Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 deneme bonusu veren siteler editorbet giriş

Fakir Yılmaz

Ben Nasrettin Hoca, Siz Sahte Sanalcı Ardahan Sevdalıları..

Gazetecilik hayatım boyunca ağzımızdan, yazılarımda, haberlerimde adını düşürmediğim Ardahan’ın var olan sorunlarının çözümü yada en aza indirilmesi için ortaya koyduğum çabayı bir dönemde başında bulunduğum ARDAFED Başkanlığım süresinde de karınca kararınca yapmaya çalıştığım günlerde yaşadıklarımın arka perdesini de anlatmak istemekteyim
Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanı olduktan sonra Ardahanlının güçlü bir lobi oluşumu içinde bir araya gelerek güçlenmesi için ortaya koyduğum çabayı ve en önemlisi gazetecilikten kalma kuyruk acılarını saklamak için ellerinden geleni artlarına koymayan sahte ve sanalcı Ardahan sevdalıları ile o süreçte ki mücadelemi, çaba ve çalışmalarımım on katıydı desem inanın..
Çünkü bu sahte Ardahan sevdalılarının senin olduğu gibi benim bir gözümün olmaması için iki gözlerini kayıp etmeye razı olduklarını ben ve bizi takip eden gerçek, samimi Ardahan sevdalısı Ardahanlılar iyi bilmekteler..
Ve yazımı uzatmadan bir meseleyi anlatıp, gerek gazetecilikte, gerekse 36 yıllık gazetecilik hayatımda gerekse birilerine deprem şiddeti olarak hediye kalan 6.5 yıllık federasyon başkanı olmamdan bu yana her çalışmamı içlerine sindiremeyen ama çamur atmak içinde çakallaşan, çelme atan, paçama yapışan sahte Ardahan sevdalılarının başlarına kapak yaptığım durumu anlatan Nasrettin Hoca’nın hikayesine anlatıyayım,
‘Kızım sana diyorum, gelinim sen duy’ yani daha önceki onca etkinliğimdeki gibi Ardahan’a baro istemek için gittiğim ve Ardahanlı Avukatlar aldığım randevuya gelmezlerken o zaman şu adı sanı duyulmayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı olan Kayserili elin oğlu, bugünün Çek Cumhuriyeti Büyükelçisi olan ve teklifim üzerine Ardahan’a baro kurulması için benden ve Ardahanlı bir Avukattan daha çok çaba gösteren Türkiye Barolar Birliğinin eski Başkanı Metin Feyzioğlu’nu Ankara’da ziyaretimin arka perdesini anlatanı anlayın dercesine..

**Hoca ile Timur’un Hikayesi
Bir gün komşular gelirler “Aman hocam, ocağına düştük çare sende, bize rehber ol yardım et! Timur yine sebze bahçelerimize bir dişi fil salmış bütün meyvelerimiz ve avar zavarımız mahvoluyor. Bizi bu dertten sen kurtarırsın. Haydi hep beraber gidelim bu fili bu bahçelerimizden çıkartalım” derler.
Hoca da “Hadi peşime düşün de bir çaresine bakalım gerçi ben yakın bir zaman önce dersimi aldım ama sizin zarar çekmenize gönlüm razı olmaz” der.
Ve hep beraber Timur’un makamına gitmek için yola düşerler. Tam makama girecekleri sırada hoca arkasına döner bir bakar ki kimse kalmamış.
Arkasındaki halkın hepsi dağılmış geriye de dönemez Timur “Ne o hoca yine niçin geldin?” der?
Hocada “Ulu hakan, Akşehirlilerin size bir dileğini iletmeye geldim, efendim sizin bir dişi filiniz varmış. Bahçelerde yayılırmış bu tek olunca avara zarar yapıyormuş. Onun için ‘Hakanımız bir de erkek fil getirsin ikisi beraber hem otlasın, hem de çoğalsın’ dediler.
O da “Hay hay hoca” der. Ertesi gün bir fil daha gelir. Bahçelere salınıverir bunu gören Akşehirliler aman hocam ne oldu biz bir filden bıkmışken, fil iki oldu, ne yaptın sen?” demezler mi…
Hoca da “Komşular benimle Timur’a gelseydiniz, dişi fili kaldırtacaktık gelmeyince fili çiftleştirdik, ikinci fili ben istedim ‘akıllı deliye söyletir lafı’ derler. Ben o kadar deli miyim yalnız başıma ne yapılırsa onu yaptım kusura bakmayın” der.
Ve adamları dertleriyle baş başa bırakır ve başından savar.
Not: Bu hikayeyi okuyanlar, ‘Aha başardık Fakir’i yıldırdık, yorduk, federasyonu bıraktı..’ diye sevinmesinler sakın..
Çünkü ben hala buradayım ve siz sahte Ardahanlıların gerçek yüzünü ortaya koymak için hala hem de bir gazeteci olarak buradayım..
Peki, o sözde iş insanlarım, köylülerim, komşularım, çeper dibi fesatlar, kobuğ yemiş, lobiciliği nenelerinin lobiyesi sanıp, ARDAFED’in adıyla birlikte İstanbul’un ortasında bulunan ve bir dönemde başkanlık yaptığı Şişli’de ki bir arka sokakta kahpece öldürülen bir Ardahanlı yazarın, Kaftancıoğlu’nı adını ne o sokağa nede bir başka yere veremeyen Ağ saçlının belediye başkanlığı yaptığı Şişli’de ki genel merkezini de yiyen, yazın sazla, kışın kazla memleketi kurtaranlar neredeler?
Bilmem ama dün 174 bin nüfusla vilayet olan bugün 104. yıl dönümünü kutlayacak Ardahan’dan 1500 kişi daha göç etmiş, nüfusu 91 bine kadar düşmüş, Ardahan’ın kurtarıcısı denenlerde sus, pus olmuş..

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER