Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yılmaz

Sizi tanımıyorum, ama beni üzdünüz..

Gazze’den girip, Şam’dan çıkan bir anlayışın yeni toprak ve kara petrol hesapları ile kanın rengi olan kırmızıyı saklayıp, bölgeyi yeşile, sarıya ve siyaha boğduğu Ortadoğu coğrafyasına çevrilmiş olan gözleri içe, ülkede yaşanan manzaralara döndürdüğümüzde karşımıza kan, revan olmasa da yoksulluk, perişanlık ve binbir zorluğun yanında zevk, sefa içinde cırtık atanların keyifli pozlu, paylaşımlarının çıktığını görmekteyiz.
Çünkü, yaşamın gün geçtikçe zorlaştığı ve bunun nedenlerini sorduğunuzda ise ‘zamanımı kardeşim vatan, millet, sakarya’ denerek ‘önce vatan’ edebiyatları ile bir kesimi gaza getiren cevaplarını ve bu cevabın getirdiği paracıklara para demeyip, Dolar, Euro dediğini ve bir hayli keyifli olduğunu görürüsünüz.
Bu durumu beğenmeyip, eleştirenlerin ise ‘hain, bölücü, dış mihraklar oyuncağı’ olarak suçlanma korkusu ile iktidardan çekinir, muhalefete sığınır, onların sizin demediğiniz demesini beklediğimiz ülkedeki muhalefetin yanı sıra basın ve medyanın da Ortadoğu gibi renklere bürünüp, paramparça olmasının yanında üç maymunu oynadığını görmenin acısını yaşarsınız.


Ülkenin en yoksul kenti memleketim Ardahan’da ve ülke genelinde yaşanan onca sorun ve sıkıntıyı görmeyip, yazları saz, kışları kazlı gecelerle geçirenlerin sivil toplum örgütlüğü yaptığı, siyasilerinin gerçek gündemle alakası olmayan söz ve vaatlerle doruğa çıktığı tepkileri frenlemeye çalışarak boşa geçen ve bir çok insanın kardan, kıştan ‘yol yaptık, tünel açtık’ denen ama bir karış karda hemen kapanan yollarda kaldığı bir yılı daha geride bıraktığımız günlerde iyiden iyiye soğuyan havalarla birlikte iyiden iyiye içine kapandığımız sanal ortamda bir hayli aktif.
Ve iktidarın demokrasi kılıcını üstlerinden eksik etmediği üç dört ajansa mahkûm yerel ve ulusal basında yağmaya başlayan karla birlikte ‘Tipi esti, yollar kapandı, kanadı kırık şahini jandarmanın tedavi ettirdiği’ haberleri ve dünyaya yön vermekte usta batılı güçlerin gerçekleri saklama adına Goebbels merkezli yerlerde hazırlanan yapay haberlerle süslü Suriye cezaevi görüntüleri ile günü kurtarmaya devam ediyor.Evet, senin gibi stresli bir günü bitirip, ne getireceği belli olmayan güne hazırlanmak için geç saatlerde daldığım uyku esiri olarak er saatte uyanıp,başına geçtiğim bilgisayarımda art arda açılan internet sayfalarından birinde, yani ‘Falan öldü filan öldü bir gün derler Sinan öldü’ satır ve duyuruları ile dolu facebookta karşıma sabah sabah beni bir kez daha üzen bir sanal paylaşım çıkıyor.
Bu paylaşımı görünce onca ölüm, yaralama, ve diğer üzücü onca paylaşımı unutup, tanımadığım ama ‘Kim bu?’ diye bakma duygusuyla sayfasına girdiğim o paylaşımı yapanın, yerelde ülkenin birinci partisi ama genelde mevcut iktidarın yol almasına katkı sunmaya devam eden muhalefet partilerinin en büyüğü olan CHP’li birinin olduğu görünce daha çok üzülüyorum.


Evet, iktidarın olumsuz hiç bir şeyinden sorumlu olmayan ama nimetlerinden en güzel şekilde faydalanan ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin uzattığı elin büyüsüne kapılıp, adeta sus, pus olan ülkenin 3. büyük muhalefet partisi DEM’in ‘kent uzlaşısı’ adı altında destekleyip, son yerel seçimlerde birinci parti CHP’de belediye başkan aday adayı olduğunu da gördüğüm o tanımadığım ama baktığımda sanayici olduğunu da öğrendiğim Bülent Akköse’nin ailesiyle birlikte facebookta ‘Rotamız Yılbaşı Döneminde Londra; Bu Sefer Oğlumuzla Bize Bir Hafta Müsaade’ notu ile paylaştığı fotoğrafa bakınca ülkenin ve bu yoksul ülkede yaşayan zengin bir zümrenin halini de, keyfini de görüyordum.
Ve en önemlisi iktidar, muhalefet ayrımı olmaksızın bu ülkede 70 milyonun 10 milyonunun zengin ve mutlu olması için günün 24 saatinde çalışsa da her geçen gün bitap düşen gücünün yetmediğini de anlıyordum. Çünkü yoksulun daha yoksul, orta direğin kırılıp, çürüyüp yok olduğu zenginin daha zengin olduğu ülkede mutlu olan kesimin daha zengin olmak için tatile değil, ölüsüne gitmek için köyüne gidemeyen yoksulun sırtından ticaretin yanında siyasette yaptığını görüyordum o tanımadığım ama sabah sabah derinden üzüldüğüm paylaşımda..
Buna nede ise ‘Rotamız Yılbaşı Döneminde Londra; Bu Sefer Oğlumuzla Bize Bir Hafta Müsaade’ notu ile yılbaşı tatiline gittiğini duyuran Bülent Akköse’nin de son yerel seçimlerde nüfusunun büyük bölümü yoksul ve işçi olanların yaşadığı CHP Tuzla’da belediye başkanı olmak için yoksulun, fakirin, işçinin yanında olduğunu ileri süren solcu olduğunu da belirten CHP’de aday adayı olduğunu da görüyordum.
Evet, uydu üzerinden yayın yapan ulusal tv’de canlı olarak sunduğumuz ‘Gazetecilerle Gündem’ adlı programın hazırlığını bırakıp, günün yazısını bana yazdıran tanımadığım ama beni olduğu gibi başta aday olsaydı kendisine oy vereceğini düşündüğü Tuzlalı yoksulları, çalıştırdığı işçilerini ve ‘Belki çöpte bir parça ekmek, meyve bulurum’ diye sabahın erken saatlerinde çöp bidonlarını karıştıranlar olmak üzere bir çok insanı üzdüğünü düşündüğüm Bülent Akköse adlı sanayici ve de siyasetçi CHP’li değil de iktidarın yanlısı olsaydı acaba o yoksulluk edebiyatları ile CHP Genel Merkezinin, İBB başta olmak üzere bir çok CHP’li belediyenin desteği ile ayakta duran tv kanalları, gazeteler nasıl bir manşet atardı bilmem..
Ama bana göre bunca yoksulluğun inim inim inlettiği ülkede etik olmayan bu paylaşımları yapanların, yapmayı düşünenlerin “Komşusu Açken Tok Yatan Bizden Değildir” atasözlerini söyleyip, siyaset yapmamaları gerekir diye düşünerek beni derinden üzen O şahsen tanımadığım ama üzüldüğüm paylaşıma not olarak bıraktığım bugünkü yazıma son verirken…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER