Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Baş belası üçlüyü yollayıp, Öz Yönetime doğru gitmek..

İstanbul’u Erdoğan’dan alan Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu ve İmamoğlu üçlüsünün CHP’nin kozmik odasının katkısı ile tek tek siyaset alanı dışına itildiği ülke de bu 3’lünün ikisinin şimdi adı duyulmazken kalan İmamoğlu’nun da bir an önce gönderilmesi için yine CHP’nin kozmik odasının bu üçlüden öç almak isteyen iktidara yönelik tahrikleri ile karşılaşıyoruz.

İnanmıyorsanız Özgür Özel’in yüz hatlarına bakın ve görün.. Görün ki sarayda ve onu kozmik odaya getiren CHP’nin kozmik odadan aldığı akıl ile İmamoğlu’nu gaza getirme ve iktidarın hedeflediği en büyük turp ben değil, O diyen halini, hareketini görün..

Evet, tas yokken, hamam soğukken yani seçim, meçim yokken gaz verdikleri İmamoğlu’nu namlunun ucuna iyiden iyiye sürüldüğünü gördüğümüz Özgür Özel’in son Ankara toplantısından sonra partisinin grubunda yaptığı konuşmada Kaftancıoğlu, Kılıçddaroğlu’ndan sonra İmamoğlu’nu iktidarın desteği ile gönderecekleri biraz daha netleşti gibi..

Ki bunu anlamayan ve kozmik odanın verdiği gaz ile iktidara yüklenip, ‘Yollarını temizliyorlar’ diyen Ekrem İmamoğlu’nun asıl yolun kendisine gösterilen yol olduğudur.

Yani kısacası İmamoğlu oldukça tam bir genel başkan olmadığını benden daha iyi bilen Özgür Özel ve iktidara değil, muhalefete talip CHP’nin kozmik odası Kaftancıoğlu ile Kıllıçdaroğlu’ndan sonra İmamoğlu’nun yani bu üçlünün son aktörünün de gönderilmesi için yeni bir yol açmıştır.

Neyse daha önce defalarca yazdığım gibi gelişmelerin yaşandığı CHP’yi, kozmik odasını ve kendisine oynanan oyunları görmeyen İmamoğlu’nu ‘şimdilik’ bir kenara bırakıp, ‘Şartu, şurtu bırakın, elinizdeki silahı bırakın, gelin teslim olun gerisine bakarız’ diyen Bahçeli’nin grup toplantısına dönelim..

Çünkü Bahçeli’den önce memleketim Ardahan’a İl Başkanı arayıp, İstanbul’daki gibi yenisini bulamayınca eskisini yeniletip, göreve çağıran AK Parti’nin sözcüsü Ömer Çelik’in İmralı ya da bir başka ziyaretler falan değil, Bahçeli’nin de dediklerini deyip, kapattığı kapının arkasında ne yattığına azda olsa aşağıda özetlemek isterim.

Evet, ‘Bahçeli’nin el uzatmasıyla bugüne kadar yapılan görüşmelerin bir genel af ile mı sonuçlanacak?’ diye düşündüğümüz bir anda Çelik’in demir kapılarının kapandığını demesinin altında ne var diye baktığımız da, iktidar ve ortağı MHP’nin, ‘Siz fes olmakla elimizi rahatlatın, bizde şu anki başkanlığın tam anlamında olması için gerekeni yaparız’ dediğini yani sizin de istediğiniz, bizimde düşündüklerimizi yapmak için içinde eyalet sistemi de olan yeni bir Anayasa’ya destek verin demek olduğunu anlamış gibiyim..

Yani tartışılan başkanlık sistemi ile Cumhurbaşkanı olduktan sonra birilerinin başkan, bir diğerlerinin reis, bizlerin ise AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı dediği Recep Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar ‘ Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletleri vardı’ diyerek sıkça dillendirdiği ama MHP ile ittifak kurduğundan olacak ki uzun bir süre seslendirmediği başkanlık sisteminin tam anlamıyla bir başkanlık sistemi olması halinde iki tarafın da rahatlayacağını hem ortağına, hem de DEM’lilere ve onun görüştüklerine yeni yeni anlatmaya çalıştığını da anlıyoruz.

Gerçi, Evren, Demirel, Özal ve Çiller dönemlerinde de bugün ki gibi kentler olmazsa da köyler boşaltılıp, harabeye çevrildiğini de unutmamak gerekir ya neyse biz asıl konumuza, yaklaşan yeni seçimlere ve Öz yönetime dönelim..

Ve bir kez denendikten sonra bugünkü gibi istenen alınmayınca buzdolabına kaldırıldığı ileri sürülen 1. Barış Sürecinin bu kez adı verilmeden yeniden gündeme taşınması ve yapılacak olan yeni Anayasa ile gidilecek cumhurbaşkanlığı seçim ile iyiden iyiye yasallaşması hedeflenen başkanlık sisteminin içinde neler olduğuna bakalım mı?

Bilmem ama bunu topluma anlatamayan yada başta ulusalcılar olmak üzere milliyetçilere anlatmaktan ve ‘bir seçimde yeniden karşısında kayıp ederiz’ korkusu yaşanan İmamoğlu gibi bir isimin engeliyle zorlanan AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği ile DEM’lilrin ve onların görüştürüldüklerinin isteği olduğu söylenen Yeni Anayasa ve Öz Yönetim arasında ki farkı yada benzerliği ile yol temizliğini kimse anlamıyor, anlatamıyor..

Evet, her yıl en az bin kişinin göç etmesinden dolayı 1992 yılında yeniden Vilayet olurken, yani Kars’tan ayrılıp, İl olurken 174 bin nüfusu olan ama bugün 98 bin nüfusu kalan Ardahan gibi kent merkezlerinin nüfusu 50 binin altında olan yerlerde o kentlerde doğmuş insanların idareci olabileceğine kapı açan, büyük şehirleri çoğaltıp, bir merkeze bağlayan, raflarda duran bütün şehirler yasasını bir türlü yasallaştırmayan AK Parti ve onun kurucu başkanı Cumhurbaşkanı başkanlık isterken, başkanlığın sözlükteki anlamında içinde öz yönetimin de bulunduğunu ve oraya doğru gidildiğini niye kimse anlamıyor, anlatamıyor veya İmralı ile Kandil’den beklenen olumlu yani örgütü feshi haberi ardından söyleyecek gibi..

Çünkü yaşanan göç dolayısıyla merkez kentleri Büyükşehirler yaparak sayılarını arttırıp, ardından raflar da tuttukları Bütünşehir planı içinde olanların asıl amaçları saklanıyor ve hep tartışılan ama bir zamanlar adı verilmesinden korkulan federasyon kelimesinin bugünlerde mahalle derneklerine kadar düştüğü ama gerçek anlamda Öz Yönetimin diğer adı olan federasyon, eyalet Başkanlıkla yönetilen ABD’deki hatta memleketim Ardahan’a sınır Gürcistan’da bile Acara Özerk Cumhuriyeti adıyla olan sistem gibi Eyalet Sistemine gidildiğini, gidilmek istendiğini yada gidebilirizi anlatmıyor, yada ‘anlatsam oy kayıp ederim’ diye ‘şimdilik’ saklıyor, ve sanırım bir önceki süreçte olduğu gibi ikincisini de gündemden ve gündeminden bir kez daha düşürüyor gibi..

Çünkü birincisinde ulusalcılar, milliyetçiler şiddetle karşıyken, AK Parti’nin sözcüsü Ömer Çelik açıklaması ile ‘bitti mi?’ denen ikincisine bu taraf inanmamıştır.

İnanmıyorsanız bakın hele..

HDK denelerce açılan ‘Barış için 1 milyon imza..’ kampanyasına bile katılıp, oy vermeyen yani inanmayan ve yerlerine kayyum atananlara, ülkede ki ekonomik, sosyal, siyasal sorunlara karşı politika üretme becerisi ortaya koyup, sahip çıkmamakla eleştirilen, sosyalist, solcu, alecvicilik yaparak geçinenlerce içi boşaltılmış olan DEM’in siyasetini bile beğenmeyip, sözde süreç yürütenleri eleştirenlere..

Bu yetmez gibi bu işi bir kez daha işe yaramaz denerek bölge halkınca bu süreçte devre dışı bırakılan diğer üçlüye yani Buldan’a, Süreyya’ya ve Kürt olan Türk’ verilmesinden rahatsız olan Kürtler inanmış gibi görünüyor..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER