyen kişiliğiyle bildiğim ve benim gibi bir dönemde STK başkanlığını da yapan başarılı, Karslı iş insanı Türk Sabri Yiğit ile abisi kadar hareketli, heyecanlı ve benim gibi yüksek sesli olmasa da, işinde birçok başarıya imza atan sakinliğiyle tanıdığım Hümmet Tatar kardeşlerin ailelerine, çevrelerine ve ülkelerine karşı olan sorumlulukları kardeşliği daha da önemsetiyordu..
İş alanında birçok başarıya imza atan abisinin işlerine yardımcı olurken, “Milletvekili olmuşum” demeden ortaya koyduğu mütevaziliği ile abiliğe ve kardeşliğe karşı saygının ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini hal ve hareketleriyle ortaya koyup, anlatan Kars Eski Milletvekili Türk Selami Yiğit ile başlayan günün ziyaretinde yakışıklı bu ikiz kardeşlerle ülkenin önemli firmalarından olan Digicom da karşılaştım.
Onlarda Gold Gümrüklemeyi sırtlayan ve marka yapan Tatar ailesinin fertlerinden olan Ahıska kökenli Hümmet Tatar, Aktaş ailesinin şirketleri arasında bulunan otomotiv sektöründe olan işlerini başarıyla yöneten Mahir Aktaş‘ın önderliğinde iyi bir yol alan Hasan Aktaş, Hüseyin Aktaş Kürt kardeşler gibi onca kardeşin babalarına, amcalarına, kardeşlerine omuz verip, işleri sırtlama çabalarını görünce iki veya üç ya da bin bir çiçeğe benzeyen 82 milyonun kardeşliğinin bu ülkenin sorun ve sıkıntılarının aşılmasında kardeşlik duygusunun şart olduğunu da bir kez daha hissediyordum.
Çünkü yeter ki el ele verip, omuz omuza, ‘Biz olmasak, kardeşliği yeşerten tarlamız olan ülkemizde olmaz..’ demek gerek..

Bu nedenle; Yine aynı siyasilerin ‘ Bize oy versin veya vermesin, 86 milyonun tamamı kardeşimizdir..’ tezinin gerçek anlamda yeşermesi için Alevisiyle, Kürdüyle, Türkü, Ahıskalısı, Çerkezi, Boşnağı, Ermeniysiyle hatta Zencisiyle bu dünyanın hepimiz yettiğini anlamalı, anlatmalı, Madımaktaki gibi yakmadan, yıkmadan hakkıyla, hukukuyla, adaleti ve eşitliğiyle barış içinde yüz yıllardır birlikte yaşanabiliniri en iyi şekilde ortaya koyan bu ülkenin, insanlığın, kardeşliğin başını öne değil, göğe baktırmalıyız..

Ha bu arada, ‘Kardeş, bu hayatta asla sırtınızın yere gelmesine izin vermeyen, düşerseniz size ilk elini uzatandır..’ sözünü de tüm samimiyetimle başta zaman zaman üzseler de kendi kardeşlerime olmak üzere her kardeşe de bir kardeş olarak hatırlatırım..

Haydi o zaman yeniden el ele verip, çay koy usta pardon kardeş demenin zamanı..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER