
Çünkü eski ANAP’lı da olsa değişen, yalancı ve ulusalcı solda ‘değişim’ adıyla başlattığı kampanya ile önce değişmez denen CHP’nin kozmik odasına dalan ve İstanbul’u kendisiyle birlikte alan Kaftancıoğlu’nu yanından uzaklaştıran ardından hemşerim Gürsel Tekin ile İstanbul’u sokak sokak gezip, tanıyan ve kendisini beklenmedik bir anda ‘Onu alan ülkeyi alır’ denen şehre ve göçmen korkusuyla sus/pus olan ama işine geldiğinde demokrasi havarisi kesilen Avrupa’nın en büyük metropolünün birine aday gösteren Kılıçdaroğlu’na beşliler denenlerin katkıları ile arkadan dolanıp, onu da beklenmedik bir anda yolcu ettikten sonra Erdoğan’ın ‘sevgilim’ dediği İstanbul’u 2. kez alıp,, CHP’nin genel yönetimine ve Cumhurbaşkanlığına göz diken İmamoğlu’nun, Demirtaş gibi solu toparladığını, muhalefeti cesaretlendirdiğini görenler, korkmuş ve paniklemişti..
YAZARLAR
TÜMÜ