Yine bugünkü gibi hem bizleri, hem de ormanları yakan sıcak bir Temmuz günüydü?
Ve ben bugün adı sanı eskisi gibi çokta duyulmayan Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanıydım.. Ve artık unutulan o heyecanın olmadığı ‘Güçlü Bir Ardahan Birlikteliği” için yaptığımız çalışmalarda birine daha hazırlanıp, ülkenin en büyük kenti, metropolü, Belediye Başkanının, başkanlar ve ekibiyle hapiste olan İstanbul’un ortasında Bakırköy Botanikpark‘ta Ardahan Bal Festivalini yapacaktık..
Bir yandan Türkiye Arıcılık Birliğini diğer yandan TANAP‘ta 5 milyon destek alıp, kovan dağıtımı yapan Ardahan Arıcılar Birliğini, ilk ve son olarak hafızalarda kalan ‘1. Ardahan’ı Tanıtma Günleri’ gibi milyonları toplamak için bastırdığım afişleri ve pankartları incelerken şu an bir muhasebecinin kiraladığını öğrendiğim ama levhası bir cenaze gibi hala duvarında asılı kalan federasyonun kapısı çalınıyordu..
‘1. ve sonuncu Ardahan Tanıtım Günleri’ gibi Ardahan’da da iki dönemdir yapılamayan bal festivalinin yapıldığı yerin, Çamlıçatak Ormanlık alanının, çöp toplamayan, yolları bozuk olduğundan o bozuk yollarda bozulan beleş ve hurda otobüsü, ‘Otobüs cafe‘ diye yutturan belediyenden alındığı Bal Festivalini Kafkas Arının kendisini, heykellerini, afişlerini ve hala paketlenmeyen hala vita tenekelerine doldurulan Ardahan balını ülkenin en büyük metropolünün ortasına getirme heyecanı ile açtığım kapıdan içeri girenler, bugün adı unutulan federasyon gibi yüzleri unutulan burunlarından tüten bir kaç yönetici idi..

Ama davetimi duymayan kızarmış kulaklarının bulunduğu başları yerde, davetimi duymazdan gelip, ‘Buyurun, oturun’ dememe karşın oturmayıp, sağa sola gidip, gelerek önüme bir dilekçe uzatıyordular..
Ve kendimin kapattığım o günleri zaman zaman yazılarıma konu olan